Bilinmeyen ülke I İran’da bir Sovyet deneyimi: Azerbaycan Milli Hükümeti
İkinci Dünya Savaşı yıllarında İran’da Sovyet desteğiyle kurulan Azerbaycan Milli Hükümeti, İran Azerilerinin kültürel/ulusal kimliklerinin sınıfsal taleplerle buluştuğu bir deneyimdir. Aynı dönemde benzer arka planlarla İranlı Kürtlerin Sovyet desteğiyle kurduğu Mahabad Cumhuriyeti’yle dostluk/yoldaşlık ilişkileri geliştiren AMH'nin ömrü çok uzun olmaz, ardında fazla bilinmeyen bir deneyim bırakır.
Lisede önümüze koyulan tarih kitaplarında uzun uzun ‘Sovyetler Birliği’ndeki Türki halkların nasıl asimile edilmeye çalışıldığı’ anlatılır. Zihinsel gelişimleri bu kitaplardan bir adım öteye gidememiş tarihçilere göre ‘komünistler nice halkın dilini yasaklayıp kültürlerini ayaklar altına aldı’. Farklı dillere karşı en ufak bir geri adım atmayanlar için iddialı sözler…
Sadece Türkiye’deki değil; tüm dünyadaki milliyetçiler, ırkçılar ve anti-komünistler bu hurafelerle beslenirler. Ulusal müfredatın izinde tekrar ettikleri bir bilgi olarak dahi değerlendiremeyiz; söyledikleri daha ziyade lise kitaplarından ya da üç-beş saniyelik videolarından öğrendikleri sloganlardan ibarettir. Çünkü ufak bir araştırma ile Sovyetler’in tüm cumhuriyetlerinde eğitim ve kültürel üretimin her dilde nasıl teşvik edildiği kolayca görülebilir. İdari anlamda da benzer şeyleri görüyoruz. Örneğin Sovyetler için ‘özerklik’ öyle korkulması gereken bir kavram değildir.
Fakat uzatmayalım, zira daha önce pek çok örnekte kültürel ve idari anlamda Sovyetlerin tutumundan söz etmiştik. Bugün konumuz daha farklı, Sovyetler’in dışında özellikle bizim ‘milliyetçilerin’ görmek istemediği bir ülkeye Azerbaycan Milli Hükümeti’ne (AMH) seyahat ediyoruz. Öyle ki İkinci Dünya Savaşı yıllarında İran’da Sovyet desteğiyle kurulan bu yönetim, İran Azerilerinin kültürel/ulusal kimliklerinin sınıfsal taleplerle buluştuğu bir deneyim olarak karşımıza çıkıyor.
Aynı dönemde benzer arka planlarla İranlı Kürtlerin Sovyet desteğiyle kurduğu Mahabad Cumhuriyeti’yle dostluk/yoldaşlık ilişkileri geliştiren Azerbaycan Milli Hükümeti’nin (AMH) ömrü çok uzun olmaz, ancak ardında fazla bilinmeyen bir deneyim bırakır. Nedenlerini anlayabilmek adına gelin bugünkü Bilinmeyen Ülke yolculuğumuzda Azerbaycan Milli Hükümeti’ne gidelim!
SOVYET-İNGİLTERE İTTİFAKI VE UYANIŞ
Toplumsal mücadeleler tarihinde arka planın sınırlarını belirlemek her zaman kolay değil. Zira tarihte bir noktaya ne kadar uzun bakarsak, karşımızdaki tablo da o kadar dallanıp budaklanır. Bugün sözünü ettiğimiz dönemde İran Şahı olan Rıza Pehlevi hükümdarlığından bahsederek başlayabiliriz. Rıza Pehlevi dönemi İran nüfusunun çok ciddi bir kısmını oluşturan Azeriler ve Kürtler gibi Fars olmayan halklar için baskı ve asimilasyon süreciyle bilinir. Yer isimlerinde yapılan değişiklikleri günlük hayatta Farsça kullanım zorunluluğu izler. İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Rıza Şah’ın Nazi Almanyasından yana tavır alması kendisi için pek çok şeyi kopma noktasına getirir.
1941’de Nazilerin Sovyetlere saldırması ile İngiliz-Sovyet ittifakı kurulur. Bu ittifak, ortak bir müdahale ile İran’ı işgal ederek, Nazi Almanya’sının cephe gerisine darbe vurarak, aynı zamanda Sovyetler’e İngiliz askeri desteğinin sağlanabileceği bir kanal açar. Rıza Şah’ın devrilmesi, İngiltere – Sovyet ittifakının ilk antifaşist zaferidir. Bu zafer, İran’da politik özgürlüğün var olduğu bir dönem başlatır. Özgürlük ortamı ise ezilen uluslara, başta da Azerilere ve Kürtlere kendini ifade etme imkânı sağlar. Böylece İran’da, özellikle Sovyet kontrolü altındaki kuzey İran’da ezilen halkların yeni bir uyanışı başlar, Rıza Şah döneminde yasaklanan dillerde yayınlar çıkartılır.
İRAN'DAKİ İKİNCİ SOVYET DENEYİMİ
Rıza Şah Tahran’daki tahtını oğlu Muhammed Rıza’ya devreder ve ülkeden kaçar. Muhammed 1979’daki İslam Devrimi’ne kadar iktidarda kalacaktır.
Rıza Şah’ın ardından İran’ın kuzeyi Kızıl Ordu’nun hakimiyeti altına girer. Çoğunluğu Azeri ve Kürt olan bölgelerde Tahran’a karşı duyulan memnuniyetsizlik, buradaki halkların Sovyet hakimiyetini benimsemesini kolaylaştırır. Sovyetler Birliği’nin lideri Stalin’in emriyle, yerel talep doğrultusunda bu bölgede iki ayrı ‘ulusal’ cumhuriyetin kurulması kararlaştırılır. İranlı Kürtler Mahabad Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan ederken, Azerbaycan Milli Hükümeti de onlara komşu olur. Böylece başkentini Tebriz olarak belirleyen Azerbaycan Milli Hükümeti 20 Kasım 1945’te kuruluşunu ilan eder.
AMH’nin kuruluşuna önderlik eden isim Seyid Cafer Pişavari dikkat çekici bir figürdür. Sovyet yanlısı bir ulusal hareket olarak şekillenen Pan-Türkçü bir parti olan Azerbaycan Demokrat Fırkası (ADF) AMH’nin kurucu unsurudur, Pişavari de hem bu partinin hem de ülkenin lideridir. İran’da Moskova’ya yakın komünist parti Tudeh, bu süre içerisinde tüm Azeri üyelerine ADF’ye katılım çağrısı yapar.
Bu partiden aldığı güçle Pişavari önemli bazı adımlar atar. Erdebil’de 1892 yılında dünyaya gelen Pişavari, 1917-1921 yılları arasında faaliyet gösteren İran Komünist Partisi’nin kurucularındandır. AMH ise Pişavari’nin İran’daki ilk sosyalist hükümet deneyimi değildir: Ekim Devrimi’nden sonra İran’da kısa ömürlü bir Sovyet Cumhuriyeti kurulur. Pişavari de bu hükümetin ‘içişleri bakanı’ olarak görev yapar.
PARASIZ VE ANADİLDE EĞİTİM
Pişavari’nin ikinci hükümet deneyimi, ulusal kimliğin de önplana çıkmasıyla birlikte ilkinden ayrılıyor. Bu anlamda İran için son derece dikkat çekici bazı adımlar atılır. AMH, 6 Ocak 1946 tarihli toplantısında ilk, orta ve yüksek eğitimin parasız olması şartıyla Azerice görülmesini kararlaştırır. Farsça’nın ikinci dil olarak müfredata alınması da kabul edilir. Bunun haricinde resmi ilanlar, kanun taslakları, hükümet idareleri, ticaret merkezleri, halk orduları hakkında verilen fermanlar, mahkeme işleri ve resmi toplantılarında Azericenin kullanılması konusunda mutabakat sağlanır.
Ancak yaşanan gelişmelerin sadece ‘kültürel’ ya da ‘milli’ sınırlar içerisinde kaldığını söylemek haksızlık olur. 16 Şubat 1946’da AMH Meclisi toprak reformu üzerine bir yasa çıkarır. 4 Nisan 1946’da 22 maddeden oluşan “Topraktan elde edilen gelirin mal sahibi ile köylü arasında bölüşümü hakkında kanun” çıkarılır. Bu kanun, bir bölgede yaşayan tüm köylülerin topluluk arazilerini eşit olarak kullanma hakkına sahip olduğunu belirtirken, köylüye temel ihtiyaçlar konusunda ciddi ayrıcalıklar sunar, borçlar silinir.
Pişavari, birinci köylü kongresinde yaptığı konuşmada Azerbaycan köylülerinin haklarını tanımlayarak, “Köylüler devleti oluşturan bir güç olduğu için toprak onlarındır. Artık kimse onun hakkına tecavüz edemez. … Bugünkü özgürlüğümüzün nedeni köylülüktür. Köylüler olmasaydı, onu alamazdık. Köylüler bu hükümeti kendi kurdukları için destekliyorlar. … Milli hükümet devam ettiği sürece Azerbaycan’da köylülük birinci sırayı alacaktır. Azerbaycan’ın ilk ve gerçek efendisi köylüdür” ifadelerini kullanır. Daha sonra madenlerin, bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin kamulaştırılması kanunu da kabul edilecektir.
KÜRT CUMHURİYETİ'YLE DOSTANE İLİŞKİLER
Bununla birlikte bir diğer dikkat çekici detay, Azerbaycan demokratlarının lideri Pişavari ile Mahabad Cumhuriyeti’nin lideri Qazi Muhammed arasında imzalanan dostluk anlaşmasıdır.
Pişavari, Muhammed ve Sovyetler arasındaki müzakerelerin nihai sonucunda Kürt ve Azerbaycanlılar tarafından temsilcilerin katılımıyla, 23 Nisan 1946'da bir antlaşma imzalanır. Bu antlaşmanın yayımlanması Tahran'da şaşkınlığa neden olur, çünkü antlaşmanın hükümleri ve gerçekten de varlığı, ikiz demokrat rejimlerin kendilerini temsilci değişim ve antlaşma yapma hakkı olan bağımsız uluslar olarak gördüklerini gösterir. Anlaşma metni şöyledir:
1. İmzalayan iki hükümet, tavsiye edildiği her anda temsilci değişimi yapacak.
2. Azerbaycan'da Kürt azınlıkların olduğu bölgelerde devlet dairelerine Kürtler, Kürdistan'da Azerbaycan azınlıkların bulunduğu bölgelerde ise devlet dairelerine Azeriler atanacaktır.
3. İmzalayan ülkelerin ekonomik sorunlarını çözmek için ortak bir ekonomik komisyon oluşturulacaktır. Bu komisyonun üyeleri ulusal hükümetlerin başkanları tarafından atanacaktır.
4. İmzalayan ülkelerin askeri güçleri gerektiğinde birbirlerine yardım edecektir.
5. Tahran Hükümeti ile yapılacak her türlü müzakere, Azerbaycan ve Kürt ulusal hükümetlerinin ortak çıkarları doğrultusunda yürütülecektir.
6. Azerbaycan Ulusal Hükümeti, Kürt dilinin kullanımını ve Azerbaycan'daki Kürtler arasında Kürt kültürünün gelişmesini teşvik etmek için gerekli adımları atacaktır ve Kürt Ulusal Hükümeti de Kürdistan'da yaşayan Azeriler için benzer adımları atacaktır.
7. Her iki imzacı ülke de Azerilerin ve Kürtlerin tarihi dostluğunu ve demokratik kardeşliğini yok etmek isteyen her bireyi veya grubu cezalandırmak için önlemler alacaktır.
YIKILIRKEN
Tüm çarpıcı gelişmelere karşın AMH, özerk varlığını Tahran’a kabul ettirmeyi başaramaz. Daha doğrusu İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte oluşan dengelerde AMH’nin varlığı ciddi bir soru işaretidir. İngiltere ve ABD gibi güçler, hakimiyet alanları dahiline almak istedikleri bölgede Moskova ile anlaşmazlık yaşarlar. Batılı güçlerin dayatmasıyla birlikte Sovyetler bölgeden çekilir ve AMH’ye olan desteğini keser. AMH ile Tahran arasında yapılan anlaşma kısa sürede acılı bir teslimiyete dönüşür. Tebriz’deki AMH iktidarının sona ermesinin ardından pek çok ADF’li Pişavari ile birlikte Sovyetler Birliği’ne geçerek Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne sığınır.
Deneyime dönüp baktığımızda AMH’nin tek başına ‘bağımsızlıkçı’ ya da ‘ayrılıkçı’ bir programı olmadığını görüyoruz. Gerek özerklikte ısrar gerekse askeri anlamda ciddi sayılamayacak hazırlıklar gösteriyor ki AMH zor ile İran’dan ayrılmayı amaçlamaz. Sovyet politikasının da desteğiyle yürütülen politikanın asıl amacı bütün İran’ı kapsayacak bir sürecin fitilini yakmaktır.
İşte 1946’da tarih sahnesinden silinen AMH hükümeti, toplumsal mücadeleler tarihine böyle bir miras bırakıyor. Bizim milliyetçilerimize ise sadece varlığıyla bir cevap verebiliyor. Ve tekrar hatırlatıyor: Tutarlı ırkçılığın, milliyetçiliğin tutarlı bir yanı yoktur!
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler
1-https://ethnoglobus.az/1255-azerbaycan-demokrat-firkasinin-devletclk-syaset-1945-1946.html
2- https://artigercek.com/makale/azerbaycan-milli-hukumetinin-basina-gelenler-267967
3- https://www.tebarens.com/azerbaycan-milli-hukumetinin-kurulusu-ve-dil-politikasi-m-riza-heyet/
Kavel Alpaslan Kimdir?
1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.
Baalbek’in yıkımı ve mirası 02 Kasım 2024
Lübnanlı komünist tutsak Abdallah: Geri çekilmek rezilliktir 30 Ekim 2024
İsrail işgalinin cephe gerisi: Lübnan’da iç çatışma ihtimali 23 Ekim 2024
Bayraklı bir ucuz emek hikayesi: Bantustan 19 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI