Bisikletçi Umut Gündüz’ün babası: Bizim TEM’le ne işimiz olabilir?

Alkollü sürücünün öldürdüğü bisikletçi Umut’un anne-babasını Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda Terörle Mücadele polisi gözaltına aldı. Baba Gündüz, “Bizim TEM’le ne işimiz olabilir ki" diye soruyor.

Google Haberlere Abone ol

 ANKARA- Ankara’da 15 Temmuz 2020 tarihinde alkollü olduğu tespit edilen bir sürücü 19 yaşındaki profesyonel bisiklet sürücüsü Umut Gündüz’e arkadan çarparak ölümüne neden oldu. Çocuklarını kaybetmelerinin ardından bisikletli ölümlerin engellenmesi için kampanya başlatan baba Menderes Gündüz ve anne Asuman Gündüz, hem çocuklarının hatırasını yaşatmak hem de hukuki mücadeleye destek çağrısı yapmak için 56’ncı Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’na katıldı.

Ölen çocukları için hazırladıkları pankart ‘128 milyar dolar nerede?’ pankartı sanılarak kendini TEM (Terörle Mücadele) polisi olarak tanıtan iki kişi tarafından gözaltına alındıklarını söyleyen baba Menderes Gündüz, yaşadıklarını anlattı ve “Hiç kimseye zararı olmayan anne ve babayız. Acımızdan zor yürüyorken, sırf oğlumuzun hatırası için gittiğimiz yerde çok çirkin muameleyle karşılaştık” dedi.  

‘ADALETİN TARAF OLMASI BİZİ DERİNDEN ETKİLEDİ’

Umut Gündüz’ün yaşamını elinden alan, alkollü araç sürücüsü Şubat 2021’e kadar cezaevinde tutuldu. Soruşturma sürecinde henüz iddianamenin hazırlanmadığını, araç sürücüsünün tutuksuz yargılanacak olması nedeniyle hayal kırıklığı yaşadıklarını belirten baba Menderes Gündüz, “Biz bu kişi tutuklandığında adalet mekanizmasının tarafsızca işlediğini düşünerek bir nebze buraya tutunduk. Bu bizi moral anlamında diri tuttu. Ama 8 Şubat günü bu kişinin tahliye olduğunu öğrendiğimizde aile olarak acımız yaşadığımız ilk güne döndü, yıkıldık. Adaletin bu denli taraf olması, tarafını da suçludan yana koyması bizi çok derinden etkiledi” dedi.

‘KASTEN ÖLDÜRMEKTEN YARGILANMASI GEREKİYOR’

Bisikletli ölüm kazalarında, kazaya sebebiyet veren sürücülere yeterli cezanın verilmediğini, savcıyla yaptıkları görüşmelerde oğullarının ölümüne neden olan sürücü hakkında ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçlamasıyla dava açılacağını söylediğini ve bunun yeterli olmadığını ifade eden baba Gündüz şunları söyledi:
“Cezalarda caydırıcılık yok. Savcının öngörüsü, en fazla 'bilinçli taksir'le yargılanacak. Bu da en fazla dokuz yıl hapisle yargılanması demek. İyi hal indirimlerini düşündüğünüzde bu kişinin fiziken izole edilebileceği süre en fazla 1,5 yıl. Bu çok korkunç ve acımasızca bir cezai yaptırım. 19 yaşındaki bir insana arkadan çarpıyorsun, alkollüsün, aşırı hızlısın ve suçun karşılığı en fazla 1,5 yıl hapis. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Niye? Çünkü bu trafik kazası olarak değerlendirilip kaza dendiği zaman üst sınır ve alt sınır belirleniyor. Üst sınır da bilinçli taksir denilip dokuz yıl olarak ifade ediliyor. Oysa burada kasten adam öldürmekten yargılanması gerekiyor.”

‘CİNAYETLE YARGILANMASINI TALEP EDİYORUZ’

“Biz oğlumuzu öldüren kişinin 'kasten öldürmek'ten yargılanmasını istiyoruz. Doğrudan doğruya cinayetle yargılanmasını talep ediyoruz.  Biz bununla ilgili birçok kez mahkemeye başvurduk. ‘Oğlumuz orada yaralıydı ama ölüme terk etti’ dedik. ‘Birisi ha eline silah almış ha bir buçuk tonluk aracını silah olarak kullanmış. İkisi aynı şeydir’ dedik. İnfaz yasamızdaki bu eksiklik karar verici mahkemelere de yansıyor. Bunun değişmesi için de uğraşıyoruz. Geride kalan iki yıl içerisinde 270 bisikletçi bu şekilde öldürüldü. 270 bisikletçinin ölümüne sebep olanlar komik cezalarla dışarı salındı. 270 sürücü de haklı olamaz ve biz bunun sesini çıkarmaya çalışıyoruz.”

‘HİÇBİR PANKARTIMIZ GÖSTERİLMEDİ’

Çocuklarının ölümünün ardından hukuki mücadeleyi devam ettiren Gündüz ailesi, bir yandan da bisikletli kazaların önüne geçilmesi, gerekli hukuki adımların atılması talebiyle ‘Umut’a Ses Ol’ kampanyası başlattı. Pandemi nedeniyle kampanyanın görünürlüğünün kısıtlı olduğunu söyleyen baba Gündüz, çocuklarının da hayali olan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’na katılarak hem çocuklarının hatırasını yaşatmak hem de kampanyaya destek sağlamayı amaçladıklarını söyledi.

Tur sürecinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Erol Küçükbakırcı’dan randevu alarak makamında bir buçuk saat toplantı yaptıklarını, destek talep ettiklerini, ancak Küçükbakırcı’nın taleplerine olumlu yanıt vermediğini belirten baba Gündüz tur sürecinde gözaltına alınana kadar yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“650 kilometre yol giderek Kemer- Elmalı etabına dahil olduk. Hazırlamış olduğumuz pankartlarımızı helikopter ve kamera açılarına yerleştirdik. Ne hikmettir kameralar bizim pankart kısmına geldiğinde yayın kesildi ya da başka yere atlatıldı. Hiçbir pankartımız gösterilmedi. Yanımızdaki pankartımızı finiş kısmında açtık ve oradaki kişilere göstermeye çalıştık.”

‘KAMU MALINA ZARAR VERMEKTEN SİZİ GÖZALTINA ALIRIZ’

“Ertesi gün Fethiye- Marmaris etabına geçtik. Kendi imkanlarımızda açıkta kalarak, pandemi nedeniyle her yer kapalı olduğu için sadece ekmek ve peynir yiyerek eşimle bu günleri geçirdik. Marmaris etabında sabah erkenden çalışmalarımıza başladık. Bizi Marmaris’in girişinde jandarma durdurdu.  ‘Bu pankartları kim asıyor’ dedi. ‘Annesi babası olarak biz’ asıyoruz dedik. ‘Asamazsınız toplayın bunları’ dediler. Biz de toplamayacağımızı çocuğumuzun hatırasını yaşattığımızı söyledik. Bir yerlerle görüştüler ve bizi tehdit ettiler. ‘Kamu malına zarar vermekten sizi gözaltına alırız’ dediler.  Biz de ‘Oğlumuzu kaybettik hiçbir şeyden korkmuyoruz bisikletli ölümlere dikkat çekmek için buradayız’ dedik.  Orada karakol komutanıyla bir münakaşa oldu. Etrafımızı jandarma çevirdi.  Yaklaşık iki saat güneşin altında tacizci bakışlarla bekletildik.  Telefonla federasyon başkanına ulaşmaya çalıştık. ‘Beni arayamazsınız, sen kimsin ki, sen kiminle görüştüğünün farkında mısın, neden beni arayıp duruyorsun. Ben bir şey yapamam’ deyip yüzümüze kapattı. Arkadan gelen ilçe jandarma komutanı bizi göstererek ‘bunları toplayın bunlar yasa dışı’ dedi. Biz de hiçbir şeyin yasa dışı olmadığını söyledik. Dokuz aydır her kuruma aynı pankartla gittik. Arkadan gelen bir jandarma ekibi pankartlarımızı yırtarak topladı. Kendilerine pankartlarımızı vermelerini söylediğimizde vermediler. Eşim yalnızca birini ellerinden zorla aldı.”

‘FİNİŞ KISMINA GELDİĞİMİZDE ELİMİZDE TEK PANKART KALMIŞTI’

Marmaris ilçe merkezine geldiklerinde kaymakamlığa izin dilekçesi yazdıklarını, fakat başvurularına olumlu yanıt verilmediğini belirten baba Gündüz, Kuşadası’nda gözaltına alındıkları gün yaşananlara dair ise şunları söyledi: “Sonunda bitiş kısmına geldiğimizde elimizde tek pankart kalmıştı. Onu da kapmasınlar diye yüksek balkon gibi bir yer vardı. Oraya çıktım. Pankartın üzerinde İngilizce, ‘Umut’a ses ol. Bisikletli ölümlere son. Bisikletli yaşam için adalet. Kaza değil cinayet’ yazıyordu. Bir anda etraftan yaygara koptu, bağırışlar çağırışlar  başladı. O anda size anlattığım gibi birkaç cümleyle bisikletçilerin öldüğünü anlattım. O sırada yanımıza polisler geldi ve pankartlarımızı topladılar. Bu süreçte Aydın Valiliği’nden 'farkındalık oluşturmak' diyerek izin de aldık. İzin yazımızı gösterdik. Tamam gidebilirsiniz dediler.”

‘TERÖRLE BİZİM NE İŞİMİZ OLUR?’

“Eşimle yürürken bir anda önümüze iki sivil polis çıktı. Kendileri TEM’denmiş, Terörle Mücadele’den. Aldılar bizi emniyete götürdüler. Çok şaşırdık. Terörle Mücadele'de bizim ne işimiz olur? Pankartımızı aldılar, incelediler. İzin yazımıza baktılar. Bir yerlerle görüştüler. Aydın Valiliği’ndeki kişiler doğrudan emniyeti arayarak bizim gözaltına alınmamızı istemiş. Ama bizi gözaltında tutabilecekleri bir şey olmadı. Sonunda serbest bırakmak zorunda kaldılar. Çünkü bir şey yok. Biz acılı aileyiz. Polise de söyledim. ‘Sizin çocuğunuz da bisiklet kullanıyordur. Ben sizin çocuğunuzun da hakları için buradayım. Kimsenin çocuğu ölsün istemiyorum. Ben oğlumu belki geri getiremeyeceğim ama mücadele edeceğim’ dedim.  Üç saatlik gözaltı süresinin ardından bizi serbest bıraktılar. Yoldayız ve Ankara’ya dönüyoruz.”

‘BU DENLİ Mİ SORGUSUZ SUALSİZ SALDIRILIR?’

Çocukları Umut Gündüz’ü doğa ve çevre sevgisiyle büyüttüklerini, onun hatırasını yaşatmak ve farkındalık oluşturmak için gittikleri bisiklet turunda yaşatılanları hak etmediklerini söyleyen baba Gündüz, gözaltına alınmalarına şu sözlerle tepki gösterdi: “Korktuk. Eşim çok korktu. İtişme sırasında oğlumuzun fotoğrafı yere düştü. Eşim çok üzüldü. ‘TEM’deniz’ diyorlar. Bizim Terörle Mücadele’yle ne işimiz olabilir ki? O gün orada Gençlik ve Spor Bakanı varmış. ‘Biliyorsunuz durumu’ dediler. ‘128 milyar dolar nerede’ pankartlarını kastettiler. Ama biz bunu ilk etaptan beri göstererek geliyoruz. İçerisinde 128 milyar dolarla ilgili bir şey yazmıyor. Pankart fobisi var. Demokrasiyi hazmedememek var. Hiç kimseye zararı olmayan anne ve babayız. Acımızdan dolayı zor yürüyorken, sırf oğlumuzun hatırası için gittiğimiz yerde çok çirkin muamelelerle karşılaştık.  Polis diyor ki, ‘Protesto varmış. Pankart açtılar denince geldik’. İyi de bu pankartla birisi birisine evlenme teklifi de ediyor olabilirdi. Bu denli mi sorgusuz sualsiz saldırılır? Korkunçtu. Üzüldük. Bir an önce Ankara’ya dönüp, oğlumuzun odasına geçip bu durumu kendi içimizde biraz daha hazmetmeye çalışacağız."

‘ÖLÜMLERİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN UĞRAŞIYORUZ’

Çocuklarının ölümünün ardından başlattıkları kampanya kapsamında çalışmalarını sürdüreceklerini , Bisikletli Yaşam Platformu aracılığıyla 19 Mayıs tarihinde bakanlıklarla bisikletli ölümlere karşı temas kuracaklarını belirten Gündüz, “Bakanlarımızla görüşüp mağdurlar olarak bu işin uzmanları olarak yaşanan sorunları anlatacağız. Önümüz yaz ve pandemi nedeniyle bisiklet kullanımı arttı. Türkiye’de de bisiklet teşvik ediliyor ama bunun alt yapısı ve cezaları olmadığı için önümüzdeki yaz daha fazla ölümler olabilir. Bizim kaygımız, endişemiz bu. Bunun önüne geçmek için uğraşıyoruz” dedi.