'Bodrumlular susuz kaldıklarının farkında değil'

Yoğun yapılaşma ve korona virüsü sonrası nüfusu üçe katlanan Bodrum’da su sorunu baş gösterdi. Bodrum Kent Konseyi'nden Erhan Yürüt’e göre Bodrum için ayrı kanun şart.

Bodrum Kalesi
Google Haberlere Abone ol

Selçuk Arslan

BODRUM - Türkiye’nin en fazla yağış alan ikinci şehri olan Muğla, son dönemde kuraklık ve su kıtlığıyla mücadele ediyor. Şehirde 2017 yılında 34, 2020 yılında 46, 2021 yılında ise 88 olmak üzere son dört yılda 168 kuyu tamamen kurudu.

Bodrum, bu durumdan en çok etkilenen ilçe konumunda. Özellikle korona virüsü nedeniyle de hız kazanan yapılaşma süreci ve çok sayıda kişinin ilçeye yerleşmesi, su sıkıntısını artırdı. 181 bin olan nüfusun, büyük şehirlerden gelenlerle birlikte 650 bine ulaşması nedeniyle su kullanımı üç kat arttı. Bu yılın temmuz ve ağustos aylarında yağmurun düşmediği Bodrum’da içme suyu sıkıntısı en ağır şekilde hissedildi. Bodrum’un içme suyunu karşılayan iki barajdan biri geçtiğimiz yaz kurudu, diğeri ise bitme seviyesine geldi.

Gelişmeler nedeniyle Bodrum’da olası bir su sıkıntısı ve susuz kalma endişesi de her geçen gün artıyor. Bodrum’un su sorununu Bodrum Kent Konseyi Su Çalışma Grubu Temsilcisi ve sosyolog Erhan Yürüt ile konuştuk.

Bodrum Kent Konseyi Su Çalışma Grubu Temsilcisi ve sosyolog Erhan Yürüt, Bodrum'un su planına ihtiyacı olduğunu söyledi.

Bodrum’da su sıkıntısı ne zamandan bu yana yaşanıyor?

Bodrum’da su sıkıntısı var hep. Antik çağlardan bu yana gelen bir sorun bu. Zaten çok açık şekilde sarnıçların varlığında anlıyoruz. Evlerin altında da hep sarnıçlar olmuştur. Temelde en büyük sorun su burada. Anlaşılacağı üzere Bodrum’un suyu yok. Jeolojik yapısından dolayı yerler su tutmuyor ve tüm sular sızıp gidiyor. Bu açıdan değerlendirecek olursak sorun tarihsel ve yıllardır var olan bir sorun. Yoğun talep ve yapılaşma ile birlikte açığa çıkmış oldu.

‘ASIL SORUNUN FARKINDA DEĞİLDİK’

Bugün Bodrum’da su krizini ortaya çıkan etkenler neler oldu?

Pandemi sonrası da inanılmaz bir talep oldu Bodrum’a, yani büyükşehirlerden kaçanlar Bodrum’a gelip kalıcı olmaya başladı. Nüfus nerdeyse üçe katlandı. Bu gelişme potansiyel krizi ortaya çıkarttı. Pandemi ile birlikte iklim krizi de yaşanıyor tabi. Yağış miktarları değişiyor, yazın sıcaklıklar artıyor, yoğunlaşma yaşanıyor ve hepsi bir araya gelince kaçınılmaz olarak bu tablo karşımıza çıkıyor. Pandemi ve iklim krizi bunu iki taraflı tetikledi bence. Şimdi oturup düşünmemiz lazım.

Yoğun yapılaşma ve plansız kentleşme gerçeğiyle de yüz yüze olan bir Bodrum var. Sizce plansız kentleşmenin su kıtlığının yaşanmasında etkisi var mı?

Kentleşme süreci ile beraber su tüketimi arttı. Bodrumun altyapısı, bu kadar büyümeye müsait değil. Hep taşıma su sitemleri mevcut. Bu bir planlama hatası, her konuda olduğu gibi… Su konusunda bugüne kadar bir planlamaya sahip olmamış Bodrum. Kentleşme ve yapılaşma inanılmaz arttı. Bu süreç başından beri yanlış yönetildi. Bu, büyüme olarak algılanıyor. Bunun büyüme ile alakası yok, büyüyoruz ama gelişemiyoruz.

‘BODRUM İÇİN AYRI KANUN ŞART’

Bodrum’da su kıtlığının giderilmesi için neler yapılmalı?

Su sorununun ortadan kalkması için Bodrum’un kendi başına yapacağı şeyler var ama sınırlı. Yani mahalli idarelerin iradesi yok birçok konuda. Bir de merkezi örgütlenme var. Müdahil olunuyor, sizin adınıza veya sizin yerinize karar veriliyor. Daha fazla imara açma, eski bir olay. Müsaadesi alınmış ama yapılmayan yüzde 40 gibi bir bina oranından söz ediyoruz. İşte bunun içinde sizin iradenizin olmadığı işler var. Bodrum’u kaybediyoruz ve bu gidiş, doğru bir gidiş değil. Bodrum için ayrı kanun şart. Bodrum’un kendisi bu işi kurtaramayacak.

‘BODRUMLULAR ŞU AN SUSUZ OLDUĞUNUN FARKINDA DEĞİL’

Sizce su konusundaki temel yanlış nedir?

Kıyılarda ve diğer yerleşik alanlarda yapılan hatalar, su konusunda da yapılıyor. Farklı bir bakış açısı getirmek lazım. Planlamayı yapmadığımız için her şeyi projelerle götürüyoruz. Bodrum’da sadece inşaata dayalı bir yapı var. Oysa tarım var, turizm var…  En önemlisi ise Bodrumlular şu an susuz olduğunun farkında değil. Su oldukça biz bunun farkında da olamayız. Mumcular Barajı’ndaki su bitince halimizi gördük. Suyumuz kuruyor ama bir taraftan da nüfus üçe katlanıyor. Su kullanım alışkanlığı değişiyor. Ayrıca kültürel değerler var su kullanımına ilişkin. Bir değirmen var, kimse bu değirmenin suyunu sormuyor. Hatta bunun üzerinden siyasi çıkar sağlayan var. Esas olan şey suyun kalmadığıdır. Özetleyecek olursak plansızlık ve farkında olmama hali, sorunun yaşanmasında temel nedenlerdir. Tabii yukarıda ifade ettiğim küresel iklim krizi, yağışın olmayışı da etkilidir.

‘SUYUN SİYASETİNİ YAPMAK DURUMUNDAYIZ’

Bodrum için yerel yönetim ile genel idarenin nasıl bir su politikası izlemesi lazım?

Su politikası için merkezi yönetim ile yerel yönetimin birlikte sorumluluk alması lazım. Karşılıklı konuşulması lazım. Bu sorun, siyaset malzemesi yapılacak bir şey değil, öncelikle onu belirteyim. Ancak suyun siyasetini yapmak durumundayız. Bunun için de tren kaçmış gibi görünüyor. Farkındalık yaratmamız lazım. Gelen suya değil, giden suya odaklanmamız lazım. Suyu nasıl kaybediyoruz, buna bakmalıyız. Bu anlayışın bugünkü yapı içinde, bugünkü kentleşme ve yapılaşma süreci içinde pek mümkün olmadığını görüyorum.

Su kıtlığının turizme olumsuz yansımaları olur mu?

Susuzluk turizmin geleceğini tehdit ediyor. İnsanlar suyun olmadığı yere tatile gitmezler. Ülke gelirine büyük katkısı olan ve tanınmış bir yeri kaybetmemek lazım. Sadece su tek başına da değil, su ile beraber yapılaşma, kalabalıklaşma, trafik, kıyılarda yer bulamama… İşte bütün bunlar sorun. Yani su diğer sorunlardan ayrı ele alınacak bir konu değil. Ama yine de su, turizm acısından büyük bir öneme sahip. Muğla olarak baktığımızda 13 ilçemiz var. Bunların bazılarında su var, bazılarında ise yok. Bodrum, en kötülerinden birisi. Bu alanın farklı ele alınması lazım. Hem mahalli yönetimin hem de merkezi yönetimin sorumluluk alması lazım. Uygulanacak su politikaları ihtiyaçlarıyla denk olması lazım. Ayrıca Bodrum’un susuz bir alan olduğunu kabullenmemiz lazım. Geçmişten dersler çıkarmamız lazım. Uyuşmayan su politikaları var. Bunları yeniden gözden geçirmeliyiz. En önemlisi de topluma su tüketme alışkanlığı kazandırmalıyız.