YAZARLAR

Burdur’un seçimi Türkiye’nin seçimi

CHP yükseliş trendi ile garanti 1 milletvekilini 1.5 yapmış gibi görünüyor, AK Parti de garanti 2 milletvekilini merkeziyetçi hastalıklarının sonucu ortaya çıkan yanlış tercihlerle 1.5’a düşürmüş görünüyor. CHP ya da AK Parti’den birisinin 2, diğerinin 1 aldığı bir kombinasyonun mu yoksa CHP’nin 1, AK Parti’nin 1 ve İYİ Parti’nin 1 mi alacağı ise tümüyle İYİ Parti'nin performansına bağlı.

Burdur, Türkiye’nin siyasi zenginlik, temsiliyet ve siyasete katılım bakımından güçlü illerinden birisi. Son 20 yılda, seçimlere katılımın yüzde 85-90’larda gerçekleştiği Burdur’un merkezi, ilçeleri ve köylerinde yaklaşık 200 bin seçmen var ve bunlardan 170 bin kadarı oy kullanmaya gidiyor.

Özellikle son yıllarda CHP ve AK Parti’nin Türkiye genelinde almış olduğu oylar, (bilhassa 2015 genel seçimleri, 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri sonuçlarına bakınız) Burdur’da da küçük nüanslarla gerçekleşmiş. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana genel seçimler, referandumlar ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini içeren tablonun[1] oy verme alışkanlığına baktığımızda iki büyük sapma var, birincisi neredeyse tümüyle Türk kökenli yurttaşların yaşadığı kentte, HDP’nin yüzde 10-12 civarındaki Türkiye geneli oyunun yüzde 1’ler civarında gerçekleşmesi (ki bu durumdan dolayı HDP ve diğer partileri tabloda göstermeye çalışmadım), ikincisi de Burdur’un karizmatik yerel unsurlara dayanan güçlü  merkezi siyaset geleneği. Tam da bundan dolayı, 2002 yılında AK Parti Türkiye genelinde yüzde 34 civarında oy alırken, Burdur’da yüzde 27 civarında kalıyor; aynı seçimde DYP Türkiye genelinde yüzde 9.7 ile baraj altında kalırken Burdur’da hala yüzde 20’lerin üzerinde oy alıyor. Aradaki yaklaşık bu yüzde 10’luk fark Burdur’un merkezi siyasete karşı beslediği büyük sadakat ve beklentinin ifadesi, zira, 2018 genel seçimlerinde İYİ Parti’nin aldığı Türkiye geneli yüzde 11 ile Burdur yüzde 19.9 oy[2] arasındaki farkın da işaret ettiği yer aynı.

Bu iki önemli sapmayı ve Türkiye temayülü ile uyumlu çizgileri bir kenara yazdıktan sonra, Türkiye’nin genel siyasi eğilimlerinin kesitini verebilecek Burdur siyasetinde durumu güncel olarak konuşmaya başlayabiliriz.

AK PARTİ

AK Parti 2002 yılında iktidara geldikten sonra elbette Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Burdur’da da Fethullahçılarla birlikte yol yürüdü, DYP-ANAP gibi merkezi siyasetin unsurlarını il genel meclisleri ya da belediye meclislerinde devşirdi ve 2002 seçimlerinden sonra 2007 seçimlerinde oyunu yaklaşık yüzde 14 arttırdı ve sonraki yıllarda da buraya tutundu. 2015 Haziran seçimleri hariç bütün genel seçimlerde AK Parti 2 milletvekili CHP 1 milletvekili çıkarmayı başardı. 2015 Haziran seçimlerinde AK Parti 1 milletvekili çıkarttı ve 1 vekilini MHP’ye kaptırdı. Bu durumun böyle olmasında, AK Parti’nin gezi ve 17/25 sonrası yaşadığı genel türbülansa ek olarak, partinin meclisteki ağır toplarından olmasının yanında, Burdur’daki her türlü sağ-muhafazakar ticari/siyasi/dini odak ile derin bağları olan Bayram Özçelik’in üç dönem kuralına takılmasının önemi büyüktü. 

Bayram Özçelik’in üç dönem kuralına takılmasının yanında, Burdurlu olmakla birlikte Burdur ile organik bağları olmayan aslen hukukçu Reşat Petek kente ihraç aday olarak gönderilmişti ve Petek yalnızca AK Parti’nin kült oylarını alabilmişti. (Herkesin birbirini tanıdığı ya da bir tanıdığın tanıdığına ulaşabildiği Burdur gibi küçük kentlerde yerlilik/yerellik, oralı olma tahmin edilenden daha önemli bir dinamiktir ve milletvekilleri adayları, kampanyalarını Burdurlunun Ankara’daki evi/çocuğu teması üzerine bina ederler.)

2015 Haziran seçimlerinde, 1 vekilin MHP’ye geçmesinde ise Burdur’un bir başka önemli dinamiği, Bucak mikro milliyetçiliği önemli oldu. Burdur genelinde MHP’nin oyları yüzde 13-15 civarlarında zaten sabittir, öte yandan Burdur’daki oyların yaklaşık ¼’ünün kullanıldığı Bucak, il olma arzusunu hiç olmazsa 1 vekille temsiliyet ile tatmin etmeye çalışan irice bir ilçedir ve tercihen sağ-muhafazakar bir partiden bir Bucaklının mecliste olmasına özel bir önem verir.

DYP ve ANAP iktidarda iken de AK Parti döneminde de ikinci milletvekilleri hep Bucaktandı. Fakat burada bu mikro milliyetçiliğin mekanizması birinci adayın gücü üzerinden merkezi siyaset ile simbiyotik bir ilişki kurulmasına bağlı. Yani partinin rüzgarı güçlü olacak, birinci aday güçlü olacak ve bu iki önemli öğe 1.5 milletvekili ile Bucak’a girdiğinde Bucak’ta ikinci vekil için gerekli oyu tamamlayıp 1.5 milletvekilini 2 milletvekili yapacak.

Dediğimiz gibi bu durum 2015’te kesintiye uğradı, ihraç aday ve AK Parti'nin içinde bulunduğu türbülans AK Parti’nin 1.5’unu 1’e düşürdü ve MHP’nin 0.5 vekile yeten oyunun Bucak’tan 1 vekile tamamlanmasını sağladı.

Şimdi gene benzer bir durumla karşı karşıyayız, yaşadığı genel gerileme ve ihraç aday meselesi, AK Parti’nin seçime 1.5 vekille değil, 1 vekille başlamasına sebep oluyor.

Dediğimiz gibi, AK Parti ülkenin her yerinde yaşadığı gerilemeyi Burdur’da da yaşıyor. Yerel kamuoyu araştırmalarında AK Parti ve CHP burun buruna yüzde 35 civarlarında görünüyor. Ki bu CHP’nin oyu yüzde 10 civarlarında artarken AK Parti’nin oyunun yüzde 10 civarlarında erimesi demek. Bu erimede elbette Bayram Özçelik gibi önemli bir ismin aday gösterilmeyip, sarayda merkezi bir görev için rezerve alınmasının etkisi büyük. Bunun da ötesinde, AK Parti’nin birinci adayı Prof. Adem Korkmaz, heyecan yaratmak şöyle dursun, başta benim görüştüğüm AK Parti’liler olmak üzere hemen bütün sağ-muhafazakar seçmen tarafından antipatik bulunuyor ve bu durum Korkmaz’ın selefi olan Bayram Özçelik’in siyasi/dini/ticari rezervlerini, ilişkilerini harekete geçirmesini neredeyse imkansız kılıyor.

Peki, Prof. Adem Korkmaz neden tercih edildi?

İşte burası, Başkanlık sisteminin ve her şeyin saray bürokrasisi etrafında bir tür mabeyncilik olarak merkezileşmesi meselesinin en ilginç görünümlerinden birisi. Prof. Adem Korkmaz, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde rektör olarak iki dönem Recep Tayyip Erdoğan tarafından atandı, 2015-23 yılları arasında görev yaptı ve ikinci görev süresinin dolmasına birkaç ay kala istifa edip AK Parti’den aday oldu.

Kendisi Burdurlu olan, üstelik kentte 8 yıldır rektörlük yapmakta olan birisine ihraç aday demek haksızlık gibi görünebilir ama öyle değil. Zira, adaylığına ilişkin tweetlerinin altına yazılan yorumlardan da anlaşılacağı üzere, Korkmaz rektörlük yaptığı yıllar boyunca yalnız Burdur halkı ile değil, üniversite bürokrasisi ve akademisi ile de yakın ilişkiler kurma gereği duymamış, sosyal medya üzerinden popülist bir şekilde öğrencilerle ilişkilenerek üniversiteyi yönetmiş gibi görünüyor. Bu durum, adaylık duyurusunu yaptığı ve adaylığını ilan ettiği tweetlere de adaylık duyurusunu yaptığı basın toplantısına da yansımış.

Prof. Korkmaz'ın adaylığını duyurduğu basın toplantısında, AK Parti gençlik kollarında görevli bir kadın Adem Korkmaz’dan randevu alamadığı, Korkmaz’ın AK Parti teşkilatlarını görmezden geldiği ve şimdi teşkilatların karşısına hangi yüzle çıktığı yönünde ciddi serzenişlerde bulunmuştu. Dahası, Korkmaz rektörlüğü boyunca (birkaç ay öncesine kadar) Isparta’da yaşamaya devam etti ve bu durum Isparta-Burdur arasındaki tarihsel gerilimler düşünüldüğünde, Burdurlular tarafından bir tür aşk-ı memnu olarak değerlendirildi.

Bir başka mesele de, Bucak’ın yerel futbol takımı Oğuzhan Spor ile Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin spor kulüpleri arasında yaşanan gerilimler. Burdur derbisi olarak sayılabilecek final maçlarında, Bucaklılar, Burdur bürokrasisinin Üniversite ile işbirliği içerisinde Bucak Oğuzhan Spor’un hakkını yediğini düşünüyorlar. Özellikle geçtiğimiz sene, MAKÜ Spor’un 1-0 Kazandığı maçta Oğuzhan Spor yenilmek üzereyken son dakikalarda, hoparlörlerden herhangi bir mevta için olmayan boş bir sala okutulmasına Bucaklılar tahmin edilenden daha fazla içerlemiş görünüyorlar.

Dolayısıyla, AK Parti’nin Burdur’dan çıkarması garanti gibi görünen 1 vekil ve ihtimal dahilinde olan 2.sine ilişkin bütün oyunun, AK Parti’nin tek adamlaşması ve merkezileşmesinin yan etkisi olarak[3], Prof. Korkmaz gibi teşkilatların içine sinmeyen ve Bucak’ın tarihsel arzuları ile uyumsuz ihraç bir aday üzerinden kurgulanmış olması ihtimaller denklemini şu hale getiriyor: AK Parti’nin 2. Vekili çıkartmaması neredeyse garanti ve 1 vekil çıkaramama da imkan dahilinde.

CHP

Daha önce Gazete Duvar’da da yayınlanan kimi kamuoyu araştırmalarına göre, AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın en fazla eridiği illerden birisi Burdur. Bu durumun böyle olmasında AK Parti’nin genel türbülansı, Burdur’un merkeze dönük yüzü ve AK Parti’nin oyunu pek de iyi kuramaması gibi etkenler önemli. Öte yandan, CHP Burdur’da Türkiye genelindeki yükseliş eğiliminin de üzerinde bir patlama yapabilir.

Burada iki faktör çok belirleyici. Birincisi CHP’nin 1. sıra adayı olan İzzet Akbulut’un CHP il başkanlığı yaptığı dönemde, çok aktif bir şekilde siyasete katılmış olması, çok başarılı bir başkanlık yapmış olması (kendisi CHP’nin en başarılı il başkanı seçilmişti) yanında Burdur’un siyaseten temsiliyeti sınırlı olan batı seçim bölgesi denilen yerden, Çavdır ilçesinin Kozağaç köyünden olmasının önemi büyük. Kozağaç köyü, bütün Teke yöresinde en bilinen mikro-milliyetçi odaklardan birisidir ve Kozağaçlı olmanın kendisi, bütün siyasi kimliklerin ötesindedir. Dolayısıyla, CHP’nin yükseliş trendi, Akbulut’un başarılı siyasi geçmişi ve mensup olduğu mikro-milliyetçi aidiyeti seçim çalışmalarında Akbulut’a büyük bir avantaj sağlıyor. Ama tüm bunlar, CHP’nin Burdur’daki pozisyonunu 1.5 milletvekili değil 1 milletvekili pozisyonunda tutsa da, CHP’nin ikinci sıra adayı olan Makine Mühendisi Hülya Gümüş’ün yürüttüğü dinamik kampanya CHP’nin 1 milletvekilini 1.5’tan 2’ye zorluyor. Hülya Gümüş, Bucak’ın Melli köyünden sevilen bilinen bir ailenin kızı olmasının yanında, Burdur’un bilinen tarihler boyunca (cumhuriyet dahil) parlamentoya hiç kadın milletvekili göndermemiş olmasının utancını ortadan kaldırma iddiasıyla seçim kampanyasını yürütüyor. AK Parti’nin Bucak’ta 2.vekili garanti edememesi, Bucak’ın 2. sıra adayları içinde Hülya Gümüş’ü ilk kadın mebusu gönderme arzusuyla birleştirerek biraz daha öne çıkarıyor ve konuştuğumuz pek çok Bucaklı bu seçimlerin "1 Oy Tip’e 1 Oy Kemal’e" sloganını, "1 Oy Erdoğan’a 1 Oy Hülya’ya" şeklinde uyarlamış bulunuyorlar.

İYİ PARTİ

Burdur seçimleri içerisinde, 2 AK Parti 1 CHP, 2 CHP 1 AK Parti kombinasyonları değişik ihtimallerle mümkün. Ama bu mümkünler içerisinde bir başkası da 1 AK Parti, 1 CHP, 1 de İYİ Parti’nin milletvekili çıkarma ihtimali.

2018’deki genel seçimlere ilişkin tabloya baktığımızda, CHP ile İYİ Parti’nin arasındaki farkın yalnızca 534 olduğu görülecektir. Dahası, yerel oylar sayıldığında çok az bir farkla İYİ Parti'nin kazandığı vekillik, yurtdışı oylarının dağıtılması ile CHP’ye geçmişti. Bu seçimde de İYİ Parti kritik bir noktada duruyor. Başka türlü söylersek, CHP ya da AK Parti’nin 1’er milletvekili garanti hatta ikisi de 1.5’tan iki olmayı zorluyorlar. Burada bu iki partinin 1’er alıp, 3. vekilliği İYİ Parti'nin alması matematik olarak imkansız değil. Ama Meral Hanım masadan kalktıktan sonra, İYİ Parti'nin Türkiye genelinde yaşadığı türbülans, Burdur’da da yaşanmış, İYİ Parti siyasetinin Burdur’daki önemli isimlerinden olan Alpaslan Dursun (ki 2015 seçimlerinde Haziran Kasım arası MHP vekilliği yapmıştı) 1. sıra adayı gösterilmeyince MHP’ye destek vereceğini açıklamıştı. İYİ Parti açısından bir başka açmaz da, Parti’nin 1. sıra Adayı Faruk Erkan'ın tıpkı CHP’nin 1. sıra adayı İzzet Akbulut gibi Çavdır’a bağlı (şimdi mahalle olan) Bayır köyünden olması ve Burdur’da yaşaması. Aslında teknik olarak, aynı mikro kimliklerden ve benzer siyasi statülerden besleniyorlar. En az Akbulut kadar sevilen Erkan, CHP’nin 1 adım önde olmasından dolayı yarışta Akbulut’un 1 adım arkasından geliyor.

SONUÇ

Buraya kadar söylediklerimi toparlarsam, Burdur AK Parti döneminde dahi merkezi siyaset eğilimlerinden kopmamış olması ve Türk yoğun nüfusu nedeniyle, iki önemli siyasi sapmaya sahip bir il. Bu sapmaları akılda tutarak, Burdur siyasetine genel seçimler, cumhurbaşkanlığı, referandumlar üzerinden baktığımızda, Burdur, Türkiye’nin genel siyasi eğilimlerini temsil etme yeteneğine sahip görünüyor. Bu temsiliyet oluşurken, Bucak mikro-milliyetçiliğinin Ankara’da temsil ettirilmesi, sağ muhafazakar dini/siyasi/ticari gruplarla girişilen ilişkiler ve gene bir başka genel çizgi olarak seküler merkez-muhafazakar taşra arasındaki gerilimler belirleyici oluyor.

Tüm bu dengeler içerisinde, CHP yükseliş trendi ile garanti 1 milletvekilini 1.5 yapmış gibi görünüyor, AK Parti de garanti 2 milletvekilini merkeziyetçi hastalıklarının sonucu ortaya çıkan yanlış tercihlerle 1.5’a düşürmüş görünüyor. CHP ya da AK Parti’den birisinin 2, diğerinin 1 aldığı bir kombinasyonun mu yoksa CHP’nin 1, AK Parti’nin 1 ve İYİ Parti’nin 1 mi alacağı ise tümüyle İYİ Parti'nin performansına bağlı. İYİ Parti geçmişte kıl payı kaçırdığı milletvekilliğini, yerelin dinamiklerini kendi lehine kullanması, Partinin içinden geçtiği fetretin üstesinden gelip gelememesi ve Cumhur İttifakı’ndan kendisine doğru oy akışı sağlayıp sağlayamamasına göre kazanabilir ya da kaybedebilir.

Öte yandan, millet vekilliği dağılımı her ne olursa olsun, Millet İttifakı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Burdur’da ciddi bir farkla kazanacağı ve Türkiye’deki değişim arzusuna güçlü bir soluk vereceği muhakkak. 

NOTLAR: 

[1] Burdur’un yıllara yayılan seçim tablosunda Belediye Başkanlığı seçimlerini bilhassa dışarıda tuttum çünkü, yerel seçimler Burdur’da gerçekten, akrabalık, bilinirlik, esnaf örgütleri, muhtarlık pazarlıkları, çıkar grupları vb. tarafından yerelleşiyor. Yerel seçimleri genele bağlayan en önemli motivasyon siyasi eğilimler değil, siyasi iktidara yakınlık. 

[2] Bu seçimlerde Burdur ve Antalya, İYİ Parti'nin oransal olarak en fazla oy aldığı illerdi.

[3] Prof. Dr. Adem Korkmaz’ın kent ile bağlarının zayıf olmasına rağmen, Numan Kurtulmuş başta olmak üzere, pek çok üst düzey AK Parti kadrosu ile derin ilişkileri var.


Osman Özarslan Kimdir?

1977 yılında, Burdur’un Çavdır ilçesinde doğdu. 2005 yılında, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nü kazanıncaya kadar öğrencilikten başka pek çok iş ile iştigal etti. 2010 yılında aynı okulun Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisansa başladı. Nisan 2015’te, Masculinities at Night in the Provinces başlıklı tezini savunarak, yüksek lisansını tamamladı. Bu tez, Hovarda Alemi, Taşrada Eğlence ve Erkeklik ismiyle 2016 yılında yayınlandı. 2015 yılında Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde doktoraya başladı ve 2019 yılında Organ Bağışı ve Kaçakçılığı, Yeni Tıbbi İmkanlar, Yeni Sosyolojik Meseleler adlı tezini savunarak doktorasını hak etti. Değişik dönemlerde, gazete-dergilerde, fanzinlerde, bloglarda ve internet sitelerinde, ideoloji, politika, kültür yapıları, ve filmler üzerine yayınlanmış pek çok inceleme, deneme ve eleştiri yazısı vardır. Bundan başka, üç bireysel (Kemalizm Sovyetler Sosyalizm; Dekalog-Kemalist İlahiyat İçin Bir İlmihal; Hovarda Alemi-Taşrada Eğlence ve Erkeklik) kitabı yayınlanmış, dört de editörlü (Resmi İdeoloji ve Kemalizm; Öncesi ve Sonrası ile 1915 İnkar ve Yüzleşme; Emile Durkheim'ı Yeniden Okumak; Sıkıntı Var-Sıkıntı Kavramı Üzerine Denemeler) kitaba katkı sunmuştur. Halen, merkezin dışında kalmış taşra coğrafyalar ve toplumsal normlar tarafından içerilemeyen berduşlar, piizciler, defineciler, kumarbazlar, muskacılar, gibi değişik gruplar arasında, çalışmalarını sürdürmektedir. Osmanlıca ve İngilizce bilir.