Boğaz'da krizin adı: Mayın
Rusya’nın Odessa açıklarındaki mayınların sürüklenmeye başladığını açıklamasının ardından uzmanlar, mayınların İstanbul Boğazı'na da ulaşabileceğini belirterek, "Sebep olan ülke sorumludur" dediler.
DUVAR - Rusya’nın Soçi Liman Müdürlüğü’nün Odessa açıklarına döşenen yaklaşık 420 adet eski mayında fırtına nedeniyle kopmalar meydana geldiğini mayınların sürüklenmeye başladığını duyurmasının ardından mayınların İstanbul Boğazı’na ulaşıp ulaşmayacağı gündeme geldi. Kaç adet mayının hareket halinde olduğu net olarak bilinmezken Türk Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı da bir açıklama yaptı ve bahse konu tehlike yaratabilecek mayınlara karşı denizcilere uyarı da bulundu.
Peki Mayınlar İstanbul Boğazına ulaşabilir mi? Mayınlar denizlerimize ulaşırsa bizi hangi tehlikeler bekliyor?
ASAM TÜRK DEGS Başkanı ve İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı ve 26. Dönem CHP İstanbul Milletvekili Albay Dursun Çiçek, olası riskleri Gazete Duvar için değerlendirdi.
Askeri terminolojide serseri mayın olarak tabir edilen bu mühimmatların oldukça tehlikeli ve riskli silahlar olduğunu belirten müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, ‘’Mayın döşemek, döşeyen ülkeye çok büyük bir sorumluluk yükler. Koptu izlenimi veren mayınlar Karadeniz ve Boğazlar açısından ciddi riskler oluşturmaktadır’’ dedi.
LAHEY YASAKLIYOR
1907 Lahey Sözleşmeleri 8. Protokol’ünde mayın kullanımının oldukça sınırlandırılmış olduğuna; kıyı ve limanların açığına da deniz mayını döşemenin yasaklandığına dikkat çeken Yaycı, ‘’Serseri mayın olarak tabir edilen ve kopan ya da bilinçli bir şekilde koparılan bu mayınlar denizde başıboş bir şekilde ilerleyerek Karadeniz ve Boğaz’da büyük tehlike yaratır. Zira Karadeniz’de genel akıntı da Tuna Nehri'nin de etkisi ile İstanbul Boğazı'na doğrudur. Yani, varsa eğer, serseri mayınların İstanbul Boğazı'na doğru sürüklenme ve tehlike doğruma ihtimali yüksektir’’ dedi.
'TİCARET HAYATI DARBE YER'
Bölgede olası mayınların güvenlik, ekonomik ve askeri riskler getireceğinin altını çizen Yaycı, ‘’Yıllık 40 ila 50 bin geminin geçtiği Boğazlarımızda ve Karadeniz’de ticaret hayatı oldukça büyük bir darbe yer. Diğer yandan; bölgesel güvenlik tamamen risk altına girmiş olur. Bir barış denizi olarak senelerdir ticaret, diplomasi ve kültürel ilişkilerin kuvvetli olduğu Karadeniz havzası da bu mesele nedeniyle çok büyük bir yara alır. Ülkeler arasındaki ilişki gerilim üzerine kurgulanır. Burada ihbarların tamamen ciddiye alınması gerekmektedir’’ dedi.
‘MAYIN KULLANANLAR SAVAŞ SUÇU İŞLEMİŞ OLUR’
Rusya'nın askeri operasyonlara başladığı ilk günden itibaren Odessa açıklarına Ukraynalılar tarafından mayınlar döşediği iddia edilmişti. Lahey Sözleşmesi’ne göre mayınların kısıtlanmış olduğunu hatırlatan Yaycı, "Ticaret rotalarında yasaklanmış bir silah temizlemek, tamamen döşeyen ülke ve ülkelerin sorumluluğundadır’’ dedi ve ekledi:
‘’Sözleşmede belirtilen şartları sağlamayarak mayın silahını kullanan devletler savaş suçu işlemiş olurlar ki burada serseri mayınların varlığından bahsediyorsak mayın silahını kullananlar savaş suçu işlemişlerdir demektir.’’
Türk Deniz Kuvvetleri'nin mayın tarama ve avlama sistem ve gemileri mevcut olduğunu aktaran Yaycı: ‘’Bu gemiler hem mayın bulunma riski yüksek hem de trafiğin yoğun olduğu bölgelerde mayın tespit etme ve etkisiz hale getirme faaliyetleri icra ederler. Gerekirse İstanbul Boğazı girişine doğru mayın olmadığından emin olunan ve sık sık mayın arama, tarama ve avama faaliyeti icra ederek emniyetli koridorlar oluşturulabilir. Buna taranmış kanal diyoruz’’ dedi.
'MAYIN DÖŞEYEN DEVLET BUNU AÇIKLAMALI'
Olası bir patlama durumunda insanlar, gemiler ve ticaretin göreceği felaketi Karadeniz’deki canlıların da yaşayacağını ifade eden Yaycı, ‘’Burada yaşayan endemik türlerin yaşam alanları, yumurtlama mevsimleri ve sürü hareketleri bu patlamanın etkisiyle ölümcül bir şekilde değişme riskiyle karşı karşıyadır’’ dedi.
Yaycı konuya ilişkin yaptığı açıklamada: ‘’Yapılması gereken ilk şey, bir devlet mayın dökmüş ise bunu açıklamalı ve kopan mayınları varsa sayısı ve niteliğini, ne zaman koptuğunu en azından Karadeniz’e kıyıdaş devletlere bildirmelidir’’ dedi.
'İHTİMAL SIFIR DEĞİL'
26. Dönem CHP İstanbul Milletvekili Albay Dursun Çiçek söz konusu mayınların boğazlara ulaşma olasılığı ile ilgili olarak, ‘’Mayınların özellikle en fazla İstanbul Boğazı’na ulaşma ihtimali sıfır değil. Ancak bu konuda tehlikeyi önleyecek şekilde Türk Deniz Kuvvetlerimizin mayın tespit ve imha imkan ve kabiliyetleri bu tehlikeyi minimuma indirecektir" dedi.
‘SEBEP OLAN ÜLKE SORUMLUDUR’
Bu konuda esasen hukuki ve maddi sorumluluğun sebep olan ülkeye ait olduğuna dikkat çeken Albay Çiçek, ‘’Öncelikle sebep olanların bu soruna çözüm bulması gerekiyor. İş başa düşerse de, Türk Deniz Kuvvetleri bu tür tehditleri bertaraf edecek imkanlara ve tecrübeye sahiptir. Mayın tehdidine karşı mücadelede Türk Deniz Kuvvetleri'nin dünyada önemli bir yeri olduğundan eminiz’’ dedi.
‘GEMİ SİGORTALARI YÜKSELİR’
Bu şekilde olumsuz bir gelişme olursa Karadeniz’deki deniz ulaşımının emniyetsiz hale geleceğini ve gemi sigorta maliyetlerinin yükseleceğini belirten Albay Çiçek, ‘’Doğabilecek zararlardan doğal olarak evrensel hukuka göre mayınları döşeyen ülke sorumludur’’ dedi ve ekledi:
‘’Karadeniz'de deniz güvenliği ve deniz ticaret yollarının güvenli hale getirilmesi için Türkiye'nin özellikle kendine münhasır ekonomik bölgelerinde mayın arama ve imha faaliyetlerine gayret ayırması gerekir. Türkiye böyle bir tehlike somut hale gelirse bu sorunu başta BM olmak üzere yetkili evrensel kurumlara taşıyabilir ve mayınları döşeyen ülkeyi çözüm adına tedbir almaya zorlayabilir.’’
Mayınların tespit edilmesi ve temizlenmesinin mümkün olduğunu belirten Albay Çiçek, ‘’Türk Deniz Kuvvetleri gemilerle ve helikopterlerle mayınları tespit edebilir ve imhasını sağlayıp tehlikeyi bertaraf edebilir. Mayın tehdidinin ortadan kaldırılması Karadeniz'deki balıkçılık faaliyetlerimizi de yakından etkiler’’ dedi.
‘KÜÇÜK DENİZ CANLILARI İÇİN TEHDİT OLUŞTURMAZ, GEMİLERE ZARAR VERİR’
Albay Çiçek, ‘’Mayınlar çarptığında patlayacak kadar ağır kütlesi olan deniz canlılarına zarar verebilir. Ancak denize döşenmiş mayınlar gemi gibi büyük kitlelerin çarpması halinde patlayabilir ve gemilere zarar verir. Küçük deniz canlıları için çok önemli bir tehdit oluşturmaz. Balıkçılık faaliyetlerimizin güvenliğini tehdit eder’’ dedi.
LAHEY SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Lahey Sözleşmesi, uluslararası hukuk alanında savaş suçlarını tanımlayan ilk resmî sözleşmelerden biridir.
Bu sözleşmeye, Türkiye’de taraf olmuş ve iç hukukuna usulüne uygun bir şekilde almıştır. Lahey Sözleşmesi’ne Ukrayna 2003 yılında taraf olmuştur.
Lahey Sözleşmesi’nde de mayınlara ilişkin VIII'nci Protokol'de yer alan maddeler şu şekildedir:
(1) Mayınlar; sadece deniz bölgelerinin düşmana verilmemesi gibi meşru askeri amaçlar için kullanılır.
(2) Mayınlar; ayrıldıklarında ya da bunların üzerindeki kontrol kaybolduğunda işleyen etkin bir nötrleştirme mekanizmasına sahip olmadıkları sürece kullanılmayacaktır.
(3) Yüzer mayınlar (serseri mayınlar), askeri bir hedefe karşı yöneltilmedikleri ve bunların üzerindeki kontrol kaybolduktan sonra bir saat içinde zararsız hale gelmedikleri sürece kullanılamazlar.
(4) Mayın döşenen yerler kaydedilecektir.
(5) Mayınların döşenmesi tarafsız gemilerin açık denizlere çıkışına olanak sağlayacak ve uluslararası boğazlar ve takım ada deniz yolları üzerindeki rotaları açık tutacak şekilde yapılmalıdır.
(6) Mekanizmaların nötrleştirilmesinin amacı, mayınlar; muharibin kontrolünden çıktıktan sonra onların gemilere zarar vermemesini sağlamaktır. Bu düşmanlıkların sona ermesinden sonra mayın temizlenmesini mümkün kılmak açısından gereklidir.
Sözleşmeye taraf olan ülkeler şöyle:
1) Almanya
2) Arjantin
3) Arnavutluk
4) Avusturya
5) Belarus (Beyaz Rusya)
6) Belçika
7) Bosna Hersek
8) Çek Cumhuriyeti
9) Çin (sadece Makau Özerk
Bölgesi)
10) Danimarka
11) Ermenistan
12) Fas
13) Finlandiya
14) Fransa
15) Hırvatistan
16) Hollanda
17) İspanya
18) İsrail
19) İsveç
20) İsviçre
21) İtalya
22) İzlanda
23) Japonya
24) Karadağ
25) Kazakistan
26) Kırgızistan
27) Letonya
28) Litvanya
29) Lübnan
30) Lüksemburg
31) Macaristan
32) Makedonya
33) Mısır
34) Moğolistan
35) Moldova Cumhuriyeti
36) Norveç
37) Özbekistan
38) Polonya
39) Portekiz
40) Romanya
41) Rusya Federasyonu
42) Sırbistan
43) Slovakya
44) Slovenya
45) Surinam
46) Türkiye
47) Ukrayna
48) Vatikan