Bilim insanlarından 'uzaylılar' için yeni mesaj

Becky Ferreira

Scientific American adlı bilim dergisi, bilim insanlarının Samanyolu’nda var olması muhtemel zeki uzaylılara ışınlanabilecek yeni bir mesaj geliştirdiğini duyurdu. 'Beacon in the Galaxy' (Galaksideki İşaret Fişeği-BITG)  diye adlandırılan uzay notu, 1974’te Porto Riko’da bulunan Arecibo teleskopundan bir yıldız kümesine gönderilen mesajdan bu yana diğer yaşam formlarıyla temasa geçme girişimlerinin en sonuncusu.

İşaret mesajı, NASA’nın Jet İtiş Laboratuvarı’nda [JPL] görevli bir bilim insanı olan Jonathan Jiang ile motivasyonlarını ve metodolojilerini ön baskı sitesi olan Arxiv üzerinde paylaşılan bir çalışmada yayınlayan meslektaşları tarafından tasarlandı. Ön baskı çalışmaları hakemli değildir.

SAYISALLAŞTIRILMIŞ BİLGİLER İÇERİYOR

Jiang ve meslektaşları, yayınladıkları makalede “Hazırlanan mesaj, yeryüzündeki yaşamın biyokimyasal bileşimi hakkında verilen bilginin yanı sıra evrensel bir iletişim aracı oluşturmak amacıyla temel matematik ve fizik kavramları, Güneş Sistemi’nin Samanyolu’ndaki bilinen küresel yıldız kümelerine göre zaman işaretli konumu ve Güneş Sistemi ile Dünya’nın yüzey tasvirleri gibi sayısallaştırılmış bilgiler içeriyor” diyor. Araştırma ekibi, “Mesaj, insan formunun dijitalleştirilmiş görüntüleri ve herhangi bir alıcı zekayı cevap vermeye davet eden bir çağrıyla sona eriyor” diye ekliyor.

Zeki uzaylıların hangi yollarla iletişim kurabilecekleri ya da var olup olmadıkları hususunda hiçbir fikrimiz olmadığı hesaba katıldığında, daha isabetli bir terim olmadığı için ‘evrensel’ olabilecek bir dili hayal etmesi zor. Jiang ve meslektaşları, BITG’yi ikili sistemle yazarak, daha önceki pek çok yıldızlararası mesaja benzer bir yol izlemeyi tercih ettiler. İşaret, Çin’de bulunan beş yüz metre genişliğindeki Diyaframlı Küresel Radyo Teleskopu ve Kaliforniya’daki SETI Enstitüsü’nde bulunan Allen Teleskop Dizisi aracılığıyla galaksimizde yaşamı barındırması en muhtemel görülen bir bölgeye ulaştırılabilir.

Araştırmacılar, “İnsani bakış açısından matematik kavramı ETI [Dünya Dışı Zeka] için potansiyel olarak anlaşılmaz olsa da, ikili sistem büyük ihtimalle bütün zeka biçimlerinde evrenseldir” diyorlar: “İkili sistem, sıfır veya bir, evet veya hayır, siyah veya beyaz, kütle veya boşluk gibi iki karşıt durumu içerdiği için matematiğin en basit şeklidir. Dolayısıyla, kodun ikili olarak iletilmesi büyük ihtimalle bütün ETI’ler açısından anlaşılabilir olacaktır ve BITG mesajının temelini oluşturur.”

KİMİ KESİMLER UZAYLILARLA İLETİŞİMİ ONAYLAMIYOR

İnsanlar, BITG gibi, NASA’nın Voyager araştırma uydularında yollanan ve çıplak insan formunun görüntülerini taşıyan Altın Plaklar da dahil olmak üzere, yıllardan beridir uzaylılara yönelik pek çok mesaj gönderdiler. Buna karşın, yabancı bir türle temas kurma girişimleri tartışmasız biçimde gerçekleşmiyor. Kimi uzmanlar, Dünya’nın galakside bulunduğu konumu yayınlamanın potansiyel olarak düşman bir türün dünyamıza zarar vermesi için bir davet olabileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar. Jiang ve meslektaşları bu riskin varlığını kabul ediyor; öte yandan, sonuç itibariyle BITG mesajını deşifre edebilecek herhangi bir uzaylı türün saldırgan işgalciler olma olasılığının yüksek olduğuna karşı çıkıyorlar.

Araştırma ekibi, “Mantık, kozmos aracılığıyla temasa geçmeye yetecek karmaşıklığa ulaşan bir türün kendi içinde yüksek seviyede işbirliğine ulaşmış olabileceğini ve dolayısıyla barış ve işbirliğinin öneminin farkında olacağını düşündürüyor” diye belirtiyor. Jiang ve meslektaşları, benzer biçimde, galakside var olabilecek diğer zeki varlıklarla temasa geçme hususundaki yeni girişimleri desteklemek noktasında iletişimsel bir tür olarak kendi insanlık tarihimize vurguda bulunuyorlar.

Araştırmacılar, “Modern insanların uzak atalarının ilkel zihinlerinde yaklaşık yüz bin nesil önce ilk hafif titreşimin ortaya çıkmasından bu yana, iletişim kurmaya çalıştık” diyorlar: “İlkel homurtular ve hareketlerle kolaylaştırılan işbirliği, Afrika bozkırlarında neslinin tükenmesi ihtimali ile en sonunda Dünya’ya hakim olma arasındaki farkı yaratabilir. Şu anda üstümüzde uzanan gökyüzü, iki milyon yıl önce Afrika ufkunun hemen üzerinde uzanandan çok farklı değil; bizleri, en sıkı çabalarımızı yenilenmiş bir inançla ve içgüdüsel olarak aradığımız cevapları daha iyi araçlarla sürdürmeye davet ediyor."

Yazının orijinali Vice sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)