Beşinci bir gezegen gaz devlerinin yörüngesini bozmuş olabilir mi?

Gökbilimciler tarafından oluşturulan yeni bir model, Güneş Sistemi’ndeki gaz devlerinin şu anki yörüngelerine nasıl oturmuş olabileceklerine dair yeni bir anlayış sunuyor.

Google Haberlere Abone ol

Andy Tomaswick

Şu anda Güneş Sistemi’nin gezegen yörüngeleri sabit gibi görünüyor fakat bunun sebebi gezegenlerin milyarlarca yıl boyunca bu yörüngelere yerleşmiş olmaları. İlkel Güneş Sistemi günümüzde gördüğümüzden epeyce farklı bir yerdi ve yaklaşık 20 yıl boyunca bilim insanları nasıl bu hale geldiği hususunda sağlam bir fikre sahip olduklarını düşünüyorlardı. Buna karşın, daha yakın bir dönemde, eldeki veriler bu anlayışta kimi kusurlar olduğunu düşündürmeye başladı; özellikle de dış Güneş Sistemi’nde bulunan dev gezegenlerin şu anda bulundukları yere nasıl geldikleri hakkında… Uluslararası bir astrofizik ekibi artık bu süreci daha doğru anladığını ve bunun ilkel Güneş Sistemi’yle ilgili uzun zamandır sürmekte olan bir tartışmayı sona erdirmeye yardımcı olabileceğini düşünüyor.

GİZEMLİ BEŞİNCİ DEV

Şu anda, bilim insanlarının Güneş Sistemi’nin oluşumu hakkında sahip oldukları en iyi model, ilk olarak 2005 yılında Fransa’da geliştirildiği kentten dolayı ‘Nice Modeli’ adıyla biliniyor. Günümüzde Güneş Sistemi’nin dış sınırlarında bulunan gaz devleri, bu modelin bir parçası olarak, başlangıçta daha dairesel olan yörüngeler üzerinde ve Güneş’e çok daha yakın mesafelerde dönüyorlardı. Ne var ki, bir şey sistemde istikrarsızlığa yol açtı ve bu gezegenleri bugün gördüğümüz çok daha düzensiz, uzak ve dikdörtgen benzeri yörüngelere savurdu.

Bu anomaliye kesin olarak neyin neden olduğu şimdiye dek bir gizemdi. Bununla birlikte, Michigan Eyalet Üniversitesi, Zhejiang Üniversitesi ve Bordeaux Üniversitesi’nden araştırmacıların oluşturduğu bir ekip, bir yanıta ulaştığını düşünüyor. Sebep, Güneş rüzgârındaki toz kadar basit bir şey olabilir.

İlkel Güneş Sistemi’nde, neredeyse dairesel yörüngelerde doğmakta olan gaz devleri Güneş’in etrafını saran tozlu bir bulutun içinde çevrelenmişlerdi. Güneş (bir yıldıza dönüşerek) yanmaya başladığında, yıldız diskindeki tozu etrafa savurmaya başladı. Bunların bir kısmı yörüngeyi ya da gaz devlerini geçip Nice Modeli’nin ortaya koyduğu istikrarsızlığa yol açtı.

ÖNCEKİNDEN ÇOK DAHA MAKUL BİR MODEL

Diğer yandan, araştırmacıların bu fikri ortaya çıkarma şekli, Nice Modeli’nin içerdiği kimi sorunlara da yanıt buldu. Ay örneklerinden toplanan veriler gibi, bu sorunların en önemlilerinden biri, orijinal Nice Modeli’nde tipik biçimde görülen bu istikrarsızlığa doğru giden çok daha hızlı bir yolu işaret ediyordu. Güncellenen bu “içten dışa” toz bulutu buharlaşması modeliyle, istikrarsızlığın kat ettiği yüz milyonlarca yıllık zorlu yol, eldeki verilerle çok daha doğru biçimde örtüşen birkaç milyon yıllık bir zaman aralığına indirgeniyor.

Bununla birlikte, doğru biçimde örtüşen yegâne veri bu değil. Nice Modeli’nin kendisi, ilkel Güneş Sistemi’nde muhtemelen bulunan dokuzuncu gezegene işaret etmesi nedeniyle kısmen tartışmalı ve bu gezegen Plüton değil. Pek çok komplo sever gök gözlemcisinin favorisi olan Dokuzuncu Gezegen (ya da Planet X), 2015’te gerçekleştirilen bir Caltech araştırmasının Güneş’ten yaklaşık 80 milyar km mesafede saklanan büyük bir cisim olabileceğini keşfetmesinin ardından git gide daha fazla ilgi çekiyor. 

SİSTEMİ KARIŞTIRAN BİR SERSERİ GEZEGEN

Orijinal Nice Modeli, aslında adet beş gaz devi iç gezegenle daha iyi işler; fakat bu hesaplamalarda, bu gezegenlerden biri serseri bir gezegene dönüşerek yıldızlararası uzaya atılır. Güncellenen modelde, gezegensel yörünge hizalamasının sonucu, başlangıçta sistemde dört ya da beş gazı devi olup olmadığına bakılmaksızın temelde aynı. Bununla birlikte, başlangıçta modele dahil edilen yalnızca dört gezegen olduğunda, gerçeklikle biraz daha iyi eşleşiyor.

Çoğu teoride olduğu üzere, bu yeni model de potansiyel olarak ilkel Güneş Sistemi’nin oluşumuyla ilgili anlayışımızı etkileyebilir ve komşu gezegenleri biçimlendiren istikrarsızlığın başlangıçtaki tetikleyicisinin ne olduğu hususunda uzun zamandır süren bir tartışmayı çözüme kavuşturabilir. Yine de sonuç itibariyle, bu yeni modelin de verilere dayanması gerekecek ve bu durum, ilkel Güneş Sistemi’nin gerçek hikayesi berraklaşmadan önce toplanması gereken çok şey olduğu anlamına geliyor.


Yazının orijinali Universe Today sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)