Bingöl'de deprem riski: 3 bin 47 yapı ağır hasarlı
Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edilen Bingöl’de 3 bin 47 yapı ağır hasarlı olarak tespit edilmesine rağmen halen bir afet planlaması yapılmadı.
DUVAR - Doğu Anadolu Fay Sistemi ve Kuzey Anadolu Fay Sistemi'nin kesişim noktasında bulunan Bingöl, deprem uzmanlarının dikkat çektiği iller arasında yer alıyor. 6 Şubat Maraş depremlerinin ardından Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edilen kentte, hasar tespit çalışmaları yapıldı. Ağır hasarlı olduğu belirlenen 3 bin 47 yapının yıkılacağı öğrenilirken, bölgede hâlâ bir afet planlaması yapılmadı.
Artı Gerçek'ten Remzi Budancir'in haberine göre, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Emre Bulşu, kentte yapılan hasar tespit çalışmasının yetersiz olduğunu, sadece dilekçe verenlerin evlerinin incelendiğini söylerken, yaptıkları itirazlarda 'personel sayısı' yetersiz cevabı aldıklarını aktardı. TMMOB Bingöl İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Canfidal Boldaş da Bingöl'ün olası depreme hazır olmadığını ifade ederek, deprem hazırlıklarının yapılması gerektiğini ve konteyner kent kurulması çağrısı yaptı.
MARAŞ DEPREMİNDEN SONRA AFET BÖLGESİ İLAN EDİLDİ
Maraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve yıkıcı olan iki ayrı deprem, Türkiye’nin deprem gerçeğini tekrar gündeme getirdi. Depremin ardından ilk etapta depremin yıkıcı sonuçlar bıraktığı Maraş, Adıyaman, Malatya, Hatay’ın da aralarında bulunduğu 10 il afet bölgesi ilan edildi. Ardından bu illere Elazığ’ın da dahil olması ile afet bölgesi ilan edilen il sayısı 11 oldu. Deprem sadece bu illeri değil, geniş bir coğrafyayı etkilemişti. Daha önce yıkımın yaşandığı, hasarlı yapıların olduğu başka illerde kentlerinin afet bölgesi ilan edilmesini talep etti. Bu illerden biri de Bingöl’dü.
Doğu ve Kuzey Anadolu fay hatlarının kesiştiği noktada bulunan Bingöl, 1971 ve 2003’te iki büyük deprem yaşadı. İki büyük depremde binlerce insan öldü, binlerce yapı ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Uzmanların 7 büyüklüğünde deprem yaşanabileceği uyarısında bulunduğu Bingöl’de belirli aralıklarla artçı ve bağımsız depremler yaşanıyor. Yoğun taleplerin ardından Bingöl’ün de aralarında bulunduğu 6 kent ‘Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi’ olarak kabul edildi.
DEPREM BÖLGESİ BİNGÖL
17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde Bingöl’de en önemli gündem, olabilecek deprem. Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edilmesinin ardından Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Bingöl’de hasar tespit çalışması yaptı. İncelenen yapıların çoğu ağır hasarlı olduğu tespit edildi. Bu yapıların neredeyse çoğu 2003 depremi öncesi inşa edilen yapılardı. Bu yapıların hâlâ kullanılıyor olması olası depremin yıkıcı sonuçlarının olacağını gösteriyor.
HASARLI YAPILAR
Ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılar arasında 2003 depremi sonrasında inşa edilenler de vardı. Bunlardan biri Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesiydi. Ağır hasarlı olduğu tespit edilen Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi tahliye edilerek mevcut Devlet Hastanesine taşınacak. Ancak Bingöl Devlet Hastanesinin de kapasitesi oldukça düşük. İki hastanenin birleşmesi sağlık sorunlarında da neden olacak gibi. Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ile ilgili ilginç olan yapının 2003 depremi sonrası inşa edilmesiydi. 2003 depremi sonrası inşa edilen yapının deprem yönetmeliğine göre inşa edilmesi gerekiyordu. Hastanenin yeni olmasına rağmen ağır hasarlı çıkması, diğer devlet kurumlarının fiziki yapısının nasıl olduğu sorusunu gündeme getirdi. Hastane yanı sıra bazı okullarında hasarlı olduğu tespit edildi.
3 BİN 47 YAPI AĞIR HASARLI
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Emre Bulşu, Bingöl’ün Genel Hayatı Etkili Afet Bölgesi ilan edilmesinin ardından kentte hasar tespit çalışması yapıldığını, incelenen 9 bin 800 yapıdan 3 bin 47 yapının ağır hasarlı olarak tespit edildiğini söyledi. Hasar tespitinin ardından itiraz süreci başladığını anlatan Bulşu, “Şu andaki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile birlikte bir askı süreci başladı. 30 günlük itiraz süreci var. İtiraz süreci 30 Ağustos’a kadar devam devam edecek” diye konuştu.
SADECE DİLEKÇE BAZLI BAŞVURULAR İNCELENDİ
Bingöl’ün Genel Hayatı Etkili Afet Bölgesi ilan edilmesinin ardından hasar tespit çalışmasının yöntemi de oldukça ilginç. Deprem bölgesi olan kent 2003 yılında büyük bir deprem yaşamıştı, yapıların tümü incelenmesi gerekiyordu. Ancak incelemeler bu şekilde yapılmadı. Sadece dilekçe ile başvurup, yapısının incelenmesini isteyenlerin evleri incelendi. Talep karşılığında yapılan inceleme sonucunda 3 bin 43 yapının ağır hasarlı olduğu tespit edildi. Bu yöntemin doğru olmadığını, kentin tümünün incelenmesi gerektiğini dile getirdiklerini anlatan Bulşu, “Genel Hayatı Etkili Afet Bölgesinde tüm yapıların incelenmesi gerektiğini söylediğimizde, personel yetersizliği olduğunu söylediler” ifadelerini kullandı.
HASARLI YAPILAR YIKILDIKTAN SONRA NE OLACAK?
Hasar tespit çalışması ile ilgili itiraz sürecinin tamamlanmasının ardından yıkımların başlayacağı bilgisini veren Bulşu, bu süreçte de sıkıntılar olduğuna işaret etti. Bu yapılar yıkıldıktan sonra nasıl bir sürecinin işleyeceğine ilişkin kimsenin bir açıklama yapmadığına işaret eden Bulşu, “Bu yapıları tespit ettik ve yıktık. Peki bundan sonraki süreç ne olacak? Vatandaş ne yapacak, nerede kalacak? Yapım aşamasında vatandaşa nasıl bir destek verilecek? Bunlarla ilgili hiçbir çalışma yok. Hiçbir açıklama yok, bildiğimiz hiçbir planlama yok. Bundan dolayı vatandaş gelip ağır hasarlı yapısını tekrar az hasarlı yapma gibi isteği var. Bu süreç ne yazık ki vatandaşı olumsuz etkiledi. Resmi kurumlardan hala bir açıklama yok” dedi.
RİSKLİ ALANLAR
Yer bilimciler Bingöl’ün riski bölge olduğu konusunda uyarıda bulunduğunu hatırlatan Bulşu, Bingöl’ün yüzde 70 oranında yenilenmesine rağmen hâlâ yüzde 25’lik kısmının riskli olduğuna işaret etti. Merkez İnönü ve Yenişehir mahallerindeki yapıların 2003 Bingöl depreminden önce inşa edildiğini belirten Bulşu, şöyle konuştu:
“Biz Maraş depreminden önce Bingöl belediyesi ile birlikte bir çalışma yaptık. 517 yapı inceledik. Bu çalışma riskli yapılarla ilgiliydi, hasar tespit çalışması değildi. Yaptığımız çalışmalarda mevcut olan Yenişehir ve İnönü Mahallelerinde, özellikle 2003 depreminden önce yapılan yapıların çok riskli olduğunu gördük. Yaklaşık 100 yapı. Çarşı merkezindeki Maden Sokak’tan bahsediyoruz. Sokaklar oldukça dar. Vatandaşta biliyor o binaların riskli olduğunu. Hala içinde yaşıyor. Çünkü geçinemiyor, ekonomik koşullarından dolayı yenileyemiyor da. Maden Sokak olası bir deprem anında yıkımın en fazla olabileceği bölge. Ne yazık ki enkazına bile ulaşılamayacak kadar sokaklar dar."
KONUT EDİNDİRME ÖNERİSİ
Deprem ile ilgili birçok öneride bulunduklarını anlatan Bulşu, bu önerilerden birinin evleri ağır hasarlı olan ve yıkılacak olanlarla ilgili olduğunu söyledi. Bu önerilerden birinin yurttaşların konut yapımı olduğu belirten Bulşu, “İstanbul’da uygulandı. Şu anda deprem bölgesinde de çalışma yapılıyor. Yapısı ağır hasarlı olan, yıkılacak olan yapıların yüzde 50’sini devlet karşılayabilir. Vatandaş kendi yapısını yapmak istediği zaman yapının maliyetinin yüzde 50’sini devlet karşılıyor, geri kalan yüzde 50’sini ise 2 yıl ödemesiz ve faizsiz kredi desteği şeklinde bir çalışma. Aslında biz bunu Bingöl’de başlatabilirsek büyük bir problemi ortadan kaldırmış oluruz. Ama görünen o ki Bingöl’de öyle bir çalışma yok hâlâ.
KONTEYNIR KENTİ KURMAK İÇİN DEPREM Mİ BEKLENİYOR?
Bingöl’de deprem sırasında ve sonrasında ne yapılabileceğine ilişkin bir eylem planı hazırlanması gerektiğini savunan Bulşu, şunları söyledi:
“Konteynır kentten bahsedildi. Konteynır kentin alt yapısının hazırlanması çalışması yapılacağı söylendi. Yaptığımız görüşmelerde bu çalışmanın da durdurulduğunu öğrendik. Gerekçesini de sorduk. Mevcut olan alanın orman alanı olduğu, şu anda herhangi bir afet gerekçesi olmadığı, yani şu anda herhangi bir afete uğramadığımız için yapılmaması gerektiğini söylediler. Biz bunun afet öncesi bir çalışma olduğunu düşünüyoruz. Yerelden çok merkezi düzeyde buranın üzerinde durulmasını sağlamak lazım. Depreme hazırlanmak için bir eylem planı hazırlanması lazım. Eylem planı çerçevesinde hareket edilmesi gerekiyor. Ulaşım, yapı stoku, alt yapı, arama kurtarma ekibinden, bunların nasıl yürütülmesi gerektiğine kadar bir eylem planı hazırlanması lazım. Bir mastır planı olması lazım. Şu anda herhangi bir plan olmadığını görüyoruz.”
'BİNGÖL DEPREME HAZIR DEĞİL'
TMMOB Bingöl İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Canfidal Boldaş, özellikle Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırattı. Dikkat çekmeye çalıştıkları hususun depremle ilgili bir afet hazırlığı yapılması gerektiği konusu olduğunu belirten Boldaş, TMMOB olarak Bingöl’de yapmış oldukları gözlemlerde Bingöl’ün hala depreme hazır olmadığını net olarak gördüklerini söyledi.
Şu anda Bingöl’de depremle ilgili bir eylem planı olduğuna ilişkin bir bilgilerinin olmadığını anlatan Boldaş, “Biz o süreçte yerel idareye, kamuya TMMOB olarak tekniğin, bilimin referansıyla çalışan teknik bir kurum olarak kamuya defalarca çağrıda bulunduk. Hala bulunuyoruz. Biz hem bu Genel Hayatı Etkili Afet Bölgesi ilanından sonraki süreci yönetmede olsun, hem afetten önce yapılması gereken bir ilin depreme dirençli bir kente dönüştürülmesi için yapılması gerekenler hususunda olsun, kamuyla koordineli çalışmayı her zaman önerdik, şu anda da öneriyoruz” dedi.
'HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI TAMAMLANMADI'
Şu anda temel eksikliğin hasar tespit çalışmalarının tamamlanmaması olduğunu ifade eden Boldaş, şunları söyledi:
“Hasar tespit çalışmalarının tamamlanıp, risk teşkil eden yapıların boşaltılması ve oradan tahliye edilen yurttaşların da barınma ihtiyaçların da karşılanması gerekiyor. Bir yönetim planından bahsediyoruz. Afet anında ne yapılması geriyor? Nasıl müdahalede bulunulacak? Nelerin yapılması gerekiyor? Mesela afet anında en ciddi sıkıntı iletişim hattının aksamasıdır. O temelde seyyar baz istasyonları mı olur, interneti sağlayan veri tabanları mı olur? Bunların hazırlıklarının yapılması gerekiyor. Sağlık alanında sahra hastanesi önermiştik. Onun yapılması gerekiyor. İlaç stoku, halkın barınması...
Afetin yada depremin ne zaman olacağını bilemiyoruz. Kış ortasında olması durumunda ciddi bir barınma sorunu yaşanacak. Yurttaşlarımıza yetecek kadar konteynır kentlerin inşa edilmesi gerekiyor. Bu tarzdaki çalışmaların yetersiz olduğunu görüyoruz. Planlama aşaması ile ilgili biz TMMOB olarak kentimiz için, yurttaşlarımız için yapmaya hazırız. Kamu ile sivil dinamiklerin koordinasyonunu her zaman önemsedik. Yine bu hususa önemle dikkat çekmek istiyoruz.”