Yüz karası olmuş 10 eski meslek

Hepimiz kendi işimizin zorluklarını anlatırken birbirimizle yarışıyoruz. Ancak antik çağda 'yüz kızartıcı' olarak görülen bu mesleklere göz atmadan karar vermeyin!

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Çalışmak bugünlerde her meslek için oldukça zor. Uzmanlık alanınız ne olursa olsun her mesleğin kendi içinde zorlukları var. Listverse bizi antik çağlara götürüyor ve kimse tarafından istenmeyecek meslekleri sıralıyor. Nereye.com'dan Gülnihal Kafadar bu listeyi çevirmiş ve bize kendi işimizi sevmek için neden yaratmış

10. ADLANDIRICILIK

Adlandırıcının görevi hayati önem taşıyordu. O etkili bir ayaklı takvim ile adres defteriydi. Şimdi ise bizlere toplantılarda tanıştırıldığımız ya da (daha da utanç verici olarak) bir iş partisinde biraz fazla içtiğimizde tanıştığımız kişileri hatırlatacak her türlü dijital aletimiz, iPhonelarımız, Blackberrylerimiz var. Bu deneyimi, kuşkusuz hepimiz biriyle buluştuğumuzda numarasını ve ismini not aldığımızda ve kendisine onunla en kısa sürede iletişime geçeceğimize dair söz verdiğimiz zaman yaşamışızdır. Günün ayık ışığında ise, onların kim olduğunu merak ederiz. Eskilerin ise bu durumla başa çıkabilmek için daha iyi yöntemleri vardı. Onlar partilerine bir 'köle' getirmişler ve onu partidekilerin isimlerini ve numaralarını hatırlamak zorunda bırakmışlardı. Şimdi ise bir adlandırıcı ile iPhone arasındaki en önemli fark, adlandırıcının o kişinin kim olduğunu, o kişi ile konuştuğunuzu ve o kişi ile tekrardan iletişim kurmanın değip değmeyeceğini söylüyor olması.

9. 'KÖLE' SATICILIĞI

Bir 'köle' satıcısı, köleleri iş veya zevk için satan beyefendi biriydi. Ya orduların (savaşta olanların) arkasında dolaşırdı böylece kaybeden askerleri yakalayıp köle olarak zengin Yunanlılara satabilirdi ya da istenmeyen erkek çocuklarını ebeveynlerinden satın alır, onları satabilirdi. Bununla birlikte çocuklarını istemeyen ebeveynlere alternatif bir evlat edindirme yöntemi sağlamış oldular.

8. KUAFÖR

Günümüzde bile bazen bir kuaförün görevi sıklıkla küçümsenmektedir. Geçmişte de durum bundan daha az değildi. Ancak dürüst olmak gerekirse, modern bir kuaför işini gerçekten takdir etmelidir – çünkü geçmiş meslektaşlarından çok daha iyi bir durumdadır. Bu haftanın modası koyu rastalar ve sizin sarışın, saçları dökülen emperyal bir kraliçeniz olduğunu hayal edin. Eğer bu günümüzde olsaydı, ya kraliçenizin kafasına bir peruk takardınız ya da saç eklemeleri yapardınız. Bu, üzücü bir şekilde günlerce çalışmaktan yıpranmış bir ornatrix için bir seçenek değildi. Kraliçenize koyu renkli bir yele yapabilmek için, safra, çürümüş sülük ve kalamar mürekkebi karışımı ile çalışmak zorunda kalırdınız. Ama bu durum daha da kötü bir hale bürünmekte. Bazen moda, sarışınlığı talep ediyor ve sizin kraliçeniz ise doğal bir esmer. O günlerde tabii oksijenli su yoktu. Ona güzel altın rengi bir saçı verebilmek için güvercin dışkısı ile külleri karışıtırıp kimyasal birleşiminizi onun sağlıklı saç rengini çıkaracağını umutlar içerisinde beklerdiniz. Ve tabii ki, rengi ayarlayabilmek için saçına idrarınızı yapmanız gerekirdi.

7. OCAK TANRIÇASININ EMRİNDEKİ BAKİRE

İşin açıklaması ile başlayalım: ‘’30 yıllık hizmet istenen genç bir kadın, Romalı ve iki bacağa sahip olmalı, bir de bir kölenin kızı olmamalı.’’ Bu ‘ocak tanrıçası emrindeki bakirenin’ tanımı. Bu çekici ve iki bacağa sahip olan kızlar aile tanrıçası olan Vesta’ya 30 yıl boyunca hizmet vermekteydiler. Bu kızlar yelek alevini canlı tutmak zorundaydılar ve büyük bir onur olarak Antik Roma’da yalnızca onlar rahibelerdi.

6. DİŞÇİLİK

Hepimiz Simpsonlarda şu gülünç Book of British Smiles’ı (bkz. Madde 8) görmüşüzdür ve bu bir efsanenin parçası olabilirken sosyalleşmiş diş bakımı etkili olmuş gibi gözükmüyor. Fakat bir de dişlerini fırçalamayan, çürümüş balık sosu (bkz. Madde 2) yiyen, zamanını şölenlerde ve kusarak geçiren Romalıları hayal edin ve onlardan birinin absesi veya diş ağrısı olsun ve onun dişiyle de uğraşmak zorunda olanın da siz olduğunuzu hayal edin. Şarap genellikle anestezi olarak kullanıldığı için, şaraptan hoşlananlar sıkıntı olmuyordu. İşler kötüye gittiği zaman zavallı diş hekiminin büyük önlemler alması gerekiyordu, bu durum (ne yazık ki) diş çekildikten sonra dişetine fener çiçeği konulması ve sonucunda ortaya çıkan kömür gibi deliği daha çok çürük balık ile doldurmayı içermekteydi.

disci .

5. ŞARAP YAPIMCISI

En sevdiğim konu olan şaraptan bahsetmişken, şarap yapımcılığından daha güzel bir meslek olabilir mi? Çiğ, sarmaşıklardan süzülürken erken saatlerde bağ bozumu yapıp iri üzümleri, destansı şarkılar eşliğinde ezerken ve fermantasyonun sonunda da, akşam terasınıza geçip lezzetli içkinizi yudumlamak… Hmm, belki de, içkiniz kurşunla karışmamıştır! Evet, bu doğru; maalesef ki Romanlar, kurşunun tehlikeye yol açabileceğini anlamadılar ve sıklıkla şaraplarını asetatla birlikte tatlandırdılar (tıpkı bizim de içeceklerimizi kansere davet çıkaran şeker yerine kullandığımız çeşitli maddelerle doldurmamız gibi). Durumu daha da vahim hale getirecek olursak, Romanlar asetatlı içkilerini de kurşun kaplar içerisinde servis ederlerdi! Bir-iki kadeh içen ortalama bir Romanın vücuduna günde bir gram kurşun gitmekteydi.

4.PRAEGUSTATOR

Praegustator, diğer bir deyişle, gurme. Şaraptan sonra şimdiki konumuz yiyecekler. Şimdi kim sadece imparatorun akşam yemeğini tadarak her gün bol miktarda bir meblağ almak istemez ki? Günlük tavus kuşu, bataklık horozu, yaban domuzu… Ve liste böyle akıp gidiyor. Ancak beklendiği gibi de bu listede dikkat edilmesi gereken bir durum var. İmparatorların çoğu ahmaktı ve birçok kişi onların ölmelerini istiyordu. Silahlardan önceki günlerde de (ya da ok ve yay tarafından saplanılarak ölüme yaklaşma ihtimalinden önce)  bir kişiyi öldürmenin en kolay yolu onları zehirlemekti. Böylece, nihayetinde ücretini alacak olan asetatlı şarabı unutarak imparatorlar kariyerleri boyunca en az bir veya iki kez önlerine kötü kokulu bir yemeğin konulacağından emindiler. İşte bu noktada gurme devreye giriyor. Bu zavallı budala, imparator için hazırlanmış yemeklerin tadına bakması gereken kişiydi. Söylemeye gerek yok ama tarih bizlere imparatorlardan çok gurmelerin öldüğünü de gösteriyor.

3. KÜREKÇİLİK

Hepimiz birkaç kilo verebilmek için spor salonlarına gitme deneyimi hakkında bilgiye sahibizdir. Kendisini sabahın altısında yataktan dışarıya sürüklediğimiz için antrenörümüz bizi kötü hissettirmek dışında başka bir şey yapmayarak şeytani kürek makinesini kullanmaya zorladığı zaman omuzlarımızda ve kollarımızda oluşan yanma hissi veren o acı… Şimdi neyse ki faturaları biz ödüyoruz, böylece antrenöre kıpırdanmamasını ve üç dakika sonra durmasını söyleyebiliyoruz. Ve bu bizi eski güzel eski günlerde Yunan savaş kayıklarında kürek çekmek zorunda olan zavallı talihsiz ruhlara götürüyor. İlk olarak, çoğu köleydi ve günlük yemekten fazlasını almazlardı. İkinci olarak da, o acılı yanma hissi ortaya çıktığında duramazlar, durmayı talep dahi edemezlerdi yoksa kırbaçlanırlardı. Kollarınız ağrımaya başladığında antrenörünüzün dokuz kamçılı kırbacını çıkardığını ve onun üzerinizde dolaştırdığını hayal edin. Neden mi? Çünkü yanınızdaki tombul adam sizden yarım mil daha hızlı gidiyor. İşte kürekçilerin hayatı da buydu.

2. KOLTUKALTI YOLUCU

Başlık yeterince iğrenç olduğu için bu madde hakkında hiçbir şey söylemeyecektim! Ancak, ne yazık ki, hile yapıyormuş gibi hissettiğim için yazıyorum. Birkaç yıl önce boksörlük eğitimi alıyordum. Yeni Zelanda’ya göç etmiş eski bir Sovyet Nükleer denizaltı komutanı tarafından ders aldığımız ufak bir genç erkek sınıfıydık. Bizi çok çalıştırırdı. Ben de kişisel hijyen konusunda çok titiz bir gençtim. Ne yazık ki, aynı durum, sınıfımın çoğu için geçerli değildi. Spor salonu, sanki birisi bize ter kokusu sıkmış gibi kokuyordu. Bu yeni bir durum değil, tabii ki. Eskiler de spor yapmaktan hoşlanırlardı Çünkü bu atletler bütün gün güneşin altında çalıştıkları için hoş olmayan kokuları tutma yeteneğine sahiptiler. Erkekler (gençler ve yaşlılar), koltukaltı kılları, yolucu tarafından çekilmek üzere günlük rutinlerini geçirirlerdi – sonuçta, akşamı halk banyolarında başkalarıyla çok yakından geçirme olasılıkları yüksekti. O zamanlarda koltukaltı yolucuları, günümüzde kaş alan güzellik uzmanları gibi değillerdi, onlar kimsenin düşünmek bile istemeyeceği inanılmaz derecede kıllı ve kokulu koltukaltlarıyla uğraşan profesyonellerdi. Ve sizi içeceğiniz hiçbir grappa kadehi bu işe hazırlayamaz.

1. GAMMAZCILIK

Latince büyüleyici bir dil, her şeyi kulağa hoş gelebilecek bir şekle büründürme gibi bir özelliği var. Örneğin, ‘’pedacabo’’, pedakabo şeklinde telaffuz ediliyor, herhangi bir engele takılmadan ağızdan olduğu gibi çıkıyor. Maalesef ki, bu kelime ‘’anüsten bulaşmış’’ anlamına geliyor. Gammazcılık da ona yakın. Modern İngilizce’de gammazcı, ispiyoncu, sıçan, alçak, bilgi verici ve diğer bir sürü hoş olmayan isimle tanımlanabilir. Bu kişiler, hayattaki tek görevleri komşularına olup biteni anlatmaktan ibaret olan erkeklerdi. En ufak bir kabahati bile. Nazi gençlerinin iyi görünmelerini sağlıyorlar! Bu pislikler insanları vergilerini ödememeleri nedeniyle bile rapor etmişlerdir! Ne yazık ki güç, aldı başını gidiyor ve bu sinsi pislikler suç uydurmalarına başlıyorladı çünkü suçlamaların arkasındaki gerçeğe bakılmaksızın para alıyorlardı. Eğer şimdiye kadar sosyal bir papaz olacak olsaydı,  bu kişilerden olurdu. En ünlü gammazcı (Romalı olmasa da) elbette Judas’tı. (HABER MERKEZİ)