YAZARLAR

Berber aynasından seçime bakmak

Berber dükkanında yerel seçimleri konuşuyoruz. "Biz başkanımızı seçelim. Onlar isterse kayyım atasın" deniliyor. Bütün konuşmalar, mahalle, şehir ve hayat, sanki berber aynasının içinde geçiyor.

Kayyım atanacaksa sandığa gitmeli mi? Bu konuda pek kafa karışıklığı yok: "Biz seçelim başkanımızı, onlar isterse kayyım atasın. Keyifleri bilir."

Diyarbakır'da berberlerin fiyat tarifeleri zamlandı. Her şeye zam gelirken bu habere neden şaşıralım. Benim gibi berbere en fazla ayda bir kez gidenler zaten bu haberden pek etkilenmemiştir. Bu zam haberi, en çok berberde vakit geçirmeyi sevenlerin canını yakmıştır.

Yeni tarifeye göre, erkekler için saç sakal kesimi A Grubu kuaförlerinde 400 TL’ye, B Grubu kuaförlerinde ise 300 TL’ye yükseldi. Yeni tarife sayesinde berberlerin A ve B grubuna ayrıldığını öğrenmiş oldum.

Tarifeye bakmaya devam edelim: Sadece saç tıraşı için A Grubu kuaförlerinde 250 TL, B Grubu kuaförlerinde ise 200 TL ödemek gerekiyor. Sakal tıraşı ise A Grubu kuaförlerinde 200 TL, B Grubu kuaförlerinde 150 TL olarak belirlenmiş.

Diyarbakır tıraş tarifesi. 

Zam gelmiş ya, insan dönüp kendisine bakıyor. Saçım seyrek demeyi isterdim ancak tepede bir iki telden başka saçım yok maalesef. Bu yüzden zaman zaman, "Saçın yok, berbere ücretin yarısını vermelisin" gibi berbat espriler ile karşılaştığım oluyor.
Tepedeki boşluğu sakalla telafi ediyorum. Üstelik, saatlerini ayna karşısında geçirenleri düşününce, sakalıma hak ettiği özeni gösterdiğimi de söyleyemem.

Yaklaşık 7 yıldır mahalledeki berberim Şaban, değişik şekiller öneriyor sakalım için ama hâlâ ikna edemedi beni. Bu gidişle ikna etmesi imkansız görünüyor. Çünkü sakala muhtelif şekiller vermekle uğraşmayacak kadar tembelim galiba. Dolayısıyla Şaban, istikrarlı ancak seyrek uğrayan müşterisini "dağ adamı" tarzıyla kabullenmek zorunda.

Tarifeye dönelim: Damatlar için özel bir tıraş hizmeti olan “damat tıraşı” da bu zamdan nasibini aldı. Artık damatlar, Diyarbakır’da 1500 ile 2000 TL arasında bir ücret ödeyerek tıraş olabilecekler.

Damat tıraşı ritüeline aşina değilim. Bu ritüelin kökeni nedir, bilmiyorum ve garip şekilde merak da etmiyorum. Sevdiği kadınla evlenecek insan neden bir berberle, berber aynasına bakarak saatler geçirsin? Çok tuhaf.

Neyse, kadınlar için de durum pek iç açıcı değil. Kadın saç kesimi 300 TL’ye yapılırken, saç açma, boya, röfle, ombre, perma, düzleştirme gibi bakımların fiyatı ise 3000 TL olarak belirlendi.

Buradaki terminolojiye çok yabancı değilim belki, ama 3 bin TL çok değil mi yahu? Kadınlarla ilgili konu beni aşar, haddimi bilerek hızla uzaklaşıyorum bu alandan.

Ancak berber fiyatlarındaki bu artış, Diyarbakır’da yaşayan, berber aynası karşısında sohbet edip vakit geçirmeyi sevenlerin bütçesini zorlayacak gibi görünüyor. Ne olacak peki? Belki berber ziyaretleri seyrekleşecek, kim bilir?

Yine de "Ne olacak peki?" sorusunun cevabını en iyi berber Şaban bilir. Hazır sakalı ve saçı kısaltmanın vakti de gelmişken Şaban'la bu sorunun cevabını da konuşuruz.

Erkek berberi Şaban. 

'BIÇAK ÇEKERLER ABÊ'

Dükkanın kapısından içeri girerken, "Tarifeye zam gelmiş" dedim Şaban'a. "Öyle olmuş abê" derken, yeni zamlara pek şaşırmamış gibiydi. Muhtemelen tarifeye bir zam beklentisi içindeydi.

"Şimdi saç tıraşı için 400 TL mi alacaksın?" diye sordum. "Abê" dedi Şaban, "Biz Bağlar'da esnaflık yapıyoruz, 400 lira istesem bıçak çekerler."

Güldük ama doğru bir şey söylüyordu Şaban. Çünkü dediğine göre müşterilerinin büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışıyordu. Haftada 400 TL berbere verseler ayda bin 600 TL ederdi ki bu rakam bir asgari ücretli için lükse girerdi.

Sonra berber koltuğunun yan tarafındaki tabelayı gösterdi Şaban. Parlak, siyah bir tabelaya yeni tarifeyi yazmıştı. Tabeladaki yeni rakamlar ile Diyarbakır Berberler ve Kuaförler Odası'nın belirlediği ücret arasında yarı yarıya bir fark vardı. Müşterisinin ayağı ucuza tıraş etmeye devam ederse dükkandan kesilmeyecekti.

Peki, Diyarbakır Berberler ve Kuaförler Odası'nın buna itirazı olmayacak mıydı? "Olmaz" dedi Şaban. Odanın yetkilileri de ekonomik durumun, mahallelinin geçim sıkıntısının farkındaydı elbet. Ama işte, ücrete zam yapmak da gerekiyordu. Gerisini berberler ile müşterisine bırakmıştı anlaşılan.

Zamlara itiraz eden müşterisi olmamıştı Şaban'ın dediğine göre. Çünkü her gün bir şeye zam geliyordu ve insanlar zam yağmuruna alışmıştı. "Eskiden" dedi Şaban, "Dolara bir kuruş zam olunca olay oluyordu, şimdi dolar her gün yükseliyor ama kimse şaşırmıyor. Neden? Çünkü insanları alıştırdılar. Zaten kimse sesini çıkarmaya da cesaret edemiyor."

Hem ekonomik hayat zor hem de kimsenin sesini çıkaramadığı bir süreçten geçiyoruz. Son birkaç yılda binlerce insan Avrupa'ya kaçtı. Şaban da işlerini yoluna koyarsa Almanya'ya gitmek istiyor.

Zamlar berberlerin durumunu, "Bir berber bir berbere gel beraber berber dükkanı açalım demiş" tekerlemesi kadar zora sokmuş.

MUHABBET KUŞU SATARAK GEÇİNEBİLEN ASGARİ ÜCRETLİ

Şaban'la ikimizi sessizce dinleyen Murat, tıraş olmak için değil, muhabbet için dükkandaydı. "Sen ne düşünüyorsun zamla ilgili" diye sorunca, "Oy verenler düşünsün" dedi. Konu anında siyasete dönmek üzereydi. Atik davranıp ne iş yaptığını sordum Murat'a. Özel bir kurumda güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu Murat. Elbette asgari ücretle. Şaban'la bir hesap yaptılar ve kiraydı, faturalardı derken maaştan geriye pek bir şey kalmadığını bana da anlattılar.

"Bu durumda ay sonu nasıl geliyor?" diye sordum Murat'a. Eşi de çalışmıyorsa, mesela çocukları okula nasıl gönderiyor olabilirdi? İlk aklıma gelen bu olmuştu. Çünkü okula giden çocuklar için harçlık da gerekiyor. Hep şöyle düşünüyorum: Anneler ve babalar her şeye katlanabilirler ancak çocuklarının arkadaşlarının yanında boynu bükük kalmasına tahammül edemezler.
Tahmin ettiğim gibi Murat'ın ek bir işi vardı: Muhabbet kuşu satıyordu. Kimin aklına gelir ki muhabbet kuşu "üretip" ek gelir kazanmak? Elbette kuşları çok seven ve sevdiği kuşları satmak zorunda kalan bir asgari ücretli.

Kuşları arkadaşının dükkanında üretip satıyormuş Murat. "Dükkan arkadaşımın, kuşlar benim. Sattığımız kuşların parasını ikiye bölüyoruz" diyor Murat. Dediğine göre bu işte para varmış ama daha fazla müşteriye ulaşmak için zaman ayırmak ve kuşlarla daha çok ilgilenmek gerekiyormuş.

'BİZ SEÇELİM BAŞKANIMIZI, ONLAR İSTERSE KAYYIM ATASIN'

Biz kuşlardan, köpeklerden, akvaryum balıklarından söz ederken içeriye başka bir adam girdi. Konuştuğumuz esas konunun zamlar olduğunu anlayınca, o da, "Oy verenler düşünsün" dedi. Diyarbakır'da siyasetten kaçmak mümkün değil, biliyorum. Zamlar ile iktidarın ekonomik politikası arasındaki bağı da iyi bildiklerinden gerçek konuyu konuşmayı tercih ediyorlar. Erdoğan'ın Sisi ile ilgili yıllar önce söylediklerini bugünmüş gibi hatırlıyorlar mesela. Rabia işaretini hatırlatıp, "E, şimdi Sisi nasıl iyi adam oldu?" diye manalı sorular soruyorlar.

Konuyu seçimlere getirebilmek için, "Mahalle yerel seçim havasına girdi mi?" diye sordum Şaban'a. İlgilenmediğini hissettirdi. Konu birden Bağlar Belediyesi'ndeki yolsuzluk olayına geldi. "Başkanın adamı" bir çanta dolusu rüşvetle suç üstü yakalanmış ve tutuklanmıştı. Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu ifade vermiş ve adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Bütün bu olayları ve daha fazlasını anlatıyorlar.

Konuyu yine yerel seçimlere getiriyorum. Çünkü seçime kayıtsız olabileceklerine ihtimal vermiyorum ve onların ne düşündüğünü merak ediyorum. Dükkana son gelen adam, "Biz niye heyecanlanalım ki, oy vereceğimiz parti belli. Seçim günü gidip oyumuzu kullanacağız. Sonra seçtiğimiz başkanın yerine kayyım atayacaklar mı diye bekleyeceğiz."

DEM Parti'ye oy verecekler, bu kesin. Kesin olmayan seçtikleri eşbaşkanların yerine kayyım atanıp atanmayacağı. Kayyım atanır diyenin de atanmaz diyenin de kafası karışık. Kayyım atanacaksa sandığa gitmeli mi? Bu konuda pek kafa karışıklığı yok: "Biz seçelim başkanımızı, onlar isterse kayyım atasın. Keyifleri bilir."

Bu arada benim saç sakal tıraşım bitti. Malum, az saçım olduğu için, saçı da sakalı da tıraş makinesiyle aldırıyorum ve berberdeki işim oldukça kısa sürüyor.

Saç sakal tıraşı için 200 lira alıyor Şaban, "Bizde bu kadar" diyerek. Bu arada Diyarbakır Berberler ve Kuaförler Odası'nın belirlediği ve kendisinin uymadığı tarifeyi az bulan kuaförlerden de söz ediyor. O kuaförlerde ne tür saç sakal bakımı yapılıyor, bilmiyorum ve merak da etmiyorum. Ama saç tıraşı için 400 lirayı az bulan mekanların dışarıdan görünüşü bile şatafatlı. Bu mekanlara ciddi yatırım yapıldığını hesaba katarsak 400 lirayı az bulmaları normal gibi geliyor. Ama bana ne bundan. Ben mahalle berberim Şaban'dan usta olarak da insan olarak da gayet memnunum.

Dışarı çıkınca bütün bu konuşmaların, gülmelerin, yorumların, öfkelenmelerin berber aynasının içinde gerçekleştiğini hissettim. Berber aynalarının içinde bütün bir mahalle, şehir ve hayat akıyor sanki. Berber aynaları, insanı içine çeken sırlarla doludur.

Böyle diyorum kendime ve seçimlerde Şaban'ın önerdiği mahalle muhtarı adayına oy vereceğimi düşünerek gerçek hayata dönüyorum.


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.