Lösemiyi engelleyen yoğurt... Yeni bir çağ mı?
Geçtiğimiz haftalarda İngiltere’de 'şövalye' unvanı verilen kanser uzmanı Mel Greaves, bir bakteri kokteylinin hastalıklara karşı koruma sağlayabileceğini açıkladı. Üzerinde çalıştığı içecek, bağırsaklarımızda yaşayan ve sağlığımıza olumlu katkıda bulunan mikrobik canlılardan oluşacak.
Robin McKie
Mel Greaves’in hayatta açık bir hedefi var: Çocukların lösemiye yakalanmasını engelleyen yoğurt benzeri bir içecek üretmeye çalışıyor.
Bu fikir biraz alışılmadık görünebilir; zira genelde kanser türleri öyle basit bir biçimde alt edilemez. Bununla birlikte, Profesör Greaves kendinden oldukça emin ve bu alandaki deneyimi göz önünde bulundurulduğunda, fikirleri diğer kanser araştırmacıları tarafından ciddiye alınıyor.
Londra’da bulunan Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ne bağlı çalışan Greaves, otuz yıldan beridir çocukluk lösemisi üzerinde çalışıyor. Geçen hafta, alanında yaptığı araştırmalar nedeniyle (İngiliz Kraliyeti) Yeni Yıl Onur Listesi’nde şövalyeliğe lâyık görüldüğü duyuruldu.
“Otuz yıldan beridir çocukların lösemiye yakalanma nedenleri konusunda takıntılıyım,” diyor. “Şimdi, ilk kez, bu soruya bir yanıtımız var ve bu, artık hastalığın belirtilerini durdurmanın yolları hakkında düşünmeye başlayabileceğimiz manasına geliyor. İçecek fikrim işte böyle ortaya çıktı.”
VAKALARDA HIZLI BİR ARTIŞ GÖZLENİYOR
1950’lerde, İngiltere’de –her iki bin çocuktan birini etkileyen- yaygın akut lenfoblastik lösemi gayet ölümcüldü. Günümüzde, tedavisi toksik (zehirleyici) olsa da vakaların yüzde 90’ı iyileşiyor ama uzun vadede bunun yan etkileri de olabilir. Buna ek olarak, son birkaç on yıl içerisinde, bilim insanları Birleşik Krallık ve Avrupa’da yılda yaklaşık yüzde 1 oranında düzenli biçimde artan sayıda vaka olduğunu fark ettiler.
Greaves, “Bu hastalık gelişmekte olan değil, artık gelişmiş olan toplumlara has bir durum. Hastalık refah düzeyinin peşinden gidiyor” diyor.
Akut lenfoblastik lösemi, bir dizi biyolojik olaydan kaynaklanır. İlk tetikleyici, yaklaşık yirmi çocuktan birinde ortaya çıkan genetik bir mutasyondur (değişimdir).
Graves, “Bu değişime rahimdeki bir tür kaza yol açar. İrsi değildir ama bir çocuğu daha sonraki yaşamında lösemiye yakalanma riskiyle yüz yüze bırakır” diyor.
Tam anlamıyla löseminin oluşması için başka bir biyolojik olayın daha gerçekleşmesi gerekir ve bu olay bağışıklık sistemiyle ilgilidir. Greaves, “Bağışıklık sisteminin düzgün biçimde işlemesi için yaşamın ilk yılında bir enfeksiyonla karşı karşıya kalması gerekir,” diyor. “Enfeksiyonla bu tür bir çatışma yaşanmadığında, sistem hiç kullanılmamış biçimde kalır ve daha sonra düzgün biçimde çalışmaz.”
Bu mesele gittikçe daha da kaygılandırıcı bir sorun haline geliyor. Ebeveynler, makul nedenlerle, çocuklarını antiseptik mendillerin, antibakteriyel sabunların ve dezenfekte edici yer yıkama makinelerinin kullanıldığı evlerde büyütüyor. Ev halkının iyiliği adına kirler ev dışına atılıyor.
Bunlara ek olarak, bebeklerin daha az emzirilmesi ve diğer çocuklarla daha az sosyal ilişki kurması eğilimi mevcut. Her iki eğilim de bebeklerin mikroplarla temasını azaltıyor. Bunun bazı faydaları olabilir ama aynı zamanda yan etkileri de var. Küçük çocuklar eskiden olduğu gibi böceklere veya enfeksiyonlara maruz kalmadığı için bağışıklık sistemleri uygun şekilde gelişemiyor.
HASTALIĞIN TEMEL SEBEBİ AŞIRI HİJYEN
Greaves, “Böyle büyütülen bir bebek bir gün yaygın enfeksiyonlara maruz kaldığında, birincil düzeydeki bağışıklık sistemi aşırı düzeyde anormal bir tepki veriyor,” diyor. “Aşırı bir tepki veriyor ve bu da kronik iltihaplanmayı tetikliyor.”
İltihaplanma ilerledikçe, kana sitokin adı verilen kimyasallar salınır ve bunlar, ilk mutasyonu taşıyan çocuklarda lösemiyle neticelenen ikinci bir değişimi tetikleyebilir.
Greaves, “Hastalığın devam edebilmek için iki darbeye ihtiyacı var,” diye açıklıyor. “İkincisi, ham haldeki bağışıklık sistemi tarafından başlatılan kronik enflamasyondan (iltihaplanmadan) geliyor.”
Farklı biçimde söylersek, hassas bir çocuk, modern çağın süper temiz evleriyle bağlantılı olan kronik iltihaplanmadan olumsuz etkilenmiştir ve bu iltihap, lösemiye olan duyarlılığını tam bir yangın haline getirebilir.
Bu açıdan bakarsak, hastalığın geçmişte öne sürüldüğü gibi elektrik hatları ya da nükleer yakıt yeniden işleme istasyonlarıyla hiçbir ilgisi bulunmaz; ancak, Greaves’in bu yıl Nature Reviews Cancer dergisinde yazdığı üzere, doğum öncesi ve çevresel olaylarla etkileşime girilmesinden dolayı ikili bir sorundan kaynaklanır.
Bulgunun en önemli yanı, bu yeni bakış açısının bilim insanlarına müdahalede bulunma ve ilk etapta löseminin gelişimini önleme fırsatı sunması. “Rahimde, doğum öncesi ilk mutasyon oluşumunu nasıl önleyeceğimizi şu an için bilmiyoruz ama daha sonra gerçekleşecek olan kronik iltihaplanmayı engellemek için bazı yollar bulabiliriz.”
BAĞIRSAK MİKROBİYOMU KRİTİK ÖNEME SAHİP
Greaves ve ekibi, bunu gerçekleştirmek amacıyla insan bağırsağında yaşayan bakteri, virüs ve diğer mikroplar üzerinde çalışmaya başladı. Bunlar besinleri sindirmemize yardım eder ama aynı zamanda yaşam boyu temas ettiğimiz böceklerin geride bıraktığı izlerin de göstergesidir. Örneğin, gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların, bağırsaklarında çok daha az bakteri türüne sahip olma eğiliminde olduğu keşfedildi. Bunun sebebi, yaşamlarının ilk evrelerinde daha az mikrop türüne maruz kalmaları ve şu anda yaşadıkları “daha temiz” hayat.
“Mikrobiyom adını verdiğimiz bu mikrop topluluklarını yeniden yaratmanın yollarını bulmamız gerekiyor. Bunun dışında, çocuğun bağışıklık sistemini (hayata) hazırlamak için hangisinin en önemli bakteri türü olduğunu keşfetmemiz lazım.”
Greaves şimdi bunu gerçekleştirmek amacıyla, hangi böceklerin kemirgenlerin bağışıklık sistemlerini uyarmada en iyisi olduğunu anlayabilmek için fareler üzerinde deneyler yapıyor. Hedefi, iki ya da üç yıl içinde insanlar üzerinde denemeler gerçekleştirebilmek.
“Amacım, bir çocuğun mikrobiyomunu sağlıklı bir düzeye getirebilecek en doğru altı ilâ on mikrop türünü bulmak. Bu mikrop kokteyli, çok küçük çocuklara bir hap olarak değil yoğurt ya da benzeri bir içecek şeklinde verilecek.”
“Ve bu yalnızca çocukluk lösemisini engellemeyecek: Batıda Tip 1 diyabet ve alerji gibi vakalar da artıyor ve bu durum bebeklerimizi çocuk bağışıklık sistemlerinin gelişimi esnasında bakterilere maruz bırakmamamızla alâkalı. Dolayısıyla, bu tür bir içecek, bu sorunların sayısının da azaltılmasına yardım edecektir.”
“Bu çabanın inanılmaz derecede heyecan verici olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa, bunu yalnızca lösemi tehlikesini azaltmak için değil, diğer birçok hasar verici sağlık sorunu karşısında da kullanabiliriz.”
LÖSEMİYLE İLGİLİ BAZI GERÇEKLER
Kan hücrelerimiz kemik iliğinde üretilir. Bedenimizde oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri, enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücreleri ve kanamayı durduran trombositler, vücudumuzun ihtiyacı olduğu hallerde üretilir. Ancak bir insan lösemiye yakalandığında, kemik iliğindeki normal hücrelerin büyümesini durduracak biçimde aşırı sayıda beyaz kan hücresi üretilir. Neticede, kanımızdaki normal kırmızı hücrelerin, beyaz hücrelerin ve trombositlerin miktarı azalır ve sağlığımız tehlikeye girer.
Birçok lösemi türü arasında, gençlerde en sık görülenler akut lenfoblastik lösemi ve akut miyeloid lösemi türleridir.
* Yazının aslı The Star sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)