Bir anti-kahramanın ergence hikâyesi
Joe Dunthorne’un romanı 'Yetişkin-ler' Düşbaz Kitap tarafından yayımlandı. Dunthorne, kitapta kurguladığı hikâyeyle sığ yaşamlara, ilişkilere ve duygulara yoğunlaşıyor.
Tolga Aras
2008’de yayımlanan ve aynı isimle Richard Ayoade tarafından beyazperdeye aktarılan 'Denizaltı', Joe Dunthorne’un geniş kitlelerce tanınmasını sağladı. Dunthorne, kendisinde kaybolan ve ergen tavırlarıyla öne çıkan Oliver Tate üzerinden bir anlatı geliştirmişti romanda. Tate, babasının “sandığın kadar masum insanlar değiliz” sözüyle pek çok gerçeğin farkına varıyor; bir yandan kendisini ergenlikten erginliğe ulaştıracak yolu açmaya çabalıyor diğer yandan ebeveynlerinin ergence hâlleriyle mücadele ediyordu. Sonuçta Tate’le birlikte, annesi ve babası da ergenlik girdabından kurtulamıyordu.
Dunthorne, 'Denizaltı'daki masumiyet vurgusunu, eşler arasındaki iletişim ve oyunlar bağlamında 'Yetişkin-ler'de de sürdürüyor; roman, “Ve sanırım masumiyet düşüncemizle ilgili bir sorun var” cümlesiyle başlıyor ve âdeta Pandora’nın Kutusu açılıyor.
'ÜÇÜNCÜ GRUPTAKİ' RAY
'Yetişkin-ler'de Ray Morris ve hamile eşi Garthene başrolde. Ray, bir teknoloji muhabiri, adından öyle fazla söz edilmeyen, arkadaşları tarafından sevilse de can sıkıcı diye nitelenen biri. Ray’in sosyal hayatı tekdüze; herhangi bir çıkıntılık yapmadan yol alıyor, görünürde kimseyle bir sorunu bulunmuyor, deyim yerindeyse öylece yaşayıp gidiyor. Fakat 2011’de, hem evliliği hem de sokaklar karışmaya başlıyor.
Ray’in evliliğinde karmaşa yaratan olayların fitilini, bir davette arkadaşı Lee’nin eşi Marie’yle aniden başladığı, tehlikeli ve içindeki tüm ergenliği ortalığa saçacak sohbet ateşliyor. O güne kadar hiç aklına gelmeyen şeyler, zihnine tebelleş oluyor ve Ray’in gözü açılıyor.
Marie ve Lee’nin belli kuralları olan fakat sınırları geniş evliliği de Ray’in hayatını biraz kıpırdatıyor. Bu arada etrafına bakınan Ray, eşi Garthene’in hamilelik sürecini ve bu zaman zarfında ilişkilerinin geldiği noktayı sorguluyor. Tabii bunu sıradan ve klişelerle yüklü bir erkek bakışıyla gerçekleştiriyor. Bu klişeye, sağındaki solundaki kadınlarla flörtleşme ve kendini ispatlama çabası da dâhil.
Dunthorne, Garthene-Ray ve Marie-Lee arasındaki eş ilişkilerinin yanı sıra dörtlünün birbiriyle kurduğu, zaman zaman sağlıklı zaman zaman da örseleyici arkadaşlık iletişimi üzerinden bir hikâye kurguluyor. Bu hikâyede, Ray’in kendisini kanıtlama gayretinin dışında, örtük olarak yaptığı Garthene ve Marie karşılaştırması, basit erkeksi havada gerçekleşiyor. Tüm bu tavırları Ray’i bir anti-kahraman hâline getiriyor.
Aynı günlerde Londra’da başlayan gösteriler, Ray’in anti-kahramanlığını pekiştiriyor. Olaylar sırasında, polis tarafından yağmacı diye damgalanınca Ray’in yaşamında yeni bir sayfa açılıyor: Daha evvel devletin elinde herhangi bir suç kaydı bulunmayan bu adamın, Londra yanarken bir dosyası oluyor.
Ardından Ray, evliliğine dair yaptığı muhasebeyi bu olay için tekrarlıyor: “Katiller, tutuklandıktan sonra derin bir uyku çeker çünkü yakalandıkları için bir rahatlama gelir. Masumlarsa yanlış yere mahkûm edilme korkusuyla uyanık kalır. Peki ya bizim gibi pek tanınmamış üçüncü gruptakiler? Kanunun gözleri önünde yanlış bir şey yaptıklarını kabul eden ama bunun, küçük ve anlaşılır olduğunu düşünen, ayrıca yargı sistemine inancını koruyup altı saat boyunca tek bir rüya görmeden uyuyanlara ne olacak?”
Bunları düşünmesi, Ray’in o güne kadar mustarip olduğu sinikliği ortaya koyuyor bir bakıma; kendisinden “üçüncü gruptakilerden” diye bahsetmesi, hem eşiyle ilişkisindeki durumu hem de sosyal hayatındaki konumunu yansıtıyor.
SIĞ YAŞAMLAR, İLİŞKİLER VE DUYGULAR
Dunthorne, başta Ray olmak üzere; Garthene, Marie ve Lee karakterleri aracılığıyla ikili ve toplumsal ilişkilere dair bir hikâye kurgulamış 'Yetişkin-ler'de. Öte yandan, merkeze aldığı Ray’in hatalarını, kendisini gerçekleştirememiş bir kişi oluşunu ve sorumluluktan kaçışını derinleştirerek hikâyeyi trajikomik hâle getiriyor.
Yazar, Ray’in başkalarının mutluluğuyla dertlenmesini, gamsızlığını, bencilliğini, kimi zaman aşağılayıcı ve alaycı tavrını öne çıkararak toplumda ve yakın çevremizde yüzleşebileceğimiz bir prototip yaratıyor. Üstüne Garthene ile ilişkisinde içine düşen kurtlar nedeniyle Ray’i yiyip bitiren şüpheler de klasik erkek tavrı olarak romandaki yerini alıyor. Ray’in, bir savunma mekanizması olarak kendisini kandırmayı seçmesi ise tüm bu yaşananlara âdeta tüy dikiyor.
Dunthorne, 'Yetişkin-ler'de kurguladığı hikâyeyle sığ yaşamlara, ilişkilere ve duygulara yoğunlaşıyor. Bu bağlamda anti-kahraman Ray’in eylemleri, hem okurun kendi yaşamını hem de onun başına gelenleri düşünmeye sürüklüyor. Dolayısıyla 'Yetişkin-ler', macera ve heyecan arayanların, bizzat kendisinin bir maceraya dönüştüğü ve karakter çözümlemeleriyle hâl yoluna giren bir anlatı kimliğine bürünüp yaş alan kişilerin benliğinin tam erginleşmemiş olabileceğini gösteriyor okura.