Buğra Kavuncu: 'Metroların adında bile anlaşamayanların deprem problemini çözmesini beklemiyoruz'

İYİ Parti İBB Başkan Adayı Buğra Kavuncu, "Metroların adında bile anlaşamayan yapıların İstanbul’un deprem problemini bir araya gelip çözmesini beklemiyoruz" diye konuştu.

Fotorğraf: Twitter
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İYİ Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Buğra Kavuncu, seçim çalışmaları kapsamında Tozkoparan’daki kentsel dönüşüm mağdurları ile bir araya geldi.

Daha önce, İl Başkanlığı döneminde üç defa Tozkoparan’a geldiğini ifade eden Kavuncu, “Birçok daire sahibi kentsel dönüşüme girmiş bir alanda ciddi mağduriyet yaşıyor. Her bir daireyi en azından iki ya da üç kişi kabul ederseniz 20 binden fazla insan bu kentsel dönüşümden etkilenmiş. Buradaki kentsel dönüşüm mağdurlarının talepleri son derece haklı ve insani… Birincisi, evleri kendilerine ne zaman teslim edilecek? Bununla ilgili hiçbir bilgi yok. İkincisi, evleri verildiği için yeni bir eve çıkıyorlar ki az önce konuştuk birçok arkadaşımızla, hepsi farklı yerlerde ev kiralamışlar ve kiraladıkları evlerin aylık kira ücretleri 15 bin TL’nin altında değil. Çünkü malum kira ücretlerini de kontrol edebilmenin imkân ve ihtimali yok. Geçen sene 3 ya da 5 bin TL olan evler bu sene 10 – 15 bin TL’ye çıkmış durumda. Devletin verdiği yardım da şu ana kadar 3 bin TL civarında ama 5 bin TL’ye çıkacak deniyor, ne zaman bu 5 bin TL’ler ödenecek o da belli değil. Yani aylık nereden baksanız en az 10 bin TL yeni çıktıkları evlerin kirasını ödeyebilmek için kendi ceplerinden finanse etmek durumundalar. Böyle bir durumda herhangi bir ev sahibinin, kentsel dönüşüme uğramış bir ev sahibinin kaç ay cebinden parayı ödeyeceğini bilmek istemesi son derece doğaldır” ifadelerini kullandı.

'ÇOK CİDDİ BİR KAOS VAR'

Kentsel dönüşüm sonrası yeni alınacak olan evlerin ne büyüklükte olacağının da soru işareti yarattığını ifade eden Kavuncu, “Bu evler için ilave bir ücret ödenip ödenmeyeceğini de bilmiyor kimse. Kentsel dönüşüm mağduru olan vatandaşlarımız yani 55 metrekarelik 1 + 1 evini vermiş buna karşılık 55 metrekare mi alacak 40 mı alacak 60 mı alacak ya da eğer büyük bir ev alacaksa bunun için ne kadar fark ödeyecek, bunu da bilmiyoruz. Yine aynı mahallede yaşayan ama evi kentsel dönüşüm kapsamında yer almamış, yani henüz evini boşaltmış ama evi yıkılmamış fakat her an yapılabilecek olan vatandaşlarımızın da süreci belli değil. Bunlar da evlerini satmak isteseler alıcı bulamıyorlar çünkü söylenen şu, ‘Sizin de ne olacağınız belli değil, yarın bir gün sizin evleriniz de kentsel dönüşüm kapsamında yıkılabilir. Evini satmak isteyen vatandaşımız evini de satamıyor ve çok ciddi bir kaos var şu anda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Güngören Belediyesiyle beraber anlatması aydınlatması gereken on binlerce vatandaşımızın net olarak alması gereken bir bilgiden bu vatandaşlarımız mahrumlar” dedi.

'VATANDAŞLARIMIZI MÜTEAHHİDİN KUCAĞINA ATILDIĞI ZAMAN ÇÖZMEK ZOR'

İstanbul’un ana meselelerine de değinen Kavuncu, “Bunlar hiç değişmiyor. Yine aynı şeyleri konuşuyoruz. Kentsel dönüşüm, trafik, otopark ve geçici koruma kapsamında gelen veya düzensiz göçle gelen sığınmacılar şehrimizin ana problemleri. Bunlarla ilgili çözüm önerilerimizi de kamuoyuyla paylaşacağız. 6 Şubat maalesef çok büyük bir trajedi yaşadığımız gün. Depremin birinci yıl dönümü, önümüzdeki bir haftayı, on günü, her anını depremle ilgili farkındalık yaratarak geçirmenizde çok ciddi fayda var. Öncelikle bir kez daha 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza buradan rahmetle diliyoruz. Umarım bir an önce konutlarına kavuşurlar. Dışarısı yağmur, fırtına… Çadırda yaşayan, zor koşullardan yaşayan vatandaşlarımıza da buradan bir kez daha sabır diliyoruz. Deprem İstanbul'un da çok büyük bir gerçeği. Depremle ilgili ciddi bir çalışmamız var. Deprem tek bir konunun çözülmesiyle hallolacak bir mesele değil ve bütüncül bir yaklaşım gerektiriyor. Dün de ifade ettim, istediğiniz kadar kentsel dönüşümü gerçekleştirmeye çalışın, bunu gerçekleştirirseniz de otopark ve trafik problemini çözemediğiniz zaman halen çok riskli bir alandayız demektir. İşin ekonomik boyutlarını ele almadığınız zaman halen çok riskli bir alandayız demektir. Bir fon oluşturulmadığı zaman, yani vatandaşlarımızın müteahhidin kucağına atıldığı veya ekonomik olarak bu işi gerçekleştirecek bir fon bir kaynak yaratılmadığı zaman da zaten bunları çözebilmek çok ama çok zor. Hepsi birbirine bağlı, hepsi birbiriyle alakalı, hepsi birbiriyle ilişkili” ifadelerini kullandı.

'31 MART’TA YEPYENİ BİR TÜRKİYE’YE UYANACAĞIZ'

Kavuncu, sözlerine şu ifadelerle son verdi:

“Bugün Tozkoparan’da bu probleme dikkat çektik. İstanbul'un neresine gidersek gidelim deprem bir risk ve bir gerçek. Önümüzdeki 5 yıl içinde deprem olma ihtimali %70 ve %80 olarak değerlendiriliyor. Bugünkü İstanbul'un bu haliyle yani yüz binlerce riskli konutla ve yüz binlerce riskli yapıyla, otoparklarla, otopark problemi çözülmemiş yani yolların iki şeridinin de araçlarla kaplandığı trafiğin de henüz çözülemediği bir kentte bizi maalesef çok ciddi bir felaket bekliyor. Bunların çözülmesi için bizim iyi bir belediyecilik ve çözüm önerisini milletimizin önüne koymamız ama bununla beraber de Türkiye'yi de bu iki kutuplu yapıdan kurtarmamız lazım. Çünkü bu mega problemler, bu büyük problemler ancak birbiriyle konuşabilen, birbiriyle anlaşabilen, birbirine illet, zillet, terör ya da farklı sıfatlarla hain ilan eden siyasi yapılar arasında çözülemeyecek. Bu ancak hadiseye daha farklı bakan üçüncü bir alternatifle, millete öncelikleyen, suni tartışmalar yaratmayan bir siyasi yaklaşımla çözülebilecek problemler. Daha metroların adında bile anlaşamayan yapılarla karşı karşıyayız. Bunda bile anlaşamayan bir yaklaşımın İstanbul’un deprem problemini bir araya gelip çözmesini de maalesef biz beklemiyoruz. Bunun için üçüncü yol diyoruz, bunun için yeni bir siyasi yaklaşım diyoruz. Bizde hem bunu gerçekleştirecek teknik bilgi, birikim, tecrübe var hem de bu yaklaşım da var. Biz bu kampanya dönemini İstanbul'un problemlerini daha yüksek sesle anlatmak için bir fırsat bileceğiz. İnşallah 31 Mart’ta da yepyeni bir Türkiye'ye, artık bu iki kutuplu yapı arasına sıkışmış ve bundan kurtulmuş bir Türkiye’ye uyanacağız.”