Bir orman yangını nasıl başlar?
27 Temmuz 2018… San Francisco’nun kuzeyinde sıcaklık kırk derecenin üstündeydi. Aylarca kontrol altına alınamayan dev Mendecino yangını o gün başladı. Mendecino’yu diğer vakalardan ayıran, nasıl başladığının en ince ayrıntısına dek bilinmesiydi. Onu korkunç kılan da buydu. Çünkü Mendecino, bilmenin yetmediği bir yangındı. Resmi kayıtlara göre, kıvılcım belli bir kişinin elindendi ama yangını onlarca yıldır usul usul toparlanan güçler çıkarmıştı.
Ba-lo Kai…
Zamanında San Francisco’nun kuzeyinde yaşamış Amerikan yerlilerinin dilinde bir tür “Yeşil Vadi.” Bereketiyle, ferahlığıyla cennetten bir köşe.
Şimdi kimse bu ismi kullanmıyor. Öyle bir yer kalmadı.
2018’de dev bir yangın tüm vadiyi süpürdü. Yuttu. Orası artık başıboş bir arazi. Bitmiş tükenmiş kavrulmuş bir yangın yeri. Tarihin en hazin, en yıkıcı yangınlarından birinin merkezi.
Ba-lo Kai’nin hikâyesini unutulmaz kılan tek şey, onu ve çevresindeki binlerce hektar araziyi birdenbire yutan alevlerin korkunçluğu değil sadece.
Yangının nasıl başladığı da en ince ayrıntısına dek biliniyor.
Esas korkunç olan da bu bilgi…
***
27 Temmuz 2018…
‘Yeşil Vadi’’de termometreler o gün kırk dereceyi gösteriyordu. Ama bir günlük mesele değildi bu. Olağanüstü sıcak yeni sayılmazdı; bir süredir devam ediyordu. Son yirmi yılın hava durumu düşünülürse ‘olağanüstü’ denilen de artık ‘olağan’dı.
Amerikan gazeteci Evan Osnos, ‘Wildland’ isimli kitabında, o gün yangının nasıl başladığını ayrıntısıyla anlatıyor.
Pisi pisine tükenen ormanların hikâyesi, akıllara durgunluk verecek kadar basit bir şekilde başlamıştı.
***
Bölgede çiftliği olan Glenn Kile, 27 Temmuz’da arazisinde dolaşırken toprakta küçük bir delik fark etmişti. Bir yabanarısı yuvasının ağzı…
Duruma müdahale etmeye karar veren Kile, deliğe paslı bir kazık soktu. Birkaç zorlu çekiç darbesiyle, kazığı sert toprağın içine ağır ağır gömdü.
Ama bu esnada metalin metale çarpmasından bir iki kıvılcım çıktı; kıvılcımlar araziye sıçradı ve saniyesinde otları tutuşturdu.
Ateş ilkin pek korkutucu görünmüyordu. O kadar ki Kile’ın ilk tepkisi otların üzerine ayağıyla biraz toprak itelemekti.
Olmadı.
2018 yazının kavurucu sıcağı, toprağı beton gibi sert hale getirmişti.
İkinci bir hamle niyetine Kile, hemen oradaki eski bir trambolinle ateşe müdahale etti. O da yetmedi; alevler trambolinin bezini kısa sürede yiyip bitirdi.
Yakındaki hortuma davranacak oldu ama hortum eriyip gitti.
İşin bir iki dakika içinde kendi boyunu aştığını gören Kile, itfaiyeyi aradı. Ama bu da çare olmadı. İş itfaiyenin de boyunu aşmıştı.
Kile’ın çiftliği, itfaiyecilerin ‘wildland’ (yabani, ekilmemiş, ıssız arazi) dediği bir bölgedeydi. Yangın söz konusu olunca vadinin en zor yeri… Kurumuş ağaç ve otlarla dolu, çıra gibi tutuşmaya müsait bir arazi.
Alevler yarım saat içinde 10 hektarlık bir alanı yuttu. Sonra da hiç durmadı.
Çiftçinin çıkardığı kıvılcım, bölgenin tarihinde o zamana dek kaydedilmiş en büyük yangını başlatmıştı. Bölgedeki diğer yangınlarla birlikte aylarca süren ve nihayet Ocak ayında tam olarak söndürülebilen bu yangınlar dizisine ‘Mendecino Yangınları’ adı verildi. Sadece bu yangınlarda, iki bin kilometrekareye yakın bir alan yandı. Van Gölü’nün yarısı, İstanbul ilinin üçte biri kadar bir arazi.
***
Yangın nihayet kontrol altına alındığında, yangınla beraber yürütülen ve aylar süren soruşturma da sonuçlanmıştı.
Soruşturma sonucunda Kaliforniya eyaleti adli makamları, Glenn Kile’ı suçlu bulmadı.
Yargıya göre kıvılcımı, evet, o çıkarmıştı ama felaketin sorumlusu o değildi. Yangın, on yıllardır usul usul bir araya gelen güçlerin eseriydi.
O güçlere ‘iklim değişikliği’ diyoruz.
***
Bu kadar basit ve bu kadar korkunç işte.
Bizim de yaşadığımız ve artık daha sık tanık olduğumuz gibi basit ve korkunç.
Geçen yaz, ormanlarımızın yanıp gitmesini gözlerimizde yaşlarla izledik.
Bu yaz da büyük Marmaris yangınıyla başladı. Daha hazirandayız. Tek bir kıvılcımın bütün ormanı tutuşturduğu günlerin başında sayılırız.
İçişleri Bakanlığı’nın bulgularına göre bu yangının bir sorumlusu var; bu kişi gözaltına da alındı. Ailesiyle yaşadığı anlaşmazlıktan dolayı ormanı yaktığı söyleniyor; sebebi psikolojikmiş.
Daha önce Türkiye’yi kavuran yangınların bir kısmı da muhtemelen insan eliyle çıkarılmıştır. Teröristlerin, otellerine arazi açmak isteyenlerin, onlar kadar çok gündeme gelmese de madencilik ehliyeti için bazı arazilerde orman vasfını ortadan kaldırmak isteyenlerin eliyle… Yakalananlar iddia edilenlere göre çok çok az ama geçmişte böyle birtakım kriminal vakalar olduğunu, ileride de bu tür yeni vakalar yaşanacağını tahmin etmek zor değil.
Ama yangınları çıkaran bir başka büyük gerçek var. Usul usul toparlanan, insandan çok daha kudretli güçler.
***
Dünya değişti. Biz bunu kabul etsek de etmesek de, inansak da inanmasak da değişti.
Son yıllarda bütün gezegen müthiş bir hızla yanıyor. ABD’de geçen seneki yangınlar, Mendecino’nun rekorunu da kırdı. Yunanistan’ın iki sene önce nasıl çaresizce tutuştuğunu hatırlayın. Sibirya’da tundralar yanıyor. Kanada yanıyor. Akdeniz Avrupası, geçen sene Türkiye’yle beraber yanmıştı; bu sene büyük yangınlar takvimi İspanya ile başladı, bizde Marmaris’le devam ediyor.
Tek bir kıvılcımla yüzlerce bazen binlerce yıllık ormanlar gidiyor.
Bundan yararlanmaya çalışacakları engellemek mümkün değil. Odaklanmamız gereken, yangını söndürebilmek. “Ama teröristler yaptı”, “ama otelciler yaptı” demek ormanları geri getirmiyor. Sadece yetkililere bahane sağlıyor. Doğru olup olmadığı çoğunlukla kontrol edilemeyen bahaneler… Halka da sağduyusunu yitirten bir söylem bu. Geçen sene yerel halkın silahlanıp kimlik kontrolüne kalkıştığı, yollarda insan seçtiği, ayırdığı örnekler yaşandı.
Biz bundan daha iyiyiz.
Geçen sene çok örneğini gördük; itfaiye de belediye görevlileri de yöre halkı da kimileri Türkiye’nin öteki ucundan gelmiş gönüllüler de canla başla, bazen canlarını da hiçe sayarak uğraşıyor.
Ama yetmiyor.
Bu bizimle ilgili bir mesele bile değil; tüm dünya yanıyor. Tüm dünya iklim değişikliğiyle topyekûn mücadele etmezse belli ki daha çok yanacak.
Bizimle ilgili esas mesele bu işe üreteceğimiz çözüm. O da yangını söndürmek.
Bize gereken uçak, helikopter, eğitimli pilot…
Daha çok uçak, daha çok helikopter, daha çok eğitimli pilot.
Daha hızlı bakım, daha çok teknisyen.
Bize gereken, bunlar yoksa neden olmadığının hesabını sorabilmek.
***
Wildland kitabının yazarı Evan Osnos, başta aktardığım Glenn Kile’ın hikâyesini anlatırken Mao Zedong’un bir sözünü hatırlatıyor:
“Tek bir kıvılcım tüm bozkırı tutuşturabilir.”
Mao bunu siyasi anlamıyla söylemişti gerçi ama bu söz son derece çarpıcı bir gerçeği ifade ettiği için siyaseten de etkili.
Mendecino Yangınları, göz önündeki tek bir kıvılcımla başlamıştı. O kıvılcımı çıkaran kişi, başlattığı ateşi ne yaptıysa söndüremedi. Bir adamın ayağıyla söndürebileceğini düşündüğü yangın, doğanın mukavemeti ve vahşi kudreti yüzünden yayıldı.
Sadece Ba-lo Kai değil, çevresindeki her yer de göz göre göre yandı gitti.
Bu dört sene önceydi. Dört sene öncesine göre daha da zor bir dünyadayız. Mart ayından beri Hindistan ve Pakistan kavruluyor. O kadar sıcak ki, susuz kalan kuşlar çatılardan düşüyor. Bizim coğrafyamızı, Akdeniz’i, şu an için İspanya ve Fransa’yı yeni sıcak dalgaları vuruyor.
Yeni bir dünyadayız. Ekstrem olayların dünyasındayız.
Bizden sonra gelenlere bir Ba-lo Kai, bir yeşil vadi bırakabileceğimizin şüpheli olduğu bir dünyadayız.
Bu dünyada ancak mücadele iradesiyle var olabiliriz. Teknolojik donanımla var olabiliriz. Teknoloji yokluğunun hesabını sorarak var olabiliriz.
Yenal Bilgici Kimdir?
Yenal Bilgici, gazeteci. 1979 İskenderun doğumlu. Siyaset bilimi eğitimi aldı. 2000 yılında gazeteciliğe başladı. Nokta, Aktüel, Newsweek, GQ Türkiye, Habertürk ve Hürriyet’te çalıştı; yazılı ve görsel birçok başka mecrada yazdı çizdi anlattı. Siyaset, kültür, tarih üzerine röportajlar yaptı, yapmaya devam ediyor. 2022 Ocak’ında Türkiye’de son dönemde yaşananları hakikat-sonrası çerçevesinde ele aldığı “Memlekette Tuhaf Zamanlar - Hakikat Sonrasıyla Geçen İki Binli Yıllarımız” isimli eseri Doğan Kitap’tan yayımlandı. 2019’da tarihçi İlber Ortaylı ile “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” isimli, büyük ilgi gören bir nehir röportaj kitabı yayımladı, bu kitabı 2022 Şubat’ında yine Ortaylı ile söyleştiği “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar” takip etti. Özellikle Avrupa gündemini takip etmeyi, toplum ve teknolojinin kesişiminden türeyen yeni dünya üzerine düşünmeyi, edebiyatı ve bir de bloglarında 'Eski Usul' ve 'Tuhaf Zamanlar’ yazmayı seviyor.
Brezilya günlükleri: Anne biz artık zengin miyiz? 21 Temmuz 2024
Tourists, Go Home! 14 Temmuz 2024
100 bin oyla Meclis’e giren gergedan Cacareco’nun ilham veren hikâyesi 07 Temmuz 2024
Cézanne’ın dağı, Sisifos’un çilesi, hem tanıdık hem yepyeni 30 Haziran 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI