İnsanlar neden hâlâ GDO’nun güvenli olmadığını düşünüyor?
Araştırmaya göre, insanların; insan evrimi, Büyük Patlama teorisi, kök hücre araştırmaları ve iklim değişimi gibi bilimsel konular üzerindeki düşünceleri büyük oranda politik ve dini eğilimlerden etkileniyor. Yani halk arasındaki yaygın inanışın aksine, yüksek eğitim seviyesine sahip olmanın bazen bu tarz bilimsel konularda daha polarize fikirler oluşturma eğilimini ortadan kaldırmadığı görülüyor.
DUVAR - Genetiği değiştirilmiş ekin tüketiminin güvenliği konusunda araştırma yapan 3.000 (yazıyla: üç bin)’den fazla bilimsel çalışma bulunmasına rağmen, Dünya nüfusunun neredeyse üçte biri, genetiği değiştirilmiş gıdaların zararlı olduğunu düşünüyor. Aksini gösteren yığınla araştırmaya rağmen, neredeyse her üç insandan birinin bu mite sahip olmasını pek çok açıdan tartışmak mümkün elbette, ancak genetiği değiştirilmiş ekinlerin, diğer genetik seçilim teknikleriyle geliştirilen ekinlerden daha zararlı olmadığı konusunda bilimsel bir konsensus olduğunu bir kez daha hatırlatmış olalım. Yine de bu vahim tabloya rağmen, komplo teorileri bilimin elinden kurtulamıyor.
Proceedings of the National Academy of Sciences’da yayımlanan güncel bir araştırma, GDO ve diğer bilimsel konuları kamuoyunun kabulünü etkileyen faktörlere dair önemli bir bilgi sağladı. Araştırmaya göre, insanların; insan evrimi, Büyük Patlama teorisi, kök hücre araştırmaları ve iklim değişimi gibi bilimsel konular üzerindeki düşünceleri büyük oranda politik ve dini eğilimlerden etkileniyor. Yani halk arasındaki yaygın inanışın aksine, yüksek eğitim seviyesine sahip olmanın bazen bu tarz bilimsel konularda daha polarize fikirler oluşturma eğilimini ortadan kaldırmadığı görülüyor. Örneğin, yüksek bir eğitim seviyesine sahip olsa da muhafazakar insanlar; bilimsel konsensusun oluştuğu iklim değişimini reddetmeye devam ediyor. Buna karşın, eğitimli liberaller ise iklim değişimi konusunda daha hassas davranabiliyor. Benzer trendler, kök hücre araştırmaları ve evrim konularında da gözlemlenebilir. Bu noktada, eğitim seviyesinin, bazı bilimsel konular için bağımlı değişkenimizi etkileyen bir değişken olduğunu söyleyebiliriz.
GDO KONUSU BAŞKA MI?
Fakat diğer kategorilerin aksine, söz konusu GDO olduğunda kamuoyunun yaygın kabulü, eğitim seviyesinden, politik eğilimlerden veya dini inanışlardan etkilenmiyor. Bu örgü de bize insanlara bilimsel çalışmalar sunulsa dahi GDO’nun güvenliği konusunda bilimsel konsensusu kabul etmediğini gösteriyor. Peki, bilimsel araştırmalar dahi GDO’nun güvenliği konusunda halkın yaygın kabullerini değiştirmiyorsa; konuyu hangi temelde ele alabiliriz?
Araştırmacılar, bu trendin ortaya çıkmasının muhtemel nedenlerinden birisinin Dunning-Kruger Etkisi olduğunu söylüyor. Güven-beceri bağlantısızlığı olarak tanımlayabileceğimiz bu etki, psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’in bir çalışmasından sonra Dunning-Kruger Etkisi olarak isimlendirildi. Bu durum, veri ve bilgi bolluğunun asılsız bir uzmanlık hissi oluşturması olarak ifade edilebilir. Bir başka ifadeyle, insanlar; bilimsel meselelerde, esasında sahip oldukları bilgiden daha çok şey bildiklerini düşünme eğilimi gösterir ve yetersizlikleri, çoğunlukla uygun olmayan bir güven duygusuyla kutsanmıştır.
Mart 2017’de Proceedings of the National Academy of Sciences’da yayımlanan çalışmada, GDO’nun güvenliğine ilişkin kabul konusunda tam olarak bu etkiden söz edilmektedir. Araştırma makalesinde de ifade edildiği gibi; insanların sahip olduklarını düşündükleri bilgi, mevcut bilgileriyle örtüşmüyor olabilir. Yani insanlar, sahip olduklarını düşündükleri –esasında sahip olmadıkları– bilimsel bilgiyi, bilimsel olmayan bir tutum içerisinde konumlanma konusunda kullanıyorlar. Peki Dunning-Kruger Etkisi’yle Nasıl Başa Çıkabiliriz?
Etkiye bizzat ismini veren psikolog David Dunning şöyle diyor: “Yetkin olun. Her zaman öğrenin.”
Dunning’e göre, bir bilgiyi çok hızlı bir biçimde elde ettiğimizde, bilgi seviyemize ilişkin aşırı özgüven geliştirme eğilimindeyiz. Dolayısıyla, hızlı ve dürtüsel kararlar almaktan kaçınmalıyız. Yani bir şey hakkında çok şey bildiğinizi düşünüyorsanız ve tanıdık gelen kelime ve kavramlara dair tuzağa düşmek istemiyorsanız, kendinizi ikinci bir kontrolden geçirmelisiniz. Araştırmacılar, doğrudan sonuçlara atlayan insanların, aşırı özgüven hatalarına yakalanmasının daha muhtemel olduğunu ileri sürüyor. Öte yandan, araştırmanın elde ettiği bulguların tek açıklaması Dunning-Kruger etkisi değildir. Kamuoyunun GDO konusundaki bu iddialı reddedişinin muhtemel sebeplerinden birisi de; bilgi eksikliğiyle kuşanmış GDO karşıtı kampanyalar olabilir.
Kaynaklar ve İleri Okuma:
-An overview of the last 10 years of genetically engineered crop safety research. Critical Reviews in Biotechnology, (2012).
http://www.tandfonline.com/doi/full/10.3109/07388551.2013.823595
-Individuals with greater science literacy and education have more polarized beliefs on controversial science topics. Proceedings of the National Academy of Sciences, (2017).
http://www.pnas.org/content/114/36/9587.abstract
-Quantifying the consensus on anthropogenic global warming in the scientific literature. Environmental Research Letters, (2013).
http://iopscience.iop.org/article/10.1088/1748-9326/8/2/024024/meta
-When Corrections Fail: The Persistence of Political Misperceptions. Political Behavior, (2010).
https://link.springer.com/article/10.1007/s11109-010-9112-2
-Rational processing or rationalization? The effect of disconfirming information on a stated religious belief. Journal of Personality and Social Psychology, (1975).
http://psycnet.apa.org/journals/psp/32/1/176/
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/insanlar-neden-hala-gdonun-guvenli-olmadigini-dusunuyor/