Biden, ırkçılık ve ekonomik krizle mücadele etmeli
Yeni başkan korkusuz biçimde radikal olmalı. Zira ekonomiyi yeniden dengelemenin ve bölünmeyle mücadele etmenin yegâne yolu bu.
Nesrine Malik
Normal. ABD normale dönüyor. Joe Biden’ın yemin töreni esnasında, yapılan yorumlar bir ülkenin yavaş yavaş bilincini geri kazanması ve gözlerini Donald Trump’ın yaşattığı kötü rüyadan uzaklara çevirmesine yönelikti. Bu normalleşme, yalnızca başkanlık ofisinin bütün protokollerinin ve ritüellerinin değil, başkanın pastoral yaklaşımının eski haline getirilmesini içeriyordu. Biden artık ulusu ‘iyileştirecek’ ve Amerika’nın dünya genelindeki duruşunu yeniden inşa edecek. ‘Nezaket’ ABD’yi önceki hükümetin zehirli kalıntılarından temizleyecek.
BİDEN’IN YETERSİZ YAKLAŞIMI
Yine de, genel bağlamda son dört yıl ve özellikle de önceki iki haftanın geri planında, yapılan bütün törenler, çürüyen bir cesedin kokusundan kurtulmak için tütsü yakmaya çalışmak gibi biraz sığ hissettirdi. Trump başkanlıktan ayrılmış olabilir ama neden olduğu hastalıklar olduğu gibi duruyor. Ağır biçimde havada asılı duruyorlar: Yalan ve katliamlarla geçen dört yıla karşın ona oy veren 74 milyon kişi; hâlâ seçimlerin çalındığını düşünen seçmenler; Kongre binasına baskın yapanların toparlanmasının sürüyor olması; korona virüsünün koparıp aldığı yüz binlerce hayat.
Bunların hiçbiri, yalnızca Trump'ın eliyle yaratılmadı. Bunların hiçbiri, ülkenin geri dönmek için can attığı, 'normal' adı verilen ve uzun zamandır var olan politik kültür olmadan ortaya çıkamazdı. Fakat tüm önemli tarihsel anların bir hikâyeye ihtiyacı var ve bu tam da oydu: Trump daha önce sağlıklı olan Amerika’yı yaralamıştı, onu bölerek sesini kısmıştı ve Biden artık farklı bir akil insanlar koalisyonunun da yardımıyla, iyileştirici ellerini ona uzatacaktı.
Isabel Wilkerson, ‘Caste: The Origins of Our Discontents’ adlı kitabında, ABD’yi temelden kusurlu, geçen yıllarla viran olmuş, yapısal kusurlara asla dokunmayan kozmetik değişikliklerle zayıf düşmüş bir eve benzetiyor. “Bir fırtınadan sonra yağmurların nelere neden olduğunu görmek için bodruma inmek istemeyebilirsiniz” diyor. “Buna karşın, sizi tehdit eden şeye bakmamayı tercih edebilirsiniz. Bakmayı seçseniz de seçmeseniz de gizlenen şeyler irin toplayacaktır. Bilgisizlik, eylemsizliğin sonuçlarından korunmak için bir yol değildir. Görmek istemediğiniz şeyle yüzleşme cesaretini toplayana kadar, dilediğiniz her şey içinizi kemirecektir.”
SALLANAN TEMELLER İYİYE İŞARET DEĞİL
Trump’ın başkanlığının ABD’yi ırksal ve sosyal bir anlaşmazlık girdabına çekme hızı, bu eski evin sallantıda olan temeller üzerine inşa edildiğine dair ilk ipucudur. Bu güçler bir gecede çağrılamaz. Onlar, Trump henüz başkan olmadan çok önceleri, ülkenin çekirdeğini kemiriyorlardı.
İşin aslı, onlar Trump’ın başkan olmasının nedenidir. Bir doktor, bana Covid-19 öncesinde bile hafif sorunlar yaşayanlar üzerindeki etkilerini açıklarken, virüsün bir 'ölüm hızlandırıcı' olduğunu ifade etti. 20 ya da 30 yıl için sizi hayatta tutabilecek gücü elinizden alır ve vücudunuzu bugün size karşı çıkacak şekilde zayıflatır.
Şimdi Trump’ın bozduğu 'normale' bir göz atalım. O göreve gelmeden önce, ABD, 11 Eylül’den bu yana aşırı sağcıların, İslamcı teröristlerden yaklaşık üç kat daha fazla saldırıdan sorumlu olduğu bir ülkeydi. 2019 yılı, o tarihten bu yana ABD’de iç terör siciline kaydedilen en ölümcül yıl oldu. Trump öncesinde, ülkenin ilk siyah başkanı henüz iktidardayken, ‘Black Lives Matter’ (Siyah Hayatlar Değerlidir) hareketi siyah Amerikalıları öldüren kişilerin dokunulmazlığını protesto etmek amacıyla kuruldu.
Trump’ın sahip olduğu halk desteğinin, beyaz bir işçi sınıfı isyanı olduğuna dair yaygın biçimde kabul gören kurguya karşın, yüksek gelirli beyaz seçmenler arasında da Hillary Clinton’a karşı kazandı ve bir vergi kesintisinden faydalanmayı sürdürdü.
AŞIRI SAĞCI DALGA HENÜZ BİTMEDİ
Hâlihazırda ekonomik ve sosyal sınıf eşitsizliğiyle sakatlanmış bir ülkede, Trump, bu türden ayrışmaların, yalnızca belirli kesimlere ekonomik refah vaat eden sağcılara fayda sağlayacak biçimde ne kadar da kolay sömürülebileceğini kanıtladı. Dört uzun yıl süren kesintiden sonra, ihtiyaç duyulan sessiz bir istikrar büyüsü gibi görünüyor. Buna karşın, bu anın işaret ettiği asıl şey, Trump’ın yüzeye çıkardığı güçlerin geri çekilişi değil, (Trump’ın kendisinin de dediği gibi 'bir şekilde') yeniden toplanma öncesi kısa süreli dağılışıdır.
Normalleşme, nezaket, bölünmeyi aşma ve iyileşmekten bahsetmek, milyonlarca insanın bu teklifi sandık başında reddedip yüzlercesinin Kongre binasına yürüdüğü böylesi bir zamanda anlam taşımıyor. Usulüne uygun biçimde seçilmiş Demokrat Parti’nin, sanki temel meselelerle başa çıkmak ve ülkedeki ekonomik ve ırksal ilişkileri yeniden düzene sokmak için bir planları yokmuş gibi, seçmenlere barış içinde geldiğine dair bir güvence vermesi gerektiğini hissetmesi bir zayıflık eylemidir.
Bu uzlaşma, Amerikan sağı için bir kazançtır; sadece Kongre binasını basan isyancı kanat için değil, aynı zamanda 'radikal sol' hakkında yaratılan uzun vadeli korku için de böyledir. Bu durum, Biden’ın sadece Trump’ın inşa ettiği şeyi eski haline getirirken verdiği ve 'bir kültürel savaş saldırganlığı' olarak algılanan ilk kararnamelere karşı verilen tepkilerde bile açık bir şekilde görülüyor.
Biden, beyazların üstünlüğünü kökten kazıma ve ekonomiyi yeniden dengeleme gibi iki zorlu mücadeleyi üstlenmeye hazır bir hükümete liderlik etmeli; fakat onunki, sadece son dört yılın sızıntılarını onarmayı amaçlayan bir hükümet olma riski taşıyor. Bu, çatlakları kağıda aktarmayı bir kenara bırakan ve neticede ayrışmaların sebepleriyle yüzleşen ve kalıcı reformları hayata geçiren bir hükümet olmalı. Böyle olmazsa, Trump gitmiş olsa bile kâbus sürecek.
Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)