Boğaziçi'nde akademisyenlerin nöbeti 208'inci gününde
Boğaziçi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 208'inci güne girdi.
DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Akademisyenlerin direnişinde bugün 30'uncu hafta sona erdi. Boğaziçililer 208'inci kez bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler.
Akademisyenler eylemlerin Feyzi Erçin ve Can Candan görevlerine dönene kadar süreceğini ifade ederek şu açıklamayı yaptı:
"Bugün 30 Temmuz Cuma. Nöbetimizin 138., direnişimizin 208. günündeyiz. Sizlere hâlen basının alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri 7 aydır özerk ve demokratik bir üniversite için mücadele etmeye devam ediyor. İçinde bulunduğumuz tüm olumsuz koşullara rağmen çoğulcu bir dayanışma ruhu ile sürdürdüğümüz mücadelenin kamuoyu nezdinde gördüğü kabul ve desteğin, sadece bizlere değil tüm Türkiye toplumuna umut verdiğine inanıyoruz. Çünkü toplumsal hak ve demokrasi mücadeleleri tüm farklılıklarına rağmen bir bütün oluştururlar.
Bu geniş toplumsal dayanışmanın bizler için çok gurur verici bir örneğini geçen hafta yaşadık. Boğaziçi Üniversitesi Demokratik Direniş Bileşenleri, Türk Tabipleri Birliği ile beraber Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2021 Basın Özgürlüğü Ödülleri'ne kurum dalında layık görüldü. Bileşenler adına törene Boğaziçi TV’yi temsilen Uğur Ünal ve Onur Kavalcı, ve akademisyenleri temsilen Selcan Kaynak katıldı. Kaynak, yaptığı teşekkür konuşmasında ödülü dayanışmanın görsel hafızasını kayda alan Can Candan’a ithaf etti.
Bilindiği gibi Can Candan atanmış yönetimin vekili Naci İnci tarafından 16 Temmuz 2021 tarihinde hukuksuzca ve akademik etik ve usullere uymayan bir şekilde görevinden alındı. Bizler için yok hükmünde olan bu karara karşı ulusal ve uluslararası ölçekte tepkiler yükselmekte. LGBTİ+ aile örgütlenmelerinin yaptığı destek açıklamasının yanı sıra, 19 ülkeden 319 belgesel sinemacı ve akademisyen Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne yazdığı açık mektupla Can Candan’a desteğini belirtti. Bizler de Can Candan ve yine rektör vekili Naci İnci tarafından ders vermesi engellenen Feyzi Erçin için 26 Temmuz Pazartesi gününden beri kampüs içinde oturma eylemi başlattık. Dersleri ve üniversitenin kültür hayatına katkılarıyla yerleri doldurulamayacak olan Feyzi Erçin ve Can Candan görevlerine dönene kadar eylemliliğimiz devam edecek.
Bu hafta Boğaziçi Üniversitesi, atanmış Rektör Melih Bulu’nun bir gece yarısı kararnamesi ile görevden alınmasından sonra, yeni bir rektör belirleme sürecine girdi. Sadece üniversitemize değil tüm diğer Türkiye üniversitelerine dayatılan rektör atama sisteminin hâlen yürürlükte olması ve adaylık başvuruları için verilen sürenin kısalığı nedeniyle Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak içinde bulunduğumuz zorlu koşulları gözeten bir adaylık sistemi üzerinde uzlaştık. Oylama sürecinin detaylarını geçtiğimiz günlerde duyurduk. Bugün gerçekleştirdiğimiz oylama sonucunda üniversitenin desteklediği adayları kamuoyu ile paylaşacağız. Aynı zamanda öğrenci, idari kadro ve mezunlarımızdan oluşan Boğaziçi bileşenlerinin de benzer bir aday belirleme oylaması yaptıklarına dikkat çekmek isteriz.
Üniversitemiz bileşenlerinin üzerinde uzlaştığı iki önemli nokta bulunuyor. Birincisi, desteklemediğimiz adayların yönetim kadrosunda yer almasını hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimizdir. İkincisi, bu süreç sonucunda atanacak rektör ve ekibinin bir yeniden inşa dönemi yönetimi olması gerektiğidir.
Boğaziçi bileşenleri olarak desteklediğimiz adaylardan birinin atanmasını izleyen dönemde üniversitemizin ideal bir sistemle yönetilemeyeceğinin bilincindeyiz. Var olan şartlar ve sistemik kısıtlamalar altında öngörülen, etraflı bir yenileme ve onarım sürecinin inşasıdır. Bu süreci yönetecek idareden öncelikle beklentimiz, Melih Bulu ve ekibinin üniversitemize 7 aydır vermiş olduğu raporlanmış hasarların tamirine çalışmak, olabilecek yeni hasarları önlemek ve tüm bileşenleri daha nitelikli bir şekilde kapsayacak, demokratik ve katılımcı bir rektör belirleme sürecinin yolunu hem Boğaziçi hem de tüm Türkiye üniversiteleri için açmaktır. Bir diğer beklentimiz de yeni idarenin “Üniversitelerde Yönetim Yapılanması Çalışma Komisyonu’nun” senatomuza sunduğu raporu ışığında geliştirilecek demokratik ve şeffaf bir rektör belirleme süreci için çalışmalara başlamasıdır. Beklenen, bir yüzünü hasarlara, diğer yüzünü de özgür ve katılımcı bir geleceğe dönmüş kapsamlı bir iyileşme süreci ve bu uğurda hızını kesmeden devam eden bir akademik özgürlük mücadelesidir. Umuyoruz ki yeni dönemde, yaşadığımız yıpratıcı süreçte edindiğimiz tüm deneyimlerden yararlanarak ülkemizdeki yüksek öğretim sisteminin iyileştirilmesi ve demokratikleşmesine katkıda bulunabiliriz.
Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz."
(HABER MERKEZİ)