Çanakkale’de su krizi: İçebilirsin ama sulayamazsın
Çanakkale’de su sıkıntısı nedeni ile mart ayında alınan tedbirler ağustos ayı sonuna kadar uzatıldı. Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay, “Çok kritik bir kuraklık süreci yaşıyoruz” dedi.
Seçkin Sağlam
ÇANAKKALE - Çanakkale Belediyesi tarafından mart ayı itibariyle başlayan ve 30 Nisan’a kadar süren su kullanımına yönelik tedbirler, 31 Ağustos’a kadar uzatıldı.
Yıllık 12, milyon metreküp içme kullanma suyu ve 25 bin dekar arazinin sulama suyunun karşılandığı Atikhisar Barajı’nın doluluk oranının yüzde 50’de kalması, alınan tedbirlerde rol oynadı.
Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, Atikhisar Barajı’nın kentin tek içme ve kullanma suyu kaynağı olduğunu vurgulayarak önceliklerinin içme ve kullanma suyu sağlamak olduğunu belirtti.
‘ÖNCELİĞİMİZ İÇME VE KULLANMA SUYU İHTİYACINI KARŞILAMAK’
Kentin içme ve kullanma suyu ihtiyacının yıllık 12,5 milyon metreküp olduğunu dile getiren Mutluay, barajın su rezervinin 27 milyon metreküp olduğunu söyledi: “Bu rezerv, kentin ancak yaklaşık 1,5-2 yıllık su ihtiyacını karşılayabilir. Teknik olarak mevcut 27 milyon metreküplük su rezervinin tamamı kullanılabilir planlamanın içinde değil. Kullanabileceğimiz su rezervi daha az. O nedenle şu anda önceliğimiz, kentin içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasıdır. Bu da yetmez, önümüzdeki bir ya da iki yıl içinde bu suyun güvence altına alınması gerekiyor."
DSİ SULAMA ÖNLEMLERİ ALDI
Su sorunu nedeni ile Devlet Su İşleri’nin de kısıtlama tedbiri açıkladığını söyleyen Mutluay, DSİ ile Çanakkale Belediyesi arasında iki ayrı protokol olduğunu, son olarak 2000 yılında yapılan protokol ile yıllık 12,5 milyon metreküplük suyun Çanakkale Belediyesi’ne verilmesi gerektiğini dile getirdi. Sulama konusunda Devlet Su İşleri’nin de önlemler aldığını söyledi. Mutluay, “Bu önlemler kapsamında, tek yıllık bitkilerin yani sebze üretiminde su verilmeyeceği yönünde karar alınırken, sabit tesislere su verilmeye devam edileceği açıklandı. Sabit tesisler olarak ifade ettiğimiz, meyvelik alanlar ve yonca gibi çok yıllık bitkilerin üretiminin yapıldığı alanlar kast ediliyor. Çünkü bu alanlar, bir üretim planına dayandığı için su verilmediği takdirde telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaratır. Bu karar sulama mevsiminin başında alındı” diye konuştu.
‘BARAJ VE GÖLETLER ALARM VERİYOR’
Çanakkale’de 67 adet baraj ve gölet olduğunu hatırlatan Mutluay, baraj doluluk oranlarının ise ‘alarm verir’ düzeyde olduğunu belirtti.
Mutluay, “Bunların bir bölümü İl Özel İdaresi tarafından yapılmış, bir bölümü de DSİ tarafından. Şu anda Çanakkale ilinde bulunan hiçbir barajın doluluk oranı yüzde 100 değil. Göletlerin de sadece iki tanesi yüzdü 100 doluluğa sahip. Bazı gölet ve barajlarda seviyeler yüzde 4’lere kadar düşmüş durumda. 90 bin dekar araziyi sulayan Bakacak Barajı’nın doluluk oranı sadece yüzde 19. Çanakkale merkez, Akçapınar, Aşağıokçular göletinde sulamaya verilecek neredeyse hiç su yok” ifadelerini kullandı.
‘SU TÜKETİMİ YÜKSEK TESİSLERE İZİN VERİLMEMELİ’
Çanakkale’de çok kritik bir kuraklık süreci yaşandığını dile getiren Mutluay, bu tür kuraklıkların daha önce uzun aralıklarla yaşandığını ancak artık çok sık yaşanmaya başlandığını söyledi. Yapılması gerekenler konusunda ise Mutluay, şunları söyledi: “Barajların, göletlerin, gerek içme suyu gerekse sulama suyu havzalarının korunması gerekiyor. Burada toprak muhafaza tedbirlerinin alınması gerekiyor. Endüstriyel faaliyetlere, madencilik faaliyetlerine ve benzerlerine izin verilmemesi gerekiyor. Su tüketimi yüksek olan termik enerji santralleri gibi tesislere izin verilmemesi gerekiyor. Suyun ve gıdanın, enerjiden çok daha değerli olacağını göreceğimiz yıllar bizi bekliyor. Almamız gereken önlemler, havzalarımızı daha az yağış alacağımızı bilerek korumak.”
Suda kayıpların da önlenmesi gerektiğinin altını çizen Mutluay, “Tarımsal sulamada da baraj, gölet ve diğer tesislerinin iletim hatlarının kapalı sisteme dönüştürülmesi gerekiyor. Böylece buharlaşma ve sızma kayıplarını ortadan kaldıracağız ve kullanılmayan suyun derelere, ırmaklara, nehir ve denizlere boşalması önleyebileceğiz. Bireysel olarak da çiftçilerimizin yüzey sulamalarını terk etmelerini, yağmurlama ve damlama gibi su tüketimi az, randımanı yüksek olan sulama sistemlerini tercih etmeleri gerekiyor. Bunun dışında da su tüketimi fazla olan tarımsal üretimlerin ekiliş alanlarının azaltılması gerekiyor” dedi
‘PEYZAJDA BELEDİYELER TIBBİ AROMATİK BİTKİLER KULLANMALI’
Mutluay son olarak, kentsel tasarım konusunda büyük önem taşıyan peyzaj çalışmaları ile ilgili önerilerde bulundu: “Belediyelerin su tasarrufuna, özellikle peyzaj ve park alanlarındaki su tasarrufuna yönelmeleri gerekiyor. Örneğin, kendi ürettiğimiz tıbbi aromatik bitkileri kullanmaya başladık. Yapılacak işler, ilk etapta bunlar. Bunun dışında su ve su tasarrufu bilincinin her yaş grubunda ve her alanda yaygınlaştırılması gerekiyor.”