Bursa’da mevsimlik işçilere saldırı: 'Şiddetin nedeni taciz değil'
Gürsu’da mevsimlik işçilere yapılan saldırıyla ortaya atılan taciz iddiası, mahalle esnafına göre gerçeği yansıtmıyor. Esnaf, her yaz benzer saldırıların olduğunu, işçilerin istenmediğini söylüyor.
Osman Çaklı
BURSA - Bursa’nın Gürsu ilçesinde 1 Ağustos gecesi mevsimlik işçilere karşı mahallelilerin de karıştığı bir saldırı yaşandı. Olayda, Şırnak’tan aileleriyle gelen onlarca işçinin kaldığı ev taşlandı ve kurşunlandı.
Kurtuluş Mahallesi İsabey Caddesi’nde yaşanan olayda ikisi polis ve ikisi bekçi olmak üzere altı kişi yaralandı. Kavganın büyümesi üzerine işçiler, polis tarafından kamyonet kasalarına bindirilerek “geçici olarak" mahalleyi terk etmek zorunda kaldı.
Saldırının nedenine dair ne emniyetten ne de siyasi partilerden bir açıklama yapıldı. Ajanslardan geçen haberlerde ortaya atılan iddia ise, kavganın “mevsimlik işçilerin bir kadını taciz ettiği” şeklindeydi. Yaşanan saldırının nedenini anlamak ve iddiaları konuşmak için Kurtuluş Mahallesi’ne gittik. Mahallede yaşayanlara göre ortada “taciz” olayı yoktu, basına yansıyan haberler de gerçeği yansıtmıyordu.
ESNAF: YAPILAN HABERLER YALAN
Her yıl Diyarbakır, Şırnak, Urfa gibi çeşitli şehirlerden çok sayıda mevsimlik işçi Bursa’ya geliyor. İşçiler, topraklarının yüzde 42,8’inde tarım yapılan Gürsu’daki meyve bahçelerinde çalışıyor. 10-12 saat çalıştıkları meyve bahçelerinde hasat bitince de tekrar memleketlerinin yoluna düşüyor.
Gürsu, Bursa’nın doğusunda, İnegöl hattına uzanan ilçelerden biri. Kentin batısından doğusuna ilerledikçe, çevre değişiyor. Otomobiller, konutlar hatta insan profili gözle görülür biçimde farklılaşıyor. Bölgeye Anadolu'dan göçün yoğun olduğu anlaşılıyor. Kurtuluş Mahallesi’ne gitmeden önce yaptığımız ön görüşmelerde, bölgenin "güvenlik açısından sorunlu olduğu ve dikkatli olmamız gerektiği" konusunda uyarılıyoruz. Önceden haberleştiğimiz mahalleli bir genç de bize eşlik ediyor. Çok geçmeden olayın yaşandığı İsabey Caddesi’ne girdik. Çevrede az sayıda insan bulunuyor. Silahlı saldırı yapılan eve gittik. Sokaklardan bir kaç fotoğraf çektik. Daha sonra kapıda oturan esnafa selam vererek, gazeteci olduğumuzu, önceki gün yaşanan olayın nedenini merak ettiğimizi söyledik. Esnaf ile başta karşılıklı bir tedirginlik oluşsa da akabinde bir tabure çekip çay ikram ettiler. Olayın yaşandığı bölgenin çok yakınında bulunan esnaf G.A. ile konuşmaya başladık. G.A, çıkan haberlerin “yalan” olduğunu, olayın tacizle ilgili olmadığını söyledi.
‘BU İNSANLARIN KİMSEYE BİR ZARARI OLMADI’
Esnaf, işçilerin Şırnak’tan geldiğini, kaldıkları binanın yanında yaşayan bir kişinin işçilerden rahatsız olduğunu anlattı. Esnafın anlatımına göre olay şöyle oldu: “Bu insanların kimseye zararı olmadı. Ben esnafım, her gün sokağı görüyorum. Birine laf atacak insanlar değiller. Burada çalışmalarını istemeyen kimseler var. Marazın çıkış noktası bu. Kadınlara laf atma gibi bir şey ben görmedim. Bir aydır buradaydılar. İşçiler akşama kadar tarlada çalışıyor, canları çıkıyor zaten, halleri kalmıyordu. Bize zararı değil hatta faydaları vardı. Alışverişi buradaki esnaftan yapıyorlar.”
‘SİZİ BURADA GÖRÜRLERSE SİLAH ÇEKERLER’
Çay için teşekkür edip yanından ayrılarak başka bir sokakta yürümeye devam ediyoruz. Bu sırada aynı esnaf bize, olayı gerçekleştiren insanların mafyatik ilişkileri olduğunu ve bölgede yaşayan herkesi tanıdıklarını belirterek "bizi sokakta görmeleri durumunda silah çekebilecekleri" uyarısında bulunuyor. “İşimizi yapıp gideceğiz” diye düşünsek de tedirgin oluyoruz. Çünkü selam verdiğimiz insanlar yürüyüşümüzden dahi bizim yabancı olduğumuzu anladıklarını söylüyor. Başka bir esnaf, olayı görmediğini, medyadan duyduğunu ve konuşmak istemediğini söylüyor. Ancak o sokakta esnaf olup, olayı görmemek mümkün görünmüyor. Herkes tek bir isimden bahsediyor ve mahalleye yayılan korkuyu anlatıyor. Kimileri medyadan gördüğü kadarıyla konuşuyor, kimileri ise konuşmayı reddediyor. Konuşan insanlar aynı zamanda isim ve fotoğraflarının yayınlanmasından çekince duyduklarını iletiyor 'hedef olmamak' için. Başka bir dükkana giriyoruz. Olayın nedenini araştırmak için mahallede olduğumuzu iletiyoruz. İşçilerin, kendinden alışveriş yaptığını ve bugüne kadar bir saygısızlığa tanık olmadığını söylüyor. Kavganın çıkış nedeni olarak gösterilen “laf atma” olayını pek bilmediğini sözlerine ekliyor. Önceki yıllarda da benzer şiddet olaylarının yaşandığını anlatarak daha fazla konuşmak istemediğini ifade ediyor.
‘OLAY ETNİK KİMLİĞE DAİR DEĞİL’
Konuyla ilgili konuştuğumuz CHP Gürsu İlçe Başkanı Haşim Öztürk ise sorunun işçilere sağlıklı koşullarda barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılama olanağı sağlanmamasından kaynaklandığını belirtiyor. Öztürk, şunları anlatıyor: “Bu etnik kimliğe dair bir şey değil. Bizce asıl çözülmesi gereken konu, kentin belirli noktalarında evleri, dükkanları kiralayıp 50-100 kişi kalmaları. İnsanlar rahatsızlar, bize sıklıkla şikayet geliyor. Biz belediyeye, kaymakamlığa sorunun çözülmesi için talebimizi ilettik, ortaya irade konmadı. Taciz olayıyla ilgili ise çok net bir şey söyleyemem. Bu sorun her sezon ilçemizde yaşanıyor. ‘Etrafımız çok kalabalık’ diye beni çok insan arıyor. Onların çalışmalarına yönelik bir şey de demiyorlar. Burası tarım ilçesi, sıklıkla tarım işçileri gelip gidiyor. Bu ilk değil, son da olmayacak. Ortada devlet iradesi yok. Buna çözüm üretilmesi gerekiyor. Biz işçilerin, daha insancıl koşulda yaşayabileceği, buradaki insanların da rahatsız olmayacağı bir sistem olmasını savunuyoruz.”
CHP Gürsu İlçe Örgütü, 2020 yılında Gürsu Belediye Başkanlığı’na bir yazı yazarak, farklı şehirlerden Gürsu’ya tarım işçisi olarak gelenlerin ilçede geçirdikleri süre boyunca konaklamalarının ve temel ihtiyaçlarının karşılanabileceği bir çadır kent kurulmasını talep etmişti.