YAZARLAR

Bir Cumhurbaşkanı kararı: Şeytan bunun neresinde?

6 Eylül günü Resmi Gazete’de bir Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlandı. Antalya’da bir yerlerin koruma sınırını yine değiştirmiş. Peki niye? Falezlere zarar verdikleri için davalık olan bir dizi otel ile kamuya ait ama SİT alanında olduğu için çivi dahi çakılması yasak olan deniz kıyısındaki oldukça değerli araziye bakınca nedenini anlıyoruz.

6 Eylül 2024 tarihli Resmi Gazete… Yine Cumhurbaşkanlığı kararları ile dopdolu. Etrafı bomboş, eğri büğrü sınırla çevrelenmiş, içi de boş bir takım krokiler yayımlanmış. Recep Tayyip Erdoğan, bir yerlerin sınırlarını değiştirmiş yani. Uzmanı değilseniz Resmi Gazete’ye bakıp anlamak ne mümkün! Bunlardan bir tanesi Antalya’nın Muratpaşa İlçesi’ndeki kıyılarla ilgili. Lara’dan başlıyor, Konyaaltı Plajı’na kadar uzanan bir bölgede, bazı değişiklikler yapılıyor. Peki Erdoğan oturup neyi, niye değiştirmiş?

Kentin içindeki iki plaj arası falezlerden oluşuyor. Milyonlarca yılda oluşmuş bu doğal kıyı yapıları ekosistem için çok önemli. Antalya nadir yerlerden. Dolayısıyla buralar Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca boydan boya “korunması hassas alan” kapsamına alınmış. Yani çivi çakmak yasak. Öyle mi?

Elbette hayır. Muratpaşa’da bir mücadele de devam ediyor. Oteller falezlere zarar vererek genişliyor. Son aylarda özellikle üç otel gündemde. Talya, Ramada ve La Boutique falezlerin canına okuyup, kayaları oyup kıyaya doğru genişliyor. Davalar açıldı ve konu yargıda. Yıkım kararları da var ortada. Hatta Koç’un sahibi olduğu Talya Otel epey bir ülke gündemine de oturdu.

İşte tam bunlar yaşanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan tutup falezlerin koruma sınırlarında değişikliğe gitti. Konuyu uzun zamandır takip eden ve sayısız haber yapan yerel gazete Akdeniz Manşet’ten Mehmet Talay ilk defa dikkat çekti. Resmi Gazete’de 2020 yılında yayımlanan koruma alanı krokisi ile yeni yayımlananı kıyasladı ve sınırların daraltıldığına dikkat çekti. İki kroki şöyle:

Dikkatli bakınca koruma alanının daraltıldığı görülüyor lakin yine de Resmi Gazete’deki halinden bir şey anlamak pek mümkün değil. Ben de dönüp meseleyi çok iyi takip eden Talay’a sordum: Erdoğan neyi değiştirdi?

Anlaşılır şekilde şöyle açıkladı:

Konyaaltı kumsalından başlayıp Lara kumsalına kadar uzanan falez tipi kıyı yapılanması, “korunması hassas alan” kapsamındaydı. Ancak son yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile boydan boya uzanan bu kıyı yapılanmasının yarısı kapsam dışına çıkarıldı. Kararnameye göre, daha önce müzenin karşısından başlayan Korunması Hassas Alan, Piri Reis Caddesi hizasına çekilmiş ve Kaleiçi Yat Limanı’nın başlangıcında sonlandırılmış. Yat Limanı’ndan Lara kumsalına kadar olan falez kıyı bandı, kararnamesindeki krokide yer almıyor. Yani burasının “korunması hassas alan” kapsamında olup olmadığı belli değil.

Şeytan ayrıntıda gizlidir derler ya, gelelim kararnamedeki şeytanlığa…

Yıkım kararları da verilen ve halen yargıda olan oteller tam da “statüsü belirtilmemiş” bölgede yer alıyor. Korunuyor mu, korunmuyor mu belli değil. Öyleyse davalarda mahkeme nasıl karar verecek? İkinci şeytanlık da burada yatıyor zaten.

Başkanlık rejiminin ‘mucizelerinden’ birisi daha incelikle işliyor. Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini içeren 2018 yılındaki 1 No’lu kararnamenin 109’uncu maddesine göre, orman rejimine tabi olmayan bütün koruma alanları Cumhurbaşkanı’nca tescil ve ilan edilir. Özetle Erdoğan’ın kararı, koruma kurullarının verdiği kararların üzerinde. Ne demek bu? Daha açıklayıcı olması bakımından şöyle soralım: Antalya’daki otellerin yıkılıp yıkılmayacağına dair görülen davada hakim Cumhurbaşkanı’nın yetkisini mi, Koruma Kurullarının kararlarını mı dikkate alır sizce? Alanın statüsü belirsiz bırakıldığında o otellerin kaçak kısımları yasallaştırılmış olmuyor mu?

Şimdi de son şeytanlığa bakalım…

Bölgede oldukça değerli bir arazi var. Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne ait, bir kısmı otopark, bir kısmı park olarak kullanılan bir alan. Cumhurbaşkanı kararı ile koruma alanı dışına çıkarılan bölgenin içinde yer alıyor.

Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne ait arazinin bir kısmı otopark, bir bölümü de park olarak kullanılıyor. Haritada kabaca gösterelim. Hemen anlayacaksınız meseleyi. Son Cumhurbaşkanlığı kararnamesi sayesinde arazi artık SİT alanı içinde yer almadığından dolayı her şey yapmak mümkün. Zaten bu kararın yayımlandığı Resmi Gazete’de de pek çok yerin ‘turizm gelişim bölgesi’ ilan edildiğini göreceksiniz. Bu ballı kamu arazisinin de artık kime nasip olacağını zamanla izleyeceğiz.

İşte bir Cumhurbaşkanı kararının daha perde arkası böyle. Kağıt üzerinde hiçbir şey anlaşılmayan eğri büğrü, bomboş krokilerin gerçek hayatta neye denk düştüğüne bakıldığında, başkanlık rejiminin esbab-ı mucibesini de daha iyi anlamış oluyoruz!