Buna kitaplar da dâhil: Erotik Poetika, Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman ve Diorama...
Tugay Kaban'ın 'Orhan Pamuk'a Satmak İstediğim Roman' kitabı ve 'Erotik Poetika' kitabı Epona Yayınları tarafından yayımlandı.
M. Utku Yeşilöz
Çünkü ben kendimi “şahitsiz bırakmadım.”
F. Nietzsche, Ecce Homo
Nietzsche’ye kalırsa hiçbir şeyden bilinenin ötesinde bir anlam çıkarılamaz. Buna kitapları da dâhil eder, o. Öyle ki tecrübeyle erişilemeyecek şeylere, başkalarından işitilerek erişilemeyeceğini düşünür. 'Erotik Poetika' ve bilhassa 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman' okunduğunda salt okur kimliğiyle baş başa kalışın şaşkınlığı kişiyi sarsar, kişi kendine bu eserleri okuduğuna dair şahitler arar. Yazarın da eseri yazdığına dair şahitler aradığını düşünür.
“(…) ‘insanın kaçarken sığındığı ve sığındıktan sonra kesinlikle kötü hissettiği o yer, ne yazık ki, insanın kendisidir.’”(1)
2021’de Epona Yayınları tarafından yayımlanan 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman' ve daha öncesinde Tuem Sanat’ın yayımladığı, 2022’yse yine Epona Yayınları’nca yayımlanan 'Erotik Poetika' okurla buluşturuldu.
“Kendimden bir şeyler öğrenmek istiyorum!”(2)
Açılışını Adolf Hitler’in sözlerinin yer bulduğu epigrafla yapan 'Erotik Poetika', ikinci bir girişle okuru için oyunu başlatır: Eser: Defterdeki Eser. Yazar: Feyyaz Feyberekli. Hazırlanan kapak görselinde tanıyanlar için ters bir Dedalus Yayınları logosu ve künyede, anlatının içinde de kendini gösterecek olan gerçek hayattan isimleri çağrıştıran karakterler vardır. Yazar-karakter Feyyaz; herkesten kaçırdığı, bir sır olarak kendine sakladığı kitaplarca yenilgiye uğratılmış, onlara dâhil olmaktan başka çıkış yolu bulamayan “ben”dir. Uyku denilen ama uyku olmayan uyanıklık içinde yazan Feyyaz’ın çizimleri ve bölüm başlıkları oldukça dikkat çekici. Anlatı boyunca bir sorgulayışın içinde hissettiğimiz kendimizin kitabın sonuna yaklaştığımızda insanı geçilip gidilen, bazen durulan ancak konaklanmayan bir yol gibi düşündüren karakter Kabanlardan T.nin yerine geçmiş bulmak mümkün. Görülür ki Tugay Kaban, hayatla arasına girenin yazın olduğunu bildirirken 'Erotik Poetika’da yoğun, 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman’da mutlaka sezeceğimiz şiir türüne duyduğu sevimsizlik duygusundan söz etmeden geçmez.
Fransız roman ve deneme yazarı, “yeni roman akımı(3)”nın önde gelen temsilcisi Michel Butor’a kalırsa değişik gerçeklere değişik anlatı biçimleri denk düşer.(4) Koşullardan arınık şekilde özgürlüğün ürünü olan sanatın, gelişmesini yönlendiren faktörlerden biri pek tabi onunla gerçeklik arasındaki bağdır. Yaşamak akışında insanın kendine duyduğu yabancılaşma; etrafındakilere, olay ve olgulara uzaktan bakışı modernist/postmodernist açılımların ardındaki gerçekçi boyutu gün yüzüne çıkarma noktasında işe yarayabilir. Ayrıca estetik modernizme göre gözlem ve deneyle bütünleşen gerçeğin ötesinde Postmodern düşünceyle özdeşleşen Nietzsche’nin doğru, doğruların yanılsama olduğunu unutanların yanılsamasıdır(5) sözü de perspektif geliştirilecek gerçeklik algısına farklı bir boyut kazandırma işindedir.
Her şeyi sorgulamaya, okuru metnin kurmaca katmanları arasında kendisiyle iletişim kumaya götüren, bahsini açtığımız boyutu konu edinen bu iki eser birer ontolojik eğilimli postmodern anlatıdır. Gerçek olmayan bütünün içinde, gerçek olduğunu bildiğimiz parçaların gerçek-dışına evrildiği, postmodernizmin de ana eğilimi kabul edilen çoğulculuğu merkeze alan bu eserlerin en belirgin özelliği oyunsu yaklaşımla yazılması. Kurmacanın kurmacası: 'Erotik Poetika' ve 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman'.
Yaşama dair düşüncelerin ve eylemlerin şekillendirmesiyle yazılan metinlerin bir aradalığı anlatının bütüne ulaşmasını sağlar. Bu bütünlüğü kendinde barındıran 'Erotik Poetika’da, epigraf kısmında yer bulan Hitler, sonrasında 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman’ın ilerleyen sayfalarının birinde ayna yazı tekniği diyebileceğimiz teknikle okurun algısına yerleşir. “Ecce Novel”, “Ecce Homo” ve “Ecce Vivet” ile üç bölüme ayrılan; esere, insana ve hayata bakışı yenilemek dileğindeki 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman'; ironi, metinlerarasılık, üstkurmaca, zamansal bozulmanın üslup bulduğu ve hatta fabülasyona da göz kırptığı düşünülen postmodern anlatım tekniklerinden faydalanılarak inşa edilir.
Tam anlamıyla bir anti-roman ya da onu da aşan postmodern roman demek mümkün olmadığı düşünülen bu iki eser için klasik anlatıdan kopmayan, öze bağlı ama günümüz ihtiyacını karşılamak adına “yeni bir şekilde” söyleme ürünüdür diyebiliriz. Okuru kısa zamanda, az sayfa sayısıyla yoğun düşüncelere sevk etmeyi amaçlayan Kaban, hayatı bizim yerimize tasarladığını düşündüğü roman/anlatıyla eyleme dönüştürür bu isteğini.
Gerçek hayattaki yazgı fikrini kurguyla yan yana getiren Kaban, sadece kendininkini değil okurun da hayatını yakalamak niyetindedir. Bu niyete binaen Türk ve dünya edebiyatındaki başka kitaplara gönderme yapar 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman’da. Böylece okurun dünyasına giren yazar, çevirmen kimliğine de yer vererek kendi dünyasına uğramadan gitmez.
Kapı zilinin çalınması, bir paketin anlatıcı Tugay Kaban’a/ gölge yazar Suveydaoğlu Fikret’e verilmesi, paketin alıcı kısmında Tugay Kaban, gönderici kısmındaysa Kabanlardan T. yazması, paketin açılmaması, daha sonra açılmasıyla geçip biten süreden “Ecce Vivet”e geçilir. Geçiş; yaşam öyküsünün doğru/gerçek olduğu savlanmadan, bilakis anlatının kurmaca karakterinin altı çizilerek yapılır. Yabancılaştırılan dünyada yaşam, araya sıkıştırılmış bir tampon gerçeklik vasıtasıyla ikinci elden yansıtılıp devamında çoktan benlik arayışına girişilmiştir.
Hikâye ya da kahraman odaklı olmaktan ziyade oyunsuluk odaklı anlatıyı okuruyla buluşturan yazarın dili, ritmi okurda ayırt edici niteliktedir. Kullandı dil ve seçtiği anlatım teknikleri sayesinde akış sürdükçe okur kendisiyle karşılaşır, kendisine kayıtsız kalamaz. Diyalektik olmayan; cansız, sabit ve hareketsiz addedilen mekândan uzakta, yaşamın ta kendisi, bereketli, verimli ve diyalektik olan zaman(6) baştan şekillendirilip gerçekliğin kırılganlığı okura düşündürülür. Bunun yanı sıra yaşamın yazma edimi, dünyanınsa metin demek olduğu üstkurmaca eserlerin ana izleklerinden olan metnin içindeki yazarın kendi yazma edimleriyle ilgili düşünceleri(7) hem Erotik Poetika’da hem Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman’da okura sezdirilir. Kişilerin gerçek dünyadan kurmaca dünyaya geçişleri anlatılırken her iki dünyanın ontolojik özgüllüklerinin(8) sergilenmesi söz konusudur.
Postmodern anlatılara tanıdık okurun zevk alacağı, yazarınca seri değil, bir nehir roman olan 'Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman' ve 'Erotik Poetika' eserleri, kendi başına okunduğunda da ilginçlik ve hoşluk hissi bırakır, üçlemenin son cildi olan Diorama’nın yayımlanmasını merakla bekletir.
1. Tugay Kaban, Erotik Poetika, Epona Yayınları, İstanbul, 2022, s.93.
2. Tugay Kaban, Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman, Epona Yayınları, İstanbul, 2021, s.57.
3. Nouveau Roman (Yeni Roman): 1950'lerde Fransa'da oluşan roman akımı. Geleneksel anlamda konu, figür ve tutarlılığa önem vermeyen, gerçeklik alanını sezgiler yoluyla fethetme eğilimindeki bu akım, insanın dış dünya ile ilişkilerine ışık tutmaya çalışır. Yeni romancılar, Balzac tarzı roman geleneğini, standart tiplemeleri, kronolojik zamanı reddeder; hâkim yazar anlayışını terk edip yeni bakış açıları ve yeni anlatım tarzları denemeyi amaçlar.
4. Michel Butor, Roman Üstüne Denemeler, Düzlem Yayınları, İstanbul, 1991, s.20.
5. Madan Sarup, Postyapısalcılık ve Postmodernizm, Bilim ve Sanat Yayınları/Ark, Ankara, 1997, s.75.
6. Edward W. Soja, Postmodern Coğrafyalar-Eleştirel Toplumsal Teoride Mekânın Yeniden İleri Sürülmesi, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.12.
7. Yıldız Ecevit, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2018, s.117.
8. Ed. Christine Montalbetti, Kurmaca, Fol Kitap, Ankara, 2022, s.30.