YAZARLAR

Bizim kuşak ve şefkat payı

80 Kuşağı çocuklarının ortak bir çocukluk görevi vardı. Anne babalarının ruhsal durumlarını anlamak, çocuk oldukları kadar anne babalarının neredeyse ebeveyni olmak. Melisa Kesmez’in kitaplarındaki şefkat payı da buradan geliyor. Çünkü Kesmez bu kuşağın yetişkin bir birey olduğundaki yaşam hikâyelerini yazıyor.

İlk kitabından bu yana Melisa Kesmez öykülerindeki şefkat payı dikkat çekici. Bu şefkatin kaynağını bulmanın yolu bir soruyu yanıtlamaktan geçiyor. Melisa Kesmez’in öykü kişileri kimin çocukları? Cevapla birlikte şefkatin kaynağı da ortaya çıkıyor. Kesmez’in öykü kişileri, 70’lerde içinde bulunduğu toplumsal çalkantıların uçsuz bucaksız karanlıklara dönüşeceğini bilen, 80’lerin başında dirençli olsa dahi çok daha umutsuz, içe dönmüş bir neslin büyüttüğü çocuklar. 80 Kuşağı çocuklarının ortak bir çocukluk görevi vardı. Anne babalarının ruhsal durumlarını anlamak, çocuk oldukları kadar anne babalarının neredeyse ebeveyni olmak. Melisa Kesmez’in öykülerindeki anlayışı, olayları değerlendirme biçimini, kusurun kabul edilebilir oluşunu, duygusal hasara rağmen her zaman şefkatin kol gezmesini öykü kişilerinin ait olduğu kuşağa bağlıyorum. Bu aynı zamanda yazarın da kuşağı. Melisa Kesmez malum kuşağın yetişkin bir birey olduğundaki yaşama maceralarını yazıyor. 80’lerde şehirlerde (en çok da İstanbul’da) büyümüş kuşağın ruhsal hikâyesi anlattığı. Hep bir şefkat payıyla. Bu açıdan çok kıymetli buluyorum Kesmez’in öykülerini. Kendi kuşağının yani bizim kuşaktan bazılarının hikâyesi etrafında geziyor. Bunun altını çizdikten sonra Kesmez’in oluşturduğu ruhsal olayların, mekânsal detayların sadece anlatılan kuşağın meselesi olmadığını da belirtmeliyim. İyi bir edebiyat metninden beklendiği gibi... Metin Celâl yazarın yeni kitabı Küçük Yuvarlak Taşlar’la ilgili yazdığı yazıda bizden farklı bir kuşak olarak Melisa Kesmez’in ele aldığı konularla bağlar bulduğunu belirtiyor.  “Aynı mahallede, aynı sokaklarda dolaştığımızı, 20 yıl farkla benzer arkadaşlıklar, benzer ilişkiler, dostluklar yaşadığımızı düşünüyorum. Tabii ki duyarlılık farkı var. Melisa Kesmez, hayata çok hassas, dokunsan dağılacakmış hissi veren bir bakışla yaklaşıyor. Şehirli biri, esas olarak İstanbullu. Ortak noktamız sadece bu.” Metin Celâl’in bu güzel saptamasını okuduğumda farklı kuşaktan okurlar olarak bir metinde buluştuğumuzda hissettiklerimizin de kuşaklarımıza özel olduğunu bir kere daha anladım. Metin Celâl’in “duyarlılık farkı” dediği şeyi ben şefkat payı olarak yorumluyorum. Bu da Melisa Kesmez’in yorum çeşitliliği sağlayan edebi metinler ortaya koyduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Melisa Kesmez

Gelelim Küçük Yuvarlak Taşlar’a... Parçalanmış bir ailenin hikâyesini, bu ailenin üç ferdinin gözünden anlatıyor Melisa Kesmez. Bu üç kişinin hikâyesi bir novellaya eviriliyor. Kitap sadece ismiyle bile yazarın şefkat payından vazgeçmediğini müjdeliyor. Bu ailede kapılar çarpılmıyor, bağırış çağrış yok. Ne oluyorsa kişilerin içindeki fırtınalarla oluyor. Ailenin ölümcül yanlarını bileyerek anlatmak yerine yüzleşerek bir hayat muhasebesi yapıyor aile fertleri. Kırıklar, huzursuzlar, dikenleri var.

Küçük Yuvarlak Taşlar, Melisa Kesmez, İletişim Yayınları, 84 syf., 2022

Kiminin dikenleri daha çok. Birbirlerini kanatıyorlar. Ama Melisa Kesmez; Nergis, Elif ve Mehmet’i birbirinde izler bırakan keskin bıçaklar gibi değil de üzerlerinden nice dalgaların geçtiği, suyun üzerlerini örttüğü, suyun üzerlerinden çekildiği küçük yuvarlak taşlar gibi anlatmayı tercih ediyor. Aile olma hallerini didiklerken anneliğin üzerine bir parça daha detayla eğiliyor.

Küçük Yuvarlak Taşlar, bir aile üzerinden ilerken bir yandan da hayal kırıklıklarını, gönülsüz seçilmiş yaşamın bedellerini etkileyici bir üslup ve duyguyla anlatan bir kitap. Karakterlerinin savruluşlarını göğüsleyip onlardan şefkatini eksik etmiyor. Aile olmanın tüm ağırlığına rağmen ardında yumuşacık bir his bırakıyor. Tıpkı küçük yuvarlak taşlar gibi.

Yaşamımız boyunca tek başımıza dönemeyeceğimiz yerlere yuvarlanıp duracağımızı fısıldıyor kulağımıza ama o müthiş, umut dolu düşünceyi de yerleştiriyor içimize: “Hayatın bozmayı unuttuğu ya da ne yapsa bozamadığı insanlar vardı hâlâ.”


Burcu Aktaş Kimdir?

Burcu Aktaş, 1980’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Antropoloji eğitimi aldı. Uzun yıllar Radikal gazetesinde çalıştı. Radikal Kitap’ın editörlüğünü yaptı. Selim İleri’nin iç dünyasını anlattığı Düşüşten Sonra adında bir anlatı kitabı ve Çarpık Ev, Durmayalım Düşeriz, İstasyonda Vals, Vahşi Şeyler isimli dört çocuk romanı var.