Egzersizi boşverin, stresle dost olun!
Yeterli egzersiz yapamıyorsunuz yada aşırı stresli bir hayat sürüyorsanız endişelenmeyi bırakın. Stresle dost olmak, yaşam sürenizi uzatabilir.
Robin Bailey *
Ocak ayındayız; bu vesileyle, muhtemelen 2018’de kendinize daha fazla fiziksel aktivite ve daha az stres odaklı hedefler koydunuz. Daha faydalı hedefler, paradoksal biçimde, hangi sıklıkla egzersiz yaptığınızdan ve aşırı stresten ötürü endişelenmeyi bırakmanızı gerektiriyor.
ABD’de 60 binden den fazla yetişkin üzerinde gerçekleştirilen yeni bir araştırma, egzersiz düzeniyle ölüm oranları arasındaki bağlantıyı inceledi. Araştırmacılar oldukça ilgi çekici bir sonuca ulaştı: Diğerlerine oranla daha az aktif olma noktasında kaygı duyan insanların, (fiili fiziksel aktivite düzeyleri veya genel sağlık durumlarına bakılmaksızın) 21 yıllık takip süresi boyunca ölen insanlarla kıyaslandığında, ölüm oranlarının yaklaşık yüzde 71 daha fazla olduğu keşfedildi.
Buna karşın, yeterli düzeyde egzersiz yapmanın sizi daha sağlıklı kıldığını düşünürsünüz. Harvard Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmada, bir grup otel çalışanına, günlük işlerinin önerilen egzersiz biçimlerini zaten içerdiği söylendi. İkinci bir gruba (kontrol grubu) bu bilgi verilmemişti. Yalnızca bir ay sonra, bilgilendirilmiş gruptaki insanlar, sistolik (kalbin sol kısmının kasılmasıyla yaratılan) kan basıncında on puanlık bir düşüş ve 900 gramlık kilo kaybı dahil olmak üzere, önemli bedensel gelişmeler yaşadı. Beden-kitle endeksi gibi bel-kalça oranı da iyileşmişti. Bu değişikliklerin tümü, kontrol grubunda gözlemlenen değişikliklerden anlamlı bir oranda yüksekti.
META-STRES
Stresin sağlık için zararlı olduğu inanışı oldukça yaygın; ancak, henüz bu konuda kesin bir kanıta ulaşılamadı. Örneğin, 2016 yılında İngiltere’de yaşayan 700 binden fazla kadın üzerinde yapılan bir araştırmada, kişilerin bildirdiği stres düzeylerinin ölüm oranları üzerinde doğrudan bir etkide bulunmadığı gözlemlendi.
Fiziksel aktivite düzeylerinde rastlananı andıran biçimde, stres konusunda ne düşündüğünüz veya bunu nasıl yaşadığınız, stresin kendisi kadar büyük bir sorun olabilir. Bazı araştırmalar bu düşünceyi doğruluyor gibi görünüyor.
Araştırmacılar, dokuz yıllık süren büyük bir araştırmada stresin rolünü, ayrıca sağlık ve ölüm üzerindeki etkilerini araştırdılar. Bu çalışmada, araştırmacılar sadece katılımcıların stres düzeylerini değil, aynı zamanda stresin sağlığa zararlı olduğuna dair inanışlarını da gözlemlediler.
Elde edilen bulgular, ne aşırı stresin ne de stresin sağlığımız üzerinde zararlı bir etki yarattığına ilişkin algının, başka olgulardan bağımsız olarak erken ölümle bağlantılı olduğunu gösterdi. Diğer yandan, hem stresin sağlığı olumsuz etkilediğine hem de aşırı düzeyde stres yaşadığına inanan insanlarda erken ölüm riski, yüzde 43 oranında daha yüksekti. Bu durum karşısında araştırma yazarları şu sonuca ulaştılar: “Sonuçlar, stres miktarının ve sağlığa etkisinin olumsuz biçimde değerlendirilmesinin, prematüre (erken) ölüm riskini yükseltme noktasında sinerjik (karşılıklı biçimde etkileşen) bir şekilde çalışarak, olumsuz etkide bulunduğunu gösteriyor.”
İlginç biçimde, stres düzeylerinin yüksek olduğunu belirten ama stresin zararlı olduğuna inanmadığını belirten katılımcılarda gözlemlenen erken ölüm oranı, daha az stres yaşayanlara kıyasla en düşük düzeye işaret ediyordu.
YENİ YIL, YENİ ALGI
Bu iki araştırma konusunu birbirine bağlayan şey, zihninizin hem stres hem de egzersizin olumlu ve olumsuz etkilerini yönetmekte oldukça belirleyici olabileceği düşüncesi. Peki, algınızın ayarlarını nasıl değiştirebilirsiniz?
Egzersize dair değişimin başlangıç noktası, başkalarıyla kıyaslandığında ne düzeyde fiziksel aktivite yaptığınızı merak etmekten vazgeçmenizi gerektiriyor. Yaptığınız kıyaslamalar, genellikle sosyal medyada tasvir edilenler gibi gerçekçi olmayan yüksek standartlara dayanıyorsa, bu nokta özellikle önemli.
Sağlık durumunuzu, makul fiziksel aktivite seviyeleri doğrultusunda gözlemleyin; ancak yaptığınız egzersiz ve aktivitelerden dolayı gurur duymayın ve yapmadığınız egzersizler için kendinizi cezalandırmayın. Bu zihin durumu kararlılığınızı arttırabilir ve tıpkı bahsedilen otel çalışanları gibi size de bazı bedensel faydalar sağlayabilir.
Strese ilişkin olaraksa, özellikle aşırı stresli olduğunuz durumlarda, psikolojik stresin sağlık üzerinde doğrudan zararlı olduğunu düşünmekten vazgeçin; zira stres ile sağlık üzerindeki etkisine dair olumsuz algı, erken ölüm ihtimalini de arttırıyor. İnsanlar stresin sağlık açısından tehlikeli olduğu konusunda kaygı hissettikleri zaman, sigara içme, aşırı yemek yeme ve aşırı alkol tüketimi gibi çok daha tehlikeli davranışlara yönelebiliyorlar.
Bu noktada iki yeni yaklaşım sizin için faydalı olabilir: Önce stresin sizin için kötü olduğu konusunda endişelenmeyi bırakın. Endişe, yalnızca tehdit duygusunun artmasına yol açar ve stresin tehlikeli olduğu inancını perçinler. Endişelenmemeyi tercih ettiğinizde, strese ilişkin kaygınızı mümkün olduğu kadar azaltabilirsiniz. Bu algı, aynı zamanda sağlıksız yaşam tarzı tercihlerine yönelme isteğinizden kurtulmanıza da yardım eder.
İkinci olarak, stresi hayatınızın sıradan bir parçası olarak ve tehditlerle baş etmek hususunda doğal bir hayatta kalma mekanizması olarak kabul edin. Strese karşı olumlu yaklaşan insanlar, stresin gücünüzü azaltmaktan ziyade onu arttırdığını gördüğü durumlarda daha olumlu sonuçlara ulaşmanızın mümkün olduğunu ortaya koyuyorlar.
Algıda yaşanan bir değişim ve endişe düzeyinde sağlanacak düşüş, hepimizin ulaşabileceği faydalı bir hedef olabilir.
*Robin Bailey, Central Lancashire Üniversitesi Psikolojik Terapi bölümünde öğretim görevlisidir.
Yazının aslı The Conversation sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)