Aşkta kontrolü ele alabilirsiniz
Aşkı denetleyebilmek oldukça hassas ve şaşırtıcı bir önerme olabilir; çünkü aşk herkesi fetheder ama insanlar birden bire geri adımlar atabilir. Yeni bir araştırma, bu çıldırtıcı duygunun dahi denetimimiz altına alınabileceğini öne sürüyor.
James Watkins *
Aşk, hayatımızın kararsız hükümdarıdır; içindeyken bizi delirtir, dışındayken âdeta büyüler. Bizi hasta eder, sarhoş eder, kör eder…
Binlerce yıldır ona çılgınca bağımlıyız. Belki de, her neyse…
Psikologlar, duygularımızı yönlendirmek için davranışsal ve bilişsel stratejileri gerçekten de kullanabileceğimizi öne sürüyorlar. Yeni yapılan bir araştırmanın yazarları, “aşk düzenlemesine” ilişkin bulgulara ulaştıklarını öne sürüyor; biraz ürpertici olsa da küçücük sonuçları bile kulağa çekici geliyor. Aşk hayatını düzenleme teknikleri, uzun vadeli ilişkilerde veya yaşanan acılardan sonra ortaya çıkan sorunlarda, ayrıca partnerimize duyduğumuz aşk hissi azaldığında duygularımızı temize çekmek ve yeni bir romantik ufka yelken açmak için, tutkuları arttırmamıza yardımcı olabilir.
Doktor Sandra Langeslag’ın aktardığı kadarıyla, araştırmacılar (Missouri St Louis Üniversitesi’nden Sandra Langeslag ve Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nden Jan van Strien) “kendi türünün ilk çalışması” olan bu araştırmada 40 katılımcıyla görüştü. Her katılımcı, mevcut ya da eski partnerinin 30 fotoğrafıyla birlikte görüşmeye katıldı; katılımcıların yarısı bir ilişkiyi sürdürüyordu, yarısı ise kısa süre önce bir ayrılık yaşamıştı (aşka dair duygularını “yeniden gözden geçirme” aşamasındaydılar). Katılımcılardan, beraberlerinde getirdikleri resimleri bir slayt gösteriminde izlemeleri ve her defasında sevdikleri kişilere ilişkin “artış-düzenlemesi” hususunda olumlu ya da “düşüş-düzenlemesi” hususunda olumsuz bir açıdan odaklanmaları istendi.
SONUÇLAR ŞAŞIRTICI
Sonuçlar nasıl mı? Aslında, artış-düzenlemesinin ardından katılımcılar daha fazla sevgi hissettiler ve düşüş-düzenlemesinden sonra sevgileri azaldı. Bunun dışında, beyin dalgası ölçümleri, bunun sadece bir yanılsama olmadığını ortaya koydu: Langeslag, “Geçici Olumlu Potansiyel” taşıyan beyin dalgası, “sizin için duygusal açıdan belirleyici olanı gösteriyor”; düşüş-düzenlemesinden sonra dalga zayıfladı ve artış-düzenlemesinden sonraysa biraz daha yükseldi, diyor.
“Yakın ilişki psikolojisi” hakkında dersler veren Harvard Üniversitesi psikoloji doktoru Dr. Holly Parker, “Aşkı düzenleyebileceğimiz fikri oldukça akla yatkın; zira, diğer her duyguyu düzenleyebiliyoruz,” diyor. Stanford Üniversitesi profesörü James Gross, “perspektifimizi nasıl sınırlandırdığımızı temel alarak, bir şeyleri nasıl gördüğümüzü ya da nasıl göründüğümüzü dramatik bir biçimde değiştirebiliriz,” diyerek, bu konudaki birçok kanıta atıfta bulunuyor. Duygular “yasaklara aldırmadan ortaya çıkıyor ve onlar hakkında pek bir şey yapamıyoruz,” duygusuna karşın, insanların kendi duygularını gerekli hallerde değiştirebildiklerini gösteren “duygu düzenlemesi” çalışmaları da mevcut.
Aslında, bu yeni bir görüş değil; Freud’u referans noktası kabul eden psikologlar, aklımızın kimi hislerimizi denetim altına alabileceğini düşünüyorlardı. Henüz bunun benzeri daha fazla araştırmanın yapılmamış olması şaşırtıcı bir durum. Gross’un aktardığına göre, duygu düzenlemesi araştırma alanında, aşk benzeri olumlu duyguların nasıl düzenleneceği konusunda araştırmalar yapılmadan, öfke ve kaygı gibi olumsuz duyguları düzenlemek amacıyla yoğunlaşıldığı görülüyor. Bunun yanı sıra, aşkın ne olduğundan emin olmayan sadece “(aşka) yabancı olanlar” değil.
AŞK BİR BİLMECE
Pek çok psikolog, aşkı bir duygunun kendisi olarak ele almıyor; bunun yerine, mutluluk ya da kıskançlık gibi çeşitli duygularla bağlantılı, motive edici bir durum olarak görüyor. Gross’a göre, aşk açık biçimde “saf” veya “temel” bir duygu değil. “Sanırım çevresinde bir şeylerin dolaşıp durduğundan oldukça eminiz; fakat aşkın gerçekten ne olduğundan emin değiliz,” diyor.
Yalnızca 40 katılımcıyla yapılan bir araştırma yeterli değil ve açıkçası daha fazlasının yapılması gerekiyor. Gelecekte yapılacak çalışmalar, beyin dalgası ölçümlerini doğrulamak amacıyla yüz ifadesi tanıma gibi daha fazla somut yöntemleri içerebilir, diyor Gross. Bu nedenle, tabi ki hafta sonunuzu artık sevmediğiniz eski bir sevgilinizi, PowerPoint fotoğraf sunumu aracılığıyla tekrar sevmeyi denemek için harcayabilirsiniz ama hiçbir taahhütte bulunmayın.
* Yazının aslı Ozy sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)