Bir yarasa ısırdı ve Batman il oldu
Küçük bir köyken petrol hücumunun yaşanmasıyla hızla büyüyerek “şehir” hâline gelen Batman, ismi nedeniyle sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada sık sık gündeme geliyor. Hatta Batmanlıların Batman il sınırının Batman’in yarasa şeklindeki logosuna göre düzenlenmesi için başlattığı imza kampanyası hâlen sürüyor. Peki, Hasan’ın keyfine bakmasına izin verilmeyen Batman nasıl bir yer acaba?
Her ne kadar küçükken coğrafya dersini hiç sevmesem de Batman’da petrol çıktığı bilgisi, mıh gibi işlemiş beynime. Gerçi neredeyse coğrafya öğretmeni oluyordum. Kendimi Bilecik’in dışına atmak için üniversite sınavlarında sosyal ve Türkçe-sosyal puanıyla öğrenci alan ne kadar bölüm varsa hepsini yazmıştım. Gazetecilik hariç! “Gazetecinin bayramı, tatili, gecesi, gündüzü yok” diye istememiştim. Hayat işte! Puanım az düşük olsa coğrafya öğretmeni, az yüksek olsa “felsefeci” olacaktım. Gittim, halkla ilişkiler bölümünü kazandım. Bu mesleğe dair de hiçbir fikrim yoktu. Sadece televizyonda yeni yeni çıkmaya başlayan kadın pedi reklamlarında konuşan kadının isminin altında “halkla ilişkiler uzmanı” yazıyordu ve bu durum, Bilecik’te benimle epey dalga geçilmesine sebep oldu. Sonuç mu; halkla ilişkiler okudum ve gazeteci oldum! Muhtemelen konuyu dağıttığımı düşünüyorsunuz ama inanın Batman da benim hayatımdan bu kesit gibi garip bir hikâyeye sahip. Nasıl mı?
Tarihinin MÖ 6. yüzyıla uzandığına dair bulgular olsa da kimisi “köksüz”, kimisi “tarihsiz”, kimisi de “geçmişi olmayan” şehir olarak adlandırıyor Batman’ı. Ama insanların bu şekilde yaftalarda bulunmasının ana sebebi, yüzyıllar önce burada yaşamın olup olmadığıyla değil, Batman’ın kurulum süreciyle ilgili. Günümüzde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en genç ili olan Batman’da eskiden köy yerleşimi varmış. 1940’lı yılların başına kadar İluh ismiyle bilinen bir köymüş. 2 Mart 1936’da yirmi beş köyün bağlandığı ve Siirt’e bağlı bucak hâline gelmiş. İnsanlar küçük dünyalarında kendi hâlinde yaşar, koyunlarını otlatır, kilimlerini dokurken Raman Dağı’nda bulunan petrol bir şehrin ve o şehrin insanlarının hayatını değiştirmiş. İnsan petrol çıkmasaydı oralarda nasıl bir yaşam olurdu diye merak etmeden duramıyor. İşte bu soru işaretleri ve ihtimaller, belki de Batman’ın hikâyesini kendiminkine benzetmeme sebep oluyor. Neyse hem benim için hem Batman için olan olmuş artık. Önce İluh’ta 1955 yılında belediye teşkilatı kurulmuş. Petrolün çıkarıldığı İluh, büyük göç alarak, hızla gelişmeye başlamış. Ardından 1957 yılında İluh merkez olmak üzere yirmi iki köyün bağlı olduğu ilçeye “Batman” adı verilmiş. Bu ismin nereden geldiğiyle ilgili çeşitli rivayetler var: “Batının ‘bat’ı, Raman’ın ‘ram’ının birleşmesiyle oldu sana Batman” diyenler ya da bölgenin bataklık üzerine kurulmuş olduğu ve çökeceğine inanıldığı için “Batman” denildiğiyle ilgili söylentiler olsa da kent ismini ilçe adını merkezine beş kilometre uzaklıktaki Batman Çayı’ndan almış. Muş, Diyarbakır, Bitlis, Siirt ve Mardin’le çevrili Batman, 16 Mayıs 1990’da il olmuş.
PETROLE HÜCUM
Batman’da âdeta altına hücum gibi petrole hücum yaşanmış. 1960’ta nüfusu 21.929 olan Batman’ın 2023 nüfusu, tahmini verilere göre 640.836... İlk başlarda en yakını Diyarbakır ve Siirt’in ilçelerinden göç alan Batman’a zamanla farklı kültürler de yerleşmiş (Hani her ilin çekişme hâlinde olduğu bir komşusu vardır ya Batman’ın da “boynuz kulağı geçer” misali rekabet içinde olduğu şehir Siirt). Petrol işinde çalışmak için okumuş okumamış her vasıftan çalışacak insana ihtiyaç var. Farklı sosyal kültürel dokuya ya da eğitime sahip çeşit çeşit insan yaşıyor Batman’da. Hatta sokakta gezerken gerçek anlamda Batmanlı bulmak zor olabilir. O nedenle “Nerede o eski Batman?” gibi söylemlerle de karşılaşamayabilirsiniz.
'KENDİME GEZİYORUM'
Sonuçta kendisini “Batmanlı” olarak ifade eden binlerce insan var. Peki, nedir bu Batmanlıların özellikleri? Bir kere genel olarak o coğrafyada duyabileceğiniz “Kendime geziyorum”, “Kendime oturuyorum” gibi cümle içinde “kendime” kelimesini kullanmaları gösterge olabilir. Kürtçeden kaynaklı olarak şive de biraz farklı. Aslında internette bir videoya denk geldim. Sokak röportajında mikrofonu uzatan kişi, “Batmanlı olduğunu nasıl belli edersin?” diye soruyor. Çoğu zaten “kendime” kelimesini kullanmış ama bir grup yürüyüşlerinin daha farklı olduğunu söylemiş, birisi de Batmanlı olduğunu belli etmek için arkadaşını dövmeye başlamış! Nasıl bir sonuç çıkaracağımı bilemedim!
Bazı insanlar havalarını kirlettiğini ya da kuyuların açıldığı bölge etrafındaki tarlaların ekilemez hâle geldiğini söyleyerek petrole mesafeli ama bazısı da petrol olayından övüne övüne bir hâl oluyor. Diyorlar ki “İşte kim bu kadar çok övünüyorsa bilin ki hem Batmanlıdır hem de üstüne arazisinden petrol çıkmıştır”.
BATMAN MI, BETMEN Mİ?
Batman, günümüzde pek kullanılmasa da aynı zamanda “7,692 kilogram olan ağırlık ölçü birimi”. Ama ismiyle ilgili göndermeler yapacaksak süper kahraman Batman’den bahsetmemek olmaz. Bir yerde “Batman” kelimesini gördüğünde “Betmen” olarak okuyan yeni nesil de televizyonda “Batman” filmini görüp memleketi gösteriliyor sanan eski nesil de aynı toprakların insanı...
Peki ya Türkiye’de Batman diye bir şehir olduğunu duyan yabancıların tepkisi! Bu tepkiyle karşılayan Türkiyeliler, bu şaşkın yabancıları bir de üstüne bizim Batman’ımızın Batman filminin seti gibi olduğunu söyleyerek, kandırıyormuş.
Yabancı sitelerde dönem dönem “Türkiye’de ‘Batman” adıyla bilinen bir şehir var.” şeklinde haberler yapılıyor. Arkasından gelen yabancıların geyik dalgası da fena... “Superman’in kıskançlığı gecikmedi, ‘Bruce’un bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum’ dedi.”, “Kendi şehrine bakıp bakıp sevinen bir kahraman”, “fesli, Türk bayraklı zırhlı Batman”, “Batman: Bir başkadır benim güzel Batman’ım” capsleri internette epey beğeni topluyor. Keza Batman il tabelası önünde kostümle çektirilen fotoğraflar da...
EN KOMİK HAVALİMANI İSMİ
Üstüne bir de uçuş karşılaştırmaları yapan İngiltere kökenli Skyscanner adlı internet sitesi dünya çapındaki on bin havalimanı içinde en komik, en kaba ve en tuhaf isimlere sahip olan havalimanlarını derlemiş ve Batman Havalimanı’na “en komik havalimanı” olarak birinci sırada yer almış. Daha komiği bunun üzerine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yetkilileri, “Bizce doğru bir değerlendirme değil, dünyaya kendi gözleriyle baktıkları için Batman’ı ‘Betmen’ olarak telaffuz ediyorlar. Biz de onların havalimanı isimlerine baksak kim bilir ne komik isimler buluruz” diye açıklama yapmış.
BATMAN SINIRLARI YARASA GİBİ OLSUN!
Bence en güzel çıkarımı Batmanlılar yaparak, 2018 yılında Batman il sınırının Batman’in yarasa şeklindeki logosuna göre düzenlenmesi için imza kampanyası başlattı. Kampanya hâlen devam ediyor, uluslararası kampanya platformunun internet sayfasına girip siz de imza verebilirsiniz. İmza bırakanların sayısı, ben bu satırları yazarken 26.634 kişiydi ve benim imzamla birlikte 26.635 oldu. Bu konuyla ilgili Batman’da yapılan sokak röportajlarında birisi “Halk istiyorsa neden olmasın?” olmuş. Bence de halk bunu istiyorsa olmalı ama Batman halkı bile bu değişimi yeteri kadar istememiş.
Bu eğlenceli durumdan en kötü çıkarım ise dönemin Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan’dan gelmiş. Kentin ismini kullanarak para kazandığını iddia ettiği “Batman” filmi yapımcısına dava açmaya karar vermiş. Neyse ki davanın ABD’de mi yoksa Türkiye’de mi açılması gerektiği konusunda kafası karışmış da olay gerçeğe dönüşmemiş.
SOSYAL HAYAT
Buraya kadar biz de geyiğimizi yaptık ama Batman’da yaşam o kadar da kolay ya da eğlenceli değil her zaman. Zamanında Hizbullah’ın kentin üstünden silindir gibi geçtiğini anlatıyor yaşlılar. Öyle ki akşamları sokağa çıkmaya korktukları dönemler yaşamışlar. Bu etki tamamen yok olmuş değil. 7 Ekim 2014 tarihinde Batman’da yaşanan olayları eminim çoğunuz duymuştur. Çok değil, birkaç yıl önce de bu ilin yüksek sayıdaki genç kadın intiharlarıyla anıldığını biliyor muydunuz? Gelgelelim “kadınları sahiplendirmek”ten bahseden HÜDA PAR’ın bir milletvekili de Batman’dan seçildi. Şehirden bir de AKP milletvekili çıktı ama üç milletvekili çıkaran HDP’nin ağırlığı daha yüksek. 14 Mayıs günü Kemal Kılıçdaroğlu oyların yüzde 67,57’sini, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 30,95’ini aldı. 28 Mayıs günü yapılan ikinci turda her iki aday da oy oylarını artırdı: Kılıçdaroğlu, yüzde 68,06; Erdoğan yüzde 31,93...
Batman halkı, yardımsever olduğu kadar da mesafeli ve tutucu... Öyle sosyal hayat, kızlı erkekli içkili mekân falan yok. Bırakın genç kızları, bazı genç erkekler bile tekelden çekinerek bira aldığını anlatıyor. Şehre turist olarak gidenlerin bulduğu çözüm ise dışarıda meşhur kebapları yiyip otele dönerken birkaç bira alarak, kaldıkları otelin odasında takılmak... Gerçi sevenler için yapılabilecek en önemli sosyal aktivite sıra gecelerine katılmak olabilir. Ha bir de tek işlek caddesinde turlamak ya da nargile kafeye gitmek...
Batman’ı Tahran’a benzeten de Şirinevler’e benzeten de olmuş. Turgut Özal Bulvarı’nda yürürken Batman’ın “modern” bir şehir olduğu yanılsamasına düşebilirsiniz. Ara sokaklara girdiğinizde gördüğünüz tablo, size yoksulluğun gerçek yüzünü gösterebilir. Batman’la ilgili herkesin tek ortak görüşü var; o da şehri insanların “cehennemin yeryüzündeki Türkiye şubesi” ilan etmesine sebep olan sıcakları...
ZENGİN TARİHÎ GEÇMİŞİN KANITI: HÖYÜKLER
Tarihi mekânları görmek için Batman merkezden ilçelere doğru gitmelisiniz. Ama yollar gözünüzü korkutmasın. O kadar da uzak değil. Batman’da bulunan tarihî yapılar ve bu yapıtların ait olduğu medeniyetlerin tarihi Neolotik Çağ öncesine dayanıyor.
Batman Çayı’nın batısında bulunan Demirköy Höyüğü’nde sürdürülen kazılarda bölge tarihini aydınlatıcı çeşitli buluntular elde edilmiş, buranın çok eski ve önemli bir yerleşim alanı olduğu saptanmış. Yine Hallan Çemi, Çayönü ve Hallan Cami höyüklerinde çalışmalar sürdürülürken Batman’da ayrıca Lilabadi, Hasankeyf, Gre Migro, Danalı ve Beşiri Köprüsü höyükleri bulunuyor. Ayrıca birçok kaya konutuna, cami ve kilise kalıntılarına da rastlayabilirsiniz.
Bu arada Batman’ın Güvercin köyündeki yapıların piramitlere benzerliğiyle ilgili haberlere de rastlamış olabilirsiniz. 2018 yılında ilk yapılan haberlerde basın heyecan yaratmaya çalışsa da Batman İl Kültür Müdürü İhsan Aslanlı, gerekli incelemeleri yaptıklarını ve bunların doğal oluşum olduğunu açıkladı. Gerçi bu açıklama definecileri durdurdu mu, tabii ki hayır!
HASAN NEDEN YAPTIN!
Zamanın birinde Hasankeyf çevresini haraca bağlayan, adamlarıyla yolları kesip halkı soyan Hasan isminde bir eşkıya varmış. Bu adam sonunda yakalanmış ve kalenin zindana atılmış. Bir süre sonra da idama mahkûm edilen Hasan, cezasının infazı için kaledeki meydanda kurulan darağacına getirilmiş. Ancak idamdan önce son dileği sorulunca Hasan, görevlilerden bir küheylan getirmelerini isteyerek, ata binip meydanın bir ucundan diğer ucuna bir cirit oyunu oynamayı arzuladığını söylemiş. Dileği yerine getirilmiş, Hasan ata binmiş ve son hızla kaleden 200 metre aşağıdaki Dicle Nehri’ne atlamış. Bu esnada meydanda toplanan halk, Hasan’ın bu atlayışına karşı hep bir ağızdan “Hasan Keyfe (Hasan neden yaptın!)” nidasında bulunmuş. Bu atlayıştan sonra at ölmüş ancak Hasan, karşı sahile kadar yüzerek kurtulmuş. Sonrasında halkın nidası, Hasankeyf ismine dönüşmüş.
Tabii efsane bu... Tarihi antik döneme kadar dayanan Hasankeyf’teki kale, MS363 yılında bir Süryani piskoposluğunun merkezi olarak Bizanslılar tarafından yekpare taştan yapılmış. Çok korunaklı ve ele geçirilmesi zor olan bu kale, Bizanslıların doğuda yaptığı en sağlam kale olarak gösteriliyor. Hasankeyf Kalesinin asıl adı, “Hısno Koyfa”, yani Kaya Kalesi... Kale duvarlarında birçok kitabe yer alıyor.
BIRAKMADILAR, HASANLAR KEYFİNE BAKSIN!
Hasankeyf’in ismini Süryanice taş ve kaya anlamına gelen “kifa” kelimesinden aldığı söyleniyor. Hısnkeyfa olan bu şehrin adı “Kayahisarı” şeklinde tercüme ediliyor. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve Dicle Nehri kıyısında yer alan Hasankeyf, Batman’a otuz yedi kilometre uzaklıkta. O nedenle önce yol üzerindeki Zeynel Bey Kümbeti’ne uğrayabilirsiniz. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey için yapılmış ve Akkoyunlu Beyliği Dönemi’nden (1460-1487) kalma bir anıt mezar burası.
Hasankeyf’te bir zamanlar insanlar, buralardaki mağara evlerde yaşıyormuş. Kalkerli yapısı nedeniyle kayalık tepelerde ve derin kanyonlarda, doğanın ve insanların oluşturduğu ve sayısı binlerce olan “Hasankeyf Mağaraları” bulunuyor. Ancak zamanında güvenli olmadığı gerekçesiyle boşaltılmış. Bir rivayete göre de bölgeyi ziyaret eden dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, “Bu devirde mağarada yaşanır mı?” diyerek, konutlar inşa edilmesi talimatını vermiş. Anlayacağınız bölgedeki “taşınma” belası, uzun yıllar önce başlamış.
Mağaraların yanı sıra İslam ordularının Hasankeyf’i kuşatması sırasında hayatını kaybeden İmam Abdullah için yapılmış İmam Abdullah Türbesi, Artuklular tarafından yapıldığı düşünülen ve günümüze kadar önemli kısmı yıkılan Hasankeyf Dicle Köprüsü, Akkoyunlular tarafından yapılan ve son hâlini Eyyubiler döneminde alan Ulu Cami, 1328 yılında Eyyubiler tarafından yapılan Küçük Saray, günümüze harabesi ulaşan ve Akkoyunlu dönemine tarihlenen Büyük Saray, 15. yüzyılda yapılan Mescid-i Ali Cami, Eyyubiler döneminde yapılan Rızık Cami, Süleyman Cami, Koç Cami, Kızlar Cami ve Küçük Cami, Eyyubilerden kalma Kale Kapısı, halk arasında “Yolgeçen Hanı” olarak adlandırılan doğal mağarası, yerleşimin önemli tarihî eserlerini oluşturuyor. 1981'de doğal koruma alanı ilan edilen tarihî yerleşim alanının büyük bölümü, Ilısu Barajı’nın yapımının ardından maalesef sular altında kaldı.
BATMAN MÜZESİ VE MÜZEPARK
Ilısu Barajı suları altında kalmadan önce Hasankeyf’te ve höyüklerde yapılan çalışmalar sonucu bazı eserler, Batman Müzesi’ne taşındı. Müze, Paleolitik-Neolitik, Ilısu ve Hasankeyf olmak üzere üç teşhir salonuna sahip. Müzede, Paleolitik Dönem’den Ortaçağ’a kadar geniş tarih yelpazesinde yaklaşık 500 adet eser sergileniyor. Başur Höyük kazısında ortaya çıkarılan Oyun Taşları, Gusir Höyük’ten “Dikili Taş”, Başur Höyük’ten “Tunç Mezar Hediyeleri”, Hasankeyf’ten “Tanrı Bes” müzede yer alan önemli eserler arasında...
Batman Müze Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen Müzepark Projesi’yle de müze bahçesinde, ziyaretçilerin tarihi yaşayarak ve uygulayarak öğrenebilmeleri amacıyla yaşam alanları oluşturulmuş. Müzepark alanında, Ilısu Barajı HES Projesi kapsamında kazılan Gusir ve Gre Amer höyüklerinden ev modelleri, Başur, Gre Amer ve Kuriki höyüklerinde görülen ölü gömme gelenekleri, Başur Höyük Oyun Taşları, Hasankeyf Artuklu Kapısı, Hasankeyf’te Orta Çağ Yaşam Alanı ile yakın döneme ait köy örnekleri ve köy hayatı canlandırılıyor.
HARABE MANASTIRLARDAN BİRİ: MOR AHO
İlkçağ Süryanilerinin Hasankeyf’teki hâkimiyetleri döneminde inşa edildiği tahmin edilen Mor Aho Manastırı ise Hasankeyf ilçesine bağlı Üç Yol köyünün iki kilometre kuzeyindeki Banı Mahar kırsalında inşa edilmiş. Bu manastırın halk arasındaki mahalli ismi Mahar Kilisesi anlamına gelen Deyr Mahar... Bu bölgenin kırsalında ve yerleşim birimlerinde bulunan diğer manastırlar gibi Mor Aho Manastırı da zaman içinde cemaati bölgeyi terk edince kendi hâline bırakılmış, iklim ve doğa şartlarının ağır tahribatı sonucu binada çökmeler ve duvar yıkılmaları meydana gelmiş. Dicle kıyısındaki Attafiye Bahçesi de aynı şekilde metruk durumdayken üç yıl süren restorasyon çalışmaları sonucunda manastır ziyarete açıldı.
MOR KİRYAKUS MANASTIRI
İlk çağdaki sınırları Dicle Nehrinin güney kıyısından başlayıp Suriye sınırına kadar uzanan ve dini yönetim açısından Hasankeyf’teki piskoposluğa bağlı bölgeye “Turabidin” deniliyormuş. 4. yüzyılda Halep’ten Turabidin bölgesine gelerek insanları vaftiz edip Hıristiyanlaştıran misyoner keşişler, özellikle Kuzey Mezopotamya Ovası’na hâkim tepe ve kayalıklar üzerine manastırlar kurmayı gelenek hâline getirmiş. Böyle bir düşüncenin ürünü olan ve Süryani Hıristiyanları tarafından kutsal kabul edilen Turabidin bölgesinin en uç noktasındaki Mor Kiryakus Manastırı, bölgede yer alan seksene yakın kilise ve manastır içinde önemli bir yer tutuyor.
KİLİSEDEN AHIRA
Bir de Topluca Mezrası Kilisesi ve iki evden bahsedebilirim. Topluca Mezrası Kilisesi, Sason ilçesi sınırları içerisinde bulunan Gürgenli köyünün Topluca mezrasında yer alıyor. Yöre halkı tarafından “Dera Mıtenk” olarak adlandırılan kilisenin tarihiyle ilgili herhangi bir kitabe bulunmuyor. Kesme taş, moloz taş ve cas harcıyla yapılan, kısmi tahribatın olduğu kilise, günümüzde ahır olarak kullanılıyor. Benzer malzemelerle yapılan Ali Baran Evi, Sason’un Örenağıl köyünün Taşlıca mezrasında; Mehmet Şerif Şimşek Evi ise Gercüş’ün Ulaş köyünde bulunuyor.
KALELER
4.yüzyılın başından itibaren Erzen Bölgesi’nin paylaşımı konusunda Perslerle Bizanslılar arasında başlayan savaşlar, yüzyılın sonuna kadar devam etmiş. İşte bu dönemde savunma amaçlı olarak karşı taarruzların bertaraf edilmesi için Bizanslılar, Sason, Kozluk ve Bitlis üçgeninde çok sayıda savunma amaçlı kaleler kurmuş. Kozluk ilçesi, Yanıkkaya (Rabat) köyündeki Rabat Kalesi ile Bölükkonak (Hergemo) köyündeki Kandil Kalesi de bunlardan...
Hasankeyf, Siirt ve Maiferkeyn (Silvan) arasındaki üçgende yer alan Erzen bölgesinin önemli kalelerinden Kozluk Kalesi (Hezo Kalesi) de MS 416 yılında Pers Hanedanı için dinî merkez olarak kayalık tepe üzerine inşa edilmiş. Ancak zamanla Orta Çağ’ın bu bölgesinden geçen İpek Yolu’nun önemli üssü olarak bütün ulaşımı kontrol eder konuma gelmiş.
Bekse Kalesi, Sason ilçesinin yedi kilometre kuzey batısındaki Meydanok Dağı’nın güney yamacında bulunurken Pertükân Kalesi ise tam tersi yönde, Sason’un dört kilometre güney batısındaki Tekevler (Gündenu) köyünün orada yer alıyor.
KÖPRÜLER
Batman’da yıkılmış ya da sağlam hâlde birçok da köprü var. 1944 yılında inşaatı biten ve Devlet Demir Yolları’nı da bu tarihte Batman’a ulaştıran On Kemerli (Zilek) Köprüsü, döneminin mimarlık harikası... Batman kent merkezine yedi kilometre mesafede, Batman Çayı üzerinde yapılan, on kemerli köprü, trenlerin yanı sıra insan ve hayvanların geçişini de sağlamaya uygun biçimde inşa edilmiş. Bu köprünün ayrı bir özelliği de, İkinci Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle devam ettiği 1939-1944 yılları arasında yapılmış olması...
Hasankeyf (Artuklu) Köprüsü’ne benzerlik gösteren ve otuz iki ayaklı olduğu tahmin edilen Pepira Köprüsü’nün on beş ayağının kalıntısı yüzeyden görünüyor.
Geçmişte Garzan Ovası’ndaki yerleşim birimlerinin, özellikle Hasankeyf’le olan ticari ilişkisini sağlayan Memikhan Köprüsü, bu bölgeden geçen İpek Yolu’nun Garzan Çayı üzerinden karşıya bağlantısını sağlayan stratejik bir noktasında yer alıyor.
Size bonus bir köprü daha söyleyeyim: Her ne kadar Malabadi Köprüsü, Diyarbakır’ın Silvan İlçesi sınırları içinde yer alsa da Batman’a daha yakın olduğu için Batman tanıtımlarında sıkça yer alıyor. Evliya Çelebiye göre bu köprü, Abbasiler dönemine ait bir mimari şaheser... Mostar Köprüsü’nün ikizi olarak kabul ediliyor. Tek kemerli olan bu köprünün içine iki yoldan giriliyor; içinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için odalar yapılmış.
***
Son sözleri Dinar Bandosu’na bırakayım. Şarkının adının niye “Batman” olduğunu bilmiyorum ama sözlerinin bir kısmı şöyle:
“Sensiz olmaz bensiz olmaz
Bu dünya kimseye kalmaz
Dertlerin kime zimmetli
Serseriden zarar gelmez”
Serpil Kurtay Kimdir?
1978 yılında Almanya’nın Esslingen kentinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Bilecik’te tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1999 yılında mezun oldu. 1995-2003 yılları arasında Evrensel Gazetesi’nde muhabir, istihbarat şefi ve haber müdürü olarak çalıştı. Ardından on altı yıl Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün dergisinde editörlük ve genel yayın yönetmenliği görevinde bulundu. Çeşitli dergilerde yazarlık, kitap editörlükleri yaptı, yayın süreçlerinde görevler aldı. Hâlen kitap editörlüğüne, Antalyaspor Kulübü’nün dergisinde ve Gazete Duvar’da da yazılarına devam ediyor.
Adana’ya gidek mi? Şalvarından giyek mi? Kebabından yiyek mi? 15 Mayıs 2024
Tencerem var, tavam var, Antepliyim havam var 17 Nisan 2024
Balığın esir düştüğü yer: Balıkesir 03 Nisan 2024
Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen, ne çok sevdim ikinizi de bilsen 20 Mart 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI