İnsanlar gerçekten de ‘hızlı okuma’ yapabilir mi?

Yetenekli bir okuyucu dakikada yaklaşık 200 ilâ 300 kelime okuyabilir. Peki, anlam bütünlüğünü kaybetmeden bu sayıyı artırmak mümkün mü?

Google Haberlere Abone ol

Marcus Woo

Bu günlerde okumaya ayıracak yeterli zamanımız yok gibi görünüyor. Bu kadar çok kitap ve -(belki bu yazı dahil olmak üzere) özellikle de sosyal medyada paylaşılan- makale varken daha hızlı okuma yeteneği, gerçekten de hayatımızı değiştirecek bir deneyim olabilir.

Bu nedenle pek çok ders, kitap ve uygulama, çok daha hızlı okumanızı sağlayabileceğini iddia ediyor. Mesele şu ki, -anlama noktasında herhangi bir kayba uğramaksızın en az üç kat daha fazla okuma hızı sunan- gerçek bir hızlı okuma olasılığı, bilim tarafından desteklenmiyor. Güney Florida Üniversitesi’nden bilişsel* bilimci Elizabeth Schotter, “Hızlı okuma yapmak aslında mümkün değil” diyor.

‘SİHİRLİ FORMÜLLER’ GERÇEKTEN SİHİRLİ Mİ?

Schotter, okumanın birden fazla zihinsel sistem arasında koordinasyon gerektiren karmaşık bir görev olduğunu söylüyor. Önce kelimeyi görmelisiniz; anlamını ve onunla ilişkili (cümledeki dilbilgisel rolü gibi) diğer bilgileri idrak etmelisiniz; kelimeyi cümlenin geri kalanıyla ve daha geniş bağlamıyla ilişkilendirmelisiniz ve ardından (sonraki cümle için/ç.n.) gözlerinizi nereye doğrultacağınızı bulmalısınız.

Kimi zaman bu süreçte yaşanan bir aksama geri dönüp tekrar okumanızı gerektirebilir. Bunların tamamı çok hızlı gerçekleşir: Yetenekli bir okuyucu dakikada yaklaşık 200 ilâ 300 kelime okuyabilir. Schotter, metni doğru şekilde anlayabilecek biçimde bu süreci hızlandırmanın neredeyse imkânsız olduğunu ifade ediyor.

Konu hakkında yeni bir inceleme yazısı yayınlayan Schotter, “Bilimsel topluluk olarak, hızlı okuma konusundaki şüpheciliğimizde gayet tutarlıyız. İnsanların hızlı okumasına yardım ettiğini öne süren kişiler; genellikle bu iddialarından para kazanıyorlar” diyor.

Gerçekten de, 1959 yılında Evelyn Wood’un ‘Okuma Dinamikleri’ programını piyasaya sürmesinden beridir, insanlar okuma sınıfları, kitaplar ve günümüzde dijital uygulamalar pazarlıyorlar. Bu yöntem, Başkan Kennedy, Nixon ve Carter’ın, Wood’un programına katılması amacıyla bürokratlardan oluşan bir kadro göndermesiyle çok popüler olmuştu.

Wood’un geliştirdiği teknik, insanları bir kerede bütün paragrafları okumak üzere eğitirken, diğer kitaplar ve sınıflar, örneğin ‘zikzak’ çizerek metin taraması yapan benzer yaklaşımları kullanır. Bu yöntemler, gözlerimizin kelimeler üzerinde ileri geri süzülürken gereksiz hareketler yaptığını, baktığımız yeri düzene soktuğumuz durumda okuma hızımızı artırabileceğimizi öne sürerler.

Diğer yandan, yapılan çalışmalar, görme odağının görüş alanında kısmen küçük bir alana yoğunlaştığını ve aynı anda büyük metin alanlarını tam olarak algılamayı ve okumayı imkânsız kıldığını ortaya koymuştur.

Okuduğunu anlamanın sınırı, kelimeleri tanıyabilme yeteneğiyle belirlenir; bu nedenle göz hareketlerini ayarlamak büyük olasılıkla daha hızlı okumanıza yardım etmez. Aynı zamanda, kelimeleri sırayla okumak gerekir; bu yüzden bir zikzak çizmek büyük olasılıkla okuma faaliyetine destek yerine zarar verir. Aslında, gözlerimiz ileri geri süzülürken gerçekleşen hareket boşa gitmez, metni tam olarak anlamamıza yardımcı olur.

İÇ SESİNİ İŞİTMEK ÖNEMLİDİR

Diğer hızlı okuma teknikleri ise okuyuculara, bu sesin sizi yavaşlattığı varsayımına dayanarak, okurken duyduğunuz iç sesinizi bastırmayı öğretir. Buna karşın, araştırmalar bunun tam tersini gösteriyor: İç sesinizi ortadan kaldırmak, okuduğunuz şeyi anlamanızı zorlaştırır.

Son yıllarda ortaya çıkan birçok uygulama, size herhangi bir eğitim vermeden okuma hızınızı artırabileceğinizi öne sürüyor. Bu uygulamalar, metni her seferinde bir kelime gelecek şekilde, birbiri ardına belirli bir hızda görüntüler. Bu yolla, gözleriniz önünüzdeki kelimeye odaklanmak zorunda kalır. Fakat yine de, gözler bazen geri dönmek ve metni tam olarak kavramak için kelimeleri tekrar okumak zorundadır. Ve gözler yalnızca kendi görüş alanında küçük bir bölgeye odaklanabilse de, araştırmalar, gözlerinizin odaktaki kelimenin ötesinden de önemli bilgiler aldığını gösteriyor; bu, her seferinde yalnızca bir kelime okuyabiliyorsanız mümkün olmayan bir şeydir.

Elbette, okuma hızı çok fazla değişiklikler gösterir. Schotter, çeşitli faktörlerden ötürü, bazı insanların yalnızca daha hızlı okuyucular olduklarını ifade ediyor. Daha iyi çalışan bir belleğe sahip olabilirler ya da bilgi işleme konusunda daha hızlıdırlar.

OKUDUKLARINI ANLAYABİLİYORLAR MI?

Buna karşın, insanların okuma hızlarını üç katına çıkarabildikleri (örneğin, üniversite düzeyindeki bir ders kitabını altı dakikadan kısa sürede okumaya eşdeğer biçimde, dakikada 15 binden fazla kelime okuyabildikleri) şüphelidir. Çalışmalar, bu tür hızlı okuyucuların, okudukları materyali tam olarak kavramadığını ortaya koyuyor. Schotter, “Hızlı okuma yaptığını öne süren çoğu insan, aslında yüzeysel bir tarama yapıyor” diyor.

Yüzeysel tarama yaparken, yalnızca belirli kelimeler, pasajlar ve cümlelerin peşinde koşuyorsunuz. İyi bir taramacı, -özellikle de konuyu zaten biliyorlarsa- bir metnin içerdiği ana fikirleri çok hızlı bir şekilde kavrayabilir ama ayrıntıları ve küçük farklılıkları kaçırır.

Sözün kısası, daha hızlı bir okuyucu olmanın bir yolu var mı? Büyük ihtimalle hızınızı önemli oranda artıramazsınız, ancak bu son araştırma, kelime dağarcığınızı geliştirerek ve daha fazlasını okuyarak biraz daha hızlı okuyabileceğinizi gösteriyor. Neyse ki etrafta okunacak pek çok şey var.

*Bilişsel (ing. cognitive); zihnin kavrama ve düşünme yeteneğiyle ilgili. (ç.n.)

Yazının aslı Live Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)