Bernie Sanders yazdı: ABD’de zengin ve yoksul arasındaki uçurum utanç verici boyutlara ulaştı

Emekçi insanlar alın teri dökerken, en zenginlerin keyfi hiç bu kadar iyi olmamıştı. Artık buna karşı çıkma zamanı geldi çünkü demokrasimiz buna bağlı.

Google Haberlere Abone ol

Bernie Sanders

ABD, bir avuç insan çok fazla şeye ve çok fazla insan bir avuç şeye sahipken gelişemez ve güçlü bir demokrasi olarak kalamaz. Kongre’deki mesai arkadaşlarımın büyük kısmı bunu görmezden gelmeyi tercih etse de, kazanç ve servet eşitsizliği sorunu karşılaştığımız en büyük ahlaki, ekonomik ve politik krizlerden biri ve bunun halledilmesi gerekiyor.

Talihsiz gerçek şu ki, emekçi aileler Büyük Buhran’dan bu yana görmediğimiz bir şekilde yaşam mücadelesi verirken, hızla, bir avuç milyarderin devasa bir servete ve güce sahip olduğu oligarşik bir toplum biçimine doğru ilerliyoruz. Bu durum, salgın yüzünden daha da kötüleşti.

HALKIN YARISI AÇLIK SINIRINDA, ZENGİNLER UÇUYOR

Günümüzde, halkımızın yarısı ay başından ay başına yaşıyor, aramızdaki en yoksulların 500 bini evsiz, milyonlarcası tahliye edilmekten korkuyor, 92 milyonu sigortasız ya da kısmen sigortalı ve ülkenin dört bir yanındaki aileler çocuklarını nasıl besleyecekleri hususunda büyük endişe duyuyor. Bugün, bütün bir genç nesil aşırı düzeydeki eğitim borçlarına batmış halde ve yaşam standartlarının ailelerinden daha da düşük olacağı gerçeğiyle yüzleşiyor. Ve, en yüz kızartıcı kısmı, düşük gelirli Amerikalılar şimdi zenginlerden yaklaşık 15 yıl daha düşük bir yaşam beklentisine sahipler. Amerika’da yoksulluk artık idam cezasına dönüştü.

Bu arada, zirvedeki insanlar hiç bu kadar iyi durumda olmamıştı. En tepedeki yüzde birlik nüfus, şu anda en alttaki yüzde 92’den daha fazla serveti elinde tutuyor ve en zengin 50 Amerikalı, Amerikan toplumunun alttaki yarısından, yani 165 milyon insandan daha fazla servete sahip. Salgın esnasında milyonlarca Amerikalı işini ve gelirini yitirirken, son bir yıl içinde 650 milyarder servetlerinin 1.3 trilyon dolar arttığına tanık oldu.

Aşırı zenginler ve geri kalan herkes arasındaki uçurumun büyümesi yeni bir şey değil. Son 40 yıl içinde, orta sınıftan ve emekçi ailelerden, Amerika’nın en zengin insanlarına devasa bir servet aktarımı gerçekleşti. 1978’de en tepedeki yüzde 0.1’lik kesim, ülke servetinin yaklaşık yüzde yedisini elinde tutmaktaydı. Eldeki verilerin toplandığı en son yıl olan 2019’da, yaklaşık yüzde 20’lik bir servete sahiplerdi.

Akıl almaz bir şekilde, Amerika’nın en zengin iki insanı olan Jeff Bezos ve Elon Musk, günümüzde Amerikalıların en altta kalan yüzde 40’ının sahip olduğu toplam servetten daha fazla servete sahip.

SON KIRK YILDA BİR FELAKETE DÖNÜŞTÜ

Gelir eşitsizliği son 40 yıl içinde uçuşa geçmeseydi ve olduğu haliyle kalsaydı, Amerika’daki ortalama bir işçi her yıl 42 bin dolar daha fazla gelir elde edecekti. Fakat bunun yerine, şirketlerin üst düzey yöneticileri artık ortalama çalışanlarından 300 kat daha fazla kazandıkları için, ortalama bir Amerikalı işçi, enflasyon hesaplandıktan sonra, 48 yıl öncesine göre haftada 32 dolar daha az kazanıyor. Başka bir deyişle, teknoloji ve verimlilikteki çok büyük gelişime karşın, sıradan işçiler aslında dibe doğru iniyorlar.

Gelir, servet ve eşitsizlikle başa çıkmak kolay olmayacak; zira Wall Street, sağlık sigortası endüstrisi, ilaç şirketleri, fosil yakıt endüstrisi ve askeri-endüstriyel kompleksler de dahil olmak üzere ülkedeki en güçlü ve iyi finanse edilen kuruluşlardan bazılarını devralacağız. Ve bunun yapılması gerekiyor. İşte Kongre’nin ve Başkan’ın çok yakın bir gelecekte yapabileceklerinden bazıları.

NASIL DÜZELTEBİLİRİZ?

Saatte 7.25 dolar olan asgari ücreti, açlık sınırı maaşı seviyesinden, saatte en az 15 dolarlık bir geçim ücretine yükseltmemiz gerek. Bir iş, işçileri yoksulluğa mahkum etmekten ziyade, ondan kurtarmalı.

İşçilerin sendikalara katılımını zorlaştırmak yerine kolaylaştırmalıyız. Servet ve gelir eşitsizliğindeki büyük artış, Amerika’da sendika üyeliğinde görülen düşüşle doğrudan bağlantılı olabilir.

Yollarımız, köprülerimiz, atık su tesislerimiz, kanalizasyonlarımız, menfezlerimiz, barajlarımız, okullarımız ve uygun fiyatlı konutlarımız dahil olmak üzere, çökmekte olan altyapımızı yeniden inşa etmek amacıyla milyonlarca iyi ücretli iş yaratmamız gerekiyor.

Enerji sistemimizi fosil yakıtlardan enerji verimliliğine ve yenilenebilir enerjiye doğru temelden dönüştürmek yoluyla, iklim değişikliğine karşı mücadele vermeliyiz ve bu da milyonlarca iyi ücretli iş yaratacaktır.

Diğer tüm büyük ülkelerin yaptığını yaparak, sağlık hizmetlerini bir insan hakkı olarak garanti etmeliyiz. On milyonlarca Amerikalı sigortasız veya kısmen sigortalıyken, herkes için bir sağlık ve bakım hizmetleri programına geçmek, sağlık hizmetleri için kişi başına diğer ülkelerdeki insanlardan iki kat daha fazla ödeme yapma saçmalığına da son verecektir.

Geliri ne olursa olsun, bütün gençlerimizin üniversite de dahil olmak üzere, yüksek kaliteli eğitim hakkına sahip olmasını sağlamalıyız. Bu da devlet kolejlerini ve üniversitelerini ücretsiz hale getirmek ve emekçi aileleri öğrenci borçlarından büyük oranda kurtarmak anlamına gelir. Ve evet. Amerika’nın en zengin insanlarının ve en kârlı şirketlerinin vergilerini adil bir oranda ödemeye başlamalarını sağlamalıyız.

Artmaya devam eden gelir ve servet eşitsizliği yalnızca ekonomik bir mesele değil. Amerikan demokrasisinin temeline de dokunuyor. Milyonlarca emekçinin yaşam standardı düşmeye devam ederken, aşırı zenginler çok daha zengin bir hale gelirse, hükümete ve demokratik kurumlarımıza olan inanç azalacak ve otoriterliğe destek artacaktır. Bunun olmasına göz yumamayız.

*Bernie Sanders, ABD’nin Vermont eyaleti senatörüdür.


Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)