Bir hasta mahpusun gözünden 'cezaevi': Mezarlık diyebilirim...
Yaşamının 19 yılını cezaevinde geçiren ve kemik iliği kanseri teşhisi nedeniyle önceki gün tahliye edilen Hüseyin Durmaz: Cezaevleri hasta mahpuslar için mezarlık haline dönüştü...
İZMİR - İzmir Kırıklar 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde kalan "Devrimci Emek" dergisinin ilk yazı işleri müdürü ve muhabiri 53 yaşındaki Hüseyin Durmaz'a 9 Ağustos'ta 'Multiple Miyelom' kemik iliği kanseri tanısı konuldu. 30 Ağustos’tan bu yana kemoterapi alan ve tedavisine cezaevi koşullarında devam eden Durmaz, Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) kararıyla önceki akşam tahliye edildi. ATK, Durmaz'ın tedavisinin dışarıda devam etmesi gerektiği yönünde görüş bildirirken, Durmaz'a 6 aylık infaz tehiri verildi. Yaşamının 19 yılını cezaevlerinde geçiren Durmaz ile tedavi sürecini ve Türkiye cezaevlerinde 'hasta mahpus' olmayı konuştuk...
'ZİNDAN KARANLIĞINDAN KURTULMAK AYRI BİR COŞKU'
Hayatınızın büyük bir bölümünü aralıklarla da olsa cezaevlerinde geçirdiniz. Bugün tahliye olduktan sonraki ilk 24 saatinizi tamamladınız. Nasıl hissediyorsunuz?
Cezaevinden çıkış her zaman insan için büyük bir coşku oluyor. Bende de öyle bir durum hakim. Tarifi de zor bir duygu açıkçası. Cezaevinden çıktığın anda daha güzel bir dünyaya çıkmış gibi hissediyor insan. Tabii ki yaşamın bütünü açısından bakıldığında mutlaka bir sürü yapılması gereken şey var ancak zindan karanlığından kurtulmak ayrı bir coşku. Geride bıraktığımız arkadaşlarımızın hüznü de var. Hastalık açısından da sorunlar olacağını biliyordum. O açıdan da tahliyem çok önemliydi. Sıradan tahliyenin ötesinde hastalığım açısından da tahliye olmam daha fazla sevindirdi.
'KEMOTERAPİ HAFTADA BİR DOZ ŞEKLİNDE DEVAM EDECEK'
Tedaviniz hangi aşamada?
Kemoterapi görüyorum. Birinci ve ikinci kür tamamlandı. Üçüncü kürde ise iki doz uygulandı. Dört doz kemoterapi yapılıyor. Tahliye durumumdan kaynaklı bir program değişikliği olmazsa haftada bir doz şeklinde devam edecek gibi görünüyor. Doktorların söylemlerinden edindiğim izlenim gidişatın iyi olduğu yönünde. En başta birçok kısıtlama getirmişlerdi. Sonraları daha rahat davranabileceğimi söylediler. Olumlu gittiğini düşünüyorum.
'MANTIKSIZ KARANTİNA'
Hastalık sürecinde cezaevinde ne gibi zorluklar yaşadınız?
Teşhis çok uzun sürdü. Hastane sevkleri sorun oldu. Cezaevinde şu anki müdürden önce bir müdür vardı. Onun döneminde çok fazla baskı ve keyfi uygulama vardı. Sürekli mantıksız karantinalara maruz kalıyorduk. Mantıksız karantinayı da şöyle açıklayayım; 13 gün karantinada kalıyoruz. 13'üncü gün test yapıyorlar. 14'üncü bırakacaklar ancak 13'üncü akşam yanımıza pozitif olduğu şüphesiyle başka birini getiriyorlar. Karantinası yeni başlayan biriyle kalıyoruz. Ertesi gün karantinamız bitiyor. Böyle saçma uygulamalar vardı. Bizzat işkence olsun diye böyle uygulamalar yapıyorlardı.
'KOŞULLAR KANSER TEDAVİSİNİN ÖNÜNDE CİDDİ ANLAMDA ENGEL'
Hastaneye sevklerde aynı araçla gittiğimiz bir iki kişi karantinaya alınıyor, diğerleri alınmıyor. Bu nedenlerle Covid döneminde sevkler yapılmıyordu, yapıldığı zamanlarda da biz bu engellerden dolayı hastanelere gitmek istemiyorduk. O nedenle de teşhis süreci uzadı ve aksadı. Kanser tedavisi başladığında ise hastane gidiş gelişleri başlı başına sıkıntıydı. Yapılan aramalar, ring araçlarının pisliği gibi birçok sorun sayabilirim. Örneğin arama esnasında benden önceki mahkumun ayakkabısını arıyor, daha sonra da gelip benim üstümü arıyor. Hijyen söz konusu değildi. Koşullar kanser tedavisinin önünde ciddi anlamda engeldi diyebilirim.
'RAKAMLAR BİLE CEZAEVLERİNİN MEZARLIĞA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ GÖSTERİYOR'
Bir hasta mahpusun gözünden Türkiye cezaevleri ne durumda?
Mezarlık gibi diyebilirim. Ben tedavi sürecinde çok fazla hasta mahpusla tanıştım. Önceden gazetelerden ya da duyumlardan falan öğreniyorduk. Ancak son üç ayda hem hastanede yattığım süreçte hem de kemoterapi için gidip geldiğim süreçte durumu çok kötü olan birçok hasta mahpus gördüm. 82 yaşında insan bile var. Gerçekler durumu ortaya koyuyor. Son bir yılda hapishanelerde ölen insan sayısı çok fazla. Rakamlar sürekli artıyor. Rakamlar bile tek başına oraların mezarlığa dönüştüğünü gösteriyor. Ciddi hastalıkları olan insanlar bırakılmayarak ölüme terk ediliyor. Ölüm cezası bu ülkede yok ama bu insanlar resmen öldürülüyor. Bu artık bir ceza halini aldı.
Benim bırakılmam gibi durumlar da artık bunun sürdürülemediğini ve bu uygulamaların değiştirilmek zorunda kalındığını gösteriyor diye düşünüyorum. Tahliyelerin artacağını umut ediyorum.
'YAŞAMALARI İÇİN DEMİR PARMAKLIKLARIN ARDINDAN ÇIKMALARI GEREKİYOR'
Cezaevlerinde bulunan diğer hasta mahpuslar için bir çağrınız var mı?
Birçok insan çok zor durumda. Onların yaşaması için demir parmaklıkların ardından çıkmaları gerekiyor. Aksi halde sürekli ölüm haberleri alacağız. Ölümler artacak. Buna dur demek için daha fazla çabalamak gerekiyor. Birkaç kişi bırakılıp, diğerlerini ölüme terk etme politikası yanlıştır. Tüm hasta mahpusların serbest bırakılması ve tedavilerinin dışarıda devam etmesi gerekiyor.