Bilincimiz 'evren kanunu'na mı bağlı?
Gerçekleştirilen yeni bir çalışma, evreni yöneten bir kanunla insan bilincini birbirine bağlıyor. Bilinç hakkında yürütülen çalışmalarda yeni bir eşiğe gelindi.
Chelsea Gohd *
Türdeşlerimiz uzun zamandır insan bilinci kavramı üzerine düşünüp duruyor. Bunu ortaya çıkaran tam olarak nedir ve neden bilinç sahibi bir varlık olarak evrildik? Yeni yayınlanan bir araştırma, sorularımıza cevaplar bulmamıza yarayacak bir ipucu açığa çıkarıyor ve insan beyninin, evrenle hayâl edebileceğimizden çok daha fazla ortak özelliklere sahip olabileceğini ortaya koyuyor.
Fransa ve Kanada’daki araştırmacıların aktardığı kadarıyla, beyinlerimiz, git gide artan bir etkiye sahip olan entropinin (fiziğin termodinamik alanının 2. yasası; genelde, bir sistemdeki rastgeleliği ve düzensizliği tanımlamak için kullanılır) bir yan etkisi olarak “bilinç” dediğimiz şeyi üretiyor olabilir. Büyük Patlama’dan beridir entropi etkisi tüm evrendeki varlığını sürdürüyor.
Ekibin bu çalışması, Physical Review E dergisinde yayınlanmak üzere kabul edildi.
ENTROPİ: EVRENİN KARŞI KONULAMAZ GÜCÜ
Entropi kavramı oldukça karmaşık bir olgu ve kavram uzun bir süreç içerisinde olgunlaştı. Temel olarak, entropi, bir sistemde görülen bozukluk veya rastgelelik derecesine atıfta bulunan, termodinamik bir özellik. Kısaca, “bir sistemin düzenden düzensizliğe doğru evrilmesi”ni açıklayan kuram diye özetlenebilir.
Termodinamiğin ikinci yasası, entropinin sadece kapalı (izole) bir sistem içerisinde sabit kalabileceğini veya artabileceğini ifade eder; bir sistemde, dışardan enerji girişi olmadan yüksek entropi ile düşük entropi arasında hareket gerçekleşmez. Entropiyi anlatan en bilinen örnek, bir buz küpünün erimesi olayıdır; buz küpü, düşük entropi halindedir, ancak erime ve bozulma büyürken, aynı esnada entropi de artar.
Fizikçilerin çoğu, evrenin devamlı biçimde artan bir entropi durumunda olduğunu kabul eder. Büyük Patlama meydana geldiğinde, evren düşük bir entropi düzeyindeydi ve kademeli biçimde genişlemesini sürdürürken, daha yüksek seviyede bir entropi durumuna geçiyor. Yeni çalışmayı göz önünde bulundurduğumuzdaysa, beynimizin benzer süreçler yaşıyor olabileceğini ve ‘bilinç’ denen olgunun da bu sürecin bir yan etkisi olduğunu düşünmek gayet mümkün.
BEYİN VE BOZULMA
Entropi kavramının insan beynine nasıl uygulanabileceğini görmek isteyen araştırmacılar, beynimizde süregiden düzenin düzeyini analiz ederken, bilinçli olmadığımız zamanlarla bilinçli olduğumuz zamanları kıyaslıyorlar. Bu çalışmayı, dokuz katılımcının beynindeki nöron ağlarını modelleyerek gerçekleştirdiler ve katılımcılardan 7’sinde epilepsi sorunu mevcuttu.
Araştırmacılar, beyin hücrelerinin birbirine bağlı olup olmadığını tespit edebilmek amacıyla, nöronların farklı fazlarda diğerleriyle birlikte titreşip titreşmediğini gözlemlediler. Katılımcıların uyurken ve uyanık oldukları zamanları epilepsi hastalarının nöbet geçirdiği zamanlardaki gözlemleriyle karşılaştırdılar.
Araştırmacılar, katılımcıların beyinlerinin tamamen bilinçli olduğu durumdayken daha yüksek bir entropi düzeyine sahip olduklarını tespit ettiler. Ekip, çalışmaları hakkında şunları aktarıyor: “Normal, uyanık durumda olanların beyin ağları arasındaki etkileşimler noktasında en yüksek düzeyleri, en yüksek entropi değerlerini göstermeleriyle karakterize olmaları, şaşırtıcı derecede basit bir sonuç.”
Bu bulgu, araştırmacıların, bilinçli olma halinin bilgi alışverişini en üst seviyeye taşımak için çalışan bir sistemin yan etkilerinden biri olabileceğini düşünmelerine neden oldu. Farklı bir deyişle, artan entropi düzeyi, insanda bilincin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Ekibin teorisi gerçekten heyecan verici ve büyük bir ihtimalle, insan bilinci ile entropi olgusu arasındaki potansiyel ilişkiyi ortaya çıkarmak için daha ileri seviyelerdeki yeni çalışmalara ilham verecek. Çalışmanın örnekleme genişliği oldukça küçük; bu sebeple, bulgularını daha büyük gruplar ve farklı beyin türleri üzerinde tekrarlamaları gerekecek. Buna karşın, insan bilinci hakkında büyüleyici yeni açıklamaların yolunu açıyor ve neticede, oldukça garip bir olguyu tüm ayrıntılarıyla anlayabilmemize yardım edecek önemli ipucu gibi görünüyor.
* Yazının aslı Futurism sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)