Bursa’daki mevsimlik işçiler: Çadırlar kötü, yevmiye belli değil
Bursa’da mevsimlik tarım işçileri, iş başı yaptı. Aralarında sığınmacıların da olduğu bir grup ne kadara çalıştığını bilmediğini söylerken bazı işçiler, 10 yıllık çadırların yenilenmesini istedi.
Pelin Akdemir
BURSA - Bursa Su Kolektifi üyeleri, mevsimlik tarım işçiler üzerine yaptıkları çalışmalar kapsamında son ziyaretlerini Bursa’nın Yenişehir ilçesine yaptılar. 11 Haziran Pazar günü gerçekleştirdikleri ziyaretlerde, ilçedeki Şişecam fabrikasının yanında bulunan alanda, Menteşe ve Çardak köylerinde kalan tarım işçileriyle konuştular.
Suriye’den gelen sığınmacı tarım işçileri ne kadara çalıştıklarını bilmediklerini söylerken Menteşe ve Çardak köylerindeki işçiler, çadırların eski ve yırtık olmasından dolayı sıkıntı yaşadıklarını anlattı.
BARAKADA YAŞIYORLAR
Bu sene havaların soğuk olması nedeniyle işçilerin tarım alanlarında çalışmaya başlaması haziran ayını buldu. Tarım işçileri, bu günlerde Yenişehir ilçesinde, Menteşe ve Çardak köylerinde bulunan tarım alanlarında bezelye topluyor.
İşçilerin bir kısmı, İnegöl yolu üzerindeki Şişecam fabrikasının yanında bulunan boş arazide kurulan barakalarda kalıyor. Burada savaş nedeniyle Kobane’den Türkiye’ye gelen aileler de yer alıyor. IŞİD’den kaçarak geldiklerini söyleyen Hamdu Muhammed, “Türkiye sağ olsun bize kapılarını açtı, geldik. Evlerimiz, yerlerimiz yok oldu. Mecburiyetten geldik. Geri gitsek hepimizi öldürürler, burada yaşıyoruz” dedi.
Kışın Urfa’nın Suruç ilçesinde kalan Muhammed, 5 bin olan ev kiralarının depremden sonra 20 bine çıktığını söyledi.
‘NE VERİRLERSE MECBUR KABUL ETMEK ZORUNDAYIZ’
Tarım işçilerinin çavuşu olan 23 yaşındaki Mervan Habeş, bir hafta önce geldiklerini ekim ayına kadar burada kalacaklarını anlattı. Kaldıkları barakalar için kira ödemiyorlar. Suyu, ücretini ödedikten sonra kullanabiliyorlar, elektrik için önceden 20 bin lira kadar depozito ödüyorlar.
Habeş, yol parası, elektrik ve su giderleri kendisine ait olduğu için tarla sahibinden gelmeden önce 100 bin lira avans aldığını söyledi ama günlük ne kadara çalıştıklarını bilmediğini sözlerine ekledi. Habeş, “Bir haftadır çalışıyoruz ama fiyat belli değil. Ton başına ne kadar ücret alacağımızı bilmiyoruz. Normalde buraya gelmeyecektim. Çanakkale’de ücret belliydi, yol parası, cereyan, su, hepsi işverene aitti. Tam gidecektim ki ‘bana işçi lazım’ dedi. Beni kandırdı. Millet rezil olmasın diye mecburiyetten buraya geldik. Benim 100 tane işçim var. Ne verirlerse mecbur kabul etmek zorundayız” diye konuştu.
Habeş, kışı Hatay Dörtyol’da narenciye toplayarak geçirdiklerini anlattı: “Bu sene portakal bitti, limon başladı, sonra soğan başladı. Beş ay sürüyor narenciye. Dörtyol’daki evlerde kalıyoruz. Depremden sonra kiralar en az 10 bin daha zamlandı. Eskiden 8 bindi, şimdi kiralar 20 bin, 25 bin oldu. Dörtyol’da evleri yıllık tutuyoruz.”
‘EKMEĞE, MAZOTA, HER ŞEYE ZAM VAR AMA YEVMİYEYE YOK’
Yenişehir’in Menteşe köyündeki tarım alanlarında işçiler, tarlada oturmuş bezelye topluyorlardı. Tarım işçilerinin çoğunluğu kadınlardan oluşuyordu. Burada çalışan tarım işçileri, Kobaneli ailelere göre daha şanslı. Çünkü ne kadara çalıştıklarını biliyorlar. Bursa’nın Orhaneli ilçesinden gelen Gülcan Erol, “Devlet baba benim de sesimi duysun” diyerek anlattı: “Biz burada günlük 200 lira yevmiye alıyoruz. Asgari ücrete, ekmeğe, mazota, her şeye zam var ama bunlara yok. Yiyeceğimizi alamıyoruz. Akşama kadar bezelye topluyoruz ama çoluk çocuğumuzu geçindiremiyoruz. Sigortalı işimiz yok. Akşama kadar ölüyoruz bu sıcağın altında. Çocuğumun kolu kırık halde tarlaya geldim. Böyle bir dünya var mı? Yok. Neymiş, devlet çocuk parası veriyormuş. 2 aydan 2 aya 200 lira yetiyor mu?”
‘YEDEK İŞ GÜCÜ ORDUSU BÜYÜTÜLEREK GELİR DÜŞÜYOR’
Bursa Su Kolektifi üyesi Habib Göbelez, en son nisan ayında yaptıkları ziyarete göre mevsimlik tarım işçilerinin kaldıkları alanın tamamen dolduğunu söyledi. İşçilerin temiz suya erişimlerini takip ettiklerini belirten Göbelez, Suriyeli sığınmacıların ‘yedek iş gücü’ olarak görülmesi üzerine şöyle konuştu: “Kobane’den gelen aileler için günlük tonuna tahmini 1600 lira verileceği söylenmiş. Menteşe’deki tarım işçileri bezelyeyi günlük tonu 2 bin 500 liraya topluyorlar. Yedek iş gücü ordusu olmasa günlük ton için 2 bin 500 liradan daha fazla ücret alacaklar. Ama emperyalizm yedek iş gücü ordusunu savaş ve doğayı talan politikalarıyla sürekli büyütüyor. Yedek iş gücü ordusu büyütülerek gelir düşürülüyor. İnsanlar akşama kadar tarlada çalışıyor ama ne kadar ücret alacağını bilmiyor. 21. yüzyılda 11. yüzyılı yaşamak bu olsa gerek.”
‘HER GÜN YETKİLİLERE SÖYLÜYORUZ, ‘TAMAM’ DEYİP GİDİYORLAR’
Menteşe köyündeki işçilerin başındaki çavuş Mehmet Nuri, 14 yıldır aynı çadırlarda kaldıklarını söyledi. Çadırların yırtık olduğunu söyleyen Nuri, “Her gün belediye başkanına, kaymakama söylüyoruz. Geliyorlar, ‘tamam’ deyip gidiyorlar. Ama yok. Bu köye hizmet ediyoruz. İşçiler olmasa, bu ürün bugün toplanmazsa yarın sararır gider” diye konuştu.
İşçilerden Cemile Denekli de çadırların eski olması nedeniyle yağmur yağdığında terk etmek zorunda kaldıklarını anlattı: “Çadırların içi su alıyor. Kaymakamlıktan yeni çadır talep ediyoruz ama sürekli bize bahaneler buluyorlar. ‘Yapacağız’ diyorlar ama destek olmuyorlar. Yağmur yağdığında bütün alan sulara gömülüyor. Yağmur yağdığında kahveye veya evlere sığınıyoruz.”
‘ÇADIRIN İÇİNE YILANLAR GİRİYOR’
Çardak köyünde kalan mevsimlik tarım işçileri, 23 Mayıs’ta Diyarbakır’dan gelmişler, 11’nci aya kadar çadırlarda kalacaklar. İsimi vermek istemeyen bir kadın işçi, “Kaç yıllık çadırlar, dokunsan yırtılırlar. İşçilerimiz de gelecek, kalacak yerleri yok. Kimse gelip sormuyor. Su ve elektrik sıkıntısı yaşıyoruz. Çadırın içine yılanlar giriyor. Küçücük çocuklarımız var. Dün iki tane yılan öldürdük. Bize yeni çadırlar verilmesini istiyoruz. Her şey çok pahalı olmuş, insan ancak karnını doyuruyor. Pek bir şey kalmıyor elimizde” diye konuştu.