Bir buluşma
Rewşan, “Hinar” albümüyle 3 Aralık Salı günü Mersin’den başlayan ardından Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’da sonlanacak bir buluşma için sizleri bekliyor.
Herhangi bir sanat dalında üst düzey bir ürün yarattıktan sonra sanatçı, bundan sonraki yaşamına daha güvenle mi bakar yoksa omuzlarına binen yük ve kendi koyduğu yüksek çıtanın üstüne çıkmanın yarattığı kaygıyla mı?..
Elbette bu sorunun cevabı sanatçıdan sanatçıya değişir. Eğer sanatçı günübirlik bir üretimde bulunup adını duyurmayı amaçlayan bir yönelime sahipse geleceğe güvenle bakacağını düşünür. Hatta yarattığı ürünün rüzgârıyla gününü kurtarmaya kesesini doldurmaya gayret eder. Çünkü bunu hak etmiştir kendince. Ancak sanatçı ürettiği sanat eserinin kalıcılığını hedefliyorsa her çalışmasında kendiyle yarışıyor ve kendini tekrar etmekten kaçınıyorsa o zaman geniş kitlelere sesini duyurduktan sonra bu kitlenin sorumluluğuyla daha iyi, daha güzel, zamanın sınırlayıcı kalıplarına sığmamanın yollarını arar.
İyi de kelimelerle ifade etmek bu kadar kolayken başka bir deyişle işin teorisinde bunu ifade etmek mümkünken bunu somut bir sanat dalında örneğin müzikte başarmak ne kadar mümkün olabilir?
Diyelim ki müzisyensiniz hem de birkaç enstrüman çalabilen, içinde büyüdüğünüz kültürün kaybolmaya yüz tutmuş değerlerini derlemeye gayret etmiş bir müzisyen... İçinde yaşadığımız teknoloji çağında her şeyin hızla tüketildiği bir dönemde geleneksel bir müziği yeni kitlelerle buluşturmaya çabalayan bir müzisyen… Ne kadar başarılı olabilirsiniz? Ya da şöyle soralım: Neden böyle zor bir uğraşa girersiniz, neden böyle bir çabaya yönelirsiniz? Diyelim ki bu çaba da sonuç verdi ve kendi dinleyici kitlenizi yarattınız. Hem konserlerinizde hem de albümlerinizde geleneksel müziği yeni bir tatta, kendi mührünüzü bastığın bir tarzda sunarak büyük bir başarı sağladınız. Bu yönelim ne kadar devam eder? Geleneksel müziği yeni bir tarzda sunmak da söz konusu olsa sürekli tekrarlamak hem sanatçıda hem de dinleyicide bir tekdüzelik hissi yaratmayacak mı? Ya da yüzyılların imbiğinden süzülüp gelen eserlerin yanı sıra, gelecek yüzyıllara kalacak “bugünün sözünü söylemeniz” gerekmeyecek mi?
Çok mu fazla soru oldu?
Soruların cevabı da olmalı değil mi?
Eğer varlığı kabul edilmeyen hatta resmi kayıtlara hâlâ “bilinmeyen bir dilde” -siz bunu Kürtçe diye okuyun- şarkı söylüyorsanız, geleneksel müziğin yok olma misyonunu edinmiş olabilirsiniz. Büyüdüğünüz topraklarda çocukluğunuzdan itibaren dinlediğiniz şarkıları yerinde duymak, bunları kayıt altına almak için yollara düşmüş olabilir ve “Dengê Bakur” adıyla bunları bir belgesel tadıyla izleyicilerle buluşturmuş olabilirsiniz. Bu derlemelerden hareketle sıcaklığı her karesinde hissedilen videolar aracılığıyla dijital dünyada yerinizi almış olabilirsiniz. Neredeyse herkesin bildiği Kürtçe halayları ukulele, gitar, bas gitar gibi enstrümanlarla sunarken kulakların yanı sıra yürekleri de ısıtan yorumunuzla kendinizden söz ettirmeyi başarmış da olabilirsiniz. Yaptığınız her çalışmayla dinleyicileri kendinize hayran bırakmış ve onlarda yeni şarkıyı bekleme hissi yaratmış olabilirsiniz. Geleneksel şarkıların ağırlıklı olduğu albümünüzde, babanızın temsilinde “göçü ve göç etmek zorunda kalanları” (Bave’m) andığınız yer yer sorgulama ve sitemi içeren modern bir ağıt bestelemiş olmanız da mümkün.
Eğer tüm bunları yapmışsanız adınızın Rewşan olması gerekir elbette.
Ürettiğiniz her eserden sonra “Bundan sonraki albümde işi çok zor olacak!” dedirten ancak sonraki albümde dinleyicileri yanıltan bir sanatçı olan Rewşan…
Bir albümün ötesinde binbir güzelliği yaşatan, birin bin olmasını temsil yeteneği olan “Hinar” (Nar) ile Kürt müziğine yepyeni bir soluk getirmeyi başarmış olan Rewşan… Albümdeki tüm şarkıların sözlerini ve -ikisi dışında- müziklerini besteleyen Rewşan… Yeni nesillere “bugünün sesini” duyurup bunları geleceğe bırakmanın heyecanını taşıyan ve şarkı sözlerinde söylenenin ötesinde bir derinliği yakalamayı başarmış olan Rewşan.
Kendi çağının eserinin üretilmesi gerektiğinden hareket ettiyseniz “kendi ayakları üzerinde durması gereken kadının isyanından” (Lalixan) “güler yüzle karşılanıp ardından yok sayılmaya varan ihanete” (Ev Der Stanbol e); “karşılaşılan tüm güçlüklere rağmen ayakta durmanın yarattığı kıvançtan” (Ez Li Vir im) “geçmişin özlemiyle yurt özleminin bileşkesine“ (Bêrî) “bitmesi gereken savaşlardan sonrasına duyulan özleme" (Çamedor) kadar farklı temaları içeren bestelerle dinleyicilerini karşılayan Rewşan…
Her şarkıda sizi şaşırtan beklenmedik enstrümanlar ve melodik parçaların nasıl olur da etkileyici bir bütüne dönüştüğünü muhteşem sesi ve etkileyici enstrüman seçimleriyle ortaya koyan Rewşan… Pop folk nitelikli bir melodide birden “rap” havasına geçebilen, zurnada peşrev olmaz diyenlere inat “zurnanın bambaşka çalınabileceğini” örnekleyen bir besteyle dinleyiciler kadar müzisyenleri de şaşırtmayı başaran Rewşan…
Ve sizi bekliyor Rewşan… Gidebilecekler için 3 Aralık Salı günü Mersin’den başlayan ardından Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’da sonlanacak bir buluşma için kapınızı çalan ve “Hinar” albümüyle evrensel müziğe yönelmesi gereken bir sanatçının birikimini sentezleyen şarkılarıyla…
Gidemeyecekler için “Hinar” albümüyle yüreğinizde coşkuyu yaratmak, zihninizin kıvrımlarına yerleşecek derinliğe sahip şarkı sözleriyle bir bilinç ışığı yakmak için sizi bekliyor Rewşan…
Elbette bu serüveninde yalnız değil Rewşan. Onun ulaştığı başarıda, başta albümün düzenlemelerini ve iki eserin müziğini yapan Hakan Gürbüz olmak üzere hem albüm çalışmalarında hem de konserlerde kendine eşlik eden yol arkadaşları da size unutulmaz müzik ziyafeti çekmek için sizi bekliyor.
Buluşma için her şey hazır. Siz de hazır mısınız?