YAZARLAR

Bir hayalim var: Okulöncesi finansal okuryazarlık

Habitat Türkiye Derneği, Visa Türkiye ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ortaklığında 2009 yılından beri finansal okuryazarlığın gençlerden başlamak üzere geniş bir kesime yayılması için 81 ilde yoğun çabalar içerisinde. “Paramı Yönetebiliyorum” isimli projedeki eğitim içeriklerinin geliştirilmesiyle birlikte son üç yıldır ilkokul çağından itibaren de çocuklara yönelik bu okuryazarlık eğitimi veriliyor.

Haydi biraz çocukluğumuza ışınlanalım. Para hakkında sizinle ilk kez ne zaman konuşulduğunu anımsıyor musunuz?

Ailenizde “kemer sıkma önlemleri” alınmış mıydı ve bazı isteklerinizle ihtiyaçlarınız arasında ayrıma gidilmiş miydi?  

Hele biraz da benim gibi obur bir çocuksanız, babanızdan aldığınız harçlık okul kantininde istediğiniz şeyleri almaya yetmediği zaman kendisine “harçlık artırımı” konusunda dil dökmüş müydünüz?

Veya o çok sevdiğiniz kırmızı rugan ayakkabıyı mağaza vitrininden hayranlıkla izleyip, her yıl bir kışlık ayakkabı olan hakkınızı ondan yana kullanacağınızı annenizin kulağına fısıldamış mıydınız?

Peki, ailenizde herhangi birinin iflas hikayesi olmuş muydu? Veya bir zamanların batık banka furyasının faturasını aile üyeleriniz kendi emeklilik ikramiyeleriyle ödediğinde bunun size nasıl bir yansıması olmuştu?

Arkadaşlarınızla bir araya gelip yazlık sitelerde “limonata” veya “kolye standı” açtığınız ve kazandığınız parayı biriktirip dondurma almışlığınız var mı?  

Peki ya ilk kumbaranızı anımsıyor musunuz? İş Bankası’nın o ikonik metal kumbaralarını benim neslim muhtemelen hemen anımsayacak ve yüzlerine çocukluğun o bulutsu, yumuşak ve iç açıcı gülümsemesi yerleşecek. Kumbaraya teker teker yerleştirilen metal paraların saat gibi işleyen, tiz sesi eşliğinde…  

“Uzun vadeli bir bakış açın olduğunda, günlük hareketler daha az önemlidir. Bu, yaşam için olduğu kadar yatırım yapmak için de geçerlidir,” der Warren Buffett.

Özellikle pandemi döneminden itibaren çoğumuzun giderek yoksullaştığı, alım gücümüzün azaldığı, birçok sektörde çalışanların maaşının yoksulluk sınırı altında kaldığı bir ortamda birikim, harcama, enflasyon, borçlanma, tasarruf, yatırım gibi kavramlar gündelik konuşma dağarcığımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Ancak şu da bir gerçek ki toplumumuzda sürdürülebilir kalkınmayı da göz önünde bulunduracak şekilde sorumlu bir tüketim, öngörülü bir tasarruf ve verimli bir üretim anlayışı henüz kök salmış değil. Çünkü ekonomik öngörülerde bir ortaklaşma, bir hassasiyet ve “tasarruf görgüsü” yerleşemedi.

Birçok araştırma, finansal alışkanlıkların çoğunun yedi yaşına kadar yer ettiğini ortaya koyuyor. Harcama ve tasarruf kültüründe erken yaşta iyi alışkanlıkların edinilmemesi ise, sonraki yaşlarda bu süreci daha da sancılı hale getiriyor. Tabir-i caizse böyle yetişkinler, ya har vurup harman savuruyor, ya da meşhur karınca-Ağustos böceği ikileminde Ağustos böcekliğinden vazgeçemiyor.

Finansal okuryazarlık hem finansal bilgiyi, hem de buna uygun karar ve davranışları içeriyor. Bu yaşam becerisini farklı nesillere ve yaş kategorilerine yaymak için de bir süredir dört koldan gayret söz konusu.

Habitat Türkiye Derneği, Visa Türkiye ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ortaklığında 2009 yılından beri finansal okuryazarlığın gençlerden başlamak üzere geniş bir kesime yayılması için 81 ilde yoğun çabalar içerisinde.

“Paramı Yönetebiliyorum” isimli projedeki eğitim içeriklerinin geliştirilmesiyle birlikte son üç yıldır ilkokul çağından itibaren de çocuklara yönelik bu okuryazarlık eğitimi veriliyor. Buffett’ın sözünü ettiği “uzun vadeli bakış açısı”nın, bireylerin okuma yazma öğrenmeye başladığı andan itibaren verilmesi için büyük bir irade ortaya konuyor.

Eğitimler devlet okulları ve özel okullarda 6-8 yaş, 8-12 yaş, 12-14 yaş aralıklarını kapsıyor ve gönüllü öğretmenlerin de desteğiyle 8-9 haftalık müfredat temelinde uygulanıyor.

Bu kapsamda ortaokul öğrencilerine yönelik Türkiye’nin ilk finansal okuryazarlık oyunu olan “harçlık oyunları” ile harcama kararı vermek, beklenmedik durumlar ve kriz anlarında yapılacaklar konusunda interaktif kutu oyunu, hikayeleştirilmiş animasyon videoları ve dijital oyunla finansal okuryazarlık severek öğretiliyor.

Dijital oyunda bütçenizi oluştururken size tüyolar veriyor, harcamalarınızı aile fertlerinizle paylaşıyorsunuz ve kime ne kadar borçlu olduğunuzu gösteriyor.

Eğitimler çerçevesinde çocuklar evde kullanmadıkları eşyaları sınıfa getirip kumbara yapıyorlar, ilk birikimlerini buna koyuyorlar.

Bu da, akşam sofralarında veya annesiyle markete gittiğinde çocukların neden aynı domatesin kilogram fiyatının bir gün içerisinde beş lira daha arttığını veya oturdukları evin kirasının neredeyse yüzde iki yüz oranında artması için ev sahibinin neden baskı yaptığını, buna karşılık hane içi harcamalarda hangi kalemlerden kesinti yapılacağını yaşına uygun olarak anlamlandırmasını sağlıyor.

İnsanların aç kalma ve barınma gibi ilkel korkularının son dönemde giderek şiddetlendiği koşullar altında çocuk da parayı “dışsallaştırmak” yerine, hayatımdaki temel ihtiyaçlarını almadaki işlevini “mantıksallaştırıyor”.

Z kuşağı üyelerinin finansal açıdan genellikle özgüven ve risk iştahıyla tanımlandığı düşünüldüğünde, onlardan sonra gelen yeni neslin zihinsel ve davranış olarak tanınması ve eğitilmesinde bu tür eğitimlerin yeri büyük.

Eğitimler, aileler açısından da bütçe durumlarını çocuklarıyla paylaşmaları, aile ihtiyaçları olduğunda alımları şeffaf bir şekilde yürütmeleri yönünde tavsiyeleri de içeriyor. Bu da, örneğin “evde ışıkları kullanmadığımda kapatmıyorum, çünkü babam ödüyor” diyen çocukların sayısını azaltıyor, çünkü aile bütçesini “ortak” görmeye başlıyor; bu yönde bir farkındalık doğuyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi mahalle evlerinde de yapılan eğitimlerde “istek mi, ihtiyaç mı?” başlığı altında çocukların neyi istedikleri ve neye ihtiyaç duydukları da mahalle temelinde öğreniliyor. Örneğin Sulukule mahallesinde bir ilkokul çocuğu için “daha temiz suya erişim” bir “istek” olarak tanımlanırken ve bunun “ihtiyaç” olduğu fark edilemezken, sosyoekonomik olarak daha avantajlı bir mahallede başka bir çocuk için görece “daha lüks” istekler doğabiliyor.

Ancak tüm bu çabalar, sivil toplum-uluslararası kuruluşlar-özel sektör işbirliği sayesinde ayakta duruyor ve tam olarak müfredata girebilmiş değil.

2016 yılından beri UNICEF ve Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki görüş alışverişleri sonucunda okullarda finansal okuryazarlık belirli alanlardaki seçmeli derslere eklemlendi.

Örneğin matematik dersinde para birimleri anlatılırken, sosyal bilgiler dersinde harcama kültürüne, bir şeyin istek mi ihtiyaç mı olduğuna dair bilgiler veriliyor. Ancak sırf bu konuda bir ders başlığı açılması, konunun uzmanları açısından “ihtiyaç” olarak sınıflandırılıyor.

Geçtiğimiz günlerde de ekonomist Prof. Özgür Demirtaş, ilkokul, ortaokul ve lise seviyelerine yönelik finansal okuryazarlık dersi konması çağrısında bulunmuş ve müfredatını ücretsiz olarak hazırlamaya hazır olduğunu söylemişti.

Antakyalı Roma düşünürü Publilius Syrus, “Bugün, dünün öğrencisidir,” der. Finansal okuryazarlığın erken yaşta ve kalıcı şekilde kazandırılması, bugünün dünden öğrendiklerini işlemesi, çocuğun parayla temasa başladığı ve okul kantinine gittiği yaşlardan itibaren oldukça önemli. Ancak bunun arka planı da, önemi günbegün daha çok anlaşılan okulöncesi eğitimle sağlanabilir.

Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim görevlisi Hale Güneş, finansal okuryazarlığın okul-öncesi çağa taşınması, bu yönde farkındalığın ve becerilerin 6 yaş öncesinde geliştirilmesi ve bu yönde bir müfredat hazırlanması konusunda uzun zamandır çok yoğun bir gayret içerisinde.

Formülü de programda uygulanan “üç kumbara” metaforu etrafında özetliyor: harca, biriktir, paylaş.

Hale Güneş ile bu konuda yaptığım söyleşide önemli ayrıntılara değindi:

Çocukların, finansal problemlere karşı öngörü geliştirebilmeleri, bütçe planlama ve parayı yönetme stratejilerini öğrenmeleri açısından programın katkıları çok önemli. Elbette küçük yaşlarda program; oyun ve etkinliklerle ilerliyor. Üç Kumbara yöntemi ile, çocuklara paranın bir bölümünü "harcama" için, bir bölümünü daha büyük bir hedefe ulaşmak için "biriktirme", bir bölümünü de başkalarına yardım için "paylaşma" olarak planlamayı öğretiyoruz.

Finansal okuryazarlığın erken yaşta edinilmesinin, ileriki çağlarda Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) kapsamındaki testlerde öğrencilerin matematik ve okuma alanlarındaki performanslarına da doğrudan etki ettiği birçok araştırmada kanıtlandı.

Hale Güneş, istek ve ihtiyaç arasındaki fark, tüketim alışkanlıklarımız, üretim ve tüketim döngüsü, para kazanma ve harcama ilişkisi, kayıp ve risklerin farkında olma, harçlığını planlama ve yönetme becerisi, paylaşma, ödünç verme, karşılıksız yardım ve sosyal sorumluluk gibi toplumsal konuların da okul-öncesi eğitim kapsamında hazırlanan programda yer aldığına dikkat çekiyor ve bu programın devlet okulları da dahil tüm okullarda uygulanmasının hem çocuklara hem topluma sağlayacağı katkının önemini vurguluyor.

Hale hocanın ailelere de bu konuda önerileri var:

- Çocuklar gözlem yaparak, çevrelerindeki yetişkin modelleri örnek alarak ve sık tekrar yaparak öğrenirler. Sayı saymaya başlamasıyla birlikte çocuğunuzu para kavramı ile tanıştırabilirsiniz. Anne babanın çocuğa model olması, öğrenmesini hızlandırır. Çocuğunuzla kendi paranızı birlikte tasarlayabilirsiniz.

- İhtiyaç ve istek arasındaki farkı anlatın. Beğendiği her oyuncağa istediği anda sahip olmasını sağlamak çocuklara paranın değersiz ve kolay elde edilecek bir araç olduğu mesajını verecektir.

- Çocuğunuzla birikim yapmak ve boşa harcamak kavramları hakkında konuşun. Ona yaşına uygun örnekler vererek “artma” ve “azalma”yı öğretebilirsiniz.

 - Evde çocuğunuzun önceden belirlediğiniz ufak sorumlulukları olsun.

 - Çocuğunuza hedef belirlemeyi öğretin; çok istediğimiz bir şeyi almak için sabır göstermek ve onu almak için gerekli parayı biriktirmek gerektiğini model olarak gösterin. Hedef belirleme, hayatın her alanında gerekli bir beceridir.

 - Çocuğunuza yaşına göre ona yetecek kadar, asla gereğinden fazla olmayacak şekilde, para verebilirsiniz. Parasını doğru yönetebilmesi için, üç farklı kumbara edindirebilirsiniz: kendine ait parayı gerektiği yerde kullanmak için yani harcamak için bir kumbara, hedeflediği bir şeyi almak için biriktirmek için bir kumbara ve yardıma ihtiyacı olanlara vermek üzere paylaşmak için bir kumbara kullanmasını sağlayabilirsiniz.

 - Harcamalardan arta kalanları biriktirmek için ailece kullanabileceğiniz bir kutu hazırlayabilir ve biriken bozuk paraları zaman zaman sayarak eğlenceli ve yararlı bir etkinlik oluşturabilirsiniz.

 - Alışveriş listesini çocuğunuzla birlikte yapmak ve markette liste dışında bir şey almamak bütçe kavramını öğretmek için önemli bir adım olacak.

Hale Güneş, Duru ve Murat’ın “Parayı Öğreniyorlar”, “Para Biriktirmeyi Öğreniyorlar”, “Paralarını Harcıyorlar” şeklindeki maceralarını içeren üçleme kitabıyla da bu yaş kategorisi ile uzun zamandır çalışıyor. Kendisinin çok yakında ABM Yayınları’ndan ilkokul düzeyine yönelik yeni bir finansal okuryazarlık kitabı da çıkacak.

Okulöncesi finansal okuryazarlık alanında bu giderek büyüyen bilgi ve deneyim birikimini okul müfredatlarına ve okulöncesi kurumların programlarına katmak için artık harekete geçme zamanı çoktan geldi. Konu, Yerli Malı Haftası’nın çok daha ötesinde, çok derinlikli, çok katmanlı ve çok hassas.

Bugünün çocukları hızla büyümeden bu kritik yaşam becerilerini kazanmaları, paranın, tasarrufun, paylaşımın, birikimin değerini doğru pedagojik araçlar kullanılarak anlamaları için benim de böyle bir hayalim var, hayalime ortak olur musunuz?


Menekşe Tokyay Kimdir?

Uluslararası ilişkiler alanında Galatasaray Üniversitesi'nde lisans, Avrupa Birliği bölgesel politikaları alanında Belçika Katolik Louvain Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve Avrupa Birliği siyaseti alanında Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü'nden doktora derecesi olan Tokyay, 2010 yılından beri ulusal ve uluslararası haber ajansları için röportaj ve analizler yaptı. Uzmanlık alanları arasında AB siyaseti, Orta Doğu, çocuk hakları ve sosyal politikalar yer almaktadır. Kendisi Fransızca ve İngilizceden birçok kitabı Türkçeye kazandırdı. Aynı zamanda aylık klasik müzik dergisi Andante’de köşe yazarı olan Tokyay, bir yandan da sanat alanında önde gelen isimlerle ve müzik alanında üstün yetenekli çocuk ve gençlerle ses getiren söyleşi dizileri gerçekleştirdi.