Bir başkadır biz Kürtlerin Bir Başkadır’ı
Dizideki ana travmanın nedeni olan tecavüzün faili olarak bir Kürdün seçilmiş olması, ülkedeki birincil sorun olan ırkçılık varken Kürt birinin seçilmiş olması ırkçılığa şüphe götürmeyen bir katkıdır. Diziyi yapanlar Kemalist Cumhuriyet hafızasının Kürt etnisitesi üzerinde inşa ettiği kötülüğü tekrarlamışlar veya böyle algılanmasında hiçbir sakınca görmemişler.
Nurettin Erkan
Bütün sanat eserlerinde olduğu gibi, sinemanın da doğası nedeniyle, filmleri yapanların filmler içinde yarattıkları temsiller, izleyenlere filmleri yapanların hesaba katmadığı şeyler söylerler. Sanat eserlerini okuma biçimlerinin doğasında olan bu durum veya öznel olan sanat okumaları, onların her okumada bir nevi yeniden üretilmesine neden olur. Elbette sanatçı ürettiği sanat eserinin bütün farklı okumalarının önüne geçemeyeceği gibi, sorumlu da tutulmayabilir ama bu olası durum aynı zamanda sanatçıyı bu tehlikeli alanın olası vahim sonuçları hakkında dikkatli olmaya zorlar.
Sinemacı kimseye bir mesaj iletmek amacıyla film yapmış olmasa da, filmler yine de birilerine bir şeyler söyler ve bu söylenenler filmleri yapanlar ile sayısız biçimde ilişkili olabileceği gibi, onlar ve onların bir parçası olduğu ortak hafıza hakkında, kontrolsüzce birçok şeyi açığa çıkarabilirler. Bazen bu eserler planda olmayan bir şekilde o kadar etkili olur ki, hem sanat eserinin hem de sanatçısının önüne geçerek toplumlar üzerindeki büyük etkilerde bulunur; ülkeler değişir; iktidarlar düşer; diktatörlükler kurulur.
Biz son dönem Türkiyesi'nde dizi sektörünün sarayla etkileşim halinde neler yaptıklarına tanıklık ediyoruz. Dizilerin ülke rejiminin dinamiklerini etkilemesi son hızla devam ediyor ve biz devletin dekorlarını dizi setlerine dönüştürmesine, tarihin diziler aracılığı ile yeniden üretilmesine tanıklık ediyoruz. Bütün bu çok kullanışlı araçları keşfeden iktidar, dizileri kendi diktası bağlamında daha da kullanışlı örnekler halinde yeniden üreterek, veya üretilmesini sağlayarak kendi Yeni-Osmanlıcılık hesaplarını besliyor; toplumu yeniden şekillendiriyor; savaşlar ve işgallerine zemin hazırlıyor.
Çağın şiddetle donanımlı, kirli ve dünyayı deforme eden sinemasına karşı Bir Başkadır dizisi fiziksel şiddet-aksiyon-melodram-fantastik gizem sarmalının dışında başka bir dizi formatının mümkünlüğünü gösterdi ve haklı olarak çok da ilgi çekti. Fakat, yer yer muğlak ve sisli atmosfer içindeki temsillerindeki ciddi sorunlarına dikkatimizi yöneltmeye değer. Şimdi bu büyülü sisler manzarasını seyreden farklı kesimlerin yerine kendimizi koyup her bir tarafın perspektifinden diziye bakmaya çalışalım ve bunlardan ilki bir Kürt olsun. Elbette bunu yapabilmemiz için, en azından Kürt olmayı bilmemiz veya belki Kürt olsak bile, Kürtlük bilincine sahip bir Kürt olmamız gerekiyor. Aksi halde bunu yapmamız mümkün olamayacaktır. Dizide Kürtlerin farklı temsilleri olduğu için diziyi yapanların ırkçılık hakkında yeterli bir bilince ve birikime sahip olmaları gerekirdi ama zaman zaman Kürtlerin kendilerinde bile oluşmaya imkan bulamamış olan bu bilincin eksikliğinden dolayı dizide ırkçılığın şablonları ortaya çıkmış durumdadır.
Şimdi Kürdün bakış perspektifinden görünen ırkçılığa bakmaya çalışalım. Soruları sakıncalı bulanlara hemen şunu söylemek isterim. Sorular gerçekten de sakıncalı veya haksız olabilirler fakat bu sorular, soruların yöneltildiği dizideki detaylardan daha sakıncalı veya daha haksız değiller.
Bu dizi Kürtlere neler söyler?
Dizideki ana travmanın nedeni olan tecavüzün faili olarak bir Kürdün seçilmiş olması, ülkedeki birincil sorun olan ırkçılık varken Kürt birinin seçilmiş olması ırkçılığa şüphe götürmeyen bir katkıdır. Diziyi yapanlar Kemalist Cumhuriyet hafızasının Kürt etnisitesi üzerinde inşa ettiği kötülüğü tekrarlamışlar veya böyle algılanmasında hiçbir sakınca görmemişler. Tecavüzcü şablonu için eğitimsiz Kürt bir köylüye bu rolü uygun görmüşler ve onu Kürdistan'dan tecavüzün gerçekleştiği yere göç ettirmişler önce. Daha sonra da Kürde geldiği yerde kültür şoku yaşatarak onun tecavüzcü olmasına, yazgısındaki göçe, yoksulluğa ve geri kalmışlığa dayalı tecavüz gerekçeleri hazırlamışlar. Bütün gerekçeler bir araya getirildikten sonra da Kürdün tecavüzü gerçekleşmiş. Bu hazırda bulunan, yürürlükte olan ırkçılık hafızasının şablonlarından biri diziye monte edilmiş. Bu ırkçı hafızadan alınarak diziye konulan figürün etrafı gerekçelerle ne kadar düzeltilirse düzeltilsin, ırkçılığın Kürdün üzerinde inşa etiği hafızanın verilerini kapatamaz. Dizide otuz beş yıl önce Kürde atılan tekme ve onun sonuçlarının gösteriliyor olması diziyi yapanların ırkçı olmadığına gerekçe olabilir ama dizide ırkçılığın şablonlarının olmadığı anlamına gelmez. Kürtlerin eşitsiz vahim koşulları, tahayyül edilen eşit bir zeminde eritilmekle kalınmayıp yaratılan tecavüzcü Kürde af diletilerek Kürdün kötülüğü kendisine onaylatılmış ve böylece asimilasyon katmanı da eklenerek tamamlanmış.
Diziyi yapanlar gazete veya haberlerde sıkça rastlanan tecavüz haberlerine dayanarak, bir istatistik yaparak tecavüzcüyü seçmedikleri görülüyor. Bunu yapmamakla iyi yapmışlar ama bu yoldan yapsalardı şüphesiz dizideki tecavüzcü, dizide temsil edilmiş olan başka bir karaktere denk düşerdi. Bu sorunlu hafıza bozdurulmuş haklı olarak ve burda sorun yok ama aynı algı kırılması Kürde işletilmemiş. Başkalarında silinen çizgiler kalın bir şekilde Kürdün üzerine çizilmiş.
Varsayalım diziyi yapanlar doğru bir tavır olmasa da herkesi eşit gördükleri için, hiçbir aidiyeti ötekinden ayırmadıkları için, tecavüz faili için bir Kürdü seçmekte hiçbir sakınca görmediklerini iddia etsinler. Bu durumun kendisi bile, etnik azınlık bir topluma karşı çok büyük bir sorumsuzluğu ve ona bağlı olarak da ortaya çıkan problemleri içerir. Türkiyede Kürtler Ermeniler Türklerle eşit koşullarda temsil edilemez. (ABD’deki) Siyahilerin asla Beyazlar ile eşit zeminde temsil edilmemelerinde olduğu gibi, çünkü gerçekte eşit değiller. Kürt ailesinde kadının baskın olduğu şablonu da tuhaf bir şekilde işlenirken aynı zamanda bu insanların AKP’yi Türkiyenin başına bela eden insanlar olarak da gösterilmekte bir sakınca görülmemiş.
Sorular ve o soruların cevapları olumlu veya olumsuz ne olursa olsun, başka bir dünyada bu dizi bütün içerdiği iyi şeylere rağmen ilk önce ırkçılığa göz kırpmakla suçlanır ve daha sonra da büyük bir skandala neden olurdu. Ama bu Türkiyede olmuyor ve bunun olmaması, ırkçılığın Türkiye toplumlarının çoğu tarafından normal bir durum olarak kanıksandığını gösteriyor.
Ülkesi olmayan veya ülkesi işgal edilerek kolektif hafızasında derin yaralar açılmış olan hiçbir halk, kendi işgalcisini terbiye ederek kendisine ülke yaratamaz. Biz Kürtler de bunu asla yapamayacağız. İşgalci ülkeler insan hakları ve özgürlükler alanında dünyanın en mükemmel ülkesi haline gelseler dahi, bu yine de mümkün olmaz. İnsanın ülkesinin olması sahip olduğu haklardan çok daha fazlasıdır. İnsan kendi cehenneminde, başkasının cennetinden çok daha büyük bir iktidara ve ilhama sahip olur. İşte o nedenle cehennem bile olsa, ülkesi olanların dilleri, uygarlıkları, sanatları, edebiyatları, sinemaları, kültürel alanları vardır. Biz Kürtler yapsak bu diziyi acaba bizim dizimizdeki tecavüz eden figür kim olurdu?
İşte o yüzden bir başkadır biz Kürtlerin Bir Başkadır’ı.