YAZARLAR

Bir seçimin altın standartları nelerdir?

Electoral integrity, seçimsel bütünlük, seçimsel düzenlilik, seçimsel ahlaklılık falan gibi çok şeyi içine alan, kapsayan bir kavram. Aslına bakılırsa Türkçe'de integrity’yi tam karşılayan bir kelime bulunmamasına rağmen, seçimlerin uluslararası ve yerleşik demokratik ilkelere uygun olarak yapılıp yapılmadığı ile alakalı bir turnusol kağıdı gibi düşünebiliriz bunu.

Bir seçimin altın standardı nedir, seçimsel aksaklıklar nelerdir? Bunu Hacettepe İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emre Toros’a (online) sordum. Emre Hoca benimle henüz yayınlanmayan, Electoral Integrity in Turkey başlığını taşıyacağını söylediği kitabını da paylaştı. Ben de Türkiye’de Seçimlere Dair Aksaklıklar başlıklı bu kitaptaki diyagramı sizlerle de paylaşarak, sorularımı bunun üzerine bina etmeye çalıştım.

Hocam selam, kitabın hakkında sormak istiyorum. Sen bunu seçimsel aksaklıklar olarak tersinden çeviriyorsun Türkçe'ye. Kitabında birçok kavramdan bahsetmişsin; seçimsel şiddet var, seçimsel suistimaller var, manipülasyonlar var. Bunların hepsini tanımlamışsın, "integrity" kavramını da bir şemsiye kavram olarak kullanıyorsun. Kitabında seçimler ve demokrasi ilişkisinden de bahsediyorsun; Robert Pastor'dan örnek vermişsin "Demokrasi seçimlerden çok daha fazla bir şeydir ama ondan daha az bir şey değildir." diyorsun. "Seçimler demokrasinin olmazsa olmazıdır." diyorsun, seçimlerin kalitesinin demokrasinin kalitesini de şekillendirdiğinden bahsediyorsun. Kitabının bayağı zengin bir kavram seti ve argümanları var. Bence çalışmanın odak noktasında da -okuyucularla da paylaşacağım- bu diyagram duruyor.

Seçimsel diyagram

Ben doğrudan bunun üzerinde konuşmak isterim. Bir kere “seçimsel aksaklık”, “electoral integrity” dediğin nedir? Diyagramda buna dair iki boyutlu bir yaklaşım sunuyorsun. Bir tarafta bireysel sonuçlar nedenler, öteki tarafta kurumsal sonuçlar, nedenler, kurum, sonuç, birey böyle bir diyagram oluşturmuşsun. Bu tablo 2023 seçimleri için bize ne söyler?

Prof.Dr.Emre Toros

Teşekkür ederim bana bu fırsatı verdiğin için Mete Hocam. Amerikalı profesöründen Avustralyalı antropoloğuna, efendim doktorası olmayan gazeteciden gazeteci olduğunu düşünene kadar herkesin uzman kesildiği bir ortam var şu anda. Aslında gayet akademik, siyaset bilimi literatürüne sahip bir alan. Ama bu alanın kavramsal bir temizliğe ihtiyacı varmış gibi geliyor bana. O yüzden bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Şimdi Avrupa Konseyi'nin Parlamenter Birliğinin bir toplantısına davet ettiler. Sadece bu tipolojiden dolayı "Aa bu ilginç olmuş, bakalım" falan diye. Türkiye'de bu konularla ilgili birilerini ararken ilk defa birisinin bana kendi dilimde bu işle alakalı bir şeyler sorduğunu görüyorum; bu yüzden sana çok teşekkür ederim. 

SEÇİMLERİN TURNUSOL KAĞIDI, ALTIN STANDARTLARI

Hocam sonuçta ben de gazeteci değilim, lakin en azından biz bir şekilde gazetelerde yer alma imkanı bulan akademisyenler bu sorunun akademik yüzünü gazetelere taşımaya çalışalım; benim derdim de o zaten.

Bu mevzu dediğin gibi aslında İngilizcedeki electoral integrityseçimsel bütünlük, seçimsel düzenlilik, seçimsel ahlaklılık falan gibi çok şeyi içine alan, kapsayan bir kavram. Aslına bakılırsa Türkçe'de integrity’yi tam karşılayan bir kelime bulunmamasına rağmen, seçimlerin uluslararası ve yerleşik demokratik ilkelere uygun olarak yapılıp yapılmadığı ile alakalı bir turnusol kağıdı gibi düşünebiliriz bunu. Yani seçimlerin uluslararası standartları, altın standartlar diyebileceğim standartlara göre bir seçimin gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol ediyor. Aslına bakarsanız çok da zor bir şey değil. Bir listesi var, baktığın zaman birkaç boyutu var.

SEÇİMSEL AKSAKLIKLAR

Benim üzerinde çalıştığım kitaba kadar literatür bu altın kriterler üzerinden seçimleri değerlendiriyordu. Ne olabilir bu altın kriterler, herkesin aklına gelen şeyler olabilir. Çerçeve kavram seçimsel aksaklık dendiği zaman birçok insanın aklına seçim günü ile ilgili azıcık önü azıcık arkası ile alakalı bir zaman dilimi geliyor; öyle bir şey canlanıyor insanların kafasında. Hâlbuki, bu çok orayı aşan, hem zaman hem de derinlik bağlamında o alanı aşan bir niteliğe sahip bir konu. Seçimden çok önce başlıyor. Mesela seçimden bir yıl önce seçim kanunlarının değiştirilmesiyle ilgili bir süreç yaşadık değil mi? İşte baraj yüzde 7'ye indirildi. Baraj sistemindeki ittifaklara gidecek olan paylar ortadan kaldırıldı. Artık doğrudan partiye gidecek o paylar. Bu da seçim aksaklıklarının, seçimsel bütünlüğün, integrity'nin bir parçası aslına bakarsanız. Günler ilerliyor, tabii arada seçim kararı alınıyor. Seçim kararı alındıktan sonra çok çok önemli bir bileşke bu işte seçimi yöneten kurumlardır. Electral Management Bodies (EMB) bizdeki YSK'ya denk düşer.

Tam da onu soracaktım. Bu süreç bir sene öncesine de gider; üç sene öncesine de. Bugün Türkiye'de YSK türü kurumların bağımsız olmadığına dair yaygın bir kanaat var. Herhalde toplumdaki bu kanaati de electoral integrity içerisinde düşünmek gerekir, değil mi?

Tabii, tabii, çok haklısın Mete Hocam. Bu literatürün üstünde durduğu açılım alanlarından bir tanesi bu. Yani seçimi yöneten seçimsel kurumların, seçimsel bürokratik kurumların durumu ile alakalı. Bunlar nasıl kurumlardır? Bağımsızlar mıdır, yoksa yürütmenin etkisi altındadırlar mı?  Tabii bunlar, farklı bağlamlarda, pekişmiş demokrasi diyebileceğimiz Avrupa demokrasilerinde bile sorumlu kurumlar olabiliyorlar. Otoriter, yani seçimsel otoriter ortamlarda bunların durumları daha farklı oluyor. Dolayısıyla hani böyle bir boyut daha var.

Sonra seçim kararı alınıyor. Şimdi kampanya başlıyor. Tabii en önemli boyutlarından bir tanesi medya. Medyada seçimle alakalı bilgi akışının kurallarının konulması ile alakalı bir durum var. Mesela bizde buna denk düşen işte devlet kurumu olan TRT'nin, aslında tüm Türkiye'nin siyasi renklerine yer vermesi gereken bir devlet mekanizmasının, çok yanlı ve taraflı davranıyor olması çok uzun zamandan beri yaklaşık 15-20 yıldır. İşte integrity dediğinizde işin içine TRT bile dahil oluyor, olayın bu boyutu da var.

Sonra kampanya boyutu var. Burada şiddet ortaya çıkıyor.  Bu son zamanlarda gözlemlediğimiz silahlı saldırı olayları, seçim ofislerine yapılan saldırılar, mitinglerde çıkan kavgalar, seçim malzemelerine yapılan saldırılar gibi...

Sonra seçim günü aksaklıkları var. Bu bizim gündemimizde biraz daha yoğun olarak yer alıyor. Seçim günü aksaklıkları daha popüler. Çünkü bizim memlekette “seçim” dendiğinde otomatik olarak insanların aklına seçim günü geliyor tabii. İşte oy verme zamanındaki aksaklıklar, oyların kaydı ile ilgili, resmîleşmesi ile ilgili resmî kayıt altına alınması ile ilgili problemler. Bunların örgütleyen sivil örgütlenmeler.

Ondan sonra seçime dair resmî örgütlenmeler var. Nedir resmi devlet örgütlenmeleri? Malum, sandık kurulu denen bir şey var değil mi? Sandık kurulunun nasıl oluşacağına dair kurallar var. Mesela o da değişti, şu anda daha yeni değişti. Ondan sonra sivil toplum örgütlerinin, hatta vatandaşların -çünkü bu bizim Anayasal hakkımız- oy verdikleri sandıkta oyların sayılmasını ve kayıt altına alınmasını gözlemlemek hakları, hakkımız var.

Ondan sonra bu sonuçların kayıt altına alıp resmîleşmesi süreci başlıyor. Burada da tabii çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Biz daha bunu yaşamadık; daha doğrusu kısmen yaşanmış, 1960 lı yıllardaki seçimlerde, protesto gösterileri yapılmış, "Biz bu seçimi tanımıyoruz." şeklinde sorunlar yaşanmış. Bizim son zamanlarda yaşadığımız aksaklıklardan bir tanesi değil bu. Ama özellikle demokrasiye geçiş süreci yaşayan Afrika ülkelerinde çokça yaşanan bir şey bu.

Bir seçim oluyor ama seçimin sonucunu beğenmeyen, mutlu olmayan insanlar sokağa dökülüyorlar ve işte bir darbe oluyor, bir karışıklık oluyor, tekrar şiddete dönüşüyor ortam. Yani electoral integrity dediğimizde bu böyle koskocaman bir alan. Ben de kitapta demin bahsettiğim alanların tamamına dokunmaya gayret ettim. Verilerin müsaade ettiği kadarıyla tüm alanlara dokundum.

Ben de öğrenmek için soruyorum; violoence dediğiniz, malpractice, manipulation dediğiniz tüm bunlar bu kavramlar integrity'nin parçaları değil mi? Çünkü integrity için şemsiye kavram tabirini kullanmışsınız.

Evet diğerleri onun alt parçaları. Manipulation denilen şey ile malpractice denen şey birbirinden farklı; yani kötü uygulama ile manipülasyon aynı şeyler değil, ama bunları birbirlerinden ayırması da kolay değil. Gördüğünüz zaman farkına vardığınız ama akademik olarak ispatlayabileceğiniz bir davranış durumunu göstermek çok zor. Siyaset bilimindeki en büyük sorunlardan bir tanesi bu anket mevzusu. Maalesef bizdeki kamuoyu araştırmaları teknik aksaklıklarını bir tarafa bırakıyorum, teorik olarak yerlerde sürünüyorlar. Hani hiçbir standardı uygulamıyorlar. 

Emre Hoca ile sohbetimiz burada bitmedi. Daha anketleri konuşacağız Hoca ile. Emre Hoca, kamuoyu araştırmalarının her aşamasında çalışmış, emek vermiş bir isim. 


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.