Bulgu Araştırma Başkanı Turan: Gençler çok ama çok öfkeli
"Gençler çok ama çok öfkeliler" diyen Turan, erken seçim olasılığı ve adaylık açıklamalarına ilişkin konuştu. Turan, "Kılıçdaroğlu ciddi bir sıçrama kaydetti" dedi.
DUVAR - Bulgu Araştırma’nın kurucusu sosyolog Semih Turan, son araştırmaları üzerinden seçim öncesi siyasal atmosferi ve değişen eğilimleri değerlendirdi. "Gençler her zamankinden daha fazla tepkili ve aynı zamanda çok ama çok öfkeliler" diyen Turan, ekonomik krizin milyonların tercihini etkilediğini söyledi.
BirGün'den Mehmet Emin Kurnaz'a konuşan Turan'ın açıklamaları şöyle:
"Önümüzdeki seçimde yaklaşık 6 milyon genç ilk kez oy kullanacak. Gençlerin pek çok ankette AKP’ye uzak olduğu görülüyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gençler sadece bu dönem değil her dönem, toplumun genel davranış ve tutumlarından farklı davranma eğiliminde olmuşlardır. Statükoya başkaldıran, değişim arzulayan, daha cesur bir kitledir gençlik. Bu nedenle iktidar partileri ya da statükoya dahil partiler genelde aldıkları oyların daha altında oy alırlar gençlikten. Bu kez durum biraz daha farklı. İktidar bloku ilk kez oy verecek seçmenden genelde aldıkları oyun çok altında oy alacaklar. Gençler her zamankinden daha fazla tepkili ve aynı zamanda çok ama çok öfkeliler. Araştırmalarımızda kendini mutlu hisseden ve gelecekten umutlu olanların oranı çok düşük iken gençlerde bu oran yok sayılacak oranlara inmiş durumda. Mevcut iktidara tepki veren gençler, bu dönem tepkilerini sandığa gitmeyerek ya da marjinal partilere yönelerek gösterme eğiliminde değiller. Özellikle CHP bu kesimden önemli bir destek görüyor. Gençlere umut veren ve değişim olacağına inandırabilecek, onları sandığa götürecek motivasyonu sağlayabilecek muhalefet partileri özellikle bu kesimde oylarını önemli oranda artırabilir.
İktidar, EYT’den asgari ücret düzenlemesine, genel aftan öğrenci affına tüm kozlarını masaya sürüyor. Bu hamlelerin halk nezdinde karşılığı olur mu? Ya da erken seçim habercisi denilebilir mi?
Seçmenlere en önemli sorununuz nedir diye sorduğumuzda ilk gelen yanıtlar tamamen ekonomik sorunlar bağlamında olmaktadır. Ancak ülkemizin tek sorunu bilindiği gibi sadece ekonomi değil. Ayrı ayrı sorunları irdelediğimizde, doğrudan gelen ekonomik temelli sorunlar dışında sığınmacı-mülteci sorununun, EYT sorununun halen çok büyük sorun olarak görüldüğü gözlenmektedir. Örneğin mülteci-sığınmacı sorununun çözümü için İktidarın politikasını onaylamayanların oranı yüzde 80’i geçmiş durumda. Sonuç olarak ekonomi çok ama çok önemli bir başlık ancak ülkenin var olan diğer önemli sorunları da göz ardı edilmemelidir. Ben kişisel olarak çok önemli bir değişiklik olmadığı sürece 2022 yılı içerisinde bir seçim beklemiyorum. Eğer enflasyon artış hızında yaz aylarında olması beklenen hatta gereken düşüş gerçekleşse idi, kur korumalı mevduat hesabı, GES gibi uygulamalar Döviz Kurunu belli bir orana indirebilse idi, asgari ücret, memur ve emekli maaşları gerçek enflasyon oranlarına uygun olarak belirlense idi bu yıl içinde bir seçim beklemek olasıydı.
Anketlerde kararsızların ve sandığa gitmeyeceğini belirtenlerin oranının yüksek olduğu bazı anketlerde bu kesimin toplam yüzde 10’u geçtiği görüldü. Bu kesimlerin AKP’den koptuğu söylenebilir mi?
Ülkemizde henüz seçim sathı mahalline girilmedi. O yüzden kararsızların belli bir oranda olması şaşırtıcı değil. Her araştırmamızda oy geçişkenlikleri ve farklılaşmaları saptıyoruz elbette. Ancak özellikle son çalışmalarımızda bu değişimlerin daha çok ittifaklar içinde gerçekleştiğini görmekteyiz. Ben konuşulanların aksine bir miktar kararsız olsa da seçmenlerin çok önemli bölümünün özellikle iktidar bloku ve muhalefet bloku arasında net bir tercih yaptığını gözlemliyorum. Geçişler daha çok bu blokların içerisinde gerçekleşiyor.
Son anketinizde ‘Kendinizi hangi siyasi kimliğe göre tanımlarsınız?’ sorusuna dindar ve muhafazakâr olarak tanımlayanların toplam oranının yüzde 20’nin altında olduğu görülüyor.
Araştırmada gördüğümüz kadarı ile AK Parti'ye oy verecek kitle birinci olarak kendilerini milliyetçi, sonrasında ise dindar-muhafazakâr olarak tanımlamaktalar. Ülkede milliyetçilikten de öte yükselen asıl siyasi kimliğin Atatürkçülük olduğunu gözlemledik. Ortalamada yüzde 27 ile en çok dile getirilen bu kimlik gençlerde yüzde 40’lara kadar çıkıyor. Araştırmamızın en göze çarpan bulgularının başında bu geliyor. Bu tutumun yaşam biçimlerine ve özgürlüklere müdahalelere karşı bir duruş olduğunu söylemek mümkün.
Altılı masanın halk nezdinde istenilen şekilde bir heyecan yaratmadığı söyleniyor. Sizin gözlemleriniz neler?
Altılı masanın bileşenlerine bakınca kamuoyunun beklediği rüzgarın yaratılması çok mümkün görülmüyor. Zaten kamuoyunu bu beklentiye sokmak muhalefete zarar verecektir. Altılı masa bileşenleri çok önemli bir adım atarak asgari müşterekleri belirleyip hareket ediyorlar. Bu müşterekler ise öncelikle seçim güvenliği ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş ve buna bağlı kalacak cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi. Seçim güvenliği seçmenin büyük çoğunluğu için önemli bir soru işareti. Bu konuda atılan her adım tüm seçmenler tarafından onaylanacaktır. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş konusunda da partilerin ortaklaşması seçmende karşılık bulacaktır. Yaptığımız araştırmalarda son 4 periyotta seçmenlerin üçte ikisi parlamenter sistemi, üçte biri mevcut cumhurbaşkanlığı sistemini tercih etmekte. Sonuç olarak Altılı Masa'nın bir arada olma çerçevesini belirlediğini ve bunun dışında her siyasi partinin yapacağı kampanyalar ile kendi rüzgarını yaratmayı önceleyeceğini düşünüyorum.
Muhalefet, adayını seçim tarihi netleşince açıklayacağını söyledi. Bu stratejiyi nasıl okumak gerekir? Özellikle Kılıçdaroğlu’nun SADAT çıkarması, Maltepe mitingi ve diğer çıkışlarını halk nasıl değerlendiriyor?
Cumhur İttifakı tüm seçim stratejisini karşılarına çıkacak adaya bağlı olarak şekillendirecek. Karşıdaki adayın siyasi kimliğine bağlı olarak yeni açılımlar ya da yaklaşımlar üretmek isteyebilirler. Bu açıdan muhalefetin aday açıklamama stratejisini doğru buluyorum. Zamanlama bu konuda çok önemli. Kişisel görüşüm sonbaharda açıklanacağı yönünde. Biz siyasi gündem araştırmalarımızı 2 aylık periyotlar halinde gerçekleştiriyoruz. Özellikle son çalışmamızda Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu isimleri arasında tercihleri sorduğumuzda Kılıçdaroğlu’nun bizim araştırmamızda ilk kez önde olduğunu saptadık. Daha önce hep 5-6 puan geriden gelen Kemal Kılıçdaroğlu ciddi bir sıçrama kaydetti. Kılıçdaroğlu’nun hamleleri, Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin yüklenmeleri sözünü ettiğim protestocu seçmen kitlesinde ciddi bir azalmaya ve Kılıçdaroğlu etrafında kenetlenmeye neden olmuştur. Son yaptığımız araştırmada ‘oy kullanmam’ diyen seçmenlerin oranı yüzde 23’ten yüzde 13’lere gerilemiş ve bu gerileme doğrudan Kılıçdaroğlu oylarında sıçramaya yol açmıştır." (HABER MERKEZİ)