Çanlar senin için çalıyor
Dijital platformlarda doğup büyüyen sanal klanların reel dünyada ulaştığı, ulaşabileceği boyutları gösteriyor ufaklıkların borsa baskını. Reddit takımı borsadaki müesses nizamı sallıyor, onların öteki ikizi QAnon yine müesses nizama karşı siyasal aktör olarak ordulaşıp Amerikan Kongresi’ni basıyor. Her ikisi de homo economicus’u sarsıp, sorgulatıyor.
Modern zamanların, kapitalizmin hem üreticisi hem ürünü homo economicus şaşkın.
Onun yüzyıllara yön veren basit, yalın, işbilir üst aklı pek işlemiyor… Tersine, içeriden – dışarıdan tokat üstüne tokat yiyor, ayar üstüne ayar çekiliyor. Ne diyeceğini, ne yapacağını, nereye gideceğini bilemiyor ve dünya tersine dönüyor.
Kumarsa kumar, şebekeyse şebeke diyen “çapulcu” takımın Amerikan borsasındaki indirme – bindirme hareketi şimdilik bir yanda dursun. Sözünü ettiğim o değil. Çevredekilerin, dışarıdakilerin merkezdekilere hücumu, homo economicus’a nanik yapması, anlaşılır bir şey.
Elbette şimdiki zamana dair yeni gerçekler var orada da: Dijital platformlarda doğup büyüyen sanal klanların reel dünyada ulaştığı, ulaşabileceği boyutları gösteriyor ufaklıkların borsa baskını. Reddit takımı borsadaki müesses nizamı sallıyor, onların öteki ikizi QAnon yine müesses nizama karşı siyasal aktör olarak ordulaşıp Amerikan Kongresi’ni basıyor. Her ikisi de homo economicus’u sarsıp, sorgulatıyor.
Bence bunlar kadar, belki daha da önemli olan, ekonomi politik aleminin kendi içinden yükselen “yok edene dek sömürme, sen de yok olacaksın” kabilinden bilimsel uyarılar, raporlar, raporlar… 1942’de Londra’da kurulan Oxfam’ın 2020 Raporu, bunun en çarpıcı örneklerinden. Dünya Ekonomik Forumu, başka bir ifadeyle dünyanın tepesindekiler –“dünyayı altüst edenler ailesi”- yıllık toplantısı Davos Zirvesi açılışında sunulan rapor, Eşitsizlik Virüsü başlığını taşıyor.
Rapora göre eşitsizlik virüsünün salgın dönemindeki yıkımı koronadan daha beter: Mart - Aralık 2020 arası, sadece dokuz ayda dünyadaki milyarderlerin serveti 3 trilyon 900 milyar dolar artarak 12 trilyon dolara yaklaşmış; 11 trilyon 950 milyar dolar. En tepedeki 10 kişinin aynı dönem net servet artışı 540 milyar dolar. Rapora göre, sadece bu on kişinin korona zamanı kazanç artışı, tüm dünya nüfusunun aşılanmasına ve hiç kimsenin salgın nedeniyle yoksulluğa düşmemesi için yetip de artıyor.
Tüm bunlar Davos ahalisine söyleniyor. Homo economicus takımı, kendi içinde, kendi cephesinde durumdan, gidişattan pireleniyor.
Eşitsizlik Virüsü raporuyla hemen aynı günlerde aynı minvalden olmak üzere bir rapor da Türkiye’den yayımlandı. Koç Üniversitesi ve Maryland Üniversitesi’nden bilim insanlarının* ortak çalışması Küresel Aşılamanın Ekonomik Tablosu’nu gündeme taşıyor.
Hayli geniş kapsamlı rapor öncelikle ve özellikle tepedekilere, aşıya hemen erişebilen, erişebilecek ülkelere, onların homo economicusuna sesleniyor. Daha ilk satırda, çanlar senin için çalıyor ey homo economicus diyor.
NEREYE HOMO ECONOMİCUS NEREYE?
Gelişmiş ülkelerin yılın ilk yarısında kendi insanlarının tamamını aşılasalar bile, salgının yıl sonuna dek sadece nüfusunun ancak yarısını aşılayabilecek ülkelerle hemen hemen eşit oranda ekonomik fatura çıkartacağını çeşitli modeller üzerinden ortaya koyuyor Küresel Aşılama incelemesi.
Paraya, teknolojiye ve aşıya sahip “gelişmiş” ülkeler toptan aşılansalar bile neden aşılanamayan fakirlerle aynı faturayı ödeyecekmiş?
Çünkü malum, homo economicus dünyayı küreselleştirdi. Pazar ve kaynak – ara mallar, ham maddeler, şunlar bunlar yönünden zenginler de fakirlere muhtaç!
Bu hatırlatılıyor Küresel Aşılama incelemesinde.
Örneklemelerden biri Almanya ve Türkiye üzerinden. Almanya yılın ortasında hepten aşılanmış, Türkiye yıl sonunda ancak nüfusunun yarısını aşılamış olsa –keşke!- her iki ülkenin ekonomisi de yaklaşık aynı düzeyde etkileniyor salgın koşullarından:
- Türkiye'de talep düşük olacağından Almanya'nın Türkiye'ye ihracatı azalıyor.
- Aynı şekilde, Türkiye'de üretim azaldığı için Almanya'nın Türkiye'den ithalatı da azalıyor.
- Özellikle ithal ara malları üretiminin azalması, Almanya'nın tedarik zincirinde duraksama yarattığından orada da toplam üretim azalıyor.
Araştırmada benzer karşılaştırma modellemeleri, uluslararası girdi-çıktı tabloları kullanılarak 65 ülke, 35 sektör üzerinden salgının olası parasal maliyetleri inceleniyor. Buna göre salgının küresel ekonomiye 2021 maliyeti 3,8 trilyon dolar. Aşılanan ülkelerle aşılanamayanların kaybı hemen hemen ortak.
Sonuç: Salgınla global olarak mücadele edilmedikçe küresel ekonominin ayağa kalkması mümkün değil.
BENCİLLİĞİN BEDELİ
Prof. Dr. Selva Demiralp kendisinin de katılımcıları arasında olduğu araştırmaya ilişkin BBC Türkçe’deki yazısında, daha geçen yılın Nisan ayında Covid – 19 Tedaviye Erişim komisyonu kurulduğunu anımsatıyor. (ACT : Access to COVID-19 Tools) Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Komisyonu ve Fransa’nın öncülük ettiği ACT bünyesinde aşı üretimine odaklanan COVAX, 2021’de dünya nüfusunun yüzde 20'sinin aşılanması için gerekli aşının üretimi, dağıtımı için 38 milyar dolar gerektiğini duyurmuş. Şimdiye dek bu kapsamda toplanan para, sadece 11 milyar dolar… Zengin ülkeler ortaklığa katkıda bulunup aradaki 27 milyar doları ödemiyor; 1.5 trilyonluk kayba uğruyor.
Homo economicus’un geldiği yer burası.
***
Küresel Aşılama incelemesi, içeriğinin yanı sıra iki nedenle önem taşıyor.
Birincisi, araştırmayı gerçekleştirenler Türkiyeli bilim insanları ama Amerika için yapılmış! National Bureau Of Economic Research tarafından desteklenip yayımlanıyor. 1920’de kurulan Ulusal Ekonomik Araştırmalar Birimi, doğrudan gelir dağılımı tartışmalarını konu ediyor. Tıpkı Eşitsizlik Virüsü raporunu hazırlayan Oxfam gibi.
Araştırmayı yapanlar ekonomist; homo economicus cephesinden uzman akademisyenler.
Bence bunlar kadar önemli olan, incelemeyi 17. Yüzyıl İngiliz şair – vaiz John Donne’ın dizeleriyle açmaları.
Hiç bir insan ada değildir, bütün değildir tek başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta. Bir kum tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir memleketinmiş gibi, her ölümle bir insan eksilirim ben, çünkü insanlığın bir parçasıyım. İşte bu yüzden sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor.
Duymayan kaldı mı: Zengin de olsan kurtuluş yok tek başına.
* Cem Çakmaklı, Selva Demiralp, Sevcan Yeşiltaş, Muhammed Ali Yıldırım (Koç Üniversitesi), Şebnem Kalemli-Özcan (Maryland Üniversitesi).