Berû deresi kömür akıyor
Şırnak’a hayat veren Berû Deresi, kömür ocaklarının atık suyu ile kirletiliyor. Bahçe sulamasında kullanılan Berû Deresi'nden binlerce yabani ve besi hayvanı da yararlanıyor. Kömür ocaklarının çevreye verdiği zarar hakkında bilgi veren Şırnaklı Rıdvan Uysal, son yıllarda binlerce ağacın kuruduğunu söyledi.
ŞIRNAK - Nerduş ya da bölge halkının adlandırmasıyla 'Berû', geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yapılan bir kampanya ile duyurdu adını. Buna göre dereye kömür ocaklarının atık suları akıtılıyordu ve görüntüler dere suyunun kapkara aktığını gösteriyordu.
Kendisini “Ben, özgür bir yurttaş olmaya çalışan Şırnaklı bir Kürt genciyim. Kendi memleketine karşı sorumluluk duyan bir aktivistim” şeklinde tanıtan Rıdvan Uysal, derenin kirletilmesine karşı çıkan Şırnaklılardan biri. Psikolojik danışmanlık eğitimi gören Uysal, kendi köyünde çiftçilik yapıyor.
Uysal, “Her ne ile uğraşsam da Şırnak’ta yaptığım yegane şey yaşadığım toprakların ruhunu hissederek bir parça duyarlı olabilmektir. Bu duygunun dışa vurumu kimi zaman bir tacize karşı çıkmak, kimi zaman ise bir derenin kirletilmesine ya da bir termik santralin varlığına itiraz etmek şeklinde olabiliyor” diyen Uysal ile Nerduş-Berû deresini, derenin kirletilmesinin çevreye etkisini ve çözüm önerilerini konuştuk.
'BERÛ MANEVİ VE TARİHSEL BİR YER'
Nerduş derenin Kürtçe adı mı?
Aslında Nerduş ismi derenin değil Cudi’de suyun geçtiği bir bölgenin adıdır. Halk arasında kullanılan ismi ise Berû’dur. Kürtçede derenin yanı demek. Şırnak'ta son iki-üç yıl hariç herkesin sürekli uğradığı ve bir durak olarak kullandığı bu dere yanında, yani Berû’da, yüzmeyen yoktur. Ayrıca tarihsel olarak bu bölge ve içinden geçen nehir, Botan mirliklerinin yazın kaldıkları ve festival-piknik yaptıkları bir alandır. Özellikle Botan Bölgesi’nde yaşayan herkes için Berû, manevi ve tarihsel değeri olan bir deredir.
Berû deresi hakkında bilgi verebilir misin? Nerede doğar, nerelerden geçer, nereye kadar akar? Fiziki durumu, genişliği, derinliği nedir?
Berû deresi, Anılmış, Boyunkaya ve Kemerli köylerinden başlayıp yer yer Cudi Dağı’nın yamaçlarından doğan kaynak suyu ile beslenip güçleniyor. Sırasıyla; Şırnak il merkezine bağlı Akit mezrası, Cevizdüzü köyü, Toptepe köyü, İkizce köyü, Divin mezrasından geçerek Cizre ilçe merkezine bağlı Pınarönü köyü ve bağlı olduğu mezralara, ardından Doruklu köyüne uğrayarak Dicle Nehri’ne ulaşmaktadır. Boyunkaya köyü ile Dicle Nehri arasındaki mesafesi yaklaşık 45 kilometredir.
'BERÛ CUDİ’NİN EKOSİSTEMİ İÇİN ÖNEMLİ'
İnsanlar bu dereden nasıl yararlanıyor? Sulamada kullanılıyor mu? Hayvanlar bu sudan içiyor mu? Kirletilen suyun somut zararları nelerdir?
Derenin etrafındaki köyler hem içme suyu hem de tarımsal sulama için bu doğal kaynağı kullanmaktadır. Yine dereden içme suyu ihtiyacını temin eden ortalama 300 bin küçük baş hayvanı ve yabani hayvanları da göz önünde bulundurduğumuzda, Cudi’nin ekosistemi için Berû deresinin oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Şırnak kent merkezinde ikamet etmekte olan insanlar da yazın serinlemek ve piknik yapmak için sık sık bu dereyi kullanmaktadır. Kömür ocaklarının dere üzerinde yarattığı somut zararlara örnek vermek gerekirse; son 10 yıl içinde yaşadığım köyde yaklaşık 15 bine yakın meyve ağacı ektik, fakat son iki yıldır büyük bir kısmı kurudu ve geri kalanından da hiçbir şekilde verim alamıyoruz. Tahminime göre 600 bin ağacın, yüz binlerce hayvanın ve etrafında yaşamını sürdürmeye çalışan insanların mağduriyetinin ve zararının bir hesabı olamaz. O dereden beslenip yaşayan her ağaç, her can yaşam hakkını kaybediyor. Peki ne için? Bazılarının oburluğu için... Şu an yapmadıkları bir tek HES kaldı, ama o konu da bir projeleri var.
DEREYİ ONLARCA OCAK KİRLETİYOR
Kaç kömür ocağının atıkları bu dereye atılıyor?
Küçük ve büyük bir sürü ocak var. Bunlardan bazıları kapalı ve yarı zamanlı, bazıları da özellikle büyük olan 5 tane kömür ocağı oldukça aktif ve onların çıkardığı tüm kömür suyu bu dereye akıyor. Ocakların hepsi tek bir ruhsata bağlı ve bu ruhsatta Türkiye Kömür İşletmeleri’ne (TKİ) bağlı. Eskiden aynı ocakları devlet işletiyordu ve 300’e yakın insan çalışıyordu. 2002’de bu alanda devlet eliyle bir özelleştirme süreci başlayınca, çalışanların tümünü yine TKİ’nin çalıştırdığı Türkiye’nin batı illerindeki maden ocaklarına gönderdiler.
OCAKLAR EKONOMİK KAYNAK
Kömür ocakları bir ihtiyaç ve bu nedenle kapatılsın diyemiyoruz. Ama ocakların dereyi kirletmemesi için neler yapılabilir? Sizin önerileriniz var mı?
Haklısınız, Şırnak'a dışardan para girmesini sağlayan tek şey kömürün varlığıdır. Bu yüzden kömür ocaklarının kapatılması fikri herkesi korkutuyor. Ben de kömür ticareti yapıyorum ve kapatılmanın olası etkilerini sahada gözlemleme imkanına sahibim. Açıkçası Şırnak’ta kamuya bağlı herhangi bir sektörde memur olarak iş bulamadığınız zaman, tutunabildiğiniz en önemli ekonomik alan kömürün varlığı ile bağlantılı seçenekler oluyor. Uludere’de kaçakçılığın bir iş kolu olarak önemi ve Silopi’de Habur sınır kapısının ticari olarak anlamı ne ise, Şırnak'ta da kömürün değeri odur. Bu noktada, biz de diyoruz ki ‘ocaklar kapanmasın ama dere de kirletilmesin’. Bunun çözümü ise maden ocaklarının suyu iyileştirmesi yani filtreleme sistemlerini kullanmalarıdır. Fakat yapmıyorlar. Belli bir maliyeti olduğu için bu ihtimale hiç yanaşmıyorlar. Tabi bu resim bize kömür ocakları işletmelerinin giderek bir tekelleşmeye doğru evirildiğini ve bununla bağlantılı olarak (belki de ayrıca özel olarak tartışılması gereken) birçok problemin de olduğunu gösteriyor.
Tekelleşme süreci nasıl işliyor ve bunun ne gibi sıkıntıları olacağını öngörüyorsunuz?
Tekelleşme süreci ile kast edilen; kömür çıkaran ya da ticaretini yapan işletmelerin bu işleri hayata geçirebilmesi için bir ruhsata ihtiyacı vardır. Eğer bu ruhsatın temin edilmesi bir kurumun değil de bir adamın elinde olursa tekelleşme burada başlıyor. Şırnak’ta olan durum budur. Diyebilirsiniz ki, TKİ ruhsat veren bir kurum değil mi? Doğrudur, ama pratikte öyle işlemiyor. Şırnak piyasasında kömür şirketi olan bir kişiye temas etmeden TKİ ruhsatı alamazsınız, özellikle küçük işletme iseniz bunun ihtimali yoktur. Aynı şirket piyasadaki kömür hacminin yüzde yüzde 60’ını da elinde bulunduruyorsa hem arz hacmini hem de fiyat aralığını belirleyerek tüm diğer kömür işletmelerini ya kendine bağlıyor ya tasfiye ediyor. Yıllar içinde Şırnak’ta kömür işi ile ilgilenen insanların sayısının en büyük sebeplerinden biri de oluşum süreçlerini açıklamaya çalıştığım bu tekelleşme süreci ile bağlantılıdır.
'RANT DÖNGÜSÜ ANKARA’YA UZANIYOR'
Derenin kirletilmemesi için kömür ocakları işletmecileri ve devlet erkanı (vali, kaymakam vs.) görüşüp önerilerinizi sundunuz mu? Sunduysanız ne cevap aldınız?
Derenin kirletilmesi olayını Şırnak'ta duymayan görmeyen yok. Devletin bütün yetkilileri, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, bizzat halkın kendisi bu doğa katliamının tanığıdır. Mevcut duruma müdahale edilmesi adına, köylüler olarak dilekçe verdik. Şırnak Ziraat Odası başkanı Cengiz Tatar’ın da çiftçilerle birlikle çalmadıkları kapı kalmadı. Şırnak Valiliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri yani akla gelebilecek her yapı ile temasa geçildi. Valilik maden ocaklarına ceza kesti ve birkaç gün durdurdular. Fakat daha sonra hiçbir şey olmamış gibi yine devam ettiler ve kimseden bir ses çıkmadı. Bu defa eskisinden daha çok kömür suyu bırakmaya başladılar. Anlaşılan bir rant döngüsü var ve bu bunun ucunun Ankara’ya kadar gittiği iddia ediliyor.
Derenin korunması için sosyal medyada bir çalışma yürüttünüz. Başka girişimleriniz de olacak mı?
Aslında sadece bugün değil neredeyse son iki yıldır sürekli olarak sosyal medyada derenin halini paylaşıyoruz. HDP vekillerinin bir kampanya ile bizlere destek vermesiyle sorun bugün itibariyle biraz daha görünür hale geldi. Ama biz köylüler ve çiftçiler olarak sürekli tepkimizi dile getiriyoruz. Yine, 6 ay önce CNN ve TRT 1 kanalları da mevcut duruma dönük haberler yaptılar ama henüz bir çözüm bulunmuş değil. Yasalar önünde de tepkimizi dile getirdik ve mahkeme süreci devam ediyor, fakat şimdiye kadar bununla ilgili herhangi bir geri dönüş almadık. Öte yandan, bizim bu çabamız ve derdimiz muhalefet yapmak gibi gösterilmeye çalışılıyor. Fakat burada yaşanan bir doğa katliamıdır. Terimizi dökerek büyüttüğümüz ağaçlar gözümüzün önünde kuruyor. Çocukluğumuzun geçtiği dere simsiyah akıyor. Bunu kabullenmemizi bekleyen tüm tutumları açık bir vicdansızlık örneği olarak görüyoruz. Burada anlaşılması gereken şudur: Bir kişinin yürüttüğü bir mücadeleden ya da klasik bir doğa savunusundan bahsetmiyoruz, tüm bunların ötesinde bir toplumu ve coğrafyayı savunmaya yönelik bir çağrı yapıyoruz. Bu yüzden, derenin etrafında işletmesi olan lokanta sahiplerinden tutun köylülere kadar geniş bir kesim, her gün sosyal medyada ve ya farklı bir alanda tepkisini dile getiriyor. Bir çözüm bulunana kadar kimsenin susacağını zannetmiyorum. Bu tepki büyüyerek devam edecektir.
Son olarak, kömür ticareti yapıyorsun öte yandan kömür ocaklarının dereyi kirletmesine karşı çıkıyorsun. Bu bir çelişki değil mi? Ya da esas olması gereken, para kazanırken aynı zamanda çevreyi koruyup kollamak mıdır?
Aslında bu sorunun cevabını daha önceki sorularda dolaylı olarak verdiğimi düşünüyorum. Tekrara düşmeden biraz daha açabilirim. Şırnak'ta yaşayan herkesin doğrudan ya da dolaylı olarak kömür ile bir ilişkisi vardır. Bunun temel sebebi; Şırnak’taki kömürün yeraltı rezervinin yüksek olması, buna mukabil geçimlik ekonomiler ve memuriyet dışındaki iş kollarının yeterince gelişmemiş olmasıdır. Hem para kazanıp hem çevreyi korumak meselesi ise uzun uzun tartışılması lazım. Çünkü bu tartışma nasıl bir ekonomik sistem sorusu ile bağlantılıdır. Alternatif bir modelin hayata geçirilmesi durumunda, sanırım en son yapmak istediğim şey kömürle uğraşmak olurdu. Zira; yüz, el, burun ve kulak içleri kömür tozu ile doluyor. Uzun vadede yarattığı etki herhangi bir işteki yıpranma payına göre oldukça fazladır.