Binbir Gece masalından kışın soğuk gecelerine uyanış

Kadınların başı çektiği eylemlerde, öncekilerin aksine ilk defa ekonomik ve sosyal taleplerin yerine molla rejiminin değişmesi ve devrilmesi talepleri öne sürüldü.

Google Haberlere Abone ol

Seyfi Elçiboğa

“Yuvası olmadığı için kurtuluş, nasıl olması gerektiğini bilmediği için özgürlük öldürücüdür.”

Ali Şeriati

1891’de Şah tütün üretim ve ticaret tekelini bir İngiliz binbaşıya vermek istediğinde, önde gelen ulemadan Hasan Şirazi, tütünü haram ilan eden bir fetva yayımladı. Çok sayıda tüccar, modern reformistler ve önemli sayıda din adamı fetvaya destek verdi. Fetvanın yankıları kısa sürede İsfahan’dan Şiraz’a birçok şehirde gösterilere dönüştü. Tahran’daki tanınmış ulema da fetvayı destekleyince önceleri Şah’a yakın pozisyon alan din adamları da gösterilere katıldı. Şah, tütün şirketini İngiliz binbaşıdan geri almak zorunda kaldı (Stephen C.Poulson, 20. yüzyıl İran'ında Toplumsal Hareketler).

Toplumsal hareketler, yönetilenlerin kendileri aleyhinde olan ekonomi-politik kararlara kolektif formda itiraz ettiği eylem ve aktiviteler olarak var olur. Toplumsal hareketler neticesinde kimi durumlarda geride yönetim tabakasını silip süpüren, siyasal rejimleri alt üst eden ve adına devrim denen çıktılar kalırken; kimi durumlarda ise yöneticileri ahali aleyhinde aldıkları karardan caydıran çıktılar oluşur.

Yakın dönem İran tarihi, yönetici erk ile ahali arasında vuku bulan, kendi taleplerini kabul ettirme mücadelesi ile yukarıdaki örneğe benzer türden eylem ve ayaklanmalarla dolu, direnişler tarihidir. Hatta komşu ülkelere nazaran İran ahalisi, direnç kabiliyeti yüksek, örgütlü ve nispi anlamda bilinçli bir toplumdur.

Tütün eyleminin yanı sıra Şahlar döneminde, özellikle de son Şah Rıza Pehlevi zamanında petrolün özelleştirilmesi ve yanlış ekonomik-politik kararlara karşı sendikalar, esnaflar, öğrenciler ve mollaların eylemleri, grevler ve mitingler aralıklarla ve kanlı müdahalelere rağmen vücut buldu. Mesela 1978-79 yılları, ülkenin tamamı, sosyal ve ekonomik yaşamı felce uğratan direnişlerle geçer. Sonunda Şah ülkeyi terk eder ve böylece Humeyni gelip bugünkü totaliter rejimi inşa eder. Ancak 43 yıllık molla rejiminde de protestolar eksik olmaz. Kimi zaman seçimlerin hileli oluşuna, kimi zaman benzin zamlarına karşı sokağa çıkan ahali tepkisini önceki rejimde olduğu gibi ölümüne ortaya koyar.

13 Eylül 2022’de 22 yaşındaki Jîna Mahsa Amini’nin başörtüsünü doğru takmadığı gerekçesiyle ahlâk polisi tarafından darp edilerek göz altına alınması, ardından karakoldayken şüpheli ölümü İran ahalisini yeniden ayaklandırdı. Bugün itibariyle ayaklanmış kadınlar, öğrenciler, öğretmenler ve özellikle bazı Kürt şehirlerinde neredeyse ahalinin tamamının sürdürdüğü gösteriler psikolojik sınır olan 15 günü aştı. Kadınların başı çektiği eylemlerde 'jîn, jîyan, azadî' (kadın, yaşam, özgürlük) sesleri İran’ın seksenden fazla şehrinde yankılandı. Önceki eylemlerin aksine ilk defa gösterilerde ekonomik ve sosyal taleplerin yerine molla rejiminin değişmesi ve devrilmesi talepleri öne sürüldü.

Konu hakkında çokça yazılıp çizildiği için şimdilik sadece eylemlerin arkasındaki sosyal altyapıyı vurgulamak istedim. Ekonomik ve politik arka planı da ele almadan olan biteni kavramak güç.

Çağlar boyunca İrani devletler en güçlü ilk beş devlet arasında yer alırken bugün İran İslâm Cumhuriyeti hem ordusu hem de ekonomik büyüklüğü ile sıralamada en güçlü 14. ülke. Doğalgaz ve petrol zengini olan ülkenin ekonomisi küçük ölçekli sanayi yapısı nedeniyle az gelişmiş ekonomi kabul edilir. Kapalı yönetim yüzünden ahalinin tam olarak ne durumda olduğu bilinmemekle birlikte nüfusun yarısından fazlasının kerpiç evlerde sefalet içinde yaşam sürdüğü iddia edilir. Zira İran, kişi başına düşen milli gelire göre 91. sırada. Buna karşın mollaların zengin sınıfı oluşturduğu yazılır. Örneğin eski İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani Forbes dergisinde ülkenin en zengini ilan edilmişti.

Dünya petrolünün yüzde 6’sına, doğalgazın yüzde 15’ine sahip bir ülkede yaşayıp bu servetten pay alamıyor olmak başta gençler olmak üzere, farklı kaynakların belirttiğine göre, ahalinin yüzde 70’ini rahatsız eder. Ahali, Katar’a, BAE’ye bakıp biz neden bu haldeyiz diye rejimi sorgular. Biz bu kadar sefalet çekerken paralarımız rejim ihraç eden mollalar tarafından neden Irak’ta Haşdi Şabi’ye, Suriye’de Afgan kökenli Fatimiyyun ve Pakistan kökenli Zeynebiyyun tugaylarına, Yemen’de Husiler’e, Lübnan’da Hizbullah’a aktarılıyor diye sorar.

Molla rejimi Ortadoğu’da Suudi Arabistan ve İsrail’in en büyük düşmanı olmakla övünür. ABD’yi büyük şeytan ilan eder. Şia merkezi olma pozisyonunu korumak için ciddi paralar saçar. Olağan haliyle yakalanmış bu dengeli pozisyonun korunmasını hem İran hem de İran’la müttefik devletlerin arzuladığı ortada. Olası bir rejim değişikliğinde Şia merkezinin İran'ın Farisi Kum şehrinden Irak’ın Arap Necef ve Kerbela şehirlerine kayması muhtemel. Bu riskin mollalar tarafından camide sık sık dile getirilmesi rejim taraftarlarının sıkıca kenetlenmesine yol açar.

Kadınların mollalarca durmaksızın recmedilmesi, mirastan ve servetten hak ettikleri payı alamaması, siyaset ve ekonomide neredeyse varlık gösteremiyor olmaları sosyal yaşamın tahammül edilmez boyutlarda olduğunu gösterir. Daha kötü şartlarda yaşam süren örneğin Suudi Arabistanlı, Afganistanlı ve Pakistanlı kadınlar dururken neden İranlı kadınlar ayaklandı diye sorulsa; İranlı kadınların tarihsel birikimle taşıdıkları örgütlü güçleri diğerlerinden fazladır cevabını verirdim. İran’da direnişleriyle kapkara tuvale öyle renkli bir tablo çiziyorlar ki direnen kadınlara saygı duymamak ve onlara gıpta etmemek mümkün değil. Kesilmiş saçlardan yapılmış muhteşem bayrak şimdiden bir değer oldu.

Teşbihte hata olmaz derler, kadınlar molla rejimini testislerinden tekmeliyorlar. Rejimin buna ne kadar dayanacağı esneme kapasitesine bağlı. Geçmişte, 1921’de askerleriyle Tahran’a yürümüş ve darbeyle iktidara gelmiş General Rıza, İngiliz ve Ruslarla anlaşarak 1921-1923 yılları arasında Kürdistan ve Güney Azerbaycan’daki isyanları katliam yaparak bastırmıştı (Pezhmann Dailami, Doğu halklarının İlk Kongresi ve İran Sovyet Gilan Cumhuriyeti). Kanımca, testislerindeki acı sonrası ayağa kalkabildiğinde molla rejimi buna benzer şiddetli müdahaleyi çözüm olarak tercih edebilecek bir zihniyete maliktir.

Totaliter rejimlerde başını kaldıranın boynu kırıldığı için muhalefet kurumsallaşamaz. Bu sebeple protestoların an itibariyle bir çatı örgütü veya kolektif liderliği dahi yok. Rejime alternatif bir önerisi ve bir programı yok. Diasporada bulunan 4 milyon İranlıyı heyecandan sokaklara döken İran’daki rejim karşıtı protestolara şimdilik İranlı çok sayıda gazeteci, yazar, sanatçı, aydın ve sosyal medya fenomeni özgürlükçü aydınlar öncülük ediyor. Eylemcilerin İran’daki kısıtlı internet ortamına rağmen bulabildikleri tüm tartışma mecralarında sürekli iletişim kurdukları gözlemleniyor. İletişim yoğunluğunun neticesinde hareketin liderlerini kendi içinden çıkaracağı ve şimdilik dağınık ve tepkisel olan eylemlerin süreç içerisinde düzenli ve örgütlü yapılacağı inancındayım. Buna karşın molla rejimini ve müttefiklerini küçümsemek ölümcül hata olacaktır.

Muhafazakâr bakış açısıyla olan biteni yorumlarsak mevcut şartlarda ahalinin çoğunluğu İran’da yasakçı, yolsuzluk ve rüşvete yatkın molla rejimini istemiyor, dolayısıyla rejimin kendini revize etmesi tercih edilmeli, bunun için yeterli zaman tanınmalıdır. Realistik bakış açısıyla rejimin kadın ve erkek üzerindeki yasakları kaldırması, yine mollalar lehine yararlı olan sistemi değiştirmesi, rejimin kendini inkâr etmesi anlamına geleceğinden rejimin kendini revize etmesi seçeneği düşük olasılıklıdır. Asrilik bakış açısıyla ahalinin taleplerini yorumlarsak sistemin yıkılması ve yeni bir sistemin inşası gerekir. Realistik bakış açısıyla devrim rejiminin devrilmesi yine düşük olasılıklıdır. Geriye kalan son seçenek eylemlerin sert veya yumuşak güç kullanılarak molla rejimi tarafından bastırılmasının uzun zaman alacağı, hem ahalinin hem de mollaların yıpranacağı, böylelikle çatışmanın ahali zemininden uzaklaşıp mollaların katına çıkacağı durumdur. Mollalar arasında yaşanacak bölünme hem iktidar hem de rejim değişimine neden olacaktır.

Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çeviren yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar Medusa nasıl ölmüştü hatırlatayım. Perseus elindeki aynayı kullanarak yanına yaklaşmış, ayna sayesinde Medusa ile göz göze gelmemeyi başarmış ve ardından taşa dönüşmeden Medusa’nın hakkından gelmişti. Medusa’yı molla rejiminin kendisi, kadınları Perseus ve aynayı molla rejiminin kendi içindeki iyi insanlar olarak düşününce ne demek istediğimi anlayacağınıza eminim.