Biden’ı yakacak ifadeler: FBI, Luft’u neden susturmak istiyor?
Dr. Gal Luft 16 Şubat’ta Larnaka’da gözaltına alındı. Enerji ve güvenlik alanlarında bir uzman olarak Çinli enerji şirketi CEFC’e danışmanlık yapıyordu. Luft’u hedefe koyan süreç Biden ailesinin CEFC’in kurucusu Ye Jianming ile sıradışı ilişkileriyle başlıyor. FBI’ı Lutf’un peşine düşüren ve peşine düştükleri kişiye öldürülme korkusu yaşatan nedir?
“ABD'nin siyasi gerekçelerle iade talebi üzerine Kıbrıs'ta tutuklandım. ABD, silah tüccarı olduğumu iddia ediyor. Trajik olmasaydı komik olurdu. Hiç silah tüccarı olmadım. ABD Adalet Bakanlığı, Joe, Jim ve Hunter Biden'ı korumak için beni gömmeye çalışıyor. İsimler vereyim mi?”
Bu resti çeken Dr. Gal Luft idi. 16 Şubat’ta Larnaka’da gözaltına alındıktan üç gün sonra Twitter’dan bunu paylaştı.
“Yeni bir Julian Assange vakıası mı” demeye kalmadan Luft, avukatı Mordechai Tzivin aracılığıyla bana da ulaştırdığı açıklamasında bu paralelliği kendisi kurdu. İsrail ve ABD vatandaşı olan Luft, “Julian Assange davasını anımsatan bu olay her İsrail vatandaşını ilgilendirmeli” diyordu.
ABD, Larnaka’da polisin nezarethanesinde tutulan Lutf’un iade edilmesi için baskısını sürdürüyor. İsrail de İran’a karşı yeni askeri strateji için ABD ile yol almak isterken Biden yönetimini kızdırmamaya çalışıyor.
Açıkçası Luft, ABD’ye gönderilirse mahkemeye çıkarılmadan öldürülmekten korkuyor. Bu korkusunu yakın çevresi aracılığıyla benimle de paylaştı.
FBI’ı Lutf’un peşine düşüren ve peşine düştükleri kişiye öldürülme korkusu yaşatan nedir?
Bütün hikâye ABD Başkanı Joe Biden ve ailesiyle ilgili. Baş kahraman, telefonu ve bilgisayarından elde edilen skandal görüntüler ve e-maillerle gündeme gelen ve babasını telefon rehberine "Pedofili Peter" adıyla kaydeden başkanın oğul Hunter. Biden’ın diğer oğlu Jim ile kardeşi James de hikâyenin diğer kahramanları.
Peki Luft’un bunlarla ilgisi ne?
Luft enerji ve güvenlik alanlarında bir uzman olarak Çinli enerji şirketi CEFC’e danışmanlık yapıyordu. Luft’u hedefe koyan süreç Biden ailesinin CEFC’in kurucusu Ye Jianming ile sıradışı ilişkileriyle başlıyor.
ÇİN-AMERİKAN YAKINLAŞMASINDAN DÜŞMANLIĞA SIRADIŞI BİR YOLCULUK
CEFC, Çin-ABD ilişkilerindeki bütün çelişkileri yansıtan bir şirket.
Kendi ifadesiyle Ye Jianming 2006’da hükümetin kaçakçılık kralından el koyduğu varlıkları satın alarak bir çıkış yakalıyor ve ardından CEFC China Energy’yi markalaştırıyor. Bir de Mao’nun "Partiyi kurtardı, Kızıl Ordu'yu kurtardı ve bizi kurtardı" dediği Mareşal Ye Jianying’in torunu olduğuna dair efsane ona “Yürü ya kulum” diyor. Teyit edilmeyen kasıtlı fısıltılar sayesinde Çin’de siyasi nüfuz kanalları açılıyor. Vadeli petrol ticareti yapmaya başlıyor; Çad, Güney Sudan ve Irak gibi çatışma bölgelerinde petrol sahalarına giriyor. Yatırımları Orta Doğu, Afrika ve Avrupa’da yayılıyor. 40 yaşına girdiğinde Çin'in süper zenginleri arasına giriyor. 2009’da 48 milyon dolar geliri olan bir şirket 2017’de 37 milyar dolarlık bir deve dönüşüyor.
Ye, Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milos Zeman’la arkadaşlık kurup danışmanlık hizmeti veriyor. Bu sayede Doğu Avrupa’da ayağına yer açıyor. Çin’le ilişkilerde köprü haline geliyor. 2015’te Zeman’ın Pekin’de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’le görüşmesinde onu da fotoğraf karesinde görüyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu gibi liderlerle ilişkiler kuruyor. İsrail’de eski Savunma Bakanı Avigdor Lieberman’dan Yahudi halkının sevgilisi anlamına gelen Yakir ödülünü alıyor.
Ye, emekli askerler, diplomatlar ve siyasilerin de yer aldığı aracılar sayesinde ABD’de bir ilişkiler ağı kurmayı başarıyor. Ye’nin 2015’te görüştüğü kişiler arasında eski Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan da var. CEFC ilişkiler için kesenin ağzını açıyor. Vitrininde Ronald Reagen döneminin Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert C. McFarlane ile Clinton döneminin CIA Başkanı James Woolsey’in olduğu ve Dr. Luft’un yönettiği Küresel Güvenlik Analizleri Enstitüsü’ne (Institute for the Analysis of Global Security-IAGS) 350 bin dolar bağışlıyor. CEFC’nin bağışlarından Clinton Vakfı’nın payına 100 bin dolar düşüyor. Kolombiya Üniversitesi’ne yapılan bağış 500 bin doları buluyor. CEFC’nin kurduğu Çin Enerji Fonu Komitesi (CEFC-USA), Hong Kong ve Washington’da Amerikalı ve Çinli emekli askerlerin katılımıyla toplantılar düzenliyor.
Jimmy Carter döneminin Ulusal Güvenlik Danışmanı Amiral Bobby Ray Inman yıllık 1 milyon ödeme ile ortaklık teklifi aldığını ama reddettiğini söylüyor. Inman’dan beklenen şey şirketin Suriye’de almayı planladığı petrol sahalarının ABD tarafından bombalanmamasının temin edilmesi.
HUNTER BİDEN LANETİ
Ye’nin kurduğu ilişkiler ağında Hunter Biden bir zirveydi. Bu ilişkiler CEFC’nin de sonunu getirdi.
Hunter Biden tamirciye bıraktığı dizüstü bilgisayarındaki e-mailler nedeniyle kendini ele vermişti.
Ye’yi Biden ailesiyle ilişkiye yönlendiren kişi “MI6” diye kodlanan eski İngiliz istihbaratçı ve girişimci James Gilliar idi. Gilliar aynı zamanda Hunter Biden’ın ortağı. Amerikan ve İngiliz basınına sızdırılan maillerden elde edilen bilgilere göre CEFC, Hunter Biden’a üç yıllık danışmanlık sözleşmesi kapsamında 10 milyon dolar ödedi. Küçük bir ilavesi daha vardı: 80 bin dolarlık elmas.
Gilliar, Mayıs 2017’de Hunter Biden’a gönderdiği e-mailde, CEFC’le kurulacak ortak bir şirketten söz ediyordu. Anlaşmaya göre Hunter’a şirketten yüzde 20 hisse ve 850 bin dolar maaş öngörülüyordu. 'Big Guy' diye kodlanan Joe Biden’e yüzde 10 düşüyordu. Bu anlaşmanın sağlanmasında aracılık ederlerden biri de Amerikalı eski denizci Tony Bobulinski idi.
‘Big Guy’un Joe Biden olduğunu söyleyen kişi Bobulinski.
Amerikan yönetiminin gözünde CEFC basit bir şirket değil Çin devletinin çok amaçlı araçlarından biriydi ve 2016’dan itibaren takibe alınmıştı. Bu yüzden 2017’de Cowen bankasından hisse alması engellendi.
LUFT’UN YOLU YE İLE NEREDE KESİŞİYOR?
Luft’un izniyle benimle paylaşılan bilgilere göre Luft’un yolu Ye ile uluslararası bir konferansta çakıştı. Luft o zaman IAGS’nin müdürüydü. Ye’den Çin’e davet aldı ve CEFC’ye enerji alanında danışmanlık yapmaya başladı.
Her şey çok iyiye giderken Ye, Eylül 2017’de 9 milyar dolara Rus petrol devi Rosneft'in yüzde 14’lük hissesini alacağını duyurdu.
Yakınlarının bana aktardığı bilgiye göre Lutf, Rosneft’i satın aldığı takdirde ABD’nin radarına gireceği ve işlerin bozulacağı uyarısında bulundu, “Bu işte ben yokum” dedi. Ye ise “ABD’de arkam sağlam, Hunter Biden’la görüşüyorum, para veriyorum, ne istersem onu yapıyor” diyerek Luft’u dinlemedi. İkilinin arası açıldı. Amerikan yönetimi Lutf’un öngördüğü gibi harekete geçti.
Hunter Biden, 'Tek Göz' adlı FBI köstebeğini kullanarak içeriden bilgi alıyordu. Köstebek denilen kişi eski FBI Başkanı Louis Freeh’ten başkası değildi.
Köstebek 2017’de Ye ile eski Hong Kong İçişleri Bakanı Patrick Ho’nun soruşturma altında olduğu bilgisini getirdi. Ye, Luft’a bu köstebeğe iyi para verdiklerini söyledi. Köstebekten gelen mühürlü bir iddianamede bir Asyalı, bir Afrikalı ve bir Yahudi'nin adı geçiyordu. Lutf’a göre bu ihbardan sonra Ye, Hunter'a 1 milyon dolar ücretle özel danışmanlık teklif etti. Kısa süre sonra ailesini Central Park West'teki 50 milyon dolarlık dairesinde bırakarak Çin'e uçtu. Tehlikede olmadığını düşünen Patrick Ho ise 18 Kasım 2017'de JFK Havaalanı'nda gözaltına alındı. Uganda ve Çad liderlerine toplam 3 milyon dolar rüşvet vermenin yanı sıra İran’a yaptırımların atlatılması konusunda aracılık yapmakla suçlandı. Ho tanıklar dinlenmeksizin ve suçlamalar ispatlanmaksızın suçlu bulundu. Aslında konuşmadı, bilgi vermedi ve savcıların işbirliği teklifini reddetti. Mahkumiyeti de buna bağlanıyor. Ho 2.5 yıl hapis yattı ve sınır dışı edildi. Savcılar dikkatleri özellikle Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi için rüşvet verdiği iddialarına çekmeye çalışıyordu. Soruşturma Biden ailesine asla ulaşmadı.
Hunter'ın dizüstü bilgisayarındaki e-postalara göre CEFC, Ho'ya avukat tutulması ve FBI kaynaklarıyla iletişime geçilmesi için Hurter Biden’a 1 milyon dolar ödedi. CEFC Hunter ve Jim Biden'a Ağustos 2017'den itibaren 14 ay boyunca 4.9 milyon dolar daha ödedi.
Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi’nin 16 Mart 2023 tarihli bildirimine göre CEFC 1 Mart 2017’de Biden ailesinin iş ortağı John Robinson Walker’ın şirketi Robinson Walker LLC’ye 3 milyon dolar gönderdi. Bu paranın 1 milyon 65 bin 692 doları üç ay içinde Biden aile fertlerinin farklı hesaplarına transfer edildi.
2015-2017 arasında Robinson Walker’ın hesabından Hunter, Jim, merhum kardeşleri Beau'nun dul eşi Hallie Biden'a ödenen miktar 1.3 milyon doları buldu. (Hallie Biden eşini yitirdikten sonra Hunter Biden’la romantik ilişkisiyle gündeme gelmişti.) Robinson Walker LLC, 2 Mart 2017’de 1 milyon 65 bin dolarlık bir transferi de Hunter Biden’ın iş ortağı James Gilliar’ın Abu Dabi’deki şirketi EEIG’nin hesabına gönderdi.
FBI’ın içinden sızdırılan bilgiler sayesinde ABD’yi zamanında terk eden Ye, 2018’de Çin’de (muhtemelen Şi’nin talimatıyla) gözaltına alındı ve kayıplara karıştı. Çin yönetimi hızlıca CEFC’nin fişini çekti ve şirketler kamunun denetimine geçti.
Bu süreçte Luft kendisinin de takip edildiğini düşünüyordu. O da ABD’den 2018’de ayrıldı. Benimle paylaşılan bilgilere göre Biden’a yapılan ödemelerin dekontları Ye’nin İngilizce mütercimindeydi. Mütercim Luft’u sevinçle arayarak ABD’den bir üniversiteden kabul aldığı bilgisini verdi. John Hopkins Üniversitesi’nde hocalık yapan Luft bunun bir tuzak olduğunu fark etti. Çünkü öğrenci üniversitenin koşullarını taşımıyordu. Çin vatandaşı olarak o belgelerle ABD’de başının belaya gireceğini belirterek bunları kendisinin Adalet Bakanlığı’na verebileceğini söyledi. Bu şekilde kendisini de güvenceye alabileceğini düşünüyordu. Çin’e giderek belgeleri teslim aldı. ABD Adalet Bakanlığı Soruşturma Ofisi ile temasa geçerek İsrail’de ifade verebileceğini bildirdi. Fakat İsrail yasaları, bir İsrail vatandaşı, yabancı bir güvenlik teşkilatına ifade verecekse İsrail güvenlik birimlerinin buna eşlik etmesini şart koşuyor. ABD bunu kabul etmedi. Bunun üzerine buluşma 28-29 Mart 2019’da Brüksel’de gerçekleşti. Luft, Amerikalı avukatı Robert Henoch’un da katıldığı görüşmede Biden ailesi ve FBI yolsuzluğu hakkında bildiklerini anlatıp belgelerin kopyalarını verdi. Ne var ki dosyanın üzerine yatıldı.
Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi, Hunter Biden’ın dizüstü bilgisayarındaki bilgilerin izini sürerken Luft’un verdiği ifadenin hasıraltı edildiğini öğrendi. Gözetim Komitesi Başkanı James Comer konuyla yakından ilgilenmeye başladı.
Geçen şubatta bazı vekiller ve senatörler Luft’un avukatı Henoch ile temasa geçti. FBI durumu fark edince yeniden Luft’un peşine düştü. Bir süredir tedbirli yaşayan Luft’un korktuğu 16 Şubat’ta Larnaka Havaalanı’nda başına geldi. Interpol’den yakalama kararı olduğu söylendi ama savunma ekibi “Böyle bir şey yok” diyor.
Vatandaşı olduğu İsrail bu işi sessizce götürmek istediği izlenimi veriyor. Savunma ekibi 400 bin euroluk kefaleti yatırdıktan sonra 4 Nisan’da öngörülen duruşmada Lutf’un bırakılmasını umuyor.
NEDEN ABD’YE GİTMEKTEN KORKUYOR?
Luft madem elinde ciddi belgeler var neden ABD’ye gitmekten çekiniyor? İfade verdiğinde Cumhuriyetçi kanadın da desteğiyle soruşturmanın derinleşmesi ve Biden ailesinin köşeye sıkışması mümkün. Avukatları da “İfadesine izin verilirse Hunter Biden'ı gömecek” demiyor mu?
Yakın çevresinden bana şu yanıt verildi: “Öldürülmekten korkuyor. Normal koşullarda mahkemeye çıkarılsa bundan çekinmiyor. ‘Beni Zoom’la bağlasınlar konuşurum. Oraya gidersem canım tehlikede’ diyor. 17 Şubat’tan beri polisin nezarethanesinde tutuluyor. Orada zehirlenmesinden korkuyoruz. ABD’ye gönderilirse şansı kalmayacak. İade edilmesini istemiyoruz. Biz 2019’tan beri sorun yaşıyoruz fakat ilk kez Gal’in konuşacağından korktular. O yüzden harekete geçtiler.”
Luft’un ifadesinde asıl yakıcı olan boyut şu: Hunter Biden, FBI içindeki adamından aldığı istihbarat bilgilerini Çinlilere satıyordu. Elmasları teslim alan kişi de Louis Freeh idi.
Peki Luft, Çin ve Libya’ya silah sattığı suçlamasına ne diyor? Buna “Tek ‘günahım’ 2019'da başkanlık seçimlerinden yaklaşık bir buçuk yıl önce, Biden ailesinin Çin ile olan işi ve ayrıca ABD'deki bir yolsuzluk davası hakkında suçlayıcı bilgileri FBI'ın dikkatine sunmuş olmamdır. O zamandan beri ABD hükümeti bana karşı bir intikam kampanyası yürütüyor. ABD ile Çin arasındaki soğuk savaşın ortasında ABD'ye iade edilmem, adil yargılanmama engel olur ve hayatım için gerçek bir tehdittir” yanıtını veriyor.
Bu konuda yakın çevresinden bana iletilen yanıt da şu: “Gal silah temin etmeye çalışan birilerinden e-mail aldı ama yanıt vermedi. Bunun tuzak olduğunu fark edebilecek kadar tecrübeli ve tedbirli. Ortada suç olsaydı Interpol’den gerçekten yakalama kararı çıkartırlardı. Interpol emri yok. Siyasi baskı ile tutuklandı. Gal’in danışmanlık yaptığı dönemde ABD ile Çin’in arası iyiydi. Bir yasadışılık yoktu. Gal’in pek çok Amerikalı yetkiliyle arası iyiydi. Sorun Ye’nin Biden’larla parasal ilişkisinden kaynaklandı. Transfer edilen paraların dekontları ve verilen pırlantaların sertifikaları var. Hepsi Gal’in elinde. Bunların kopyasını Adalet Bakanlığı ile paylaştı zaten. Ama soruşturmayı örtbas etme yoluna gittiler. Şimdi asıl mesele verilen paralardan çok FBI’dan alınan istihbaratların Çinlilere satılması. Çinliler haklarında yürütülen soruşturmayı da böyle öğrendiler.”
Netice olarak Adalet Bakanlığı ve FBI Çinlilerin Afrika’da rüşvetle iş yaptığına dair fotoğrafa odaklanıyor. Bununla Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni de hedef alıyor. Mesele önemli ölçüde Çin-Amerikan rekabetiyle ilgili. Beri tarafta Biden ailesi etrafında ateşten bir çember oluşturuyor. Lutf da bu çembere yaklaştığı için yakılmak isteniyor. Fakat 2020’deki başkanlık seçimini etkilememe adına dosyanın rafta kaldırılmasına göz yuman tutumdan farklı olarak Cumhuriyetçilerin bu sefer işin peşinde olduğu anlaşılıyor.
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
Rusya niye ‘Türkiye işgalci’ dedi? Ve Suriye’de birkaç senaryo… 18 Kasım 2024
Dünya barışını fanatikler sağlayacak: 'Tanrı Orta Doğu’yu Korusun!' 14 Kasım 2024
Erdoğan, Trump’ı yine tongaya düşürür mü? 11 Kasım 2024
Trump döndü, ABD iç savaştan sıyırdı... Ya dünya? 07 Kasım 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI