Bir 'müessif' olay kaç koltuk götürür?
Hem TFF’ye hem kulüplere sormak gerekiyor; 100. yıldaki Süper Kupa maçının yurt dışında oynanmasını siz kabul ettiniz, maçı başka ülke bulamadığınız için 4 milyon dolara Riyad’a götürdünüz, Atatürk’le ilgili poster, tişört, pankartlara izin verilmeyeceğini de çok öncesinde öğrendiniz, madem maça çıkamayacak kadar bu konularda duyarlısınız, tüm bunları bile bile niye Riyad’a gittiniz?
Kendisi için zorlu geçen bir gecenin ardından havaalanına indiğinde son 20 günde üst üste yaşanan üç olayla ilgili ne düşündüğü sorusunu "Denk mi geldi, denk mi getirildi bilemedim" diye yanıtladı Mehmet Büyükekşi. Belli ki içinde kuşku var ama artık bazı şeyleri anlamak için geç kalmış durumda.
Büyükekşi için malum sürecin başladığını söyleyebiliriz. Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından istifasının istendiği iddia edildi. Ardından Yeni Şafak’ta, telefonunda Bylock bulunduğu hatırlatılarak kendisini hedef alan bir haber paylaşıldı. Erdoğan da dün akşamki konuşmasında “müessif olay” diye tanımladığı maç iptali konusunda “yapılması gereken ne varsa hangi adım atılması gerekiyorsa” yapmaktan çekinmeyeceklerini belirtti.
Bu müessif olay, Büyükekşi’nin yanında başkalarını da koltuğundan eder mi acaba?
TEKLİF BÜYÜKEKŞİ’DEN, ONAY BAŞKANLARDAN, PARASI ÖNDEN
İletişim Başkanlığı, konuyla ilgili önceki gün yaptığı açıklamada TFF’nin kulüplere Süper Kupa Finali için bir teklif götürdüğünü, kulüplerin de ağustos ayında TFF’ye maçı organize etmesi için vekalet verdiğini aktardı. Aynı açıklamada maçın Riyad’da oynanmasının da TFF ve kulüplerin ortak kararı olduğu belirtildi.
Rıdvan Dilmen’in Mehmet Büyükekşi ile yaptığı konuşmasından aktardığına göre Büyükekşi, kulüplere 4 milyon dolarlık bir teklif olduğunu iletiyor, kulüp başkanları da bu teklifi kabul ediyor.
Konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la da konuştuğunu söyleyen Dilmen, Erdoğan’ın da maçın neden Riyad’da oynandığını Büyükekşi’ye sorduğunu, kulüp başkanlarının da kabul ettiğini duyunca “tamam” dediğini iddia ediyor.
Hatta Dilmen, 4 milyon doların 1 milyon 600’er bin dolarının kulüplere 1 ay önce verildiğini, 800 bin doların ise maç günü kazanan takıma verileceğini söylüyor. Bu iddiaya göre Fenerbahçe ve Galatasaray, çıkmayı reddettikleri maçın parasını 1 ay önce kasalarına koymuşlar. Eğer durumun böyle olmadığını söyleyeceklerse de herhalde açıklama yaparlar.
KULÜPLER VE BAŞKANLARI
Büyükekşi’nin teklifine kulüp başkanları onay verse de hem Galatasaray hem Fenerbahçe’de kasım ayının ilk haftasında düzenledikleri divan kurulu toplantılarında, maçın Türkiye’de oynanması yönünde karar alındı.
Başkanlar bu onayı kendi kulüplerine rağmen mi verdi, yoksa divan kurullarından göstermelik kararlar mı çıktı bilemiyoruz. Ama Ali Koç, maç günü öğlen saatlerinde yaptığı açıklamada hem pankartlarına izin verilmediğini açıklayarak krizi bizlerin de öğrenmesini sağlıyordu hem de şu ifadeleri kullanıyordu: "Süper Kupa'nın Riyad'da oynanması ile ilgili tartışmaları samimi bulmuyorum. İtalya, İspanya dörtlü Süper Kupa oynuyor, dünyanın gözü burada."
Ya Ali Koç içinde bulunulan durumu tam olarak kavrayamamış ya da dengeleri gözeteyim derken kendisiyle çelişecek noktaya gelmiş. Hem 100. yılda sembolik bir anlamı da olan Süper Kupa maçının Suudi Arabistan’da oynanmasını makul bulup hem de Atatürk tişörtü ve pankartına izin verilmemesine tepki olarak maça çıkmamak birbirleriyle tutarlı davranışlar gibi görünmüyor çünkü.
Koç ve Özbek, divan kurulu kararlarına rağmen Riyad’a giderken neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar mıydı?
YÖNETMELİKLER VE PROTOKOLLER
TFF’nin “Süper Kupa Müsabakası Statüsü” isimli yönetmeliğinin dördüncü maddesine göre Süper Kupa maçlarında tribün düzenlemesi ve organizasyon hakkı TFF’ye ait. Bu yönetmeliğin farklı maddelerinde belirtildiğine göre kupanın isminden ticari haklarına, maçın güvenliğinden saha kenarındaki reklam panolarına her şeyin yetkisi TFF’de. Yani maçla ilgili yaşanabilecek her aksaklığın ve sorunun hesabının sorulacağı kurum TFF.
Yönetmelikte maçın yurt dışında oynanması durumunda nasıl bir yetki paylaşımı yapılacağına dair ise herhangi bir madde yok. Anladığımız kadarıyla bu konunun sınırları 20 Ekim’de Suudi yetkililerle imzalanan protokolle belirlenmeye çalışılmış.
İletişim Başkanlığı’nın açıklamasından öğrendiğimize göre bu protokolde İstiklal Marşı’na ve bayraklara izin verilmiş. Ancak açıklamada “bir milli maç olmamasına rağmen uzlaşıya varıldı” vurgusundan protokol imzalanırken bu konu üzerine de konuşulduğunu anlıyoruz. Marş konusu bu görüşmede bir krize dönüştü mü dönüşmedi mi bilemiyoruz, ama Suudi Arabistanlı yetkililerin İstiklal Marşı talebini anlamadıklarını ve bu konuda ikna edildiklerini İletişim Başkanlığı’nın açıklamasından çıkarabiliyoruz.
Ayrıca Rıdvan Dilmen’in aktardığına göre Suudi Arabistanlı yetkililer, İstiklal Marşı’na izin verilmesi karşılığında kendi marşlarının da çalınmasını şart koşuyorlar. Yani iddiaya göre TFF, protokol imzalanırken Süper Kupa maçı öncesi Suudi Arabistan milli marşının çalmasını da kabul ediyor.
FENERBAHÇE’NİN SOYUNMA ODASI ARANMIŞ
İletişim Başkanlığı’nın açıklamasına göre kulüpler, ısınmaya Mustafa Kemal Atatürk tişörtleriyle çıkmak ve üzerlerinde Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerinin yazılı olduğu pankartlar taşımak istemişler ve bunun TFF ile Suudi yetkililer arasındaki protokole eklenmesini talep etmişler.
Rıdvan Dilmen kulüplerin bu talebi 26 Aralık Salı günü TFF’ye ilettiğini söyledi. Suudi Arabistanlı yetkililer ise uluslararası yönetmelikleri gerekçe göstererek bu talepleri reddetmiş. Serdar Ali Çelikler’in konuştuğu üst düzey bir Suudi yetkiliden aktardığına göre Kral Selman, stadyumlarda siyasi figür istemiyormuş, Atatürk’le ilgili talepler de bu nedenle reddedilmiş.
Gazeteci Nevzat Çiçek’ten öğrendiğimize göre ise Suudi Arabistanlı yetkililer 18 Aralık’ta maç öncesinde ve sırasında 100. yıl logosuna ve Atatürk posterlerine izin verilmeyeceğini TFF’ye bildirmiş. Suudi yetkililerin neden 18 Aralık’ta böyle bir bilgilendirme yaptığını, kulüplerin öncesinde de böyle bir talepleri olup olmadığını bilmiyoruz. Yine Çiçek’in aktardığına göre maç günü Suudi Arabistan polisi Fenerbahçe soyunma odasına girerek pankart ve tişört arayacak kadar ileri de gitmiş.
Öyleyse hem TFF’ye hem kulüplere sormak gerekiyor; 100. yıldaki Süper Kupa maçının yurt dışında oynanmasını siz kabul ettiniz, maçı başka ülke bulamadığınız için 4 milyon dolara Riyad’a da götürdünüz, Atatürk’le ilgili poster, tişört, pankartlara izin verilmeyeceğini de çok öncesinde öğrendiniz, madem maça çıkamayacak kadar bu konularda duyarlısınız, tüm bunları bile bile niye Riyad’a gittiniz?
KULÜPLER CEZA ALIR MI?
TFF’nin Süper Kupa yönetmeliğinin altıncı maddesine göre, maça çıkmayan kulüp, bir sonraki sezon Türkiye Kupası’ndan men ediliyor. Üstelik TFF’nin organizasyon için yaptığı masrafları da karşılamakla yükümlü. Yönetmelikte, “Üçüncü kişilerle yapılan sözleşmeler gereği ödenmek zorunda kalınan cezai şart, tazminat, vb. dahil” diye de özel olarak belirtiliyor.
Yani maç iptali nedeniyle Suudi Arabistan’a ödenecek yüklü bir tazminat söz konusuysa, maça çıkmama kararı alan kulüpler bunu ödemekle karşı karşıya kalabilirdi.
Protokolün diğer tarafı olan Suudi Arabistan devletine bağlı Riyadh Season da yaptığı açıklamada, “İki takımın da anlaşmaya uymaması üzücü oldu ve bu da maçın yapılamamasına yol açtı” diyerek maçın iptal edilmesinin sorumlusu olarak TFF’yi değil, kulüpleri işaret etmişti.
Maç akşamı saat 22.00’de kulüpler ve TFF’nin paylaştığı ortak açıklama sosyal medyada tepki çekmişti. Kulüplerin kendi iradeleriyle yazmadığı belli olan açıklamada maçın “bazı aksaklıklar” nedeniyle oynanmadığı belirtilmiş, Suudi yetkililere teşekkür edilmişti.
Her ne kadar TFF’nin maçın oynanmasını istediği, kulüplerin ise talepleri kabul edilmediği için maça çıkmadığı bilinse de açıklamada, “Kulüplerimizle birlikte aldığımız ortak karar neticesinde ileri bir tarihe ertelenmiştir” denilerek resmiyette maç iptaliyle ilgili sorumluluk kulüplerden alınmış oldu.
Yani kağıt üstünde bakıldığında TFF, tüm haklarının kendisinde olduğu bir müsabakayı kendisi yurt dışına taşıdı, kendisi protokol imzaladı, takımları İstanbul’dan alıp Riyad’a kadar götürdü, maçtan önce yaşanan “bazı aksaklıklar” nedeniyle de kendisi maçı erteledi. Öyleyse bu TFF’ye söylenecek tek söz “geçmiş olsun”.
Açıklamalara göre kulüp başkanları da hem maçın Riyad’a gitmesinde hem Riyad’dan dönmesinde kararlara ortaklar. İki kulüpte de mayıs sonunda kongre olacak. Koç’un görevi bırakacağına yönelik iddialar geçtiğimiz günlerde zaten ortaya atılmıştı. Özbek için de yakın zamanda benzer iddialar duymamız muhtemel. Sezon sonunda kimin şampiyon olacağından bağımsız olarak, iki başkan da mayıstaki kongrelerinde koltuklarından ayrılırsa sürpriz olmaz.
Futbolda 2023 üst üste gelen saha dışı olaylarla kapandı. Olayların sonuçları ise bu yıla yetişmedi, 2024’e kaldı.