'Cezaevlerinden bir yılda 50 tabut çıktı, yenileri çıkmadan harekete geçilmeli'
Mersin’de insan hakları dernekleri sadece 2022 yılında 50 hasta tutuklunun yaşamını yitirdiğini, cezaevlerinden yeni tabutlar çıkmaması için Adalet Bakanlığı ve STK'lara çağrı yaptı.
Burcu Özkaya Günaydın
MERSİN - İnsan Hakları Derneği (İHD), Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (TUHAYDER), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubeleri, cezaevlerinde yaşanan ölümlere ve hasta tutuklulara dikkat çekmek için bir basın açıklaması yaptı.
ÖHD binasında yapılan, “Hasta tutsaklara özgürlük” ve “Aysel Tuğluk’a özgürlük” pankartı asılan açıklamayı ÖHD Eşbaşkanı Serap Angay yaptı.
Açıklamada, cezaevlerinde son bir yılda yaşanan ölümlerin kara bir leke olduğunu, STK’ler tarafından hazırlanan raporlara bakıldığında; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde güvence altına alınan yaşam, eşitlik, insan onurunun korunması gibi temel haklardan uzaklaşıldığına dikkat çekildi.
'HASTA TUTUKLULARIN SESİ DUYULMUYOR'
Cezaevlerinde ağır hasta ve kronik hastaların olduğunu, pandemi döneminde dahi bu hasta tutukluların sesinin duyulmadığını belirten Angay, "Diyarbakır Cezaevi’nde bulunan Emel Haceroğlu hastaneye gecikmeli sevk edildiği için yaşamını yitirdi. Trabzon Cezaevi’nden yakın zamanda tahliye edilen Nevzat Çapkın yaşamını yitirdi. Elazığ Cezaevi’nden Zülfü Yıldırım, Urfa Cezaevi’nden Bazo Yılmaz, Giresun Cezaevi’nden Mehmet Candemir’in ölüm haberi alındı. Dün yaşamını yitiren Süphan Çabuk’un adı tedavi edilmeyen tutuklular arasındaydı” diye konuştu.
Sadece 2022 yılında 50 hasta tutuklunun öldüğünü, bu ölümlerin çoğunun hasta tutuklular hakkında verilmeyen ya da geç verilen kararlardan olduğunu söyleyen Serap Angay şöyle konuştu: "Defalarca yapılan infaz erteleme başvuruları, yapılan açıklamalar ve kamuoyu gündemine rağmen Mehmet Emin Özkan ve Aysel Tuğluk özelinde, ağır hasta mahpuslar tahliye edilmeyerek yaşam hakları ihlal edilmekte. Bir an önce Özkan ve Tuğluk şahsında hasta tuttukları talepleri karşılanmalıdır. Adalet Bakanlığı’nı, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını harekete geçmeye davet ediyoruz."