'Büyük Alevi Kurultayı' düzenlenecek: Diyanet lağvedilsin
Alevi kurumları 'Büyük Alevi Kurultayı'nı düzenleyecek. PSAKD Başkanı Cuma Erçe, "Diyanet bir program dahilinde lağvedilsin. Alevi çocukları sözlü sınavlarda eleniyor. Demokratikleşemezse çürür" dedi.
DUVAR - Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Demokratik Alevi Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Alevi Bektaşi Federasyonu, yarın saat 10.00’da İstanbul Yenikapı Gösteri Merkezi’nde ‘Büyük Alevi Kurultayı’nı düzenleyecek.
'OSMANLI VE SELÇUKLU'DA YAŞADIKLARIMIZI CUMHURİYET DÖNEMİNDE YAŞADIK'
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, düzenlenecek kurultayın amacını, kapsamını ve Alevilerin bugüne kadar neler yaşadıklarını anlattı. “Aleviler yüzyıllardır bu topraklarda zulüm ve katliam gördüler. Sürgünler yaşadılar. İdam edildiler. Asimile edildiler. Kendi doğdukları topraklardan uzaklaştırıldılar” ifadelerini kullanan Erçe, “Aleviler Osmanlı’ya karşı cumhuriyetten yana olmalarına rağmen yaşadıkları zulüm bitmedi. Cumhuriyet bir kere kurumsallaşmadı. Bu nedenle Aleviler, Osmanlı ve Selçuklu’da yaşanan tüm zulümlerin bir benzerini, Koçgiri’de, Dersim’de, Maraş’ta, Sivas Madımak’ta, Gazi’de, Malatya ve Çorum’da yaşadılar, katledildiler. Dergahlarına el konuldu, ibadethaneleri yasaklandı. Alevi köylerinde camii yapıldı. Çok büyük hayal kırıklığı yaşadık. Osmanlı’dan Alevilere karşı kin ve nefret geleneğini devraldılar. Nefret etmeselerdi bu kadar katletmezlerdi. Hâlâ Alevi çocukları yüksek puanlar alsalar da sözlü sınavlarda eleniyorlar. Bu ülkede hiçbir zaman laiklik kurumsallaşmadı" dedi.
'CEMEVİ BAŞKANLIĞI, ONUR KIRICIDIR'
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nı hatırlatan Erçe, şunları söyledi: "Alevileri muhatap bile almadan kendi başlarına bir tanımlama yaptılar. 'Alevilik'in bir inanç olmadığı, cemevlerinin aslında bir ibadethane olmadığı, bu topluluğun sadece bir kültürel topluluk olduğu' yorumlarıyla bir yasa çıkardılar ve cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağladılar. Bu onur kırıcı bir harekettir. 'Elektrik ve su paranızı ödeyeceğiz, boyanızı, badananızı yapacağız' sosuyla sosladılar. Sanki kamunun bir görevi değilmiş gibi davrandılar. Tüm partilerle görüşmemize rağmen, iktidar partisi ve genel başkanlarıyla görüşmemize rağmen bir gece yarısı operasyonuyla yasayı geçirdiler. Bunları bir darbe olarak görüyoruz. Alevilik hiçbir kalıba sığmaz. Deryalara bile sığmayan Alevilik'i bir torba yasaya sığdırdılar. Şimdi kalkmışlar 'Dedelerin maaşlarını biz ödeyelim' diyorlar. Yuh size. Dedelerin maaşlarını öderseniz devletin memuru olur. Memur olan biri de din önderi olamaz. Siz memursanız önünüze koydukları yazıyı okursunuz. Devletin Alevisi olur."
'İKİNCİ YÜZYIL İÇİN BİR MANİFESTO YAYINLAYACAĞIZ'
Alevi Kurultayı'na katılım çağrısı yapan Erçe, şunları söyledi: "Cumhuriyetin birinci yüzyılında neler yaşadık, ikinci yüzyılında ne bekliyoruz, taleplerimiz nelerdir, bütün Alevi kurumlarını ve dostlarımızı davet ederek ikinci yüzyıla dair bir manifesto yayınlamak istiyoruz. 'Laik ve Demokratik Türkiye' başlığını özellikle çıkardık. Anladık ki cumhuriyet, laik ve demokratik olmadığı sürece, Aleviler birtakım haklarını kazansalar bile bu ülke asla ve asla düze çıkamaz. Taleplerimiz; zorunlu din dersleri kaldırılsın, Madımak Oteli utanç müzesi olsun, nefret suçları cezalandırılsın, katliamlarımızla yüzleşelim. Elimizden zorla alınan dergahlarımız, türbelerimiz iade edilsin. Diyanet İşleri Başkanlığı Anayasal sınırlar içine çekilsin ve bir plan ve program dahilinde lağvedilsin. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı'nın olduğu bir yerde laiklikten söz edilmez. Cemevleri ibadethane sayılsın ve güvence altına alınsın. En önemli talebimiz de eşit yurttaşlık. Bunların hiçbiri karşılanamaz değil. Bunu bu ülkede seküler yaşamı esas alan tüm yurttaşlar için istiyoruz. Gelin bu ikinci yüzyılı birlikte inşa edelim. 'Ben bu düzenden ve sistemde mağdurum' diyen kim varsa kurultayımıza kulak versinler. Mesajlarımızın iyi anlaşılmasını istiyoruz. Kaderimiz aynı. Kurtuluşumuz aynı. Türkiye tarihiyle yüzleşemezse çürür. Demokratikleşemezse çürür. Demokrasinin olmadığı yerde refah olmaz, ekmek olmaz. Demokrasi olmazsa siz özgürlükleri elde edemezsiniz. Çocuklara tecavüz edilir. Demokrasi, ekmek ile barış arasında bir bağdır."