Bıraksak Ali Gürbüz Toroslar’a bile künde atabilir
671.Tarihi Elmalı Yağlı Güreşleri bitti. Yaylanın vakti sona erdi. Yörük sahile indi. Pehlivan kispeti astı. Ali Gürbüz yine kazandı.
Halil Yörükoğlu
Bıraksak Ali Gürbüz Toroslar'a bile künde atabilir. Ellerinin arasına makiler, sandal ağaçları, sedirler, gözüne deniz değer. Sağında Fethiye, solunda Kaş. Bıraksak Ali Gürbüz'ü ovalara bile künde atar. Yağlı vücuduna burcu burcu elma kokuları siner. Bıraksak Ali Gürbüz'ü yaylalara bile künde atar. Yaylanın rüzgarı artık üşütür, sabaha yakın ayazı başlar, ayvaları sararır, Elmalı Ovası göç mevsimini haber eder.
Bıraksak Ali Gürbüz'ü, neden bırakalım değil mi? Hem tek başına mı ki bırakalım? Yörüğün şenliği bu, hiç bırakmaya gelir mi? Biz ses etmesek çok derinden Pele Mehmet'in sesi çayırlara gelir, değil mi? Ellerini vura vura, "Allah Allah İllallah" diye diye, 671 senedir peşreviyle, Aliço'dan, Kurtdereli'den, Adalı Halil'den alınan izinle, alkışla, sesle, bağırışla, davulla zurnayla, başaltı ile deste boyuyla.
Bıraksak Ali Gürbüz'ü, hem neden bırakalım değil mi?
Ne diyor manide baş cazgır, "Hayde Bre Recep Gürbüz uyuyor musun, Ali emaneti geri aldı duyuyor musun?" Eminim duyuyordur. Recep Gürbüz Stadı "Ali! Ali!" derken babası onu izliyordur.
Bu yıl, 671. Tarihi Elmalı Yağlı Pehlivan Güreşleri gerçekleştirildi. Ali Gürbüz finalde genç rakibi ve yine Antalya doğumlu pehlivan olan Mustafa Batu'yu yenerek altın kemerin sahibi oldu. Üstelik geçtiğimiz yıllara nazaran daha kısa bir sürede. Sanki o hep oradaymış diğerleri gelip geçiciymiş gibi. Kaz kanadı ile. İç kasnak ile. Yendiği rakibi kaldırarak. Sarılarak. Örfle gelenekle.
Ben eskiden bu güreşleri yerinde canlı izlerdim. O zamanlar Ali Gürbüz alt boylardaydı. Cengiz Elbeye, Ahmet Taşçı ile yenişemezdi. Toros Kaplanı sadece kalbimizde yaşamıyordu. Ama Ali Gürbüz, o zaman da Ali Gürbüz'dü bak, ki hala öyle. Seyirci onu izler, onu alkışlar, o kazansın diye beklerdi. Seneler geçti, Ali Gürbüz kazanmaya, seyirciye kendini sevdirmeye devam etti. Seneler geçti, Cazgır Pele Mehmet rahmetlik oldu. Seneler geçti çok pehlivan geldi geçti. Çok kispet eskidi. Çok dostluk pekişti. Çok ses yükseldi. Kelimeler kendini sevdirdi. Köfte ekmekler, baba ile gidilen güreşler her seferinde kendini hissettirdi. Nerede olursak olalım o anların keyfi gittiğim her yere geldi.
Sonra birden içimden bir ses Ali Gürbüz için bir yazı yazmalısın deyince, geçen pazar da Ali yeniden dualı çayırda heybetiyle Elmalı'dan ovaya doğru şöyle bir bakınca, sanki ben de onunla aynı boyda oluvermişim gibi hissedince... His bu ya, kulağıma gelen davul zurna sesini susturmadan, oradan, sahanın kapısından çıkıp Ali'nin babası Recep Gürbüz'e de bir dua okuyarak, mis kokulu sokaklardan geçerek, yaylalara, sahillere, zeytinliklere uğrayıp nerede bir güreş varsa izleyip evime gelerek bu yazıyı yazdım. Göç yollarından geçtim. Yörük yurtlarına vardım. Pehlivanlara ses ettim. Kırkpınar'a kadar gidip Elmalı pehlivanın ilk yurdudur dedim. Tarih bunu yazdı yazacak diye belirttim. Dinlediler. Gülümsediler.
671.Tarihi Elmalı Yağlı Güreşleri bitti. Yaylanın vakti sona erdi. Yörük sahile indi. Pehlivan kispeti astı. Ali Gürbüz yine kazandı.