Bir roman, bir sanat eseri: Habibi
Craig Thompson'ın 'Habibi' romanı Emre Yavuz çevirisiyle KaraKarga Yayınları tarafından yayımlandı.
Craig Thompson’la tanışmam 'Blankets – Örtüler' grafik romanıyla olmuştu. Thompson’ın kurduğu dünya, yaptığı çizimler ve kurduğu bağıntılar bana o kadar etkileyici gelmişti ki yazmayla uğraşan, bunun için zaman ve emek harcayan birisi olarak imrendirici görünmüştü. Görsel olarak bir hikayeyi anlatabilmek başlı başına ayrı bir dalken, böylesine insanın içine işleyen bir konuyu o görsel anlatıyla buluşturabilmek çok daha önemli bir işti. Öyle ki telefonuma, tabletime çizim uygulamaları indirdim, heves ettim, deneyeyim istedim. O kadar zor, o kadar zaman isteyen bir iş ki.
Aradan zaman geçti, telefonumdan ve tabletimden uygulamaları kaldırdım. Zaten telefonla, tabletle olacak iş değil diye düşündüm. Benimki saflık işte. İnsanlar bu işe ömrünü adıyor, sen hemen heves ettiğinin peşine düşüyorsun. Ara ara raftan 'Blankets'ı alır bakarım. Çok iyi gelir. Çizimleri, hissettirdikleri, düşündürdükleri... Thompson böyle bir yazar-çizer.
'Habibi’yi bu duygularla okumaya başladım. Bana neler yaşatacağını, beni hangi döngüye sokacağını bilerek. Azı yok, fazlası var. 'Blankets' için bir başyapıt olduğunu düşünürdüm. 'Habibi', birkaç adım daha ötede bir iş. Hayretlik. Benim için öyle. 672 sayfa boyunca beni içine hapseden bir şaheser. 7 yıllık bir çalışmanın ürünü. Siz okuyup bir gün içinde bitiriyorsunuz. Bitirdiğinizi düşünüyorsunuz. Ancak bir diğer yandan da hissediyorsunuz ki hikaye zihninizde yaşamaya, kendi devinimi içinde çalışmaya, kurduğu görsel dünya kendini ansıtmaya devam edecek. Bu o kadar güzel, o kadar güzel bir hissiyat ki. Tarif etmenin gerçekten zor olduğu edebi zevk tanımın karşılığı bence budur. Metnin kendiliğinden sizde yer edinmesi ve o duygunun size bir süre daha eşlik etmesi.
İKİ KÖLE ÇOCUĞUN HAYAT MÜCADELESİ
'Habibi', Thompson'ın belki de en çok ses getiren çalışması. Okurlarını Orta Doğu'nun çöl rüzgarlarına, açlığa, yoksulluğa, eşitsizliğe, su savaşlarına, vahşi kapitalizmin insanı ezişine götürürken bir yanıyla da zengin kültürel mirasına doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkardığı görsel bir hazine. Tam bir sanat eseri. Dinler tarihine, efsanelere, insanların inançlarının şekillenmesine, onların masumane hallerine, çocukluklarına, kardeşliklerine, aşklarına, dostluklarına bakan, bunu iki karakteri üzerinden gerçekleştiren bir kitap 'Habibi'.
Eser, Dodola ve Zem adında iki köle çocuğun hayat mücadelesini konu alır. Bu iki karakter, zorlu bir dünyada masumiyet, sevgi ve hayatta kalma savaşı verir. Dodola henüz çocukken ailesi tarafından evlenmek üzere bir adama satılır. Çocuk Dodola, satıldığı adamın yanında hem yetişkinliği öğrenir hem de okuyup yazmayı. Kocası bir hattattır. Çoğalttığı metinlerdeki hikayeleri Dodola’ya da anlatır. Bu hikayeler Dodola’yı yaşadığı eziyetten bir süreliğine kurtarır. Bir akşam vakti evlerine baskın yapılır, adam öldürülür, Dodola köle pazarında satılmak üzere esir alınır. Dodola, henüz 9 yaşındadır.
Bu pazarda 3 yaşında, sürekli ağlayan Zem’le tanışır. Bir yolunu bulur Dodola, Zem’le beraber kaçarlar. Çölün ortasında iki çocuk bir başlarına kalırlar. Bir gemi bulurlar. Onun içine yerleşirler. Senelerce orada yaşarlar. Buralarda Thompson'ın çizimleri, 'Habibi'yi hem bir hikaye anlatımı hem de bir sanat eseri haline getirir. Sanatçının dinler tarihine merakı ve onu anlama çabası, detaylı çizimler ve Arap kaligrafisinin güzellikleriyle sayfalardan taşar. Her bir panel okuyucuyu görsel bir şölene davet eder.
ÇEVRESEL YIKIM, KAYNAKLARIN TÜKENMESİ, EKONOMİK EŞİTSİZLİK
Romanın devamında hikayeye farklı temalar da girer: Bunların arasında cinsiyet, din, aşk, kölelik, ekoloji gibi konular yer alır. Thompson, bu temaları Orta Doğu'nun tarihi ve mitolojisiyle ustalıkla harmanlayarak okuyuculara zengin bir deneyim sunar. Aynı zamanda modern dünyanın sorunlarına da değinerek çevresel yıkım, kaynakların tükenmesi ve ekonomik eşitsizlik meselelerinde değinir.
Karakterler açısından bakıldığında, Dodola ve Zem, insan ruhunun karmaşıklığını ve direncini gözler önüne serer. Dodola, zorluklara karşı gösterdiği cesaret, zeka ve hayatta kalma mücadelesiyle kadın gücünü simgelerken Zam ise kimlik arayışı, ait olma ihtiyacı ve Dodola'ya olan bağlılığıyla öne çıkar. İkilinin ilişkisi, kardeşlikten sevgiliye, ebeveyn-çocuk ilişkisine kadar uzanan derinlikte duygusal bağlar barındırır ve aşkın, bağlılığın farklı yönlerini yansıtır.
'Habibi', bana göre Thompson'ın karakter yaratıcılığının ve grafik roman formunda gösterdiği ustalığının bir göstergesi. Sadece bir okuma deneyimi değil, aynı zamanda üzerinde düşünülecek ve tartışılacak pek çok soruyu ve konuyu doğuran edebi bir sanat eseri.
Ve evet, bana yeniden çizim programlarını, uygulamalarını indirten bir kitap. Safça. Heyecanla. Hevesle.