Güney Afrika’da yeni bir dinozor türü keşfedildi

On yıllardan beridir Witwatersrand Üniversitesi’nde bulunan fosilin, daha önce Güney Afrika’da yaşayan en yaygın dinozor türlerine dahil olduğu düşünülüyordu. Yeni bulgular ışığında, fosilin ayrı bir türe dahil olduğu ve Güney Afrika düzlüklerindeki dinozor yaşamının farklı türler içerdiği anlaşıldı.

Google Haberlere Abone ol

Brigit Katz

1978 yılında, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Free State bölgesinde bulunan bir çiftlikte eksiksiz bir dinozor kafatası ve iskelet parçaları ortaya çıkarıldı. Paleontologlar, dinozor kalıntılarının, çoğunlukla Güney Afrika’nın Erken Jura döneminin jeolojik oluşumlarında ortaya çıkan uzun boyunlu bir tür olan Massospondylus carinatus’un bir koluna dahil olduğuna inanıyordu. Netice olarak fosil, son 30 yıldır deposunda beklediği Johannesburg’daki Witwatersrand Üniversitesi’ne gönderildi.

ÇOCUK BİR DİNOZOR MU, YOKSA FARKLI BİR TÜR MÜ?

Buna karşın en başından beridir, BP/1/4779 adıyla kaydedilen örnekte bir şeylerin doğru olmadığı ortadaydı. Bu tür bir dinozor için kafatası Massospondylus’unkinden daha küçüktü ve kimi araştırmacıların fosilleşme sürecinde ezilmiş olduğu varsayımında bulunmalarına sebep oldu. Ian Sample’ın Guardian’da bildirdiği kadarıyla, BP/1/4779 fosili, genç bir bireyi temsil ettiği teorisine neden olacak biçimde, boyu yaklaşık 6 metre uzunluğa ulaşabilen Massospondylus türlerinin yetişkin bireylerinden daha küçüktü.

Şimdiyse, kalıntılar üzerinde yapılan yeni analizler, uzmanları farklı bir neticeye götürdü. ‘Peer J’ adlı dergide yayınlanan bir araştırmaya göre, fosil, ‘Massospondylus carinatus’ adlı türe değil, tamamen yeni bir türe aitti; “gözümüzün önünde saklanan” şey hakkındaki araştırmanın yazarı Paul Barrett, çalışmanın ayrıntılarını Londra’da bulunan Doğa Tarihi Müzesi’nden Josh Davis’e anlattı.

Araştırmacılar, fosilin bir Massospondylus olup olmadığını anlamak için farklı yaşlara sahip olduğu bilinen Massospondylus örnekleriyle karşılaştırmak zorunda kaldılar. Natural History Museum’da yürütülen çalışmanın başyazarı ve doktora araştırmacısı Kimberley Chapelle’in Davis’e aktardığına göre, bu karşılaştırmayı diğer birçok dinozor türüyle yapmak güç olurdu; “çünkü tek bir türün tam bir yaş serisine sahip olmak çok ender görülen bir durum,” idi.

BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ İLE TESPİT EDİLDİ

Chapelle “Neyse ki,” diye ekliyor, “özellikle de en yaygın Güney Afrika dinozor türü olan Massospondylus’un ceninden erişkine dek değişen örneklerine sahibiz.”

Bu sebeple araştırmacılar, bazıları küçük, bazıları tamamen yetişkin bireyler olan bir dizi Massospondylus kafatasına bilgisayarlı tomografi taraması gerçekleştirdiler. BP/1/4779’un kafatasını taradıklarında, Massospondylus’un ve gizemli fosilin, ait oldukları grup olan Sauropodomorf’un diğer tüm kollarıyla arasında 20’den fazla farklı özelliğe sahip olduğunu gördüler.

Araştırma ekibi, sonuç itibariyle BP/1/4779’u Güney Afrika’nın resmi dillerinden biri olan Xhosa’da “gri kafatası” anlamına gelen ‘Ngwevu ıntloko’ diye adlandırarak daha önce belgelenmemiş bir tür olduğu sonucuna ulaştı.

Ngwevu intloko, uzun bir boyun, geniş bir baş ve iki ayağa sahip bir canlıydı. Bitkilerle beslenen bir türdü; diğer yandan, büyük ihtimalle fırsat bulduğunda küçük hayvanları da avlıyordu. Eldeki örnek, dinozorun yaklaşık 4 metre uzunluğunda ve 300 kilogram ağırlığında olabileceğini gösteriyor.

BİLİNMEYEN BİR TÜR OLDUĞU ANLAŞILDI

Yeni türün kafatası, Massospondylus örnekleri genelinde gözlemlenen büyüme kalıplarıyla uyumlu değildi ve bu husus, araştırmacıların bunun henüz bir çocuk Massospondylus olduğu hipotezini reddetmelerine neden oldu. Aslında, çalışmanın yazarlarına göre, Ngwevu intloko öldüğünde yaklaşık 10 yaşındaydı ve neredeyse bir yetişkin boyutlarına ulaşmıştı.

Ekip ayrıca Ngwevu intloko ve Massospondylus arasındaki farkların, fosilleşme döneminde meydana gelen ezilme veya sıkışmaya bağlı olarak tebeşirleşemeyeceğini keşfetti; kısacası, Ngwevu intloko’nun kemikleri, kalıntılarının ciddi bir şekilde bozulmasına karşın, beklenen türden kırılmalar taşımıyordu.

Bu yeni çalışma özellikle ilgi çekici; zira 250 milyon yıl önce gerçekleşen ve 20 bin yıl boyunca gezegendeki türlerin yüzde 90’ını yeryüzünden silen kitlesel yok olma olayı “Büyük Ölüm” sonrası yaşamla ilgili bakış açımıza daha fazla ayrıntı katıyor. Bu doğal felaketin sonrasında, aralarında Massospondylus’un da bulunduğu dinozorlar ortaya çıktı.

Araştırmacılar, Massospondylus’un, böylesine tükenmiş bir ortamda gelişmeyi başaran ve Güney Afrika’da gürleyen tek ‘Sauropodomorph’ olduğuna inanıyorlardı. Ancak son araştırmalar, “bu bölgede aslında altı ya da yedi sauropodomorf türünün yanı sıra farklı ve daha az yaygın gruplardan dinozorlar çeşitlerinin de bulunduğunu” göstermiş oldu.

Çalışmanın eldeki dinozoru ‘Ngwevu intloko’ biçiminde tanımlaması, bilim insanlarının daha önce düşündükleri üzere, Massospondylus’un daha karmaşık bir ekosistemde yaşadığı fikrini de destekliyor. Dahası, çok eski fosillere yeni bir bakış atmak için kullanılan ileri teknolojilerin büyük önemini vurguluyor. Barrett’ın aktardığı üzere, Sample’a göre, “Müze koleksiyonları, üzerinde yoğun olarak çalışılsa dahi, çoğu kez yepyeni türlere ait bulgularla bizi şaşırtma potansiyeli barındırıyorlar.”

* Yazının aslı Smithsonian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)