Çavuşoğlu: Montrö Anlaşması'nı tamamen uygulayacağız
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Ukrayna'daki vatandaşların karadan tahliyesinin başladığını duyurdu, "Montrö Anlaşması'nı bu kritik süreçte uygulayacağız, daha önce harfi harfine uyguladığımız gibi" dedi.
DUVAR- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının Ukrayna'dan tahliyelerinin başladığını açıkladı.
Çavuşoğlu, NTV yayınına katılarak Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Tahliyeler başladı. 12 Şubat'tan itibaren vatandaşlarımıza yaptığımız uyarılar çerçevesinde yaklaşık 5 bin vatandaşımız zaten ülkemize dönmüştü. Özellikle 12 ve 22 Şubat'ta yaptığımız duyurulardan sonra" diyen Dışişleri Bakanı, şöylme devam etti: "Bugün kara yoluyla vatandaşlarımızı taşıma kararı aldık. Hazırlıklarımız zaten daha önceden yapılmıştı. Aynı zamanda vatandaşlarımıza tek tek telefonla da ulaşıyoruz. Toplamda 20 bin civarında vatandaşımız vardı Ukrayna'da, 16 bin civarında vatandaşımıza tek tek ulaştık."
'MONTRÖ ANLAŞMASI'NI TÜM MADDELERİYLE UYGULAYACAĞIZ'
Ukrayna'nın Türkiye'den Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin talebi hakkındaki soruya "Türkiye, her zaman uluslararası hukuktan yana olmuştur ve taraf olduğu anlaşmalara uymuştur" yanıtını veren Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
HÜKÜMLER AÇIK VE NET: Türkiye'nin çifte standartlara düşmeden Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni her zaman tam anlamıyla uyguladı. Montrö Anlaşması'nın hükümleri gayet açık ve net. Türkiye, bir savaşın içindeyse buradan tüm geçişler tamamen Türkiye'nin kontrolünde oluyor. Eğer Türkiye, bir savaşın tarafı değilse ve savaşan taraflar varsa 19. madde gayet sarih bir şekilde söylüyor. Bu savaşan ülkelerin gemilerine boğazdan geçişi kapatma yetkisi veriyor Türkiye'ye ama yine 19. madde bir istisna tanıyor. Bu, sadece Rusya için değil, tüm kıyıdaş ülkeler için geçerli. Ukrayna için de geçerli. Eğer bir gemi kendi üssüne dönmek için talepte bulunuyorsa 19. madde burada bir istisna tanıyor. Tabii burada kendi üssüne dönmüş olması gerekiyor. Yani denizden, boğazdan geçip başka bir üsse değil. Montrö Sözleşmesi'nin 19. maddesinde düzenleme var, istisna nerede tanınıyor açıkça söylenir. Biz her zaman olduğu gibi burada Montrö Anlaşması'nı tamamen uygulayacağız."
HUKUKEN 'SAVAŞ' TANIMININ YAPILMASI GEREKİR: Bir savaşın olup olmadığına hukuki bir tanım gerekir. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'i dikkatlice dinledim, NATO ve BM belgelerine de baktım, orada da aynı şeyler söyleniyor. Bazıları 'Topyekun işgal diyor, saldırı' diyor. Stoltenberg, konuşmasının bir kısmında 'Topyekun işgal, saldırı' dedi ve sonra savaş tabiri de kullandı ama hukuken tabii bunun tanımının yapılması gerekiyor. Şu anda BM ve NATO belgelerinde savaş tabiri kullanılmış değil ama halkın tabiriyle bir savaş var ortada. Sonuç itibarıyla biz Montrö Anlaşması'nı tüm maddeleriyle beraber bu kritik süreçte uygulayacağız. Daha önce harfi harfine uyguladığımız gibi, herhangi bir çifte standarda düşmeden, objektif şekilde uyguladığımız gibi bu çerçevede Montrö Anlaşması'nı uygulayacağız.
'DARBE' ÇAĞRISINI YADIRGADIK: (Putin'in Ukrayna'da askere darbe çağrısı) Bu tabii kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Biz seçilmiş hükümetlerin demokratik olmayan yöntemlerle görevden uzaklaştırılmasına karşıyız.
Bu çağrıyı yadırgadık. Doğru bir çağrı değil, kabul edilemez bir çağrıdır. Ukrayna'nın kimin tarafından yönetileceğine de Ukrayna halkının karar vermesi gerekiyor. Biz her zaman meşruiyetten yanayız.
SADECE TEK SES YETMEZ: Türkiye'nin ikili ve çok taraflı düzeyde girişimlerini sürüyor. Burada amacımız çatışmaları bir an önce, 'işgal' deyin, 'topyekün saldırı' deyin, ne derseniz deyin, bunu durdurmak.
Türkiye uluslararası platformlarda da düşüncelerini net bir şekilde ifade ediyor. Bugün NATO'nun açıklaması son derece net. Özellikle de müttefikler arasında görüş birliğinin olması ve NATO'dan tek ses çıkması anlamlıdır. Ama sadece tek ses çıkması yetmez.
Sadece yaptırımlarla sorunlar çözülemez. Uluslararası sistemin olası, bu tür çatışma, saldırı, işgal girişimi, ne derseniz deyin, bunları önleyecek kapasiteye ulaşması gerekiyor. Biz başından beri söylüyoruz, uluslararası sistem bugün beklentileri de karşılamıyor, sorunları da çözemiyor, çatışmaları da engellemiyor. (HABER MERKEZİ)