Bursa’da sulama suyuna bor karıştı, ürünler yandı
Bursa Su Kolektifi, Bakırköy’de borlu su nedeniyle ürünleri yanan köylülerle görüştü. Domateslerinin yandığını söyleyen bir çiftçi, “Toprak üreten fabrika var mı” diyerek tepki gösterdi.
Pelin Akdemir
BURSA - Bursa Su Kolektifi, 4 Eylül Pazar günü Bursa’da tarım ve orman alanlarının yok edilmesi ve su kaynaklarının zarar gördüğü alanları inceledi. Kolektif bu kapsamda birkaç yeri ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Bunlardan biri de Nilüfer ve Karacabey ilçeleri sınırında bulunan Boyahane ve Tekstil Organize Sanayi Bölgesi, Deri ve Karma Organize Sanayi Bölgesi ve TEKNOSAB oldu. Susuzluk tehlikesine dikkat çeken kolektif üyesi Caner Gökbayrak, Uluabat Gölü’nü besleyen kaynaktan TEKNOSAB'a yılda 18,5 milyon metreküp su kullanımına izin verildi. Bu miktar, Karacabey halkının 10 yılda kullanacağı su miktarına denk düşüyor” dedi.
Kolektif daha sonra Karacabey ilçesi Bakırköy’de köy muhtarı ve köylülerle bir araya geldi. Köylüler, borlu su nedeniyle ürünlerinin zarar gördüğünü anlattı. Borlu su nedeniyle domates tarlasındaki ürünlerinin yandığını anlatan çiftçi Cengiz Kula, “Yetkililerden bu konuya el atmalarını istiyoruz yoksa toprak ana yok olup gidecek. Toprak üreten fabrika var mı?” diye sordu.
‘MADEN OCAKLARI ÇİFTÇİDEN DAHA ÖNEMLİ’
Mustafakemalpaşa Çayı’nın Orhaneli Çayı'ndan ayrıldığı Kestelek köyü yakınlarında Etimaden'e ait bor madeni bulunuyor. Köylüler, Mustafakemalpaşa Çayı’ndan ve bu çaydan beslenen sulama kanallarından akan borlu suyun yıllardır ürünlerine zarar verdiğini belirtti.
Karacabey’de Bakırköy, Paşa Çayırı, Orta Çayır, Çakılı Kuyu mevkileri, Mustafakemalpaşa’da Yeşilova, Tepecik, Azatlı, Ormankadı köyleri bor kirliliğinden etkilenen yerler arasında. 30 Haziran 2022 tarihinde Emet Çayı üzerinde kurulu Devecikonağı Barajı’ndan bırakılan sulara olması gerekenden fazla bor miktarı karıştığı tespit edildi. Borun seviyesi yüzde 1 veya 2 olması gerekirken en son yapılan sulama suyu analizinde bor seviyesi, yüzde 14,968 oranında çıktı. Köy muhtarı Kazım Önen, konuyla ilgili CİMER’e yazsa da cevap alamadı.
2012 yılından itibaren bor yüzünden mahsullerde kalite düşüklüğü yaşandığını, tüccarların ürünleri satın almak istemediğini söyleyen Önen, “Herkes sulama suyu diye arazilerini suladı. Kimse suyun o kadar borlu olduğunu bilmiyordu. Ondan sonra ürünler tamamen yandı. Maalesef maden ocakları çiftçiden daha önemli” diye konuştu.
‘ETİ BOR 165 BİN DEKARLIK ARAZİDEN DAHA DEĞERLİYMİŞ’
Borlu su nedeniyle tarlada yanan domatesini gösteren muhtar azası Cengiz Kula, şöyle konuştu: “Toprak olmazsa gıda olmaz, gıda olmazsa insan olmaz. Ağaç olmazsa yağmur da yağmaz. Yarın bir gün toprak altı sularına da karışacak. Oradan tarlayı sulasak yine yanacak. Bitkinin gelişimini bitiriyor. Artezyen su kaynağı ile 14 ton ürün alınırken, borlu su kullanıldığında 7 ton ürün alınıyor. Mısırda da aynı. Bir dönümde mısırda dekar başına 300 kilogram kayıp yaşanıyor. Maliyeti 2 bin liraya denk geliyor.”
Borlu suyun 165 bin dekarlık araziyi etkilediğini ve zamanla toprak altındaki sulara da geçtiğini söyleyen Kula, “Koca kış bu tarladan kazanacağım parayla geçimimi sağlayacaktım. Bir tek Eti Bor 165 bin dekarlık araziden daha değerliymiş. Yetkililerden bu konuya el atmalarını istiyoruz yoksa toprak ana yok olup gidecek. Toprak üreten fabrika var mı?” diye sordu.
İsmini vermek istemeyen tarla sahiplerinden biri, Mustafakemalpaşa İlçe Tarım Müdürü ile arasında geçen bir diyaloğu aktardı. Sulara bor karışmasına ilişkin şikayetlerini anlatan tarla sahibine müdürün yanıtı, “Nasıl mücadele edeceksin? Yağmur yarıyor, kayalardan süzülüyor, bor geliyor” olmuş. “Yapma müdür, bu kadar da olmaz. Borlu suyu, baraj dolunca salıyorsunuz” diye karşılık verdiğini anlatan tarla sahibi, müdürün Mustafakemalpaşa’dan AK Parti Belediye Başkan aday adayı olduğunu sözlerine ekledi.
‘ÇAPRAZ ÇAYI, NİLÜFER ÇAYI’NI KABUL ETMİYOR’
Kolektifin bir sonraki durağı, Karacabey’in Hayırlar köyündeki Nilüfer Çayı ve Çapraz Çayı’nın birleştiği nokta oldu. Kolektif üyesi Ferhan Küçük, “Nilüfer Çayı’ndaki kirlilik o kadar bariz ki Çapraz Çayı, Nilüfer Çayı’nı kabul etmiyor. Nilüfer Çayı su değil, katran akıyor. Nilüfer Çayı’nı bu duruma getiren Bursa’nın sermayesidir” şeklinde konuştu.
Kolektifin son durağı Karacabey Longoz ormanları oldu. Karacabey longoz ve kumsalı, Tabiat Parkı olarak koruma altında. 2017 yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ile Karacabey Belediyesi arasında yapılan protokolle korunması gereken longoza, belediye turistik tesis yaptı. Longozun turistik tesise uygun bir yer olmadığını dile getiren kolektif üyesi Jale Büyükurgancı, “Longoz, en büyük özelliği olan nilüfer çiçeklerinin yanı sıra 250’e yakın kuş türünün beslenme ve üreme alanıdır. Burada doğa yürüyüşü yaparsınız. Ne yazık ki belediye turistik tesis ile şehir yaşam tarzını doğaya taşıyor. Longozda bulunan bütün kaçak ve turistik tesislerin yıkılarak doğaya zarar vermesinin engellenmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.