Boğaziçi'nde akademisyenlerin nöbeti 355'inci gününde
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 355'inci gününe girdi.
DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 355'inci gününde Boğaziçili akademisyenler bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu'nun ardından rektörlüğe atanan Naci İnci'yi protesto ettiler.
Direnişin 51'inci haftasında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Bugün 24 Aralık 2021, Cuma. Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 51. haftası sona eriyor. Bugün direnişin 355. günü.
Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının yüz yirmi üçüncü; 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin rektör vekili iken Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tam zamanlı öğretim görevlisi Can Candan’ı görevden almasının yüz elli sekizinci, Candan’ın İnci’nin talimatıyla kampüse alınmayışının yetmiş beşinci, Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın hiçbir gerekçe gösterilmeden dönem ortasında görevden alınmasının otuz dokuzuncu günü !!!
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 240. kez rektörlük binasına döndüler.
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz”, “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” ve “#BerkeyePeriteÖzgürlük - #MücadeleUmuttur”, “Feyzi Hoca Yalnız Değildir”yazan dövizler, üzerinde “#Kabul EtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan Can Candan fotoğrafları ve üzerlerinde #Kabul EtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan, derslerine son verilen Feyzi Erçin’in, Sade Binbaşgil’in ve Özcan Vardar’ın fotoğraflarını taşıdılar.
Nöbet sonrası akademisyenler haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular.
Açıklama metni/Bülten 48 şöyle:
Bugün 24 Aralık Cuma. Nöbetimizin 240., direnişimizin 355. günündeyiz. Sizlere hâlen basının alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
Üniversitemizin temel ilkelerini, kurumsal bütünlüğünü ve kamusal yükümlülüklerini korumak ve savunmak amacıyla sürdürdüğümüz direnişimiz birinci yılını tamamlamak üzere. Atanmış yönetim, tüm Boğaziçi bileşenlerince vakar ve kararlılıkla sürdürülen bu haklı mücadelenin karşısında üniversiteyi yönetemeyeceğinin farkında. Öğrenci ve akademisyenlerle hiçbir teması kalmamış, kabuğuna çekilmiş bu küçük grup, kurumun kontrolünü usulsüzlüklerle, tepeden inme kararlarla ve dozunu arttırdığı cebrî tedbirlerle sağlayacağını düşünüyor. Kampüslerimizde yoğun polis ve özel güvenlik varlığıyla sürekli bir tehdit ortamı oluşturmaya çalışıyor; yüzlerce öğrencimizi mesnetsiz disiplin soruşturmalarına tâbi tutuyor, ceza, tutuklama ve hapis tehdidiyle sindirmeyi amaçlıyor; barışçıl protesto haklarını kullanarak öğle tatillerinde rektörlüğe sırtını dönen hocalarımızı savcılığa bağlı Terör Suçları Soruşturma Bürosunda ifade vermeye zorluyor.
Oluşturulmaya çalışılan bu gözdağı ortamının son örneği de Rektörlüğe bağlı birimlerde çalışanları denetlemek üzere oluşturulmuş yeni Disiplin Kurulu. Rektörlüğün usulsüz olarak atamış olduğu ve bu sebeple hakkında devam eden bir dava olan Genel Sekreter Nedim Malkoç’un başkanlık edeceği bu kurul bir ilk. 50 yıllık bir kamu üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi’nde daha önce ihtiyacı hissedilmemiş olan bu kurul, özveriyle çalışan personelimizin maruz bırakıldığı baskı ortamının açık bir ifadesi. Tekrar vurgulamak isteriz ki bu tür sindirme ve gözdağı hamleleri bizleri özgür, özerk, demokratik üniversite mücadelemizden alıkoyamaz. Nitelikli eğitimin, özgür fikir üretiminin ve yüksek standartlı bilimsel çalışmaların odağı olacak bir üniversite ortamını yaratmak için mücadele ediyoruz ve mücadele etmeye devam edeceğiz.
Naci İnci ve ekibinin kurumumuzdaki birim ve kurulların iradesini çiğneyerek yürüttüğü otoriter uygulamaların en ölçüsüzlerinden biri seçilmiş Sosyal Bilimler Enstitü Müdürümüz yerine üniversite dışından, birinin atanmasıydı. Rektörlük, kurumumuzun atama kriterlerine uymayan bu kişiyi görevlendirerek, kurumsal yapıyı ayakta tutan demokratik ve özerk teamülleri çiğnemeye devam ediyor. Ayrıca Matematik Bölümü öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın durumunda olduğu gibi bölüm ve fakülte kararlarını yok sayarak öğretim üyelerimizin işlerine son veriyor, arkasında açıkça duramadığı bu keyfî kararlara dair gerekçe sunmaktan dahi imtina ediyor. Anayasa ile güvence altına alınmış özerklik ilkesinin ihlal edilerek üniversitemizdeki eğitim ve araştırma faaliyetlerine zarar verilmesini kabul etmiyoruz.
Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen meslektaşlarımız Can Candan ve Mohan Ravichandran ile dersleri iptal edilen Feyzi Erçin, Seda Binbaşgil ve Özcan Vardar'ın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini bir kez daha talep ediyoruz.
Atanmış Rektör Naci İnci’nin şikâyeti üzerine gözaltına alınan öğrencilerimiz Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen 80 gündür cezaevinde. 6 Ekim’de kampüsteki protestolara katılan, Berke ve Perit’in de aralarında olduğu 14 öğrenci için 6 yıldan 32 yıla kadar hapis cezası istendi. 7 Ocak’taki duruşmada öğrencilerimizin yanında olacağız. Öğrencilerimiz ve hocalarımıza yönelik tüm soruşturma ve davaların sona erdirilmesine dair talebimizi yineliyoruz. Öğrencilerimiz derhal serbest bırakılmalıdır.
Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları ve enstitü müdürleri seçimle göreve gelmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Mühendislik Fakültesi Dekanı, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürleri bir an önce görevlerine atanmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz.
Türkiye’de özgür, özerk ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz!" (HABER MERKEZİ)