YAZARLAR

Birleşmiş Milletler’e kadın genel sekreter aranıyor

BM’nin mevcut Genel Sekreteri António Guterres, 1 Ocak 2022’de ikinci beş yıllık dönemi için görevine başladı ve bu dönem 31 Aralık 2026’da sona erecek. Halefinin seçilme sürecinin 2026’da başlaması bekleniyor ve yeni Genel Sekreter 1 Ocak 2027’de göreve başlayacak. Dört kadın adaya rağmen seçilen Guterres’in koltuğunu nihayet bir kadın genel sekretere bırakmasının ise vakti geldi.

Uruguaylı heykeltraş Kristen Visbal’a dünyanın en büyük varlık yönetimi şirketlerinden biri olan State Street Global Advisors tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yaptırılan ve 2017 yılı Mart ayında Wall Street ve kapitalizmin sembolü bronz boğa heykelinin karşısına yerleştirilen “Korkusuz Kız”, elleri belinde, kendinden emin, boğa karşısında kararlı ve meydan okuyan bir küçük kızı temsil ediyor.

Korkusuz Kız’ın ikonik kampanyası, kurumsal dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğinin anımsatılmasına ve şirketlerin yönetim kurullarına daha fazla kadın üye almalarını özendirmeye dayanıyordu.

Heykelin altındaki plakette şöyle yazılıydı: “Kadının liderlik gücünü bilin. O, fark yaratır.”

Korkusuz Kız Heykeli

Ancak 130 cm boyundaki heykel bir anda o kadar ilgi gördü ki, kızgın boğa heykeline dair algıyı bozduğu, boğayı frenlediği ve onu şaşkın bir görünüme sürüklediği gerekçesiyle boğanın heykeltıraşı tarafından dava konusu oldu.

Bunun üzerine, heykelin olduğu yerden kaldırılarak, ABD’de kurumsal hayatta kadın liderliğinin önemini anımsatması için New York Borsası’nın karşısına yerleştirilmesine karar verildi.

Cinsiyet eşitsizliğine yönelik tepkiler kurumsal hayattan uluslararası siyasete dek birçok alanda dalga dalga yayılıyor. Birçok “korkusuz birey” elleri bellerinde, farklı boğa imgelerini barındıran sisteme kafa tutuyorlar.

İstihdamdan toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine, üreme haklarından eğitime erişime dek kadının insan hakları dünyanın birçok bölgesinde gelişirken, birçok bölgede de son dönemde hızla gerilemesi karşısında Birleşmiş Milletler’in başına bir kadın genel sekreterin getirilmesi yönünde giderek artan bir kamuoyu talebi var.

Seksen yıla yaklaşan geçmişine rağmen dünyanın en büyük çok taraflı kuruluşunun başına hiç kadın genel sekreter gelmedi. Dahası, 79 yılda yalnızca 4 kadına (ama 74 erkeğe) Genel Kurul Başkanlığı yapma “fırsatı verildi”. 

Oysa, kadın ve kız çocuklar dünya çapında çatışmalardan, iklim değişikliğinden, yoksulluktan erkeklere kıyasla çok daha fazla etkileniyorlar.

Bu talep 2016 yılında da gündeme gelmiş; ABD'nin BM Daimî Temsilcisi ve Güvenlik Konseyi’nin o dönem başkanı olan büyükelçi Samantha Power, tüm üye ülkelere, kadın adaylar belirleme çağrısında bulunmuş, ayrıca Equality Now (Eşitlik Hemen Şimdi) isimli bir kampanya, kadın bir genel sekreter seçilmesi amacıyla 30 binin üzerinde destekçi almıştı.

O dönemde Irina Bokova, Helen Clark, Natalia Gherman ve Vesna Pusic gibi son derece nitelikli adaylar önerilmişti. Örneğin Helen Clark, BM Kalkınma Programı’nın (UNDP) direktörüydü. Benzer şekilde Irina Bokova da UNESCO’nun eski Bulgaristan direktörüydü. Natalia Gherman, Moldova eski dışişleri bakanı, Vesna Pusic de Hırvatistan eski dışişleri bakanıydı.

Dolayısıyla hiçbiri dışarıdan “paraşüt” atama değildi ve tamamen sahayı bilen, kimisi BM kurumsal kültürüyle, kimisi de ülkesinin Dışişleri Bakanlığı bünyesinde yetişmiş, liyakatli ve başarılı diplomatlar, güçlü kadın figürlerdi.

Ne yazık ki birçok kurum gibi Birleşmiş Milletler’de de kırılması oldukça güç bir cam tavan vardı ve bu adayların hiçbiri “kabul görmedi” ve sonuçta yine bir erkek genel sekreter - António Guterres- seçildi.

Yani ortada “nitelikli kadın eksikliği” değil, fırsat eşitsizliği vardı. Karar alıcılar, sistemin tüm çarklarına işlemiş bir ayrımcılık ortamında, hayal gücünden yoksun bir karar almışlardı.

Oysa kadınların, dünya siyasetini, uluslararası barışı ve güvenliği ilgilendiren kararların alındığı her yerde yer alması, varlıklarının bir istisna olmaması gerekiyordu.

Ama kadınlar yılmadı. Çünkü mücadeleleri uzun, zorlu ama bir yandan da keyifliydi.

Clark ve Bokova gibi emekli diplomatlardan oluşan ve icra direktörü, BM Genel Kurul Başkanlığı yapmış dört kadından biri olan María Fernanda Espinosa olan Global Women Leaders Voices (GWL Voices), bir süre önce “Genel Sekreter Hanımefendi” (Madame la Secrétaire Générale) başlıklı bir kampanya başlattı.

Bu kampanyanın da motivasyonu, 2016 yılından beri geçen süre zarfında birçok uluslararası kuruluşun başına kadınların getirilmesiydi: Uluslararası Göç Örgütü’nde Amy Pope’tan, UNICEF’te Catherine Russell’a, Dünya Gıda Programı’nda Cindy McCian’den Dünya Ticaret Örgütü’nde Ngozi Okonjo-Iweala’ya dek.

Ancak, bir yandan da BM’de daimî temsilcilerin yalnızca yüzde 27’si kadınlardan oluşuyor. Ayrıca GWL Voices’un incelediği 33 çok taraflı kuruluşta, liderlik pozisyonlarında kadınların temsil oranı sadece yüzde 12. Çok taraflı 13 kurum (içlerinde dünyanın en büyük dört kalkınma bankası da var) hiçbir zaman bir kadın tarafından yönetilmedi.

GWL Voices’un kampanyasının bir diğer belkemiğini, “zorunlu dönüşümlü görev uygulaması” oluşturuyor. Buna göre Birleşmiş Milletler Genel Kurul Başkanlığı, bir yıl erkek, bir yıl kadınlar tarafından üstlenilmeli, dönüşümlü bir başkanlık uygulaması tesis edilmeli. Böylelikle genel kurul başkanlığı pozisyonu, her iki yılda bir kadınlara verilmeli.  

Bu fikir, halihazırda Slovenya ve İspanya gibi ülkelerin desteğini almış durumda.

11-12 Kasım tarihlerinde düzenlenen Paris Barış Forumu’nun yedinci oturumunda ise, işleyen ve etkin bir dünya düzenini yeniden tesis etmek için Birleşmiş Milletler’in kadın odaklı ve kadınların elinde yürütülen bir liderlik biçimine ihtiyaç duyduğu ele alındı.

Paris Barış Forumu’nda, Madame la Secrétaire Générale kampanyası desteklendi ve küresel yönetişimde eşitliğe erişmek için bir kadın genel sekreterin belirlenmesinin “oyun değiştirici” rol üstleneceği savunuldu.

Zira Ukrayna’dan Sudan’a, Suriye’den Lübnan’a dek devam eden çatışmalarda arabuluculuk rolünün gerçekleştirilmesinde kadın ve kız çocukların kırılganlıklarının, önceliklerinin ve gereksinimlerinin dikkate alındığı bir bakış açısına ihtiyaç var.

Örneğin, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından geçtiğimiz haftalarda açıklanan ve 112 ülkenin incelendiği 2024 yılı Küresel Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi Raporu’na göre, 6,3 milyar insanın 1,1 milyarının -yarısından fazlası çocuk olmak üzere- akut düzeyde çok boyutlu yoksulluk içinde yaşadığı ve bu yoksulluktan en çok kadınların ve kız çocukların örselendiği ortaya kondu.

Ayrıca Birleşmiş Milletler gibi kritik bir kurumun başına, nitelikli adaylar arasından bir kadın genel sekreterin getirilmesi, kız çocukları ve kadınlar için ilham kaynağı olacak; toplumsal cinsiyet eşitliği, kapsayıcılık ve temsilde adaletten tamamen uzak kalan bu devasa cam tavanın da kırılabileceğini göstermek açısından güçlü bir motivasyon sunacak.

BM’nin mevcut Genel Sekreteri António Guterres, 1 Ocak 2022’de ikinci beş yıllık dönemi için görevine başladı ve bu dönem 31 Aralık 2026’da sona erecek. Halefinin seçilme sürecinin 2026’da başlaması bekleniyor ve yeni Genel Sekreter 1 Ocak 2027’de göreve başlayacak. Dört kadın adaya rağmen seçilen Guterres’in koltuğunu nihayet bir kadın genel sekretere bırakmasının ise vakti geldi.

Yeni isim elbette Linkedin’den bulunmayacak ve ciddi bir kamuoyu araştırması ve lobicilik faaliyetlerinin sonucunda belirlenecek. Bu kez kadının insan hakları savunucularının ve Birleşmiş Milletler kurumlarının kadın bir genel sekreter belirlenmesi konusundaki ısrarlarının da etkisi olması kaçınılmaz.

Bu açıdan örneğin Birleşmiş Milletler’in iki numaralı ismi Genel Sekreter yardımcısı ve Nijerya eski Çevre Bakanı Amina Mohammed’in “Kadınların müzakere masasında bulunmasını sağlamak, seslerinin duyulmasını ve katkılarının değer görmesini sağlamak için hepimiz elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” şeklindeki açıklamaları, “itici güç” olarak yorumlanabilir.

New York’ta 22-23 Eylül’de düzenlenen Gelecek Zirvesi’nin hazırlık belgesinde, “Birleşmiş Milletler’de kadın bir Genel Sekreter’in hiç olmamış olması gibi üzücü bir gerçeğin, gelecek seçim ve atama süreçlerinde dikkate alınması gerektiği” ifade edildi.

Yani, sevindirici haber: Bir kadın Genel Sekreter için kamuoyu baskısı günbegün artıyor. Ve “başka bir uluslararası sistem, başka bir erkeklik ve kadınlık kurgusu mümkündür” dedirten, toksik masküleniteyi uluslararası siyasette de sorgulatan adımlar atılıyor. “Kadınların BM’ye ihtiyacı olduğu kadar, BM’nin de kadınlara ihtiyacı var,” deniyor.

Bu konuda uluslararası toplumun önemli aktörlerinden olan Türkiye’den de kadın bir BM Genel Sekreteri adayı belirlenmesi yönünde daha güçlü talebin yükselmesini diliyorum. 

Meclis’te milletvekilleri -kadınlar kadar erkekler de- BM Genel Sekreterliği için bir kadın adayın belirlenmesi gereğinin altını çizebilir. Bu konuda uluslararası toplantılarda diplomatlarla lobi çalışmaları yapılabilir.

Böylesi girişimler, Türkiye’nin dünya gündeminden kopmadığının, içedönük bir ülke imajını hak etmediğinin ve bu önemli dönemeçte sesi ve sözü olduğunun bir teyidi olacak.

Belki de artık uluslararası sistemde kadının eşit temsili olana kadar kendi korkusuz kız heykellerimizi dikmemizin vakti gelmiştir. Kurumun başına gelecek bir kadın lider, gücün ve atamaların erkeklerin elinde olduğu algısını yerleştirmeye çalışan boğalara karşı meydan okuyarak, Korkusuz Kız heykelinin sembolik olarak Birleşmiş Milletler binasının tam merkezine taşınmasını sağlayacak.

Yaşasın cam tavanları kıran, korkusuz kız kardeşlerimiz!


Menekşe Tokyay Kimdir?

Uluslararası ilişkiler alanında Galatasaray Üniversitesi'nde lisans, Avrupa Birliği bölgesel politikaları alanında Belçika Katolik Louvain Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve Avrupa Birliği siyaseti alanında Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü'nden doktora derecesi olan Tokyay, 2010 yılından beri ulusal ve uluslararası haber ajansları için röportaj ve analizler yaptı. Uzmanlık alanları arasında AB siyaseti, Orta Doğu, çocuk hakları ve sosyal politikalar yer almaktadır. Kendisi Fransızca ve İngilizceden birçok kitabı Türkçeye kazandırdı. Aynı zamanda aylık klasik müzik dergisi Andante’de köşe yazarı olan Tokyay, bir yandan da sanat alanında önde gelen isimlerle ve müzik alanında üstün yetenekli çocuk ve gençlerle ses getiren söyleşi dizileri gerçekleştirdi.