Bridget Lawless: Kadınların sesi tüm medyada duyulsun
Yazar Bridget Lawless ve oyuncu Susku Ekim Kaya ile Bridget Lawless’ın kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla hazırladığı ve oyuncu Kaya'nın da yer aldığı "Staunch Test" projesini konuştuk.
DUVAR - Yazar Bridget Lawless, kadınlara yönelik şiddet içeren her türlü film ve dizi projelerine karşı bir duruş sergilenen ‘’Staunch Test" kampanyasını İngiltere'de yürütmeye başladı. Uluslararası bir organizasyon olan ve toplam 11 oyuncunun yer aldığı projenin yüzlerinden biri de Türkiyeli oyuncu Susku Ekim Kaya oldu.
Projenin amacının, insanların popüler kültürde, kitaplar, filmler ve TV’lerde kadına yönelik şiddetin bitmeyen tasviri hakkındaki konuşmalarını fark etmelerini sağlamak olduğunu belirten Lawless, ‘’Staunch Test, bir gerilim filminin veya TV dizisinin bir kadına yönelik şiddet içerip içermediğini derecelendirmek için bir araçtır. Projede, "Pass: Kadına yönelik şiddet yok, Fail: Varsa Başarısız ve Debate: Varsa Tartış" başlıklı üç kategori var. Başlıkları bu şekilde kategorize eden bir gerilim veri tabanı oluşturuyoruz. Daha uzun vadede hedefimiz ise, ekranda kadına yönelik şiddetin gerçek hayatta kadınları etkilediği çeşitli yollar hakkında araştırma yapmak ve bunun neden bu kadar normalleştiğini sorgulamaktır’’ dedi.
Tiyatroda, filmlerde ya da dizilerde hep bir meselemiz, anlatılmak istenen bir hikâye, aktarılmak istenen bir mesaj vardır diyen, 2015 yılında oyunculuk eğitimi için ISSA’nin seçmelerine katılan ve Mehmet Ergen tarafından kurulmuş olan Arcola Tiyatrosu dahil birçok bağımsız tiyatro gruplarının oyunlarında yer alan oyuncu Susku Ekim Kaya ise yer aldığı ve yüzü olduğu projeyi, ‘’Staunch Test’in temel amacı, kadının baskı, tecavüz dahil birçok sözlü ve fiziksel olarak şiddete maruz kaldığı durumların sinema, televizyon ve haber programlarında verilme şekline yönelik eleştiri ve reddi niteliğindedir. Başta kadına yönelik şiddet olmak üzere her türlü şiddetin bir proje gibi çıkarılması ve bunun artarak devam etmesine itirazımızdır. Yayın organlarının sunuş şeklinin değişmesi gerektiğine inanan bir bakış açısı ile yola çıkmaya çalışan bir sosyal sorumluluk projesidir. Daha farklı içeriklerin üretilmeye başlanmasını teşvik etme amaçlı yola çıkıştır’’ diyerek anlattı.
Global bir sorun haline gelen ve Türkiye'de her geçen gün artan kadına yönelik şiddeti, yazar Bridget Lawless ve oyuncu Susku Ekim Kaya ile konuştuk.
'PROJE, KADINA YÖNELİK ŞİDDET KLİŞELERİNE HİCİV OLAMASI İÇİN TASARLANDI'
Projenin içeriğini biraz anlatır mısınız? Proje nasıl oluştu?
Bridget Lawless: Staunch Test 'En İyi' kampanyası, ekranda kadınlara yönelik şiddetin klişelerine ve bu hikâyelerin eleştirmeden ödüllendirildiğine dair görsel bir hiciv olması için tasarlandı. Gösterdiğimiz tüm karakterler tanıdık kinayeleri içeriyor. Küçük Bir Konuda En İyi Hırpalanmış Eş, En İyi Tecavüzcü, En İyi Sonraki Kurban, Bölüm 1'deki En İyi Ölü Fahişe ve En İyi Kurtarılan Kadın'ı içeriyordu. Aktörler için reklam verdik, projenin ne olduğunu açıkça belirttik. Fotoğraf çekiminde amacı tekrar açıkladık ve herkesin kendi konusunu anlamasını sağladık. Tüm aktörler ve aktrisler projeye çok hevesli ve destekleyiciydi. Sahte bir kırmızı halı ve ödül töreni düzenledik. Kadınlar, ödül aldıkları rolde karakterlerinin nelere katlandığını gösteren yara makyajı yaptılar. Çekimi yaparken çok eğlendik ve bence bu gerçekten güçlüydü.
Susku Ekim Kaya: Spotlight adlı bir platform aracılığıyla bana ulaştılar. Spotlight’ı bir nevi oyuncu cv’si olarak düşünebilirsiniz. Ama aynı zamanda cast direktörleri, yapımcı ve yönetmenlerle direkt iletişime girilebilen bir platform. Bridget ve ekibi bana oradan ulaşıp teklifte bulundular.
Ben çocukluğumdan bu yana haksızlığa uğrayanların yanında yer almaya gayret ettim. Söz konusu kadın dayanışması olunca tabii yine ön sıralarda yer alacaktım. O nedenle beni fazlasıyla heyecanlandıran bir kampanya oldu. Bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Kadınlar için ses olabilmek her zaman gururla gerçekleştirebileceğim sosyal sorumluluk görevim. Kadına yönelik şiddet elbette global bir sorun fakat ülkemiz coğrafyasında bu sorun ne yazık ki içler acısı noktada. Her gün yeni bir haber ile uyanıyoruz, canımız acıyor.
Kampanya fotoğrafları Londra’da Brixton’da çekildi. Öncelikle Bridget’le tanışmak, hayata dair onunla sohbet etmek inanılmazdı. Diğer oyuncu arkadaşlarım da aynı heyecanı taşıyor. Oyuncular özenle seçilmiş, her birinin farklı karakteristik özellikleri var. Bu evrensel bir mesele ve hayatın her alanında olduğu gibi renk, dil, din, yaş fark etmeksizin yasadığımız ortak sorunlar aynı... Biz bu projenin yüzleri olduk fakat arka planda Bridget ve ekibi inanılmaz bir çalışma yürütüyor. Onları ayakta alkışlıyorum.
'ŞİDDET, TECAVÜZ VE ÇOCUK İSTİSMARI BİRÇOK ÖRNEKLE KARŞIMIZA ÇIKIYOR'
Ekranda kadına yönelik şiddet, gerçek yaşamda kadını nasıl etkiliyor?
Bridget Lawless: Çeşitli yollarla. Kadınların, özellikle iki boyutlu ve yalnızca failin veya dedektifin becerilerine odaklanmak için yazılan rollerde kurban veya av olarak tasvir edilmesi, salt sömürüdür ve ısrarlı takip, kaçırma, tecavüz ve cinayet gibi mecazların sürekli tekrarlanmasıyla kadına yönelik şiddeti normalleştirir. Rol modeller de önemlidir. Kadınları güçlü, olumlu rollerde, erkeklerin kurbanı olarak değil de lider, başarılı ve güçlü kadınlar olarak görmemiz gerekiyor. Ancak ekranda kadına yönelik şiddetin sorunlu olmasının en kötü bir yolu, seri katiller, kimliği belirsiz tecavüzcüler, kaçıranlar ve katiller üzerinde durularak yabancı tehlikelere odaklanma eğiliminde olmasıdır. Gerçekte, tüm dünyada kadınların çoğu tanıdıkları erkekler tarafından cinsel saldırıya uğruyor ya da öldürülüyor. Gerçeğin çarpıtılması, kadınların inanılmamasına ve kurgusal modele uymayan erkeklerin yargılanıp mahkum edilmemesine neden oluyor.
Susku Ekim Kaya: Farkında olarak ya da olmayarak normalize ediliyoruz. Bunun olabilir bir şey olduğu algısı benliğimize yerleştiriliyor. Daha sonra da şiddet, (sözlü ve fiziksel), tecavüz, çocuk istismarı dahil birçok örnek ile karşımıza çıkılıyor. Kitle iletişim araçları; insanların dünya görüşlerinde ve davranışlarında rol model olabilecek özelliğe sahip. Şiddetin yer aldığı içeriklerden başta gençler ve henüz gerçeklikle kurguyu birbirinden ayırt edemeyen çocuklar önemli oranda etkilenebiliyorlar. Maalesef görüleni uygulama, şiddet eylemlerini taklit etme dolayısıyla şiddete karşı duyarsızlaşma ve bunu normalleştirme gibi bir durum gerçekleşebiliyor.
'EKRANLAR, ŞİDDETE BAŞVURAN ERKEKLERLE BİRLİKTE KALAN KADIN KLİŞELERİYLE DOLU'
Kadınlar ekranda nasıl resmedilmeli?
Bridget Lawless: Mümkün olduğunca çok şekilde resmedilmeli. Film ve televizyonlar, kötü romantik partnerler seçen, sürekli tecavüz veya diğer biçimler ya da şiddet tehdidi altında olan ve şiddete başvuran erkeklerle birlikte kalan kadın klişeleriyle dolup taşıyor. Neden daha güçlü rol modelleri görmüyoruz; kendilerine zorbalık yapan, döven veya onlara saldıran erkeklere katlanmayı reddeden kadınları görmüyoruz? Neredeyse başka hikâyeler düşünemiyoruz gibi. Aslında, elbette, yazarlar farklı fikirlerle doludur ancak bunları her zaman gerçekleştiremezler. Dar, geleneksel seçimler yapan ve gördüğümüz anlatıları kontrol edenler, yapımcılar ve komisyonculardır.
Susku Ekim Kaya: Mümkün olduğunca güçlü, örnek teşkil edebilecek, mücadeleci, eşit, yenilikçi. Medya ve kitle iletişim araçları, düşüncelerin, değerlerin ve yasam biçimlerinin oluşturulmasında güçlü araçlardır. Bunun kitlelere aktarılması ve izleyen kişilerin rol model alabilecekleri alan yaratılması gerekir. Bu anlamda kadınları her nerde yaşarlarsa yaşasınlar kendi içlerinde kendilerine dair bir şeyi keşfedip üzerine gidebilecek teşviki ve ilhamı verecek türden roller olabilir. Onların hallerine üzülmektense, başarı hikâyeleriyle boğazlarımızın düğümlendiği hikâyeler yarınlarımıza umut olacaktır.